• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2 : 1950–1960 DÖNEMİ TÜRK BASINI

2.1. Basının Toplumsal İşlevi

İletişim Nedir? İletişim teriminin sayısız anlamı vardır. Bizim buradaki amacımız gazetenin daha iyi anlaşılabilmesi için konuya değinmek olacaktır. En basit anlamıyla "iletişim", "communis" kelimesinden türetilmiş "communication" kavramının karşılığı olarak kullanılmaktadır (Oskay,2005:309). "Communication"a karşılığı olarak Türkçede iletişimin dışında muhabere, ulaştırma, irtibat, haberleşme, iletim ya da doğrudan doğruya komünikasyon da denebilir.

İletişim, "belirli bir insan topluluğu içinde benzeşme ve birlik taşıyan bir toplum (communis) yaratma" amacıyla "bilgi, fikir ve tutumlarının bir insandan diğerine ulaştırılması” süreci olarak tanımlanmaktadır. İletişim, mesajlar aracılığıyla gerçekleştirilen toplumsal etkileşimdir (Mutlu, 2004:98).

İletişim eylemi, birbiriyle ilişkili olan, birbirine bağlı olan bir grup öğenin bir amaca ulaşmak ya da bir şeyler elde edebilmek için birlikte işledikleri bir sistemdir. Bu öğeler; kaynak, mesaj, kanal, hedef, geribildirim, toplayıcı yankı, gürültü ve seçici algıdır.

Toplumsal değişim, doğal kaynağı olan tabi değişme, toplumun iç dinamiklerinden olabileceği gibi toplumsal yapıyı oluşturan farklı kültürler arasındaki iletişim ve etkileşimden olabilir. İletişim farklı amaç ve gereçlerin toplumun içine girmesinde en önemli işlevlerden biridir. Tabi değişme tüm toplumlarda farklılık gösterir. Bu farklılık kitle iletişim araçlarının her toplumu etkileme hızı ve gücü değişiklik göstermektedir.

Geleneksel iletişim belli bir yerden sonra eksik kalmıştır. Toplumsal değişim iletişim sistemlerinin de değişmesini de tetiklemiştir (Tokgöz,2006).

Kitle İletişim Nedir?

Kitle iletişim en kısa tanımıyla daha büyük insan topluluklarıyla ilişki kurmaktır.

Kitle iletişim araçlarının iletişime olan katkıları git gide artmıştır. Böylelikle iletişimin kapsamı ve etkileri genişlemiştir. Geleneksel iletişimi kitlesel iletişimden ayıran 2 özellik bulunmaktadır. Kitle iletişim araçları bilgiyi daha kolay taşıyan ve saklanabilen hale getirmiştir. Bu durum kitle iletişim araçlarını geleneksel iletişim yanında toplumsal etki

yönünden daha etkili kılmıştır. Kitle iletişim araçlarının çalışabilmesi için bir örgüte ihtiyaçları vardır. Bu da onlara diğer toplumsal örgütler ve kurumlar gibi başka yükümlülükler yükler. Geleneksel iletişim sistemlerinde bir örgüte her zaman ihtiyaç duymazlar dolayısıyla başka yükümlülükleri de yoktur (Tokgöz, 2006:118).

Kitle iletişim araçlarının işlevleri ne yapmak için var olduklarını, gerçekte ne yaptıklarını, neyi amaçlar göründüklerini içermektedir. Bu işlevler şöyle sıralanabilir: Eğlendirme işlevi, bilgilendirme işlevi, kültürel işlev, toplumsallaştırma işlevi, siyasal işlevi, alışkanlık yaratma işlevi, eğlendirme işlevi’dir.

Kitle iletişiminin eğlendirme işlevi ile izler kitle hem ucuz hem de çok kolay bir biçimde eğlenme gereksinimlerini giderir. Bütün kitle iletişim araçları birer ticari kurumdur. Bu nedenle eğlendirme işlevi kitleleri tutmak için önemli bir işlevdir.

Bilgilendirme İşlevi

İzleyicilerin kitle iletişim araçlarından kendilerini eğlendirmenin dışında en önemli beklentileri bilgidir. İnsanlar gerek kendilerini tanımlayabilmek için, gerek toplumun farklı kesimlerinde yaşayan insanları anlamlandırabilmek için kitle iletişim araçlarına ihtiyaç duymaktadırlar.

Toplumu olaylar ve konular hakkında bilgilendiren kitle iletişim araçları güç dengelerine de işaret eder. Yeniliklerin toplum içinde hızla yaygınlaşmasına ve kabul görmesine de neden olan kitle iletişim araçları, içinde bulundukları toplumda bütünlük, uyum ve ilerleme dengelerini de düzenlemektedir.

Kültürel İşlevi

Kültürel değerlerin yeni kuşaklara aktarımı kitle iletişim araçları tarafından gerçekleştirilirken bireyin sosyalleşmesi sağlanmaktadır. Ancak kitle iletişim araçları kültür aktarımı sağlarken bir bakıma kültürel anlamda mevcut durumu koruyarak, değişimi ve büyümeyi de engellemektedir. Kitle iletişim araçlarının kültürel işlevi, kitle kültürünün devamlılığını sağlamakla, alt kültürleri göz ardı etmekle ve kültürel erozyona sebep olmakla eleştirilmektedir.

Toplumsallaştırma işlevi ile birey, içinde yaşadığı toplumun özelliklerini öğrenir. Kitle iletişim araçları yoluyla toplumun gelenekleri, örf ve adetleri toplumun bireylerine öğretilir; böylece toplumun sürekliliği sağlanır. Toplumsallaştırma ise bir toplumun varlığını sürdürebilmesi için zorunluluktur. Basın, insanların dünya görüşlerini, siyasi tutum ve davranışlarını etkilemekte ve yeni rol modelleri oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra yeni düşünceler ortaya koyan yurttaşları oluşturmakta ve milli bir kimlik ortaya çıkarmaktadır. Siyasal işlevi

Kitle iletişim araçlarının, yaygınlaşmasıyla siyasilerin ilgisi bu araçlara yönelmiş, toplumda ise siyasal olaylara yönelik yeni bir kitle oluşmuştur. Bunun nedeni ise bu araçlarla politikacıların kitlelere çok kolay ulaşabilmesi, haber bültenlerinin ve gazete sayfalarının seçmenlere olayları ve adayları değerlendirme olanağı sağlar. Kitle iletişim araçları bireyleri politik sürece katarak halka politikacıların çalışmalarının daha kolay anlaşılabilmesini sağlar.

Alışkanlık Yaratma işlevi

Kitle iletişim araçları zamanla insanlar için alışkanlık yaratabilmektedir. Kişi kitle iletişim araçlarından önceleri eğlenmek veya zaman geçirmek için yararlanırken bu durum zamanla alışkanlık halini almaya başlar (Işık,2007).

Her siyasal sistemin kendine göre oluşturduğu bir iletişim kuramı ve sosyo-ekonomik gerçeklik içinde şekillenen iletişim alanı vardır. Kitle iletişim araçlarının toplumla ilişkisine dayanan kuramlar şöyle sıralanabilir:

Otoriter Kuram: Otoriter sistemlerde kitle iletişim araçları siyasal iktidar ve yöneticilere bağlıdır. Basın, iktidar aleyhine fikir üretemediği için iktidardakiler, toplumsal denetimi sağlandığını düşünür. Böyle bir sistemde azınlık ve karşıt kültür ve grupların kendilerini iletişim araçlarıyla seslendirebilmeleri mümkün değildi. Bu kurama göre basın özgür değildir. Sansüre kadar uzanan yaptırımlar haklı ve meşru bulunur. Bu kuramın temel prensibi, basın zorla da olsa siyasi iktidara her zaman bağlı olmalı, onun çıkarlarına hizmet eden, egemen ya da yaygın siyasal ve ahlaksal değerlere karşı çıkmamalıdır. Basın ancak bu şartlar gerçekleştiğinde var olabilir. Tarihsel süreç içersinde en uzun süre uygulanan kuram olma özelliği taşımaktadır (Işık,2007:20).

Liberal (Özgürlükçü) Kuram: Bu yaklaşımda kitle iletişim araçları özeldir ve diğer işlevlerinin yanında aynı zamanda hükümeti kontrol etme aracı gibi bir özelliği de bulunmaktadır. Liberal yaklaşım başta düşünce ve ifade özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlükleri kullanabilme gereğini savunur. Herkesin serbestçe yayın yapma hakkına sahip olduğu ortamı ifade eden özgürlükçü kuram çok seslilikten yanadır (Işık,2007:21). Toplumsal Sorumluluk Kuramı: Bu kurama göre basının toplumsal yaşamda sorumlu oldukları değişik hizmet işlevleri bulunmaktadır. Özellikle demokrasinin varlığını sürdürebilmesi için basının büyük sorumlulukları vardır. Basın özgür ve özel bir etkinlik alanı olarak kalmalı ama bundan sonra yanlış yapma hakkı bulunmamalıdır. Toplumsal sorumluluk kuramına göre önemli bir şey söyleyecek olan herkese görüşlerinin ifade hakkı verilmeli, fakat basın görevlerini yerine getirmiyorsa birileri ona bu görevlerini yerine getirmesini söylemelidir. Bu sistemde iletişim araçları, kamuoyu, tüketici eylemi veya iktidarın düzenleme kurumları tarafından kontrol edilmelidir. Sonuç olarak bu kuramda basın yasalar ve kurallar çerçevesinde kendi çalışma şartlarını kendileri düzenlemekle birlikte, toplumun genel yararları doğrultusunda müdahale edilebileceğini kabul etmelidir. Sosyalist Totaliter Kuram: Sosyalist yaklaşımda mülkiyete sahip sınıflar iktidar sahibidir. Üretim araçları kamusal mülkiyet altındadır ve iktisadi yaşamda merkezden planlanmaktadır. Rejimin temel hedefi sınıfsal düzlemde karşıtlara baskıcı yöntemler uygulamak olduğundan kitle iletişim araçları devletin tekelinde veya partinin güdümündedir. Basın kolektif örgütleyici olarak hâkim ideolojiyi ve işçi sınıfı haklarını yayarken, mevcut kültürel durumu değiştirici olmaktan ziyade pekiştirici rol üstlenirler. Yani basın toplumsal ve evrensel olguların nesnel değerlendirmesini Marksist-Leninist prensiplere göre yapmalıdır (Işık,2007:24).

Gazete ve Özellikleri

Gazetenin değişik yorumlanmış birçok tanımı yapılmıştır. Burada konuyu açıklayacağı olması bakımından birkaç tanesi belirtmemiz konumuz açısından yararlı olacaktır.

Gazete, gelişen, toplumsal olan ya da olmayan, toplumu ilgilendiren ve sosyal yapısı üzerinde etkiye yol açan olayların, "bilgi-emek" düzleminde kamuoyuna iletilmesini sağlayan bir kitle iletişim aracıdır.

Gazete kamuoyunu aydınlatan, birbirinden bağımsız siyasi fikirlerin savunucusu olarak topluma farklı mesajlar ileten siyasal işlevi en yüksek kitle iletişim aracıdır.

UNESCO istatistiklerine göre "haftada en az dört kez yayımlanan süreli yayına gazete, haftada üç kez veya daha az yayımlanan süreli yayına günlük olmayan gazete denilmektedir (Çoşkun,2003).

Bu tanımları göze alarak bir tanım yapacak olursak gazete, haftada en az bir kere yayınlanan, haber ve bilgileri ileterek toplumda yeni düşüncelerin ortaya çıkmasında yardımcı olan farklı görüşlerin kendilerini anlatmalarına fırsat veren demokrasilerde yasama, yürütme ve yargıdan sonraki 4. güç olan, siyasal olandan dine olana kadar birçok konuda önemli sonuçlar veren üretimi oldukça yüksek maliyetli, ticari ama toplumsal bir kurumdur.

Kitle iletişim araçları insanlara yakın ve uzak çevrelerinde olanları haber olarak vermeye onları dünyayı tanımlaya çalışır. Gazetelerin büyük bir güç olarak belirmesi dünyada okuma yazma oranın artmasıyla gerçekleşmiştir. Diğer kitle iletişim araçlarına göre önce gazeteler ön plana çıkmıştır. Gazeteler 19.yüzyılın ortalarından itibaren yaygınlık kazanmıştır (Tokgöz,2006:119).

Basın belirli dönemlerde değişik görevler yüklenmiş farklı özellikler göstermiştir. Gazeteler özelliklerini tarihsel bir süreç içerisinde tamamlamışlardır. 1950’lerden itibaren televizyon yoluyla gazetecilik yapılmaya başlanmıştır (Tokgöz,2006:120).

Diğer kitle iletişim araçlarıyla gazete arasında bazı farklılıklar vardır. Gazete göze hitap eden bir kitle iletişim aracıdır. Yazılı basında yer alan haberler saklanabilir belge niteliği taşımaktadır. Belge olması nedeniyle tekrar okuma imkânına sahiptir.

Yazılı basın haberleri daha ayrıntılı sunar. Diğer kitle iletişim araçlarına göre haberleri daha geç iletir (Tokgöz,2006:121). Bu yazılı basın için dezavantaj olarak görülse de daha çok zamanları olduğu için haberi diğer araçlara göre daha kapsamlı sunabilirler (Tokgöz,2006:122).

Basının iki önemli sosyolojik özelliğinden bahsedilebilir. Birincisi, çok az sayıda insanın çok büyük sayıda insan grubuyla haberleşebilmesini sağlar; ikincisi, okuyucunun basına tepkisini iletmesinin hiçbir etkin yolu yoktur. Kitle iletişimi, tanımı gereği tek yönlü bir

süreçtir. Basın organizasyonları, doğaları itibariyle bürokratiktir ve (basının devlet denetiminde olduğu toplumlar hariç) şirketleşmiştir. Basın, tüm ülkelerde hükümetler tarafından düzenlemelere tabi tutulur ve bu sınırlamalar, çok hafif, tavsiye niteliğindeki düzenlemelerden totaliter toplumlardaki gibi sansürün geniş kapsamlı biçimlerine kadar çeşitlilik arz eder (Çoşkun,2003:10).

Gazeteler siyasal iletişim yaygınlaşmasındaki en etkili araçlardan biridir. Bu nedenle gazeteler siyasal alt sistemler olarak nitelenebilir. Toplum içinde oynadıkları asıl önemli rol toplum içinde ve toplumlar arası ilişkilerdeki iletişimi düzenlemesidir.

Bir haberleşme aracı olarak da tanımlanabilen gazeteyi açıklamak için haber kavramını da tanımlamak yerinde olacaktır. Haber, en kısa haliyle ortaya çıkan yeni bir olay hakkındaki bilgi olarak tanımlanabilir. Haber alma ve haber yayma yöntemlerinin farklılığı haberleşme alanında halkı kitle boyutuna getirmektedir. Burada gazetenin haberi verme biçimi ve duyurma şekli önem kazanmaktadır.

Bernard Roscho’ya göre toplumsal bir ürün olarak basının içeriği içinden çıktığı toplumu yansıtır. Kurumsal bir ürün olarak ise basının içeriği, işlevi haber toplama ve yazma olan uzmanlaşmış kurumsallaşmış çalışmaların sonucudur. Bu iç içe girmiş koşulların tümü ise haber sosyolojisini oluşturur. Roscho’nun yorumuna göre içeriğin belirlenmesinde toplumsal yapı temel belirleyicidir. Haber sosyolojisin asıl amacı topluma kattıklarıdır. Toplumda yok ettiklerini inceleme gereği duymaz (Tokgöz,2006:127). Gazeteler haber verme işleviyle bazı fikirlerin savunuculuğunu yaparak toplumun düşüncelerini değiştirerek yeni tutum ve davranışların yerleşmesini isterler. İnsanları siyasal karar alma yönünde ikna etmeye kendi istedikleri doğrultuda şekillendirmeye çalışırlar (Tokgöz,2006:128).

Haber sosyolojisi, haberin, toplumu nasıl etkilediğini ve toplumun haberden nasıl etkilendiğini incelemektedir. Din sosyolojisi de bir bakıma dinin toplumu nasıl etkilediğini ve toplumun dinden nasıl etkilendiğini karşılıklı olarak incelemeye çalışmasıyla haber sosyolojisiyle paralellik arz etmektedir (Çoşkun,2003:17).

Amaçları bakımından din ve basın arasında bir benzerlik vardır. Dinin bir amacı kendisine inananları haberdar etmektir (tebliğ). Basının da asıl amacı insanları haberdar etmektir. Yani basın "gündem tebliği" yapmaktadır.

Basın kurumu aynı din kurumu gibi insanların davranışlarını belirleme iddiasındadır. Din, insanlara bir hayat tarzı sunan, onları belli bir dünya görüşü içinde toplayan kurum, bir değer biçme ve yaşama tarzıdır. İnananlarına, inandıklarını gerçekleştirebilecekleri bir zihni ortam hazırladığı gibi toplumsal bir ortam da hazırlar. Basının da kelime anlamı itibariyle asli unsurunun bir "ortam" hazırlama amacı olduğunu vurgulamak gerekir.

Ortak diyebileceğimiz benzeri noktalar olmakla birlikte din ve basın hem kavramsal hem de kurumsal anlamıyla asla aynı şey değildir. Zaten ne din sosyologlarının ne de iletişim sosyologlarının böyle bir amacı yoktur. Din tamamen kutsal kaynaklı bir bilgi ve yaşam biçimi sistemidir. Medya ise tamamen insan kaynaklı bir bilgi ve yönlendirme biçimidir. Gazetelerin hangi olayları haber olarak nasıl vereceğini yayın kuruluşunun yayın politikası belirler. Okuyucu ise kendi içinde seçici davranma hakkına sahiptir (Tokgöz,2006:118). Basın, her zaman "gerçeği gösteren" değil, gerçeği, "görünmesini istediği gibi" gösteren bir araçtır. Bu nedenle hayatımızı bu denli etkiler ve etkileme ısrarı içinde bulunur.

Basının insanları, toplumu çeşitli düşüncelerden, gelişen olaylardan haberdar etme, bilgilendirme, aydınlatma görevini yürütürken belirli, sağlam temellere dayalı ve taviz vermemesi gereken meslek ilkeleri, ahlaki prensiplerinin olması mutlaka gereklidir.