• Sonuç bulunamadı

Necati Cumalı’nı 1967 yılında yazdığı eser, tek perdelik bir komedidir. Oyunda 20 – 21 yaşlarındaki bir genç kızın ruh hâli verilir. Sahne sanatçısı olan genç kızın bireysel çatışmaları oyunun hareketini sağlayan unsurdur. Cumalı, tak kişilik oyun olarak düzenlediği Yeni Çıkan Şarkılar ya da Juliette adlı oyununda insanın kendi “ben” i ile çatışmasına yer verir. ( Taş, 2001: 16).Eser, 1968 yılında Devlet Tiyatrosunda sahnelenmiş, 1970 yılında ise Sarayova radyosunda yayınlanmıştır.

Beşiktaş’ta bir odada geçen oyunda Romeo ve Juliette oyunundaki Juliette rolü için hazırlık yapan genç kızın rolün kime verileceğine dair bekleyişi ve bu bekleyiş sırasında yaşadığı kaygılar izleyiciye aktarılır. Oyunda yer alan çatışmalar, rolü bekleyen genç kızın bu zaman zarfı içerisinde yaşadığı içsel bunalımların oluşturduğu çatışmalardır. Genç kız, oyunu sahneye koyan yönetmenin rolü karısına vereceğinden endişe etmektedir. Bu endişenin etkisiyle çeşitli konular hakkında düşünceleri gider gelir. Sinema dergilerinin içeriğini yavanlığından, İstanbul’u çirkinleştiren apartmanlardan bahseder. Yaz günlerinin geçmek bilmeyen ikindi vakitlerinin sıkıntısı, beklemekte olduğu haberin gelmeyişi ile daha da uzar. O saatlerde şehir de uykudadır. Sokaklardan ses gelmez. Annesine ve kardeşine seslenir, cevap alamaz onlar da uyumaktadır. Aşk üzerine düşünür, aşka inanmayan genç kız, bunun sebebini karşısına çıkan erkeğin Romeo olmayışına bağlar. Sokaklardan yavaş yavaş sesler

gelmeye başlar, yeni şarkılar satan bir satıcı, şarkı söyleyerek geçer, ardından dondurmacı sokağa girer, annesi ve kardeşi de uyanmıştır. Günün canlanmaya başladığı bu anlarda, tiyatrodan gelen haberle genç kızın beklentileri de karşılanır.

2.11.2. Oyunun Kadın Kişisi 2.11.2.1. Genç Kız

20- 21 yaşlarında olan genç kız bir tiyatro sanatçısıdır. Çalıştığı tiyatrodaki rollerin dağılımını beklerken duyduğu heyecan, korku, umutsuzluk hâlleri genç kızın sözleri ve davranışlarıyla izleyiciye aktarılır. Oyunun zamanı oldukça kısadır. 18 Ağustos gününün ikindi vaktinde uzayıp giden zaman, genç kızın bekleyişinden kaynaklanır. Genç kızın içinde bulunduğu bu sıkıntılı durumda onu ıstıraba daha fazla iten sebeplerden biri de herkesin uykuda olmasıdır. Yalnızlık, konuşacak kimsenin olmayışı genç kızın bekleyişini uzatan durumlardan biri gibidir. Bu sebeple herkesin uyanmasını ister. Sokağı uyandırmak için çöp tenekesini yuvarlamayı düşünür ve olacakları konuşmacıları taklit ederek canlandır. Yaz geçip gitmektedir ve herkes uyumaktadır.

Genç Kız- … Uyanın hanımlar, uyanın! Uyumanın sırası mı? Yaz geçiyor, güzelim yaz geçiyor! Ne geçiyor? ( Omuz silker) Geçti bile! Ağustosun on sekizi… (Divana oturur, mahzun, birbirine kenetlediği ellerini dizleri arasına alır. ) Ne oluyor sanki? Yaz, yaz diye bekliyorum da ne oluyor? Sakız gibi uzayan bu ikindiüstleri ne tadını bırakıyor yazın? ( Kalkar) Hadi söyle. Nerede olmak isterdin şimdi? ( Bir adım atar) Adalar’da mı? ( Geri döner) Pendik’te mi? ( Tekrar divana oturur, geriye doğru yaslanır) Oralarda da herkes uykudadır şimdi! ( Cumalı, 2004: 736, 737).

Fiziksel Özellikleri

Genç kızın fiziksel özellikleri ile ilgili bilgi verilmez ancak, Juliette rolünün kendisinin seçilmesinin doğru ve yerinde bir karar olmasına rağmen yönetmenin eşine verileceğini düşündüğü bölümlerde kendisi ve diğer oyuncu hakkındaki görüşleri izleyiciye iletilir.

Genç Kız- … Off! Dayanamıyorum bu haksızlığa! Gerçi rol bölümü daha asılmamış ama ya yarın ya da yarından sonra asılır. Juliette’i bana verselerdi duyardım bugün! ( Yavaş yavaş artan bir öfkeyle) Lâf o! Lâf, rol bölümü daha kesinleşmedi dedikleri! Besbelli karısını kayıracak! Sahneye kendi koyarsa Juliette’i karısına oynatır elbet! Zavallı Juliette! Hizmetçiye belki de cadıya döner artık! … Karısı nasıl oynar o sesle, o suratla Juliette’i? Ama ne olacak gazeteciler hep dostları nasıl olsa! Oynarsa valla benden çok överler! ( Cumalı, 2004: 734).

Oyunun sonunda rolün kendisine verilmiş olması genç kızın yaptığı değerlendirmelerde haklı olduğunu izleyiciye düşündürür.

Ruhsal Özellikleri

Oyunun tek kişisi olan genç kızın ruhsal durumu kısa oyun zamanında değişkenlik gösterir. Buna rağmen genç kız, rolün kendisine verildiğini öğrendiği yani oyunun sonlandığı ana kadar korkulu bir bekleyiş içinde olacaktır.

Oyun, bu bekleyişin yarattığı ıstırap ve huzursuzluk ile şekillenir. Ancak oyunun sonunda beklediği haberi almasıyla, korkuları sevince ve umuda dönüşür. Bu sebeple genç kızın ruh hâli oyun başında ve sonunda değişkenlik gösterecektir.

Genç kızın yaz mevsimi gelmeden, onun gelmesini heyecanla beklediğini bildirişi ve içinde bulunduğu anda, yaz mevsimi ikindiüstlerinin geçmek bilmemesinin getirdiği huzursuzluklar da oyun kişisinin değişen iç dünyasını yansıtan unsurlardır. İnsanın iç dünyasının süratle değişmesi, umutsuzlukların umuda, hüzünlerin sevince dönüşmesi an meselesidir. Beklenilen zamanın, normal zamanlardan daha uzun bir mesafeden sonra gelmesi, insanın iç dünyasındaki zamanın süratinin sezilmesi manasını taşır. Düşünceye dalan insan, düşündüklerini çoğaltır. Juliette rolü için endişelenen sanatçı da endişesini çoğaltarak yaşanılan zamanı ağırlaştırır. İçteki zaman süratle ilerlerken dıştaki zaman bir türlü geçmek bilmez. ( Taş, 2001: 178).

Yaşı

Oyunun tek kişisi olan genç kız, 20 – 21 yaşlarındadır. Genç kızın duygu durumundaki değişiklikler, canlılığı, öfkesi, hırçınlıkları yaşı ile uyumlu

davranışlardır. Necati Cumalı, genç kızın hareketlerine de yaşına uygun tavırlar eklemiştir. İnsanları taklit yoluyla canlandırması, konuşma biçimi, hareketlerindeki devingenlik yaşını yansıtmaktadır.

Eğitim Durumu

Genç kız, tiyatro eğitimi almış bir sahne sanatçısıdır. Eğitimli olduğu oyunda duyurulmaz ancak, görev aldığı tiyatro, oynayacakları oyun ve oyunun yönetmeninin tanınan biri olması tiyatro eğitimi almış olduğunu izleyiciye hissettirir. Genç kız, İstanbul’un apartmanlarla görüntüsünün bozulmasına kızmaktadır. Güzellik ve çirkinlik kavramları, ilişkiler hakkında düşündükleri onun iyi eğitim almış olduğunu kanıtlar nitelikte kullanılmıştır.

Kimlikleri

a. Sosyal Açıdan Kadın Kimliği

Genç Kız, Prof. Dr. Sevda Şener’in aydın genç kız tiplemesi başlığı altında ele aldığı genç kız özelliklerinden bazılarını karşılamaktadır. Kolej veya üniversite mezunu olan bu kızların bazen meslek sahibi olarak da öne çıkarıldıklarından bahseden Sevda Şener, bazı yazarlarımızın bu kızlarda duygululuğu vaz geçilmez bir erdem olarak gördüklerini de belirtmiştir. Necati Cumalı’nın genç kız tiplerini de bu değerlendirme içerisine dâhil eder. Oyundaki Genç Kız, duygulu yönüyle belirmektedir.

b. Kültürel Açıdan Kadın Kimliği

Oyundaki Genç Kız tiplemesi düşündükleri, hayatı ve içinde bulunduğu çevreyi değerlendirişi ile eğitimi arasında paralellik kurulan bir tavır sergilemektedir. Bununla beraber tiyatro sanatçısı olan genç kız, rol dağılımı ile ilgili beklentisi gereği kıskançlık hissetmekte ve bundan duyduğu kızgınlığı dile getirirken yaşına göre davranışlar sergilemektedir.

Genç kızın yaşadığı şehrin değiştiriliyor olmasına ve tiyatro ve sinema dergisinde sanat haberleri dışında haberlerin yer almasına verdiği tepkiler, seyirciye onun kültürel donanımı, hayatı yorumlayışı hakkında bilgi verir.

c. Psikolojik Açıdan Kadın Kimliği

Oyun, genç kızın istediği rol için bekleyişine sahne olur. Genç kız, rollerin dağılımını beklerken endişelidir. Bu endişenin etkisiyle düşünceleri çeşitlenir. Kimi zaman öfkesini kimi zaman kıskançlığını kimi zaman hüznünü dile getirir. Genç Kız, olay zamanı sırasında bu bakımdan çeşitli ruh hâlleri içinde görünür. Onun benliğinde yer alan çatışmalar, oyundaki çatışmaya da zemin hazırlar.

d. Cinsiyet Açısından Kadın Kimliği

Eğitimli olan oyun kişisi, hem düşünceleriyle hem yaşam biçimiyle bunu izleyiciye göstermektedir. Kent yaşamı içinde yer alan genç kız, oyundaki zamanda yaşayan genç kızlarındandır. Bu bakımdan düşüncelerini ifade etmekten çekinmez, anlık duygu değişimlerini yansıtır. Hayattan beklentilerini bilmektedir ve buna göre hareket eder. Başkalarının beğenilerinden ziyade kendi fikirlerine önem verdiğini ifade eder. Bu yüzden sevdiği gencin saçlarına ikide bir güzel demesi saçlarını kestirmesine sebep olur. Sevdiği gençten ayrılmıştır, çünkü onun kendisini olduğu gibi sevmesini istemektedir. Saçlarını kestirdiğinde de aynı kişi olduğunu görmesini ister.

Genç Kız- Saçlarım uzundu yaz girerken! Kestirdim. O, ikide bir saçların güzel dediği için kestirdim! Saçlarımdan da kurtuldum, ondan da… Bir saçlarım mı güzel benim? Bir demet saç alt tarafı berberlerde de var! Durur durur, saçların ne güzel derdi! (Omuz silker.) İnat olsun diye kestirdim işte! … Ben saç değilim, göz değilim, dudak değilim, madem seviyorsun bilmelisin neyi sevdiğini! ( Cumalı, 2004: 739).

Genç Kızın, evlilik hakkındaki düşünceleri de açıktır. Evlenmeyi seçtiği takdirde evleneceği gencin ailesi için hayallerinden vaz geçeceğini bilmektedir. Evlilik kurumu

içinde kadının görevinin ne olduğu bellidir hatta genç kızın hayatına dair kararlar eşinin ailesi tarafından alınmaktadır. Genç Kız, evlenmiş olsaydı nasıl bir hayatın içinde olacağını bilir. Bu durumla eğlenir. O, tercihini tiyatrodan yana yapmıştır.

Genç Kız- … Ya evlenseydim onunla? Ailesinin hatırı için tiyatroyu da bırakacaktım. Kim bilir akıllılık olurdu belki de! Kurtulurdum bu heyecanlardan! Sabahları soğan soyardım gözlerim yaşara yaşara! Tencerelerin başında nöbet tutardım. Tombullaşmaya başlardım şöyle hafiften! Fena mı yani? Sahnede ağlayacağıma mutfakta ağlardım! (Telefona doğru) Pışşt! Ben öyle tiyatromu falan bırakamam oğlum! Bırakırsam başka bir tiyatroya geçmek için bırakırım… ( Cumalı, 2004: 737).

Eğitim

Eğitmli olan oyun kişisi genç kız, sahne sanatçısıdır. Bu bakımdan da hayatı değerlendirişi farklıdır. Aile içinde baskı görmeden yetişmiş genç kız, evlilikle birlikte kadının baskılanacağını bilir. Sevdiği gençle evlenmiş olduğunu hayal ettiği görüntüler, evlenmeme kararının doğruluğu noktasında hem izleyiciyi hem oyun kişisini ikna edici şekildedir. Aile hayatı içinde kadının, sadece eşi tarafından değil eşinin ailesi tarafından da baskılanacağını düşünür bu sebeple evlilik düşüncesine uzaktır. Genç kızın hayatında önceliği tiyatrodur. Hayatını bu doğrultuda şekillendirmeyi düşünür.

Sevdiği erkek, saçını uzun sevdiği için saçını kestirmiştir. Erkek baskısına karşı koyuşunu sergileyen bir davranış biçimi olarak oyunda belirginleşen bu hareket, kadının toplumda ikincil konuma getirilmesine de isyan niteliğindedir.

2.12. Tehlikeli Güvercin

Benzer Belgeler