• Sonuç bulunamadı

2. İLGİLİ ALANYAZIN

2.1.1. Kalkınma Kavramı

2.1.1.2. Bölgesel Kalkınma

“Bölge kelimesinin etimolojik kökü Latince regio: çevre-alan anlamına gelmektedir. Bölge çok boyutlu, çok anlamlı ve sınırları oldukça güç çizilebilen bir kavramdır. Bu nedenle kullanılan coğrafik, kültürel, etnik kentsel ve yönetsel ölçütler, farklı bölge tanımlamalarının yapılmasını zorunlu kılmaktadır (Kılınç Savrul, 2012, s. 5).”

“Bölge tanımının yapılabilmesi amacıyla kullanılan başlıca ölçütler coğrafi, etnik, kültürel, kentsel, yöresel ve ekonomiktir. Küreselleşme boyutu içerisinde son

20

zamanlarda yaşanan gelişmeler ve devletlerin günümüzde karşılaşmaya başladıkları ekonomik ve ekolojik içerikli zorlamalar bölgeselleşme eğilimlerini arttırmaktadır.

Bölge kavramının tanımlanması açısından üzerinde kolayca görüş birliğine varılan bir tanımlama yapmak oldukça zor görünmektedir (Tekin, 2011, s. 1).”

Bölgesel kalkınma ise bölgelerin eksiklikleri ve potansiyelleri üzerinde ülkelerin yaptıkları iyileştirmeler olarak tanımlanabilir. Bölgesel kalkınma ulusal kalkınmanın bir parçasıdır ve ulusal kalkınmadan farklı olarak bir bölgede yürütülen kalkınma çalışmalarını içermektedir. Bölgesel kalkınma aynı zamanda ulusal kalkınmaya göre daha kolay ve daha kısa sürelidir (Ayna, 2011, s. 14).

Ulusal kalkınmanın II. Dünya Şavaşı ile belirginleştiği düşünüldüğünde bölgesel kalkınmanın da bu dönemde tohumlarının atıldığını varsayabiliriz. II.

Dünya Savaşı sonrası ulusal kalkınma revaçta iken ülkelerin tümden kalkındırılmasının güçlüğü ortaya çıkmış ve 1980’ler sonrasında bölgesel kalkınmanın ulusal kalkınmaya kıyasla daha ekonomik olma durumu fark edilmiştir. Böylece potansiyel barındıran bölgelere daha fazla yatırımda bulunularak bu bölgelerin kendi avantajlarından yararlanılmak istenilmiştir.

Gerçekleştirilen bölgesel kalkınmanın milli geliri artıracağı üzerine görüşlerde bulunulmuş ve bu görüşler sonucunda çeşitli yaklaşımlar ortaya atılmıştır. Bu yaklaşımların ortak noktası ekonomik açıdan bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesine yöneliktir (İzgi, 2007, s. 17);

“Neo-klasik yaklaşıma göre bölgesel büyüme hızı; sermaye birikimi, işgücü arzındaki artış ve teknik gelişme gibi üç eleman tarafından belirlenmektedir. Bölgesel kalkınmada altyapının etkisi, bu teoride oldukça sınırlı biçimde ele alınmakta ve kamu sektörünün etkisi adeta yok sayılmaktadır

İhracat çıkışlı yaklaşım, bölgesel ekonomiyi büyümeye teşvik eden faktörlerin diğer bölgelerden gelebilecek taleplere dayandığını kabul etmekte ve bölgesel kalkınmanın birinci şartı olarak bölgedeki doğal kaynakların işletilmesini öngörmektedir

 Polarizasyon (kutuplanma) teorileri, bölgesel kalkınmanın bir itici güç tarafından harekete geçirilmesinden sonra kümülatif bir süreç olduğu varsayımına dayanmaktadır. İlk itici güç kavramından, diğer ekonomik

21

etkinliklerin ortaya çıkmasını sağlayacak güç ve güçler anlaşılmaktadır.

Bu itici güç, bir sanayi grubu veya bir yatırım altyapısı olabilir

Genel sosyal sermayeye dayalı yaklaşımlar, az gelişmiş bölgelerin kendi öz gelişmelerini sağlayabilmeleri için çekiciliklerinin artırılması ve birer

“cazibe merkezi” haline getirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Dolayısıyle bu teoride kamu yatırımları önemli bir yer tutmakta ve bölgesel gelişmenin genel sosyal sermaye olarak adlandırılan kamu yatırımlarındaki kapasite yeterliliğinin “çekme” etkisiyle ya da bu yatırımlardaki darboğazların

“itme” etkisiyle bağlantılı olduğu kabul edilmektedir”

“Meso-Structure yaklaşımı ise çok bölgeli ve çok uluslu işletmelerin büyüyen önemini dikkate alarak bölgesel kalkınmanın sağlanmasında dolaylı kamu müdahalelerinin (sübvansiyon, yatırım kolaylıkları vb.) etkisiz kaldığını, bunun yerine yatırımların bölgesel dağılımlarıyla ilgili kararların merkezi planlama yolu ile doğrudan teşvik edilmesini öngörmektedir (Arslan, 2005, s. 283).”

Bölgesel kalkınma yaklaşımlarıyla bölgelerin farklılıklarına dikkat çekilmiş ve bölgeler ekonomik açıdan üç bölüme ayrılmıştır; Homojen, polarize ve plan bölge;

Homojen Bölge; “Homojen (türdes) bölge, nitelikleri birbirine mümkün oldugunca yakın olan birimlerden meydana gelen devamlı bir mekandır.

Türdes olması gereken bu nitelikler, ekonomik faaliyetin biçimi, gelir düzeyi, cografi konum, üretilen mal ve hizmetlerin cinsi, nüfusun sosyal ve ekonomik özellikleridir. Homojen bölgeleri sınırlamak için uygulanan en önemli ölçüler endüstrilesme derecesi, okur yazar oranı ve birey basına düsen ulusal gelirdir (Kılınç Savrul, 2012, s. 9).”

Polarize Bölge; “Polarize (kutuplaşmış, nodal) bölgeler, bir yerleşmeler kademelenmesi içinde birbirine bağlı kutuplaşmış yerleşme kümelerini tanımaya yarayan bölgelerdir. Bu tip bölgelerin özellikleri şunlardır:

Merkezi bir yönetici şehir vardır, bölgede, büyüklükleri ve gördükleri fonksiyonlara göre kademelenmiş ikinci ve üçüncü derecede merkezler bulunur, ihtisaslaşma gelişmiştir, merkezi şehirle diğer yerleşmeler arasında fonksiyonel açıdan sosyo-ekonomik ilişki vardır, üretim gücü ve

22

ülke ilişkileri yüksek düzeydedir,yaşam standardı gelişmiştir (Erkan, 1999, s. 120).”

Plan Bölge; “Plan bölge (planlama amaçlı bölge), bölgesel planlamayı uygulamakta görevli yönetimin yetki alanı içinde kalan bölgedir. Bu bölgeler kentten daha geniş, ülkeden daha küçük, yönetsel sınırları ulusal yönetsel birim sınırlarıyla çakışan, ama etkileşim açısından o sınırları aşabilen, yerinden yönetilen, demokratik-katılımcı bir yönetime ve bütçeye sahip bir planlama ve yönetim birimidir (Kılınç Savrul, 2012, s. 11).”

Temelde bölgeler arası gelirin adaletli şekilde dağıtımını amaçlayan bölgesel kalkınmayı, ülkeler bölgeleri kendi içinde ayırarak bu amaca daha kolay elde edileceğini düşünüşlerdir. Bölgsel kalkınmanın temel amaca yönelik yardımcı amaçları şunlardır (Temizel ve Göksu, 2013, s. 473);

 Bölgesel dengesizliği azaltmak,

 Bölgelerdeki Kaynakların, ekonomik faaliyetlerin ve nüfusun uyumlu dağılımını kolaylaştırmak

 Bölgenin düzenlenmesi,

 Kalkınmanın ülkeye yayılması ve bölgesel kalkınma,

 Bölgesel ekonomilerin entegrasyonu,

 Bölgelerde dengeli iyileşmenin teşvik edilmesi,

 Sanayinin bölgeler arası dengeli dağılımı,

 Ulusal ekonomik kalkınmadan az gelişmiş bölgelerin adil bir payına sahip olmak.

Ülkeler bu amaçları gerçekleştirmek amacıyla bu bölgelere yönelik kalkınma planları hazırlamakta ve bu planları hayata geçirmek amacıyla şu göstergeleri kullanmaktadır: (Tekin, 2011, s. 2);

 Gelir düzeyi

 Sanayileşme derecesi,

 (Kişi başına) tarım ve ormancılıkta çalışanların toplam nüfusa oranı,

 Yerel idarelerin (belediyelerin) mali durumu,

 Nüfusun yoğunluğu,

 Elektrik şebekesinin düzeyi,

 Trafik yoğunluğu,

23

 (Kişi başına) doğum oranının toplam bölge nüfusuna oranı,

 (Kişi başına) ortaöğretimin aynı yaş gruplarına oranı,

 (Kişi başına) hizmet endüstrisinde çalışanların toplam ekonomik olarak aktif nüfusa oranı,

 (Kişi başına) kaçak kentleşme yerleşim alanlarında (gecekondu) yaşayanların toplam nüfusa oranı,

 (Kişi başına) su kanallarıyla donatılan ikametgahların toplam ikametgahlara oranı,

 Karayolu yoğunluğu,

 Ekilebilir çiftlik alanlarının aritmetik ortalaması,

 Göç dengesi,

 (Kişi başına) kamu kütüphanelerinden ödünç alma oranı,

 Bebek ve çocuk ölüm oranı.

Bu göstergelerin iyileştirilmesinde ve geliştirilmeye çalışılmasında genellikle üç yardımcıdan yararlanılmaktadır. Bu yardımcılar bölgesel kalkınma ajansları, teknoparklar ve organize sanayi bölgeleridir. Kalkınma ajansları kamu özel sektör kurumlarını ve halka yönelik kuruluşların kaynaşmasını, ortak hareket etmelerini sağlamakla yükümlüdür. Teknoparklar bilime dayalı çalışmalara yardımcı olmakla birlikte bu çalışmalara yönelik teşvikler hayata geçirmektedir.

Organize sanayi bölgeleri sanayi geliştirme amaçlı olup sanayileri ortak alanda toplayıp bu durumun avantajlarından faydalanmak amacıyla oluşturulan bölgelerdir.

Bölgesel kalkınma yardımcıları ve devlet aşağıdaki araçlar yardımıyla bölgesel kalkınmayı amaçlamaktadır. Bölgesel gelişmenin araçları ise: (Ayna, 2011, s. 15);

 Teşvikler,

 Kamu yatırımları,

 Nüfusun ve kaynakların dengeli dağılımına yönelik olarak aşırı gelişmiş/

metropoliten bölgelerin gelişme sınırlarının çizilmesi,

 İdari yapının, kalkınma sorununun çözümüne yönelik olarak işlerlik kazanması/ kazandırılması,

 Son olarak ise bölge planlaması olarak sayılmaktadır

24

Ülkeler kalkınmalarını gerçekleştirmek için farklı kombinasyonlar halinde araçlarını kullanır ve her ülkenin kalkınma için kullanacağı araç kombinasyonu benzersizdir. Bu farklı araç kombinasyonu aynı ülkede bulunan farklı bölgeler içinde geçerlidir. Bu bölgesel araçlar yardımıyla bölgesel kalkınma uzun vadede ise ulusal kalkınma gerçekleşmektedir (Kargı, 2009, s. 20).

Benzer Belgeler