• Sonuç bulunamadı

Sonuç olarak, 1980’lerin hükümet politikalarının bir uzantısı olarak şekillenen kentsel dönüşüm, Türkiye’de de çöküntü alanlarında ve dönüşüme ihtiyacı olan gecekondu alanlarında uygulanan önemli bir çıkış yolu olarak görülmektedir. Ancak bu tür uygulamalar, sadece uygulamaya yöneldiği ve sorgulanmadan uygulandığı için beklentilerin boşa çıkması ile sonuçlanabilmektedir. Yıllardır Türkiye’de çeşitli bölgelerde ve kentlerde uygulanan kentsel dönüşümün yarattığı sorunlar, öncelikle dönüşümün sadece fiziksel dönüşümden ibaret olarak algılanmasından kaynaklanmaktadır. Dönüşümün ekonomik ve sosyal boyutu unutulmamalıdır. Ayrıca, yürürlükte olan imar mevzuatının yetersizliği ve tutarsızlığı karmaşaya yol açmaktadır. Bunun için, imar mevzuatında köklü ve kapsamlı değişikliklere gidilmesinin bir zorunluluk olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

Tezin üçüncü bölümünde öncelikle olimpiyatlar ve kentsel dönüşüm bağlamında en ilginç kentsel dönüşüm örneklerinden kabul edilen Barselona modeline değinilecektir.

Daha sonra Türkiye açısından sadece girişim düzeyinde kalan ve çabalarını sürdüren bir kent olarak İstanbul ve İstanbul’un eksiklerinden bahsedilecek, ardından da Türkiye’de

85

olimpiyat statüsündeki ilk oyunlar olan Avrupa Gençlik Olimpiyat Oyunları (EYOF) ve bu oyunların Trabzon’un kentsel dönüşümü üzerindeki etkileri anlatılacaktır.

86

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. TÜRKİYE’DE OLİMPİYATLAR VE KENTSEL DÖNÜŞÜM

3.1. Olimpiyatlar ve Kentler

Birçok insanın sportifliğin ve şovenizmin büyük bir yarışması olarak, diğerlerinin ise bir medya abartısı olarak gördüğü modern olimpiyatların aynı zamanda mekânlar ve kentler ile ilgili olduğu da vurgulanmalıdır (Liao ve Pitts, 2006: 1232).

Oyunlarda ev sahibi kent büyük bir geçici nüfus kalabalıklaşması sorunu yaşadığı için, bu durum beraberinde kent altyapısında ve konaklamada büyük taleplerin doğması ile sonuçlanır. Sadece dünyanın en büyük kentleri bu tür zorlukları aşma imkânına ve oyunlar bittikten sonra uzun dönemde hizmetlerin uygulanabilirliğini sürdüren yeterli nüfuz eşiği ile başa çıkabilmek için gerekli kaynaklara sahiptir (Liao ve Pitts, 2006: 1234-1235). Liao ve Pitts’e (2006: 1235) göre, olimpiyatlarda, ev sahibi kentler dünyanın en büyük ve en kozmopolit kentleri arasındadır. Ev sahibi kentlerin çoğu dünyadaki en etkili büyük kentler arasından gelmektedir. Bu faktör, gelişmekte olan ülkelerdeki potansiyel kentleri atlayarak coğrafik eşitsizlikler yaratmıştır. Oyunlar, her zaman dünya sahnesinde ev sahibi kentleri teşvik etmede ve bu kentlere iç yatırımı çekmede yüksek profilli bir olay olarak kalacaktır.

Bu yüzden oyunlar dünyanın ana kentleri arasında rekabetin odak noktası olmaya devam etmektedir.

Büyük bir spor olayına ev sahipliği yapmak için başvuran bir kent ya önceden böyle bir organizasyona ev sahipliği yaptığı için mevcut yeterli bir kapasiteye sahip olmalı ya da fiziksel bir kapasite inşa edebilecek güçte olmalıdır. Ev sahibi kentin ana sorumluluğu oyunlar boyunca ev sahibi bölgede meydana gelebilecek talep fazlasını karşılamak kadar oyunun gereklerini de karşılayabilmektir. Talep fazlasını karşılayabilmek için kent mevcut ve gelişmiş bir altyapıya sahip olmalı, büyük olaylar için geçici çözümler geliştirebilmeli, hem oyunları hem de ev sahibi bölgenin gelecekteki altyapı

87

gereksinimlerini karşılayacak yeni projelere ve yatırımlara açık olmalı ve kısıtlı bir zaman diliminde birçok büyük ölçekli projeyle tanışabilecek kapasitede olmalıdır (Erten, 2008:

206-207).

Liao ve Pitts’in (2006: 1233) belirttikleri gibi; yaz oyunlarına ev sahipliği yapmak için bir kent 31’den 38’e kadar yarışma mekânı hazırlamalı ve 28 olimpiyat sporu için 90 eğitim yeri, yaklaşık 15.000 atletin ve Ulusal Olimpiyat Komitesi yetkililerinin konaklaması için bir veya daha fazla olimpiyat köyü, 15.000’den daha fazla gazeteci için yayımcılık hizmetleri ve konaklamayı destekleyecek 40.000 otel odası ve ulaşım, nakliyat, iletişim ve eğlence gibi diğer altyapı hizmetlerini hazır hale getirmelidir.

Spor ve fiziksel aktivite için gerekli olan şeyler malzeme ve alt yapıdır. Bunların yapımı ekosistem ve çevre için kaçınılmaz etkilere sahiptir. Gerçekleştirilen sportif etkinliklerin kapsam ve ölçüsü ne olursa olsun, çevre ve ekosistem için birçok sonuç doğurmaktadır. Bir olumsuzluk olarak, 100.000 kişilik bir stadyumda oynanan bir futbol maçında seyirciler, gürültü, kirlilik ve çöp üretimi gibi birçok çevresel sorun yaratmaktadırlar. Spor ve fiziksel aktivite alanında rol oynayanlar bu durumun doğaya, çevreye ve ekosisteme verdiği olumsuz etkilerin de farkındadırlar (Güzel ve diğerleri, 2009: 63).

Bazı olimpiyatlar, yeni spor tesisleri hazırlığı bile olmadan gerçekleştirildiği için oyunların kente yaptığı fiziksel etkiler asgari düzeyde kalır. Diğer taraftan ise, saha kullanımı kalıpları ve kentin altyapısında özellikle ulaşım ağları konusunda önemli değişiklikler oluşturur. 1896, 1900 ve 1904 oyunları küçük ölçekli, zayıf organize edilmiş ve yeni spor hizmetleri inşasına uzanmayan bir kentsel etki düzeyi ile inşa edilmiş oyunlardır. Sonraki yarım yüzyıl boyunca, oyunların büyüklüğü artmış, daha iyi organize edilmiş ve düzenli olarak yeni spor stadyumlarının hazırlığını gerektirmiştir.

Olimpiyatların 1960’tan beri geniş ölçekli kentsel iyileştirme için bir tetikleyici olarak kullanılması ve sonuçta ev sahibi kentin çevre inşası üzerinde daha geniş ve daha önemli etkilere sahip olması gittikçe yaygınlaşmıştır. Belki de oyunların bu şekilde kullanılmasına en iyi örnek, yeni ulaşım sistemlerinde ve yeni yat limanı, eğlence hizmetleri ve çekici kumlu plajlara sahip olan kıyı alanının canlandırıldığı 1992 Barselona Oyunlarıdır (Essex ve Chalkley, 1998: 191-192).

88

Nispeten daha yeni olimpiyatlar ev sahibi kentler üzerinde genel olarak daha önemli etkiler bırakmışlardır. 1984 Los Angeles Oyunları sadece mütevazi düzeyde yatırım üretmiştir. Organizatörler daha büyük sermaye harcamalarından kaçınmak için, 1932’de kullanılan olimpiyat stadyumunu ve Kaliforniya Üniversitesi ve Kaliforniya’nın güneyindeki öğrenci konutlarını da içeren geniş bir coğrafik alan üzerindeki mevcut spor tesislerini kullanmışlardır (Essex ve Chalkley, 1998: 192).

Olimpiyatlar, büyük yeni spor stadyumları ve tesislerine ek olarak yeni yol sistemleri, kamusal ulaşım girişimleri, hava terminalleri, kentsel canlanma programları, turistik ve kültürel hizmetler, parklar ve güzelleştirme projeleri gibi büyük gelişmeler için bir uyarıcı unsur olarak hareket etmiştir. Ev sahibi kentlerin büyük sayıdaki ziyaretçi patlaması ulaşım sistemlerini iyileştirme ve genişletme ve kentin manzarasının ve çevre bölümlerinin iyileştirilmesi ihtiyacını şiddetlendirmiştir (Essex ve Chalkley, 1998: 201-202).