• Sonuç bulunamadı

Medya etiği profesyonel etiğin bir alt kategorisidir ve bu nedenle medya etiğinin genle bir çerçevesini çizebilmek için etik kavramına bakmak gerekmektedir. Etik kısaca “ ahlak felsefesi” anlamına gelmektedir. Etik, “ahlaki açıdan kabul edilebilir bireysel, kurumsal ve toplumsal değerlerin tanımlanması ve bu değerlerin tanımlanması ve bu değerlerin insan davranışını değerlendirmenin temel ölçütü olarak kullanılması” şeklinde tanımlanabilir. Ahlak ve etik günlük dilde her ne kadar sıklıkla birbirlerinin yerine geçecek şekilde kullanılıyorsa da aynı anlama gelmemektedir. Etik ya da “ahlak felsefesi” insan davranışlarını, yargılarını, davranış kurallarını ve ilkelerini ahlakilik temelinde araştıran, savunan ya da eleştiren bir felsefe dalıdır. Medya etiği de bu felsefe dalının bir alt kategorisidir ve temel ilgi alanı, medya çalışanlarının ya da gazetecilerin

mesleklerini icra ederken uymak zorunda oldukları kurallar ve ilkelerdir. Medya organının kendisi etik ya da etik dışı olarak nitelenemez kuşkusuz. Sadece bu yayın organında çalışanlar böyle bir değerlendirmeye tabi tutulabilirler. Yani biz medya etiği dediğimizde, aslında medyada çalışan gazetecilerin etik değerlerinden söz ederiz (İrvan, 2005: 61).

Medya dünyasında etik ya da özdenetim anlayışı, gazeteciliğin ilk olarak geliştiği Batı’da ortaya çıkmıştır. Batı dünyasında, gazetecilik alanında “etik” denilince, akla okurla karşılıklı güven içinde ilişki kurmak ve bunu sürdürmek amacıyla gazeteciler tarafından alınan önlemler gelir. Etik, “görece özgür biçimde çalışan gazetelerin, artan çeşitli baskılara karşı kendilerini ve mesleklerini korumak, okurun güvenini kazanmak amacıyla uymaya söz verdikleri kurallar” olarak ortaya çıkmıştır. Gazetecilikte mesleki bilgilerin paylaşılması, etik ölçütlerin belirlenmesi, meslek üyeleri arasında dayanışma ve yardımlaşmanın gerçekleştirilmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi yolunda bazı birliklerin kurulması, ilk kez 1874 yılında, İsveç Basın Birliği’nin oluşturulmasıyla başlanmıştır. Başta ABD olmak üzere çeşitli ülkelerde uygulanan Basın Meslek İlkeleri Belgeleri’nin ana başlıkları şöyledir; “Tarafsızlık (nesnelliğe yaklaşma), haber kaynaklarının gizliliği, mesleksel sırlara saygı, özel hayatın gizliliği, kişisel çıkarların reddi, başkasının yaptığını kendine mal etmeme, iftira, hakaret ve kötülemeden sakınma, düzeltme ve cevap hakkına saygı, mesleksel davranış ve meslektaş ilişkileri, haber, yorum ve başlıklar, vicdan hükmü, gerçeği öğrenme hakkı, dış etkiler ve ticari çıkarlar, yayınların içeriği.” (Girgin, 2008: 240).

İletişim organlarının özgürlükleri ve sorumlulukları, meslek ilkelerini içeren bir öz denetim mekanizmasının oluşumuna yol açmıştır. Bu doğrultuda Türkiye’de, 1960 yılında yürürlüğe giren Basın Ahlak Yasası çerçevesinde, 1988 yılında Basın Konseyi tarafından “Basın Meslek İlkeleri” hazırlanıp, uygulamaya konulmuştur. Basın Meslek İlkeleri Sözleşmesinde; 1- Yayınlarda hiç kimse, ırkı, cinsiyeti, sosyal düzeyi ve dini inançları nedeniyle kınanamaz, aşağılanamaz. 2- Düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünü sınırlayıcı; genel ahlak anlayışını, din duygularını, aile kurumunun temel dayanaklarının sarsıcı ya da incitici yayın yapılamaz. 3- Bir kamu müessesesi olan gazetecilik mesleği, ahlaka aykırı özel amaç ve çıkarlara alet edilemez. 4- Kişileri ve kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilemez. 5- Kişilerin özel yaşamı, kamu çıkarlarının gerektirdiği durumlar dışında,

33

yayın konusu olamaz. 6- Soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğuna emin olunmaksızın yayınlanamaz. 7- Saklı kalması kaydıyla verilen bilgiler, kamu yararı ciddi bir biçimde gerektirmedikçe yayınlanamaz. 8- Bir basın organının dağıtım süreci tamamlanmadan, o basın organının özel çabalarla gerçekleştirdiği ürün, bir başka basın organı tarafından kendi ürünüymüş gibi kamuoyuna sunulamaz. Ajanslardan alınan özel ürünlerin kaynağının belirtilmesine özen gösterilir. 9- Suçlu olduğu yargı kararıyla belirlenmedikçe, hiç kimse “suçlu” ilan edilemez. 10- Yasaların suç saydığı eylemler, gerçek olduğuna inandırıcı makul nedenler bulunmadıkça, kimseye atfedilmez. 11- Gazeteci, kaynaklarının gizliliğini korur. Kaynağın, kamuoyunu kişisel, siyasal, ekonomik vb. nedenlerle yanıltmayı amaçladığı haller bunun dışındadır. 12- Gazeteci, mesleğin saygınlığına gölge düşürebilecek yöntem ve tutumla haber araştırmaktan sakınır. 13- Şiddet ve zorbalığı özendirici yayın yapmaktan kaçınılır. 14- İlan ve reklam niteliğindeki yayınların bu nitelikleri, tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirtilir. 15- Yayın tarihi için konan zaman kaydına saygı gösterilir. 16- Basın organları, yanlış yayınlardan kaynaklanan cevap ve tekzip hakkına saygı duyarlar. Hükümleri dile getirilmiştir. Basın Konseyi sözleşmesinin yanı sıra, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından açıklanan “Gazeteci Hak ve Sorumlulukları Bildirgesi”nde de, başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerinin savunulacağı, milliyet, ırk, etnisite, din ve sınıf gözetmeksizin, tüm bireylerin haklarının korunacağı, insanlar, topluluklar ve uluslar arasında nefreti, düşmanlığı körükleyecek yayınlardan kaçınılacağı, kültürel değer ve inançların doğrudan saldırı konusu yapılamayacağı, şiddeti haklı gösteren, özendiren, kışkırtan yayın yapılamayacağı açıkça ifade edilmiştir (www.baremdergisi.com, 04.04.2009).

Türkiye’de etik ile ilgili somut örnekleri, kuruluşların otokontrol sistemlerini kullanarak kabul ettiği Basın Yayın İlkeleri’nde görüyoruz. Bu ilkeler Basın Konseyi Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yayınlamış olduğu Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’dir.

Bununla birlikte; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Televizyon Yayıncıları Derneği tarafından, Türkiye’de televizyon yayıncılığı alanında yaşanan sorunlar karşısında yayın kuruluşlarının, etrafında uzlaşacakları ortak bir etik davranış zemini oluşturulması amacıyla yürütülen çalışmalar sonucunda hazırlanan “Yayıncılık Etik

İlkeleri” imzalandı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Televizyon Yayıncıları Derneği’nin ortaklaşa yürüttüğü çalışma kapsamında, 25 Mayıs 2007 tarihinde bir toplantı düzenlenerek Türkiye’deki çeşitli Üniversitelerden medya etiği alanında önemli çalışmaları bulunan akademisyenlerin görüşlerine başvuruldu. Bu toplantı sonucunda ortaya çıkan genel yayıncılık etik ilkeleri ışığında taslak bir metin hazırlandı. Hazırlanan taslak metin çalışmasının ikinci ayağını oluşturmak üzere 25 Haziran 2007 tarihinde Televizyon Yayıncıları Derneği üyeleri ile toplantı yapılarak uzlaşma sağlandı. Aynı tarihte Televizyon Yayıncıları Derneği, Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği ve Yerel ve Bölgesel Televizyonlar Birliği ile de bir toplantı düzenlenerek sektörde yer alan meslek örgütlerinin de metin üzerindeki görüşleri alındı ve mutabakata varıldı. Türkiye’de radyo ve televizyon yayıncılığı alanında ilk uygulama olan Yayıncılık Etik İlkeleri 3 Temmuz 2007 tarihinde imzalandı. Yayın kuruluşları tarafından altına imza konulan Yayıncılık Etik İlkeleri şunlar: 1) İnsan onuruna, temel hak ve özgürlüklere saygılı olmak, 2) İfade özgürlüğü ve haber alma hakkı çerçevesinde, olay ve olguları doğru, tarafsız ve eksiksiz yayınlamak, 3) Yayıncılığı haksız amaç ve çıkarlar doğrultusunda kullanmamak, 4) Çoksesliliğin ve kültürel çeşitliliğin korunmasına önem vermek, 5) Yayınlarımızda ırk, renk, dil, din ve cinsiyet ayrımcılığına, aşağılama ve önyargılara yer vermemek, 6) Kişi ve kurumların cevap ve düzeltme haklarına saygılı olmak, 7) Toplumda korku ve infial yaratabilecek olaylar karşısında ve kriz zamanlarında sağduyulu davranmak, 8) Şiddeti teşvik etmemeye ve meşrulaştırmamaya özen göstermek, 9) Özel hayata ve mahremiyete saygılı olmak, 10) Kadınların sorunlarına duyarlı olmak ve kadınları nesneleştirmekten kaçınmak, 11) Çocuk ve gençleri uygun olmayan içerikten korumaya özen göstermek, 12) İzleyicilerin ve dinleyicilerin gereksinim, beğeni ve hassasiyetlerine önem vermek (www.rtuk.org.tr, 04.04.2009).