• Sonuç bulunamadı

B. EKONOMİK YAPI DEĞİŞİKLİĞİNİN ÖLÇÜLMESİ

2- Üç Sektör Açısından Ekonomik Yapı Değişikliği

Ekonomik ve teknik gelişmeyle beraber ekonomiyi meydana getiren sektörlerin bünyesinde ve ekonomi içinde nispi önemlerinde de önemli değişmeler meydana gelmektedir. Sektörlerde meydana gelen bu değişmeler ekonominin yapısını da değiştirmektedir. Ekonominin geçirdiği bu yapı değişikliğini dikkate alarak bunun üç sektör halinde izahını geniş bir şekilde ilk defa C. Clark yapmıştır.39

Üç sektör arasında oluşan bu yapı değişikliğine “Üç Sektör Teorisi” denilmektedir. Ekonomik yapı değişmesini temel alan bu modelde değişim iki noktada toplanabilir. Bir taraftan tarım, sanayi ve hizmetler kesimleri arasında ekonomik yapı değişimi meydana gelirken, diğer taraftan da sanayi içinde değişim meydana gelmektedir.

C. Clark analizini tarım, sanayi ve hizmetler olarak üç sektöre ayırarak yapmaktadır. Tarım; avcılık, balıkçılık, ormancılık da dâhil olmak üzere üretimin tabii kaynaklara ve kaynakların bulunduğu yere sıkı sıkıya bağlı olduğu sektördür. Clark bu manada maden çıkartmayı da bu sektöre dâhil etmiştir. İkinci sektör olarak ele alınan imalat sanayii ise ham mamullerin nakledilebildiği üretimin devamlı bir vetireye dayandığı sektördür. Hizmet sektörü de; inşaat, ulaştırma, haberleşme, ticaret, şahıs ve kamu hizmetlerini içine alan ve daha ziyade gayri maddi

üretim yapan faaliyet dalıdır.40

Bu sektörlerde ekonomik bakımından önemli bir hususiyet tarımda “Azalan Randımanlar Kanunu”nun cari olmasına karşılık sanayide “Artan Randımanlar Kanunu”nun cari olmasıdır.

Clark, S. Fourastie ve daha sonra da S. Kuznest’in yapmış olduğu üç sektör ayrımında hâkim fikir, hızlı bir teknik ilerleme ile ekonomik ve sosyal gelişmenin sağlanmış olmasıdır. Bu yazarlar teknik gelişmeyi zaman seyri içinde, üretim verimliliğinde meydana gelen artış ile ölçüp,

39 Colin Clark; “The Conditions of Economic Progress” Macmillan and co. Ltd. in London 1977 (Üçüncü Baskı)

40

Turan Yazgan; “Şehirleşme Açısından Türkiye’de İşgücünün Demografik ve Sosyo-Ekonomik Bünyesi” İÜİF yayını, İst. 1968 s. 82.

43

ekonomik gelişmenin ülkeden ülkeye ve bir ülke içinde de sektörlerde farklı olduğunu gösterdikten sonra, ekonomik faaliyetleri üç sektör halinde gruplandırmışlardır.

Hızlı bir teknolojik gelişme ve sektörlerin bu teknik gelişmeden yararlanma derecelerinin farklılığı dolayısıyla, her sektörün verimliliği farklı olmaktadır. Birinci sektörün azalan randımanlı bir alan olması da sektörler arası yapı değişikliğine ve özellikle emeğin kullanılmasının sektörler arasında değişmesine yol açmaktadır. “Colin Clark’ın tasnifinde de nihai olarak ikinci sektördeki bütün faaliyetler kuvvetli ve yüksek bir teknik gelişme seviyesi gösterirken, üçüncü sektör zayıf bir

teknik gelişmeli faaliyetleri kapsamaktadır.”41

Teknolojik gelişme ve sanayileşme ile beraber meydana gelen ekonomik yapı değişimi, milli gelir içinde tarım kesiminin azalmasına, buna karşılık sanayi kesiminin payının yükselmesine ve ekonomik gelişmenin ileri safhalarında ise hizmetler kesiminin payının artmasına yol açmaktadır. Bir yandan üç sektörün milli gelir içindeki nispi önemleri bu şekilde değişirken, diğer yandan da teknik gelişme ile birlikte sektörlerin istihdam ettikleri aktif nüfus payları da değişime uğramaktadır. Bu anlamda bir ülkenin ekonomik gelişme derecesini ve ekonomik yapı değişikliğini belirten aktif nüfusun sektörlere dağılımıdır. Azgelişmiş ekonomilerde tarımın istihdamdaki Yüzde payı çok yüksektir. Gelişme ile beraber bu oran sanayi lehine azalır. Gelişmenin devam

etmesiyle sanayi sektörünün istihdamdaki payı, hizmetler lehine azalır.42

Böylece gelişme ve ekonomik yapı değişikliği üç safhada ortaya konmaktadır; Birinci safhada azalan randımanlı bir sektör olan tarımın istihdamı, daha hızlı ve yoğun teknik gelişmeye sahip ve artan randımanlı sanayi kesimine kaymaktadır. İkinci safhada, ekonomi sanayi sektörü ürünlerine nispi bir doygunluk haline gelmesiyle kendini gösterir. Üçüncü safhada talepler daha çok hizmet üretimine doğru kaymaktadır.

Ekonomik gelişme ile beraber meydana gelen yapı değişmeleriyle, gerek sektörlerin ekonomi içindeki nispi önemlerinin değişmesi ve gerekse sektörlerin istihdam hacimlerinin değişmesi ile ilgili temayülleri Kuznets de aynı şekilde ortaya koymuştur.43

Kuznets’in vardığı neticelere göre, kişi başına düşen milli gelir artıkça, zaruri ihtiyaçlara ayırdıkları payın nispi önemi azalmaktadır. Zaruri ihtiyaçların başında gelen gıda maddeleri büyük çapta tarım faaliyetlerinden elde edilir. Diğer taraftan gelirin, kültür ve tekniğin birbirleriyle sıkı sıkıya ilgili olarak gelişmesi ve artması zaruri ihtiyaçlar dışında kalan hudutsuz ihtiyaçların hem talebin hem de arzının meydana

gelmesine yol açmaktadır.44

Kişi başına düşen milli gelir arttıkça tarım dışında kalan ürünlere olan talep nispi olarak daha da artmaktadır. Bu ihtiyaçlar umumiyetle sanayi ve hizmet sektörünün

41

Yüksel Ülgen; A.g.e. s.19.

42 Colin Clark; A.g.e. ss. 492-494.

43

Simon Kuznets; “ Modern Economic Growth Rate, Structure and Spread” 1967, 2. Baskı. Industrial Distrubution of National Product and Laber Force. Economic Development Cultural Change. Cilt V. Sayı 1 içinde.

44

faaliyet alanlarına dâhil olduklarından bu sektörlerde hızlı bir gelişme temposu görülmektedir. Tarım ürünlerine olan talebin, sanayi ve hizmet sektörleri üretimlerine göre daha düşük kalmasının bir sebebi de bu ürünlere olan elastikiyetin düşük olmasıdır. Ayrıca sanayi ve hizmetlerde, tarımda olduğu gibi Azalan Randıman Kanunu bahis mevzuu değildir veya olsa bile daha sonra hükmünü icra etmektedir. Bu gelişme neticesinde tarımın nispi önemi kendisinden meydana gelen azami verim artışı nispeten düşmektedir. Tarım ayni zamanda sanayinin de ham maddesini teşkil eden bir üretim dalıdır ve gelişen sanayie paralel olarak gelişmeye mecburdur. Ayrıca kişi başına düşen gelir arttıkça ve nüfus hacmi büyüdükçe tarım üretimi de artmaktadır. Tarımda meydana gelen bu gelişme tarım dışı ürünler için bir Pazar gelişmesi yaratmakta, böylece eskiden yetersizliği nedeniyle ithalat yolu ile sağlanan ürünlerin ülke içinde üretilmesi imkânı ortaya çıkmaktadır.

Bunların yanında gelişen modern teknoloji daha az tarım ürünü kullanacak biçimde gelişmektedir.45

Sanayi ve hizmetlerin payı tarımın aleyhine bu şekilde artarken, sanayileşmenin ileri safhalarında ise hizmetlerin payı sanayi aleyhine yükselmektedir.

Sanayi ve hizmet kesiminde tarıma nispetle daha hızlı olan bu gelişmelerden dolayı tarımın ekonomideki payı giderek azalmaktadır.

Ekonomik gelişmeyle beraber sanayinin gelişmesi daha hızlı olmakta ve bu sektörün ekonomi içindeki önemi diğer sektörler aleyhine artmaktadır. Gerçi sanayine paralel olarak tarımda da bir gelişme meydana gelmektedir. Ancak bu gelişme sanayi ve hizmetler sektörlerindeki gibi daima yeni istihdam imkânlarıyla değil, belli hudutlu kaynakların daha çok ve verimli bir şekilde kullanılmasıyla meydana gelebilir. “Muayyen bir teknik seviyede ve muayyen bir toprak parçası üzerinde muayyen ürün cinslerinden azami bir miktar elde edebilmek için, ancak muayyen bir işgücüne ihtiyaç vardır. Şartlar sabit kaldıkça muayyen miktarın fazlasını teşkil eden işgücü diğer sektörlere kayar. Ziraatta işgücü ihtiyacını daha azaltan gelişme vuku bulursa, bu diğer

sektörlerdeki gelişmelerin neticesi olacağından fazla gelen işgücü diğer sektörlere geçer.46

İşgücü açısından da bakıldığında ekonomik gelişme ile sektörler arası nispi işgücü dağılımı sanayi ve hizmetler lehine değişmektedir. Ekonomik gelişme ilerledikçe tarımda çalışanların oranı, sanayi kesimi lehine düşmektedir. Ancak ekonomik gelişme muayyen bir düzeyin üstüne çıktığı zaman, sanayide çalışanların oranı da hizmetler kesimi lehine azalmaktadır.

“Tarım kesiminde verimlilik azalan verim kanunu nedeniyle sınırlıdır ve bu sınıra çok çabuk varılmaktadır. Sanayi kesiminde ise genellikle artan verim ve teknik gelişme nedeniyle bu sınır yüksektir.”47

Bu sebeplerden dolayı gelişmeyle beraber tarımın istihdamdaki payı sanayi lehine azalmaktadır.

45

Simon Kuznets; “Moder Economic Growth” ss. 113-115.

46 Turan Yazgan, a.g.e. s. 83-84.

47

45

Üç sektör sınıflaması ile gözetilen husus hakkında genel olarak ekonomik yapı değişmeleri aracılığı ile üretimi karakterize eden bazı teknik-ekonomik ilişkilerin uğradığı değişmelerin ortaya konması hedefi vardır denilebilir. Bu sınıflama bir ekonominin vardığı gelişme seviyesini tayine esas olurken, zaman ve mekân içinde yapılan karşılaştırmalarla gelişmenin ve ekonomik yapı değişmelerinin sahip olduğu genel eğilimi veya kanunların da tespitine yardım edebilir.

Benzer Belgeler