• Sonuç bulunamadı

İki bölümden oluşan oyun yergisel bir komedidir. Oyunun ilk bölümü iki tablodan, ikinci bölümü dokuz tablodan oluşur. İlk olarak 1976 yılında Bakırköy Özel Bilim Koleji tarafından Fatih Tiyatrosu’nda sahnelenir. Cumalı, bu temsil için “Oyunun dünyadaki ilk temsili” ifadelerini kullanır. Oyunda hastaneleri teftiş etmesi için beklenen sağlık bakanı, gittiği beldelerde tatil yapar, halkı bekletir. Necati Cumalı, halk tarafından seçilip iktidara gelen vekillerin halkın sorunlarına uzak kalmaları eleştirilir.

Klâsik bir yapılanmayla oluşturulan oyunda, bakanı bekleyenlerin sergilediği gülünç durumların yanı sıra beklenen bakanın gelmemesi ile ortaya konan ironi sergilenir. Oyunda komediyi sağlayan en önemli unsur, bekleyişin sonuç vermemesi, buna karşılık kişilerin hala kısmen umutlu davranmaları, devlet büyüğünü savunmalarıdır. ( Taş,2001: 267).

Oyunun serim bölümünde bakanın Urla’daki sağlık merkezine bakanın teftişe geleceği haberi ulaşır. Serim bölümünde kişilerin tavır ve konuşmaları oyun kişileri hakkında bilgi verirken, yaşanan çatışmalar da olayın gelişimini sezdirici niteliktedir.

Bakanın geleceği haberiyle telaş ve tedirginlik içinde hazırlıklara başlayan doktor ve bakanın Çeşme’ye gittiği için akşam yediden önce gelmeyeceğini söyleyen avukat Erkan, oyundaki çatışmayı yaratan kişileridir. Memur statüsündeki doktor, kaymakam ve kumandan benzer özellikler göstererek, bakanın gelmesini beklerler. Doktor, bakana hoş görünmek için hastaneye hasta bulmak derdindedir. Kimsenin teftişten önce gitmesine izin vermez. Bekleyiş çok uzundur. Bekleyenler, bakanın yaptıklarıyla ilgili haberler alırlar ve aynı davranışları sergilerler. Bekleyiş esnasında hastanede yaşananlar oyunu renklendiren ve hareketliliğin devam etmesini sağlayan unsurlardır.

Bakanın yola çıktığı ve kısa sürede Urla’da olacağı haberi ulaştıktan sonra bekleyenler telaşla dışarı çıkarlar, korna sesleri ve alkışlar eşliğinde bakanın arabası durmadan geçer gider. Bakan geçerken el sallamıştır, doktor ve kaymakamın bakanın tekrar geleceğine inançları hala vardır. Oyun radyodan bakanın bütün gün sağlık kuruluşlarında teftiş yaptığı haberi üzerine halkı temsil eden oyun kişisine gerçekleri bilmeyenlerin haberlere inanacağı söyletilerek sonlandırılır.

2.17.2. Oyunun Kadın Kişileri Gönül Çınla

Gönül, hastanede hemşiredir. Avukat Erkan’la aralarında münasebet vardır. Oyun, hastane penceresinden Gönül ve Erkan’ın işaretleşmeleriyle başlar. Her ikisi de konuşmaları ve davranışlarıyla oyunu renklendiren tiplerdir. Erkan ve Gönül, birbirine oldukça uygundurlar. Konuşmalar esnasında birbirlerinin söylediklerini destekleyici ifadeler kullanırlar.

Gönül- (Doktoru işaretle) Kötümserlere katlanamam. Erkan- (Doktoru işaretle) Çekilmezler ki! Kim katlanır? Gönül- Felaket olurlar.

Erkan- Boğarlar adamı, bunaltırlar. Gönül- Hem de nasıl!

Erkan- Durmadan kafa ütülerler. (Cumalı,2004:144). …

Gönül- Müsaadenizle. Erkan- Bir dakika. Gönül- Buyurun.

Erkan- Şeyyy. Sizinle görüşlerimizin son derce uyduğunu söylemek istiyordum. (Cumalı,2004:145).

Erkan’ı beğendiğini tavır ve konuşmalarıyla belli eden Gönül, hastanede hiç hasta olmadığı için Erkan’ı hastanede kalmaya ikna eder. İkili, bu birkaç saatlik birliktelik sonrasında evlenmeye karar verirler.

Fiziksel Özellikleri

Gönül, oldukça güzel ve dikkat çekici olarak canlandırılmıştır. Onun güzelliği izleyiciye Erkan aracılığıyla duyulur. Gönül’ü beğenen Avukat Erkan, onun her davranışından ve konuşmasından sonra Gönül’ün güzelliğini belirtecek sözler söyler.

Erkan- Yazık! Çok yazık! Hayır, hayır olamaz bu! Siz aysınız, güneşsiniz, bu Pazar günü burada kalıp dünyayı ışıklarınızdan yoksun bırakamazsınız. Kendi payıma ben isyan ediyorum bu haksızlığa. (Doktora) Ya sen?

Doktor- ( Erkan’ı kolundan yakalar.) Otur da dinle. Gönül- Müsaadenizle.

Erkan- Nereye? Aceleniz ne? Ne güzel konuşuyorduk. ( Kolunu doktordan kurtarmaya çalışır.)

Gönül- Hastalarımı dolaşmam lazım.

Erkan- Ya hasta olmayan hastalarınız ne olacak?

Gönül- Çok derin konuşuyorsunuz, avukat olduğunu nasıl da belli…(Cumalı,2004: 137,138).

Erkan- Bilin ki beyazlar sizi çok açıyor. Gönül- Çok naziksiniz. Müsaadenizle! Doktor- Bırak nezaketi birader, hıh, dinle. Erkan- ( Gönül’e) Durun!

Gönül- Evet?

Erkan- (Kolunu doktorun elinden kurtarır.) Şu küçük kepiniz ne kadar çok yakışıyor size.

Gönül- İltifat ediyorsunuz. …

Erkan- (İçli.) Güle güle! (Gönül sağdaki kapıdan çıkar.) Ahhh! Melek melek melek! O kep ne öyle? Sanki ipek saçlarına beyaz kelebek konmuş. (Cumalı,2004: 138).

Doktor- Hıh! Ne hastası? Saat bir buçukla iki arası. Ben de hasta sandım önce. Baktım telefonda bizim nöbetçi hemşirenin sesi.

Erkan- Gönül’ün mü? Doktor- Gönül’ün.

Erkan- Canım benim! Bülbül o, bülbül! Çağırsana bir daha duyayım şunun sesini.

Doktor- Hastaneye geldim, baktım ortalıkta topu topu bir nöbetçi hemşire var. Erkan- Gönül mü?

Doktor- Gönül.

Erkan- Canım benim! Adı bile başını döndürüyor insanın. (Cumalı,2004: 139,140 ).

Ruhsal Özellikleri

Gönül Hemşire, mesleği gereği olayları çabucak tatlıya bağlar, konuşma ve tavırlarında yumuşak bir eda vardır. Safinaz Şengezer, odacı kadınla anlaşamaz ancak Gönül’ü övücü sözler sarf eder.

Gönül- Buyurun Safinaz Abla, siz içeri geçin. ( Erkan’ı kolundan tutar, yana çeker.) Siz biraz bekler misiniz?

Safinaz- ( Gönül’e) Hay bir ömrün bin olsun senin! Dillerini seveyim. Sen de olmasan ben kime meramımı anlatırım bilmem ki? (Hatice’yi hafifseyerek) Bunlara mı? Allah yazdıysa bozsun. (Yelpazelenir.) Of, ne sıcak böyle… (Cumalı,2004: 150).

Yaşı

Oyunda yaşı ile ilgili bilgi verilmeyen Gönül Hemşire gençtir. Otuz yaşındaki avukatla aralarında gönül ilişkisi başlar.

Eğitim Durumu

Hemşire olan genç kız, olaylara zekice müdahale edişi ve yergisel yaklaşımı ile eğitimini yansıtacak şekilde çizilmiştir. Gönül’ün yaşananlara bakışı ve pratik zekâsı, sadece aldığı eğitimden kaynaklanmaz. Gönül Hemşire, Avukat Erkan’a benzer, onun gibi zaman zaman alaycı tavırlar gösterir.

Oyunun vaka zamanı 1950 yıllarıdır. Kadınlara eğitim olanaklarına erişmek bakımından erkekler le eşit haklara sahip olmadıkları Gönül’ün ifadelerinden anlaşılır. Kadınların seçecekleri meslekler bellidir. Hemşirelik de onlardan biridir. Doktorluk, avukatlık gibi meslekler ise daha çok erkekler tarafından yapılabilecek mesleklerdir.

Gönül- Erkek olsam dünyada doktor olmazdım. Erkan- Ne olurdunuz?

Gönül- Avukat! Ne güzel zayıfları savunmak, hak aramak, gerçekleri dile getirmek! Dava dinlemeye bayılırım. (Cumalı,2004: 163).

Kimlikleri

a. Sosyal Açıdan Kadın Kimliği

Hemşire olan Gönül, hastanede geçen olayda bu kimlik içerisinde yer alır. Pazar günü olmasına rağmen hastanede bulunan hemşire, hastanenin teftişe uygun hale getirilmesi için mantıksız da olsa doktorun talimatlarını yerine getirir. Oyunun sonunda ise Erkan’la nişanlanan Gönül, bakanın da gelmeyeceğini düşünerek hastaneyi terk etmeye karar verir.

b. Kültürel Açıdan Kadın Kimliği

Hemşire olan Gönül, oyundaki diğer kadın tiplerinden ayrılır. Olayların ve kişilerin değerlendirmesini yaparken eleştirel üslûbu dikkat çeker. Erkan’ın iltifatları üzerine, konuşmalarındaki derinliğin avukat olmasından ileri geldiğini ifade eder.

c. Psikolojik Açıdan Kadın Kimliği

Sempatik ve neşeli hemşire Gönül, oyunda konuşmaları ve davranışlarıyla komedi unsurunu hızlandıran tiplerdendir. Düşüncelerini söylemekten çekinmez. Erkan’a olan ilgisini gösterir.

Erkan- Gönül Hanım! Gönül- Evet?

Erkan- Belki de çok yakında bir daha hiç görüşmemek üzere ayrılacağız. Gönül- Bir yere mi gidiyorsunuz?

Erkan- Ben denize gidiyorum. Fakat siz! Gönül-Nereye gidiyorum?

Erkan- Ankara’ya

Gönül- Ankara’da işim ne?

Erkan- Sağlık Bakanı sizi görürse burada bırakmaz. (Cumalı,2004: 162). …

Gönül- Ne biliyorsunuz bakanın beni Ankara’ya aldıracağını? Erkan- Ben bakan olsam aldırırdım.

Gönül- O vakit siz nerede olursunuz? Erkan- Bakan olduğuma göre Ankara’da.

Gönül- İyi ama siz bakan değilsiniz ki burada avukatsınız. Erkan- Ben de ona yanıyorum ya işte.

Gönül- Eh! Siz bakan olursanız ben de Ankara’ya gelmek isterdim belki de. Erkan- Şimdi burada avukatım diye mi Ankara’ya gitmiyorsunuz?

Gönül- Kim bilir? Belki de.

Erkan- Allah’ım! (Gönül’ün ellerine sarılır.) Neler duyuyorum. Gönül- Evet, sizi dinliyorum?

Erkan- Mutluyum! Çok mutluyum! Gönül- Sadece o kadar mı?

Erkan- Siz mutlu değil misiniz? Gönül- Daha bir şey söylemediniz ki!

Gönül- Benimle ilgisi ne bu sözlerin? Erkan- Sizi seviyorum.

Gönül- Avukat değil misiniz? Kolayca söyleyiveriyorsunuz. Erkan- Hayır! Gerçekleri dile getiriyorum!

Gönül- İnanmıyorum! Erkan- Neden? Niçin? Niye?

Gönül- Beni bırakıp denize gideceğinize göre…

Erkan- Önünüzde diz çökebilirim, kendimi ayaklarınıza atabilirim, söyleyin, ne yapayım sizin için?

Gönül- Denize gitmeyin! Erkan- Gitmiyorum! Başka?

Gönül- Hastalanın! (Cumalı,2004: 163,164).

d. Cinsiyet Açısından Kadın Kimliği

Eğitimli bir genç kız olan Gönül, Erkan’la nişanlandıktan sonra hastaneden ayrılmaya karar verir. Bu durumun etkenlerinden biri evlenecek olan kadınların geçimlerinin eşleri tarafından sağlanacağı düşünesidir. Gönül’ün çalışmaya ihtiyacı kalmayacaktır, bir hafta içinde evlenmeyi düşünürler. İkinci olarak, Gönül, nişanlısının öyle istediğini söyler. Kadının hayatıyla ilgili kararları, onun yerine nişanlısı, eşi veya hayatındaki herhangi bir erkek alabilir. Kadının bu duruma itirazı yoktur. Hatta nişanlısının böyle karar verdiğini söyleyerek durumu netleştirir.

Eğitim

Gönül, hemşiredir. Eğitimli olduğunu izleyiciye gösterecek davranış kalıplarıyla dikkat çeker. Avukata olan ilgisini saklamaz. Pratik zekâlıdır. Çözülmesi gereken

olayları çabucak çözüme ulaştıracak şekilde hareket eder. Çalışma hayatı içinde yer alan kadın, işinde de pratik yönlerini yansıtacak şekilde çizilmiştir.

2.17.2.1. Hatice Kocamaz

Hastanede odacı olan yaşlı, Rumelili bir kadındır. Hatice Kocamaz hastane dekorunun tamamlayıcı unsurlarındandır. Safinaz’la anlaşamaz. Kendisi gibi yaşlıca bir kadın olan Safinaz, Hatice Kocamaz’a göre şanslıdır. Evi, parası vardır. Hastanede yatar, hastane çalışanları onunla ilgilenir. Hatice Kocamaz ise aynı hastanede odacı olarak çalışır, Safinaz’ın çokça parası olduğunu iddia eder, Safinaz’ı kıskanmaktadır. Bu yüzden her fırsatta ona sataşır.

2.17.2.2. Safinaz Şengezer

Hastanenin tek hastası olan Safinaz, yaşlıca bir kadındır. Hastanede yatar, tek hasta olduğu için doktor ve diğerleri çeşitli sebeplerle onu hastanede tutmaya çalışırlar. Avukatın doktormuş gibi söylediklerine inanır. Kedilerine ve çiçeklerine bakmak için evine dönmek isteyen kadının asıl amacı başka bir hasta olan Mehmet Öksüz’den haber almaktır. Mehmet Öksüz’ün hastaneye geleceğini söylerler böylece Safinaz hastanede kalır.

2.18. Yürüyen Geceyi Dinle

Benzer Belgeler