• Sonuç bulunamadı

A. EKONOMİK YAPI

11- Büyüme, Gelişme ve Ekonomik Yapı Değişikliği

Keynes ile başlayan ekonomik görüşlerin temelinde, eksik kapasiteye düşmüş bir ekonomide talebi arttırarak üretimde büyüme sağlama ile ilgili görüşler vardır. Harrod ve Domar ile başlayan Keynes sonrası iktisatçılar ise, büyük çapta büyüme teorileri üzerinde durmuşlar ve sanayileşmiş ve gelişmiş ekonomilerin büyümeleri ile ilgili çok sayıda modern büyüme teorileri geliştirmişlerdir. Ekonomik büyüme ve gelişme teorilerindeki bu gelişme iktisat literatüründeki konjonktür teorisini arka plana itmiştir. Konjonktür de, kendisinden daha şümullü olan büyüme teorileri içinde incelenmeye başlanmıştır. Böylece konjonktür ve iktisadi büyüme birbirlerinden ayrı şeyler olarak

düşünülme yerin konjonktür, kendisinden daha kapsamlı olan büyüme teorisi inine yerleşmiştir.14

Keynes sonrası geliştirilen büyüme teorilerinin ortak özelliği, bunların gelişmiş ve sanayileşmiş ekonomilerin büyümelerine uygun olarak kurulmuş olmaları ve bu tip ekonomilerin problemlerine ve büyümelerine çözüm aramalarıdır. Onun içindir ki büyüme teorilerini büyük çapta az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin tip ekonomilerin problemlerine ve büyümelerine çözüm aramalarıdır.

Kalkınmalarında, ana model olarak kullanmak sınırlı kalmaktadır. “Büyüme teorileri, çağımız ülkelerinin genellikle dinamik, geleceğe dönük, teknik gelişmeye yer veren ve emeğin verimliliğini arttırmaya çaba harcayan ülkelere daha uygun düşmektedir. Çünkü büyümenin temel amacı, üretimi düşük maliyetlerle arttırmaktır. Gelir düzeyi yükseldikçe talebin de tarı ürünlerinden sanayi ürünlerine ve hizmetlere kaydığı görülmektedir. Bu talebi karşılamak için de, sanayi

kesimine verimi çok daha yüksek teknik yöntemler uygulanmaktadır.15

“İktisadi Büyüme, millet ekonomisinin temel verilerinde (nüfus, işgücü, tabii kaynaklar, sermaye ve teçhizatı) fert başına devamlı gelir artışını mümkün kılacak şekilde sayı ve hacim değişikliğidir.”16

Büyümede önemli olan ekonominin bu temel büyüklüklerinde bir yıldan diğerine meydana gelen artışlardır. “Büyüme ekonomide bir dönemde bir miktar, bir ağırlık, bir hacim, bir cesamet artışıdır.”17

Büyüyen bir ekonomide üretim kapasitesi yıldan yıla artar, milli gelir seviyesi ve fert başına düşen üretim ve gelir yükselir. Ancak iktisadi birimlerdeki bu artışların her zaman ayni oranda gerçekleşmesi beklenemez. Ekonominin temel kaynaklarının “değişik had ne

13 Barend A de Vries; “Entegrasyon, Dış Ticaret ve Sınai Gelişme”. Dış Ticaret ve Ekonomik Gelişme İçinde. Ekonomik ve Sosyal Etütler Konferans Heyeti Yayını. İst. 1968. s. 185.

14

Sevim Görgün; “Sanayide yapı Değişikliği” İ.Ü.İ.F. Mezunlar Cemiyeti Dergisi, 1988, sayı: 282-283. ss. 36-37.

15 Ali özgüven; “İktisadi Büyüme, İktisadi Kalkınma, Sosyal Kalkınma, Planlama ve Japon Kalkınması.” Filiz Kitapevi, İstanbul 1988. s. 89.

16

Sabri Ülgener; “ Milli Gelir, İstihdam ve İktisadi Büyüme”. Fili Kitapevi yayını, 6. Baskı. İst. 1986. s. 456.

36

nispetlerde, uzun dönemler içinde cereyan eden devamlı bir akımın tahlili, büyüme teorisinin

hareket noktasını teşkil eder.18

Büyüme, genel olarak üretim artışıdır. Üretilen mal ve hizmetlerde meydana gelen toplam hâsıla artışı ise iki kaynaktan doğar. Üretimi meydana getirmek için kullanılan girdi miktarlarındaki artışlardan ve üretim faktörlerinin verimliliklerinin yükselmesindendir.

Büyümeyle beraber üretim için kullanılan üretim faktörlerinin miktarları artar. Daha çok emek, sermaye ve teçhizat, tabii kaynaklar kullanılır. Müteşebbislerin miktar ve zihniyetlerinde değişme meydana gelir. Üretimde kullanılan bu girdilerin artması ile hâsıla artışlar meydan gelir. Nüfus miktarındaki artışa, çalışma istek ve iradesine ve nüfusun bünyesine bağlı olarak, emek miktarında da artışlar meydana gelir. Emekteki verim artışı ise, emekten ve emeğin dışındaki diğer üretim faktörleri ile ekonomide meydana gelen başka değişmelerden ileri gelebilir.

Kapital stoku artışında iki şekil vardır. “Kapitalin genişlemesi”, nüfusu ve işgücü artan bir ülkenin kapital stokunu işgücündeki artışa ayırması ile ortaya çıkar. BU tür bir kapital stoku artışında, kapital stokunun işgücüne oranı sabit kalır. “Kapitali derinleşmesi,” kapital stoku artışının işgücü artışını geçmesi durumunda oluşur. Kapital stokunun işgücüne oranı artar. Emek birimi başına daha çok kapital düşer. Bundan dolayı da kapital stoku çeşidi değişir”.19

(18) Kapitalin genişlemesi de derinleşmesi de toplam hâsıla artışı sağlamada oldukça önemlidir. Derinleşme kişi başına üşen hâsıla artışında etkili olur. Derinleşme ne kadar fazla olursa, kişi başına kullanılan sermeye miktarı da o kadar fazla olacaktır. Bu ise kişi başına düşen üretim miktarının daha yüksek olmasına yol açar. Kapitalin derinleşmesi, işçi başına düşen üretim miktarı ve teknolojik yeniliklerin uygulanması yönünden öncü kazanmakla, kapitalin genişlemesi de büyüme yönünden önemlidir.

Kapitaldeki hızlı büyüme neticede yeni kapitali şekillendiren, teknoloji stoklarındaki artışı doğurur. Böylece kapitaldeki bu gelişimi, teknik ilerleme izler, bu ise daha hızlı büyüme meydana getirir. “Son zamanlardaki yazıların pek çoğunda büyüme gelir seviyesini, istihsal amili arzındaki artışın ve teknolojik değişmenin sonucu olan kapasite artışlarına uydurmak sorunu olarak ele alınmıştır”.20

Kapital stoklarındaki artış, teknolojik ilerlemeleri doğurmakla beraber teknolojik gelişme de, üretim fonksiyonu içinde, emeğin ve sermayenin verimliliğini yükseltmekte ve yatırıma devamını mümkün kılmaktadır. Böylece teknolojik gelişmelerle beraber büyüme devamlı bir artış göstermektedir.

18 R.F. Harrod; “Twords a Dynamic Economic” London,1949.s. 8.

19

Peter M. Gutman; “Anotomy of Economic Growth” Economic Growth İçinde. Edit by Peter Gutman. Modern Economic uses. Printic Hall Inc. Secont Printing, U.S.A. 1925. s. 25.

20

Pilvin Harold; “Tam kapasite ve Tam İstihdam Büyüme Haddi” İktisadi Büyüme ve Gelişme Seçme Yazılar içinde. İÜİF yayını, 1966. s. 40.

37

Teknolojik gelişme üretim faktörlerinin ve diğer girdilerin verimliliğini artırarak, aynı hasılanın daha az girdilerle üretilmesine yol açmakta veya ayni miktar girdi ile daha çok üretim sebep olmaktadır. Teknolojik gelişme sonucunda bir birim ürün üretmek için gerekli işgücünde ya

da sermayede azalma meyana gelecektir.21 Teknik ilerleme hızının yüksek olması işgücü ve

emekten tasarruf sağlarken, diğer taraftan da emekte azalan verim kanunun sonuçlarının filen ortaya

çıkmasına da mani olmuştur.22

Bu anlamdaki “teknolojik değişmeye toplam kaynaklarda bir artış olarak bakılabilir.”23

Teknolojik gelişme ve ”yenilik, sermaye ve emek yanında ekonomik gelişme için üçüncü bir üretim faktörü teşkil etmektedir ve başka hiçbir faktör veya faktörler kombinezonu tarafından yeri

tutulamaz.”24

Ekonominin temel unsurlarında bir yıldan diğerine daha yüksek gelir elde edecek şekilde sayı ve hacim olarak artarken, diğer taraftan da gerekli temel verilerin kendi içlerinde ve birbirleri arasında ve gerekse ekonominin diğer kesimlerinde yapı ile ilgili önemli değişmeler de meydana gelmektedir. Ekonomik yapı değişmeleri bir ülkenin tüm iktisadi manzarasının göstermek bakımından önemlidir. “Millet ekonomisi zamanla iki yönde değişiklik gösterir. Bir taraftan gövdesi ile genişler ( nüfus ve işgücü çoğalır, üretim vasıtaları artar), diğer taraftan, bünye ve çatışı ile değişir”.25

Bir yandan ekonomideki büyüme, diğer yandan da büyümeyle beraber meydana gelen ekonomik yapı değişikliğinin bir arada mütalaa edilmesine iktisadi gelişeme adı verilmektedir. Gelişme geniş anlamı ile iktisadi v sosyal şekillerin değişmesini gerektiren strüktürel bir olaydır. Strüktürel değişmeler ise daha çok üretim metotlarındaki yeniliklerdir.” Gelişme, bu anlamda

yapısal değişmeyi de bir arada getirmektedir.26

“Ekonomik gelişme sırasında birçok ilişkilerde değişmeler görülür: Tarım kesiminde çalışan nüfusun oranı, şehirleşme seviyesi, üretilen mal miktarı, eğitim düzeyi, sermayenin işgücüne oranı ve diğer önemli iktisadi faktörler arasındaki ilişkiler gibi”27

Onun için ekonomik yapı değişikliği daha çok gelişme ile ilgilidir. Ekonomide gelişme oldukça yapıda da değişmeler meydana gelmektedir.

Büyüme kaliteden daha çok kantite bakımından ortaya çıkan bir değişiklik olduğu için büyüyen bir ekonomide mutlaka ekonomik yapı değişikliğinin de ortaya çıkması gerekmektedir. “Gelişme ise kabuğun çatırdaması, çocuğun büyümesi gibi kalite ve kantite bakımından olayların

21

Tuncer Bulutay; “İktisadi Büyüme Modelleri Üzerine açıklamalar ve eleştiriler. Ankara Ü. Siyasal Bilgiler F. Yayını, 1972. s. 6.

22 S. Kuznets; “ Economic Trends and Business Cycle.” Economic Change- selected essay içinde, 1953, s. 147.

23

İ. Doğan Kargül; “Dış Ticaret ve İktisadi Büyüme” Haydar Furgaç’a armağan içinde. İktisat Yayını. İst. 1974, s. 359.

24

Helving, Fritzz; “Teknoloji ve İktisadi Kalkınmanın Genel Esasları” İAV Teknoloji ve İktisadi Kalkınma Milletler arası semineri” Tebliğ, İst. 1969 s. 396.

25

Sabri F. Ülgener; Milli Gelir, İstihdam ve İktisadi Büyüme. s. 410.

26

Gülten Kazgan; “İmalat sanayiinde Yapısal Değişme.” Türkiye’nin İktisadi Gelime Meseleleri, cilt I. İst. 1971,s. 369.

38

birlikte gelişerek, ekonomik ve sosyal yapıda değişiklik meydana getirmesi” olarak kabul edilmektedir. Her gelişme olayı uzun dönem içinde bir büyüme gerçekleştirdiği halde, her büyüme

olayında mutlaka bir gelişme gerçekleşmeyebilir.28

Gelişme büyümeden farklı olarak Sosyo-ekonomik ve yapı ile ilgili bir değişim olarak ele alınmakta ve gelişmenin büyümeye nazaran daha geniş boyutlara sahip olduğu kabul edilerek çeşitli gelişme modellerine yer verilmektedir.

Gelişmenin büyümeden ayrıldığı ana nokta “yapı” değişikliği ile ilgilidir. Büyüme teorileri, örneğin sermeye ve işgücü büyümesi arasındaki ilişkiyi ele alırken yapı değişmesi arka planda kalmaktadır. Oysa gelişme teorilerinde ve modellerinde gelişmiş ekonominin kalkınması olayı olan

“yapı değişikliği” çerçevesinde ele alınmaktadır.29

Ekonomik gelişme ile beraber üretim sektörleri ve sektörler arasındaki ilişkiler ve oranlar da

değişerek, üretim sektörü ve çatısı ile bambaşka bir hüviyet kazanmış olur.30

Teknolojik gelişmeler ve eğitimin gelişmesi büyümeyle birlikte gelişmeye ve ekonomik yapı değişmelerine yol açmaktadır. Teknik ve üretim metotlarında, kısaca teknolojide kaydedilen gelişmeler sonucu artan üretimle birlikte kişi başına gelirin de hızlı bir şekilde artmasıdır ki, bu

oluşum ekonomide yapısal gelişmelerle birlikte iktisadi büyümeyi yaratmıştır.31

Ekonomik yapı değişmeleri ve gelişmeyle beraber üretim faktörlerinin birleşimi de değişecek ve faktörlerin daha verimli bir biçimde birleşimi gelişmeyi ve ekonomideki yapı değişimini sağlayacaktır. Böylece yeni üretim faktörlerinin birleşiminde sermaye oranı emek ve doğal kaynaklara nazaran artacaktır.

Her yenilik sonunda bir ikame ifade eder ve kapital yeni bir biçimde eskisinin yerini alır. Bu bir anlamda sanayileşme, milli ekonominin bir aşamadan diğerine sıçrayarak yapı değiştirmesidir.

Büyüme teorilerinde ağır basan yan, muayyen varsayımlardan hareket ederek sınırlı sayıda bir veya birkaç hâkim faktörü parametrelerle, ekonometrik ifadeler ve denklemler çerçevesinde,

üretim ve milli gelirle ilgili olarak dinamik model tekniği ile izah etmektir.32

Gelişme teorileri ise kantitatif ifadeler yanında, ekonominin Sosyo-ekonomik ve kalitatif gelişmelerini de ortaya koymaya çalışmaktadırlar.

Büyüme teori ve modellerinde gelişme ve ekonomik yapı değişmeleri arka plana atılmıştır. Bunda da etkili olan faktör, büyüme teorisi ve modellerinde gelişmiş ekonomilerin içinde bulunduğu şartların esas olarak alınmasıdır. Gelişme teorilerinde ise hareket noktası ekonomideki yapı değişikliğidir. Az gelişmiş ekonomilerin gelişmeleri büyümeyle beraber onun yanında

28

Erol Manisalı; “Gelişme Ekonomisi” İ.Ü. İktisat F. Yayını. s. 2 ve s. 52.

29 Erol Manisalı; age. S. 51

30

Sabri F. Ülgener; Milli Gelir İstihdam ve İktisadi Büyüme ss.449-450.

31

Çetin Tokcan; “Eğitim ve Gelişme” İÜİF. Mecmuası C.25 No 4 s.88.

39

ekonomilerde meydana gelecek yapı değişmelerine de bağlıdır. Bunun içindir ki, bu ekonomilerin kalkınmasında bu modellere daha çok yer verilmektedir. Böyle olmakla beraber büyüme teorileri ile gelişme teorilerini kesin çizgilerle birbirinden ayırmak zordur.

Her şeyden önce “gelişme” içinde “büyüme de vardır. Her iki tür teorilerin, teorik olarak kullandıkları bazı ortak araçları bulmak her zaman mümkündür. Ayrıca az gelişmiş ekonomilerin gelişmeleriyle ilgili çalışmalarda bazı büyüme modellerinin belirli ölçüler içinde kullanıldığı görülmektedir. Büyüme bu yapısal değişmeye gelişmiş ülkelerdeki kadar açık ve düzenli olmamakla beraber gelişmekte olan ülkelerde de görülen bir akım olduğundan özü bakımından değişmeyen ekonomi biliminin sanayileşmiş ileri ekonomiler için koyduğu teori ve önerdiği uygulamalardan, sanayileşmek isteyen tarımcı ve gelişmekte olan ülkeler için de yararlanmak mümkündür.

Büyüme ve gelişmeyi sayı ve hacim değişikliği ve bünye ve çatı değişikliği olarak ayırmak mümkün olsa bile “ikisi gerçekten ayni olayın aksi içinde birleşir; birini öbüründen ayrı olarak incelemeye imkân yoktur. Sayı ve hacim tarafı ile büyüyen ekonomi kısa veya uzun bir fasıla içinde

çatı ve bünyesi ile değişiyor demektir.33

Bunun için İktisadi büyüme ve gelişmenin her zaman ayır edilebilir vakalar olduğu zannedilmemelidir. Özellikle gelişmekte olan ekonomilerde büyüme yanında iktisadi gelişme de kendiliğinden oluşan bir vaka durumunda olduğundan, bu akımın ne kadarının gelişme olduğunun tefriki oldukça zordur. Bunu teorik ölçülerle ayırmak mümkün olsa bile, büyüme ve gelişme pratikte iç içe girmiş bulunur. Ekonomide bir taraftan büyüme meydana gelirken diğer taraftan da yapısıyla değişerek gelişmeyi oluşturur. Büyüme ve gelişme olayını izah etmek ve bunu teorik temellere oturtmak isteyen bu tür görüşler, teorik temeller bakımından farklı görünseler bile bu oluşumların yüzdeki ifadesi olan kantitatif gerçekte, yani devamlı bir üretim artışı veya üst basamaklara giden bir milli gelir trendinde birleşmişlerdir. Bunun için ayni akımın farkı iki tezahürü olan büyüme ve gelişmeyi her zaman kesin çizgilerle ayırmak oldukça zordur.

Gelişme kavramı üzerinde durmak istediğimiz son bir husus da oldukça geniş boyutlarda da düşünülebileceği ve iktisat dışı bir kısım değişme ve gelişmelerin arasındaki ilişkidir. Büyümeden daha geniş olarak anlaşılan gelişme, toplumun bünyesinde meydana gelen sosyal değişmelerin bir öğesi olarak ele alınmaktadır.

Sosyal değişme, toplumdaki değişmenin bir yönünü gösterirse, ekonomik değişme de diğer yönünü gösterir ve bu değişmeler karşılıklı etki halindedir. İktisadi gelişme bu denli geniş boyutlarda düşünülünce ayni zamanda toplum sistemi seviyesinde ortaya çıkan değişmeleri de içine almaktadır.34

Bu anlamda gelişme kavramı iktisat dışı ve ölçülemeyen moral yönleri de ifade etmesi dolayısıyla iktisatçıları ekonomi ilminin dışına yöneltmeye zorlamıştır. Bu safhalarda artık gelişme,

33

Sabri F. Ülgener; “Milli gelir İstihdam ve İktisadi Büyüme” s.456.

40

model çalışmalarının dışına çıkmakta ve yerini sosyal değişmenin geniş tahliline, kısaca büyüme

sosyolojisine bırakmaktadır.35

İktisadi büyüme ve gelişme sadece iktisadi yönden yeterli olarak tahlil edileme. Özellikle az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin “az gelişme” meselelerini; iktisadi faaliyetin yapısını, iktisadi yapılar arasındaki ilişkileri ve bunların iktisat dışı strüktürlerle ola ilişkilerini gözetmeden incelemek zordur. Çünkü bu yapıların karşılıklı olarak meydana getirecekleri intibak tipleri, büyüme ve gelişmenin yönünü ve temposunu tayin edecektir. Gelişme her şeyden önce, mevcut yapının değişmesi inancına dayandığına göre, ülkenin içinde bulunduğu ekonomi ve ekonomi dışı yapıları çok iyi tanımak, gelişme hedef ve stratejilerini tayin ve tespit etmeden önce, vazgeçilmez bir ön şart olarak ortaya çıkar. Kısaca ekonomik gelişme ile ülkenin çeşitli strüktürleri arasındaki bağlantıyı iyice açıklamak gerekir. Özelikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin büyüme ve gelişmeleri ile ilgili inceleme ve araştırmalar, ekonomik miktar ve hacimlerdeki artışlar ile yapı değişmeleri arasındaki yakın bağlılığı da ortaya koymaktadır. Bunun için gelişme ve özellikle büyüme, iktisat dışı faktörlerden mümkün mertebe soyutlanarak model çalışmaları içinde tutulması iktisatçılar yönünden ağır basmaktadır.

B. EKONOMİK YAPI DEĞİŞİKLİĞİNİN ÖLÇÜLMESİ

Benzer Belgeler