• Sonuç bulunamadı

11) Denge; Hareket sırasında ve bir hareketten diğerine geçişte vücudun istenen

2.5. Balede Oluşabilecek Sakatlanmalar

Klasik bale yüksek fiziksel talepleri olan popüler bir dans türüdür. Bu yüzden yoğun çalışma temposu ve aşırı kullanım hasarları, klasik balede yaygın görülür. Çalışmalarda sakatlanmaların %50’sinin aşırı kullanıma bağlı olduğu açıklanmış. Aşırı

kullanım yüzdeleri ise; %20 alt extremite, %15 bilek ve %15 ayak olarak bulunmuştur

60-62 .

Sakatlanmalara neden olan faktörler; kas dengesizliği, esnek olmama, kararsızlık, güçsüzlük, ayağın longitudinal ark yüksekliğinin fazla olması, bacak uzunluklarının eşit olmaması, amenore, yanlış teknik uygulama, hareketin yanlış öğretilmesi veya yanlış algılanması gibi nedenler sayılabilir. Ayrıca sakatlanmalar sırasında en çok kas iskelet sistemi etkilenir ve etkilenme aralığı %40-84 arasındadır. Bunun nedeni ise, kas gücünün sınırlı olması, eklem hareketliliğinin yetersiz olması, güçlendirici egzersizlerin yapılmaması, fizyolojik yetersizlikler ve motor kontrol yetersizlikleridir 45.

Literatür incelendiğinde, alt extremite sakatlanmaları bütün bale sakatlanmaları arasında %65-80 oranında yer alır. Spinal lezyonlar %10-17’iken üst extremite hasarları %5-15 oranında görülür. En çok görülen hasarlar alt extremitede bulunması nedeniyle ayrıntılı incelenecek olursa; %7-14 kalça, %14-20 diz, %5-8 bacak, %15-22 bilek ve %13-15’i ayak sakatlanmalarından kaynaklanır 57.

Byhring ve arkadaşlarının 63 Norveç’te yaptığı bir çalışmada, 19 hafta boyunca Norveç Halk Balesi’ndeki profesyonel balerinlerle, kas, iskelet sistemi sakatlanma insidanslarını incelemiştir. Bu kurumda 51 balerin olup, bunların sadece 41’i çalışmaya katılıp, 10 kişi ise çeşitli nedenlerle çalışma dışı bırakılmıştır. Boyun, ayak, bilek, diz, kalça, spinal cord ve omuz ile ilgili şikayetler kayda geçmiş ve bunların en çok görüleni bacak ile bilek bölgesi ve bunları takiben sırt bölgesi olduğu bulunmuştur. Bu şikayetlerin kaynaklarının da ligament, kas ve tendonlarla bağlantısı olduğu açıklanmıştır. Katılımcılara yapılan anket ile çalışma saati yoğunluğu, daha önce sakatlanma geçirme durumu, çevresel faktörler ve fizyolojik faktörlerin de etkisi sorgulanmıştır.

Reynolds ve arkadaşları 64 da bale, modern dans ve jazz olarak üç tür dansdaki sakatlanma insidanslarını incelemişlerdir. Aynı kriterlerde kişiler çalışmaya dahil edilip, anket çalışması ile veriler toplanmıştır. Sonucunda; modern dansta en fazla kalça ve sırt sakatlanmaları görülürken, jazz ve balede ayak ile bilek sakatlanmaları en fazla görülmüştür. Ayrıca bu üç dans türünde de alt extremite hasarlarının üst extremite hasarlarına göre daha çok rastlanıldığı bulunmuştur.

Leanderson ve arkadaşlarının 46 İsviçre’de yapmış olduğu bir çalışmada da, 1988 ve 1995 yılları arasında yerel İsveç Bale Okulundaki öğrencilerin tamamı bu çalışmaya alınıp eğitimleri boyunca medikal takip ve ortopedi konsültasyonundan geçirilmiştir. Bu süre içinde öğrencilerin dansla ilişkili medikal sorunları incelenmiş olup teşhis, sakatlanma nedeni, sakatlanmanın tipi, radyografi değerlendirmesi, fiziksel ve cerrahi tedavilerin kayıtları tutulmuştur. Sonuçta 438 kayıt elde edilmiştir. Bu kayıtlar arasında en sık karşılaşılan sakatlanma ise yaşla ve çalışma saatiyle doğru orantılı olarak görülen %76 oranında olan alt extremite sakatlanması olarak bulunmuştur. Bu oran aşırı kullanmaya bağlı bir sakatlanmadır. Bunun dışında travmatik sakatlanmalar olarak en sık görüleni ise bilek burkulmaları olarak bulunmuş ve kızlar ile erkekler arasında fark kaydedilememiştir.

Bale sanatında her daim balerinler estetik, zarif ve ince bir yapıda görünmek zorundadır ve bu estetik kaygılar nedeniyle, balerinlerin yetersiz besin alımı sonucu, enerji ve yağ yüzdeleri düşmektedir. Bu nedenle de sakatlanmalar meydana gelebiliyor. Yeme bozuklukları (anorexia nervosa, bulumia nervosa) bale sanatçılarında yaygın görülür. Bu yüzden vücut direnci, dayanıklılığı düşer ve kemikler zayıf, kırılgan bir hale gelir. Kaplan’ın yapmış olduğu bir çalışmada bu durum ispat edilmiştir. Çalışma, baleyi boş zaman aktivitesi olarak yapan ve profesyonel olarak yapan 55 kişilik iki öğrenci grubundan oluşmuştur ve katılımcılara Çocukların Yeme Bozukluğu Anketi (Body Image Silhouettes Subscale of the Kids Eating Disorder Survey) uygulanmıştır. Sonuçta profesyoneller ve hobi için yapanlar arasında fark çıkmayıp, her iki grubunda düşündüğü ideal bale vücut tipi, normal vücut tipinden daha zayıf olarak bulunmuştur

58.

2.6. 6-12 Yaş Arası Çocuklarda Fiziksel, Bilişsel ve Emosyonel Gelişim

Büyüme ve gelişme, genetik, hormonal ve çevresel faktörlerin etkisinde seyreden, invaziv olmayan antropometrik ölçümlerle doğrudan ve dolaylı izlenebilen bir süreçtir. Belirtilen etkenler, coğrafi, sosyo-ekonomik farklılıklar, toplumlar arasında ya da aynı toplumun bireyleri arasında farklılıklara yol açabilir. Erişkinlerde nispeten daha sabit değerler izlenirken; çocuklarda intrauterin dönemden epifizlerin kapandığı 18 yaşa kadar süren ve değişen büyüme, gelişme sürecinin fiziksel ölçümlerle izlenmesi önemlidir. Gerek beslenme gerek enfeksiyonlar ya da çevresel faktörler nedeniyle

büyümede gerileme; başta enfeksiyon hastalıkları olmak üzere morbidite ve mortalitede artışa yol açan nedenlerden biridir. Büyümede gecikme mental ve entelektüel kapasitede gerileme sonucu akademik performansta kayba neden olur. Motor becerileri öğrenmek ve geliştirmek için 7-12 yaş arası mükemmel bir dönemdir ve bu dönem motorsal ve koordinatif özelliklerin düzeyleri ve gelişimleri sadece yaşla değil aynı zamanda cinsiyetlede ilişkilidir 65, 66.

Freud’a göre; 6-12 yaş arası dönem "latant dönem" olarak adlandırılır ve bu dönemde çocukların, yoğun bir şekilde kendi cinslerinden yaşıtlarıyla ilgilendiklerini belirtmektedir. Aileye dönük ilginin yaşıt grubuna yöneldiği latant dönemde çocuk, içinde yaşadığı toplumsal yapı ile etkileşimde bulunabilmek için gerekli olan toplumsal becerileride kazanmaktadır 67.

Erikson’a göre; 6-11 yaş arası dönem "çalışkanlık-aşağılık duygusu" olarak nitelendirilmektedir. Bu yaşlar arasında çocuklar ev ve okulla ilgili beklenti ve sorumlulukları yerine getirmeyi öğrenirken; ya başka insanlarla olumlu etkileşimde bulunma, başarılı olma gibi yaşantılar sonucunda değerlilik duygusu geliştirirler ya da bu dönemdeki olumsuz yaşantılara bağlı olarak başka insanlarla ilişkilerinde aşağılık duygusu yaşamaya başlarlar 67.

Piaget’e göre; 6-11 yaş arası bilişsel dönem "somut işlem dönemi" olarak adlandırılırken, bu döneme ait özellikler; madde, uzunluk, ağırlık ve hacim konumu farkındalığı, tersine dönüştürebilme, odaktan uzaklaşma ve diğerlerinin bakış açısını anlayabilme, somut işlemlere dayalı mantıksal düşünme, sınıflama ve sıralama yeteneğidir 67.

Çocuk gelişim dönemlerinden, "orta çocukluk ya da okul dönemi" olarak adlandırılan 6-11 yaş arası gelişim döneminde, anne babayla kurulan uyumlu bir ilişki yanında okul başarısı da yaşamsal öneme sahiptir. Bu dönem boyunca çocukların okuma, yazma ve sayısal işlem yetenekleriyle, dünyayı anlama ve mantıksal düşünmede ilerlemeler görülmektedir. Psikososyal ve ahlaki gelişim hızla ilerlemekte, duygusal ve toplumsal uyum sürecinde aile ilişkilerinin niteliği etkili olmaya devam etmektedir 67.

7-11 yaş arası çocuklarda, büyüme hızında okul öncesi dönemde başlayan düşme, 10-11 yaşlarına kadar devam eder. 7 yaşlarında erkek çocuklar ortalama; 127 cm boyundadır. 10 yaşlarına geldiğinde ise boyları 138 cm’yi bulur. Bu çağdaki kızlar erkeklerden ortalama 4-5 cm daha kısadırlar. İlkokulun ilk yıllarında, çocukların

büyümesinde gittikçe artan bir yavaşlama olmasına karşın 10 yaşlarına doğru vücut biyokimyasındaki farklılaşmalara bağlı olarak özellikle kız çocuklarında ani bir boy artışı yanında, ikincil cinsiyet özelliklerinin de belirmeye başladığı görülür. Erkek çocukları 9-10 yaşlarına kadar kızlardan biraz daha uzun ve daha iri bir bedene sahip olmalarına karşın ilkokulun son yıllarında kızlardan daha ufak bir görünüme bürünürler. Ancak kızlardan daha hareketlidirler ve bedensel güce dayanan etkinlikleri daha fazla tercih ederler. Çocuklukta kasların bedene göre ağırlığı %25 iken, yetişkinlikte %45’e yükselir. İskelet de aynı biçimde büyür ve ağırlık bakımından bedenin %15-20 kadarını oluşturur. Kemiklerdeki büyüme ve gelişmenin büyük bölümü ergenlik yıllarında gerçekleşir 67.

8-11 Yaş Çocuklarda Gelişim Özellikleri;

1) Küçük kasların gelişimi hızlanmıştır.

2) Sinir, kas ve eklem koordinasyonu sağlanmaya başlanmıştır. 3) Boyuna büyüme yavaş, enine büyüme daha hızlıdır.

4) Kas ve organ gücü gelişimi arasında uyum sağlanmıştır.

5) Erkekler kızlara oranla daha dayanıklı ve kuvvetlidir. Fakat bu fark çok azdır. 6) Dikkatin gelişimi sürer. Yoğun dikkat gerektiren konularda 20-25 dakika, ilgi

alanındaki konularda ise daha uzun süre çalışabilir. 7) Gerçekçi düşünmeye başlamıştır. Kendini eleştirebilir. 8) İlişkilerinde dürüst olmaya duyarlıdır.

9) Görev ve sorumluluğa dayalı davranışları gelişim içerisindedir. 10) Beden ve ruh sağlığı arasındaki denge sağlanmıştır.

11) Yorulduğunun farkına varamaz.

12) Vücut gelişimi ve güzelliği konusunda duyarlı ve özenlidir.

13) Oyun ve spor etkinlikleri ilgi alanının merkezidir. Başarılı olmak için çaba gösterir.

14) Erkek çocuklar kuvvet ve cesaret isteyen etkinliklerden hoşlanır. 15) Kız çocuklarında eğlenceli takım oyunlarına ilgi fazladır.

16) Kız ve erkekler ayrı oynamak isterler.

18) Yeterli dinlenme ve beslenmeleri gerekir. 19) Sürekli bir öğrenme çabası içindedir.

20) Zamanının çoğunu oynayarak geçirmek ister 67-70.

Benzer Belgeler