• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.6. Azerbaycan’da Ermeni Mezalimi

Birinci Dünya Savaşının sonunda saldırılma sırası Azerbaycan Türklerine gelmiştir. Bakü’deki Bolşeviklerle ittifak yapan Ermeni milliyetçileri, Türk nüfusunun yarısını şehri terk etmeye zorlamıştır. Sadece Bakü’de, neredeyse hepsi Türk olan, 8 bin ile 10 bin kişi kadar Müslüman öldürülmüştür. Ermeni gerilla lideri Andronik 60 binden fazla Türk mülteciyi kaçmaya zorlayarak Nahçivan ve Güney Azerbaycan’daki köyleri yakıp yıkmıştır. 420 köy talan edilmiştir. Yüzlerce köy hasar görmüş ve binlerce Türk katledilmiştir. Erivan’daki Türklerin üçte ikisi öldürülmüştür. Türkler Bakü’de ve diğer bazı yerlerde intikam aldılar, fakat öldürülen ve sürülenlerin çoğu Türklerdir.

Erivan, Kars ve Azerbaycan’daki Türkler tamamen Rusların kontrolü altındaydı. Hemen hemen hepsi silahsızdır, savaşmak için ne istekleri ne de güçleri kalmamıştır. Savaşı başlatan Ermenilerdir. Türkler Ermenilere değil, Ermeniler Türklere saldırmıştır.

Ermenistan’da yaşayan Azerbaycan Türkleri özellikle 1917-1920 yılları arasında büyük katliamlara maruz kalmışlardır. Erivan Vilayeti ve kendisine bağlı köy ve kasabalar dahil olmak üzere Türklerin yerleştiği 730 köyün (ahalisinden kaçıp kurtulanların dışında), tamamı imha edilmiştir.39 Ermeni Generali Andronik’in komutasında silahlı Ermeni çeteleri Gökçe de, Çamırlı, Medine, Anağızoğlu, Kışlak, Gülali Küsecik, Alçalı, Küçük Karakoyunlu ve Deli Kardeş Köylerine hücum ederek çok sayıda Türk’ü katletmişlerdir. Bu katliama katılan Ermeni Yarbayı Vahram, yaptığı insanlık dışı vahşeti anlatmaktan da çekinmemiştir. Şöyleki:

38

A. Serdar ÖZTÜRK , “İlk kan”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.19,

Kayseri, 2005,46-49.

39 Gürbüz EVREN, “Ermeni Sorununda Tarihi Süreç” , Azerbaycan Türk Kültür Dergisi, S.338,

“Ben hiçbir şeyin farkına varmadan, Basargeçer Köyü’nün ahalisini mahvettim. Ancak bazen kurşunları kullanmak istemiyordum. Bu köpekleri (Türkleri kastediyor) öldürmenin en kolay yolu şudur ki, baskın sonrasında sağ kalanların hepsini kuyuya atıp üzerlerine ağır taşlar atmak gerekiyor ki, onlar sağ kalmasınlar. Ben de aynen böyle yaptım. Bütün erkekleri, kadınları ve çocukları kuyulara attım, kuyunun ağzını kapattım, kuyunun ağzını taşlarla kapatarak onları ölüme terk ettim”40.

Bu dönemde Ermenilerin Türklere yönelik yaptığı katliamlarda, Ermenistan’daki Türklerin % 60’ı öldürülmüştür. Ermenistan, 28 Mayıs 1918’de bağımsızlığını ilan ettikten sonra bu ülkedeki Türklere yönelik katliamları daha da artmıştır. Ermeni çete reisleri Andronik, Khambapet Dro (Iğdırlı Dro) ve Hamazasp’ın önderliğindeki Ermeniler hakimiyet tesis ettikleri ve yakın bölgeler olan: Nahçivan, Gökçegöl, Iğdır ve Eçmiyadzin yöresindeki Türk köylerini yerle bir etmişlerdir.41

1920 yılının Kasım ayında Ermenistan, ele geçirilmiş ve burada Bolşevik yönetimi kurulmuştur. Bu dönemde de Türklere yönelik baskılar azalmamış, aksine daha da artmış ve 1930–1948 –1953 ve 1988 yıllarında dramatik olaylar meydana gelmiştir. Cabbarlı, bu durumu ve nedenlerini ;“ Bu olayların tamamında Moskova merkezli Sovyet Hükümeti daima Ermenilerin tarafını tutmuştur. Bundan dolayı Ermenistan’daki Türkler, Azerbaycan’a göç etmek durumunda bırakılmıştır. Göç etmeyenlerin ise, başına daha sonraki yıllarda feci olaylar gelmiştir.” 42 Şeklinde açıklamıştır.

Ermenistan’da 1935 yılına kadar var olan yerleşim birimlerinin %95'inin isimleri Türkçe iken sonraki dönemlerde Türk yerleşim birimlerinin adlarının tamamı değiştirilmiştir.43

Ermenistan’da daha önce ki dönemlerde yapılan katliamlardan herhangi bir şekilde kurtulmayı başaran Türklerin bakiyeleri 1987 yılına kadar varlıklarını sürdürmüşler, ancak bu tarihten sonra Ermeni baskıları neticesinde Azerbaycan’a göç etmek zorunda kalmışlardır. Türklere yapılan baskılar, Karabağ sorununun ortaya çıkması ile artmış ve Ermenistan’da yapılan mitinglerde Azeri Türkleri’nin derhal Ermenistan’ı terk etmeleri istenilmiştir. Göç etmek istemeyen Türklere, Ermeni silahlı

40 Hatem CABBARLI, a.g.m., s.133-134.

41 Kazım KARABEKİR, İstiklal Harbimiz II, Emre Yayınları, İstanbul , 1995, s.681-708. 42 Hatem CABBARLI , a.g.m., s.137.

çeteleri tarafından saldırılar yapılmaya başlanmıştır. Ermeni güvenlik güçleri, bu saldırılarda baş rolü oynamıştır. Hiçbir yerden destek alamayan Ermenistan’daki Türklerden yaklaşık 230 bini Azerbaycan’a göç etmek durumunda bırakılmıştır. 1918’de Ermeni çetecilerinin önde gelenlerinden biri olan Njde’nin anısına Ermenistan’ın Gafan şehrinde 1988'de dikilen anıtın açılış töreninde bir konuşma yapan Gafan İl Komünist Partisi Başkanı (Gafan Valisi) Mıgırdiçyan şunları söylüyordu: “Siz çok çalıştınız, ancak Ermenistan’dan Azerbaycan Türklerini çıkaramadınız. Sizin büyük arzunuzu şimdi torunlarınız olan bizler yerine getirdik. Şimdi Ermenistan’da Türk adına bir kişi bile bırakmadık”.44 Derken, nesilden nesile aktarılan anlayışlarını da net bir şekilde açığa vurmaktadır.

1990 yılının başlarından itibaren de Ermeniler helikopterle ve komando birlikleri aracılığı ile sadece Karabağ’da değil, Azerbaycan-Ermenistan sınırları boyunca Azerilerin yaşadıkları köy ve kasabalara saldırılar düzenlemiş, sivil halkı katletmeye başlamıştı. Yapılan kötü muameleden kurtulanlar ise vatanlarını terk etmişlerdir45.

44 Hatem CABBARLI, a.g.m., s.145.

45 Hilmi BAYRAKTAR,”Kırım Kafkasya’dan Adana Vilayetine Yapılan Göç ve İskanlar (1869-1907)”,

II. BÖLÜM

2. KARABAĞ VE HOCALI’NIN SOSYAL, KÜLTÜREL VE EKONOMİK YAPISI

2.1. Karabağ ve Hocalı’nın Yeri ve Konumu

Karabağ bölgesi, Azerbaycan’ın diğer bölgeleriyle beraber, Ermenistan ve İran’ı da kontrol edebilecek bir noktada bulunması nedeniyle bölge açısından jeopolitik öneme sahiptir. Karabağ bölgesi ile eski Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’ni birbiri ile karıştırmamak gerekmektedir. Eski Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi, tarihi Karabağ bölgesinin (yüzölçümü 18000 km²) sadece 4392 km²’lik kısmını teşkil etmektedir46.

Dağlık Karabağ’ın doğusunda Ağdam, Fuzuli; güneyinde Cebrail ve Gubadlı; batısında Laçin ve Kelbecer; kuzeyinde Şaumyan ve Kasım ilçeleri bulunmaktadır. Dağlık Karabağ’ın önemli yerleşim yerleri Askeran, Agdere, Hocalı, Hankendi, Hadrut, Hocavent, Şuşa’dır. Eski merkezi Şuşa olan Karabağ’ın yeni merkezi ise Stepanakert’tir (Hankendi). Azerbaycan topraklarının % 20 kadarı Ermenistan kontrolü altındadır. Bu toprakların %8’i Karabağ bölgesi, %12’si de Azerbaycan toprağıdır. Karabağ, kuzeyden ve güneyden gelen göçebe Türklere, Tarih boyunca bir kışlak vazifesi görmüştür. Karabağ, Dağlık Karabağ’a göre daha geniş araziyi içine alır. 1921’de “Dağlık Karabağ” diye bir tanım yoktur. Dağlık Karabağ 1923 yılında meydana getirilmiştir. Fakat bu bölgenin batı ve güneybatı kısmında idari bakımdan özerk bir bölge oluşturulunca, bu özerk bölgeyi diğerinden ayırmak için onun daha yukarı kısımlarını çağrıştıran 'Dağlık Karabağ" veya "Yukarı Karabağ" adı verilmiştir. Bazı Batılı yazarlar bilerek buraya "Nagorno Karabağ" diyorlar ki "Nagorno" kelimesi de Rusça "dağlık" manasındadır. Fakat eski Karabağ'a göre daha yukarıda ve Karabağ dağ silsilesi içerisinde olduğu için bu ismi almıştır. Yoksa bu gün Türkçede kullandığımız verimsiz, ziraata ve iskâna elverişli olmayan dağlarla kaplı yer manasında değildir. Ermenistan ile Azerbaycan arasında anlaşmazlık konusu olan bu bölge artık, kolaylık olmak üzere, sadece “Karabağ” olarak adlandırılmaktadır.

46Rüfet CAVADOV,” Karabağ Sorunu Çerçevesinde AGİT-Azerbaycan İlişkileri”

, (Ankara Üniversitesi Sosyal

Karabağ’ın önceki başkenti “Şuşa” Azeri Türkçesinde “dağın zirvesi” anlamına gelmektedir. 1988’de olaylar başlayınca Ermeniler Suşa’dan ayrılıp, Stapanakert’e, Azeriler de Stapanakert’ten ayrılıp Suşa’ya yerleşmiştir. Suşa’nın stratejik bir önemi vardır. Çünkü Suşa Ermeniler’in elindeki Stapanakert’e hâkim bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Bu da Suşa’yı elinde bulunduran Azerilere üstünlük sağlamaktadır. Buradan toplarla Stapanakert’i vurmak mümkündü.

“Karabağ” adı Türkçe olup Ermeni yazarlar tarafından da kabul edilmiştir. Karabağ tarihte birçok Türk hükümdar ve fatihlerine kışlık bir karargâh mahalli olmuştur. Hayatı “Yaylak” ve “Kışlak” arasında şekillenen Türkler, stratejik önemi olan yerleri çoğu zaman kışlak olarak değerlendirmişlerdir. Başta Timur olmak üzere İbrahim Yinal, Kutalmış, Tuğrul Bey, Celalettin Harzemşah, Ahmet Teküdar, olmak üzere birçok Türk devlet adamı ve fatihi Karabağ’ı kışlak tutmuştur. Ermenistan, Azerbaycan, İran ve Türkiye sınırlarının kesiştiği yerde olması, bölgeye hâkim konumu, Karabağ’a önemli avantajlar sağlamaktadır. Sahip olduğu bu avantajlar Karabağ’ı bölge devletleri için vazgeçilmez kılmaktadır. Çarlık Rusya generali Sisiyanov, 1805 tarihinde, Karabağ'ın ikinci işgalinin hemen arkasından Çar'a gönderdiği raporda, “Karabağ coğrafya bakımından Anadolu'nun, İran’ın ve Azerbaycan’ın kapısı sayılır” diyerek Karabağ’ın stratejik önemini belirtmiş ve buradaki dengeyi Rusya’nın lehine çevirebilmek için Müslümanların arasına Hıristiyan unsurların, yani Ermenilerin yerleştirilmesini önermiştir. Bu tarihten sonra Ruslar tarafından bölgeye planlı bir şekilde Rusya, İran ve Anadolu’dan getirilen Ermeni nüfusu iskân edilmeye başlanmıştır. Karabağ’ın Azerbaycan, İran ve Ermenistan coğrafyasına hâkim konumda olması 18.ve 19. yüzyıllarda Rusya, İran ve Osmanlı mücadelelerine sahne olmuştur. 20. Yüzyılın başlarından itibaren ise Rusya, Ermenistan ve Azerbaycan arasında sürekli el değiştirmek suretiyle kanayan bir yara haline gelmiştir. Bugün Azerbaycan coğrafi konumu nedeniyle Rusya Federasyonu, Ermenistan ve İran’ın jeopolitik kuşatması altında bulunmaktadır. Bölgeye hâkim bir konuma sahip olan Dağlık Karabağ’ın Ermenistan hâkimiyetine geçmesiyle Azerbaycan coğrafi olarak Rusya Federasyonu, Ermenistan ve İran’ın kıskacı altına alınmıştır. Dağlık Karabağ, Azerbaycan’ın coğrafi bütünlüğü ve siyasi istikrarı için vazgeçilmez bir konuma sahiptir. Dağlık Karabağ coğrafi açıdan olduğu gibi ekonomik açıdan da Azerbaycan’a bağlıdır ve Azerbaycan ile bütünlük arz etmektedir. “Karabağ” adını değiştirememişlerdir. Yüzyıllardır bölgeye

hakim olduğunu iddia eden Ermenilerin, yüzyıllardır “Karabağ” adı yerine kullandıkları Ermenice bir addan söz edilemez. Karabağ için Ermenilerin bugün kullandığı “Artsak” adı Ermeni orijinli bir kelime olmadığı da bilinmektedir. Ermeniler işgal ettikleri yerleşim yerlerinin adını değiştirmişlerdir. Fakat kullanılan “Karabağ” adını değiştirmemişler, değiştirememişlerdir. Uluslar arası kuruluşlarca da ( BM, AB, AGİK, vs.) kullanılan ad “Karabağ”dır. Bir bölgeyi adlandırmak aynı zamanda orayı sahiplenmektir. “Karabağ” adı Türkçedir.

Hocalı’nın Yeri ve Konumuna baktığımız zaman; Yukarıdaki yazdıklarımızdan pek çoğu Yukarı Karabağ bölgesinin en önemli tepelerinden birisinde olan Hocalı kasabası hakkındaki pek çok bilgi tekrar edilmemesi için bu bölümde bazı farklılıklar ortaya konulmuştur.

Hocalı Yukarı Karabağ gibi stratejik olarak Ermenistan Silahlı Kuvvetleri için askeri bir hedef niteliğinde idi Hocalı stratejik olarak Karabağ dağ silsilesinde Ağdam, Şuşa, Eskeran- Hankendi yollarının üzerinde yerleşmektedir(Harita 4).

Hocalı’nın coğrafi-stratejik konumu Ermeni silahlı birliklerinin buraya saldırmasına müsaittir. Hocalı Hankendi’nin 10 km. güneydoğusundadır. Karabağ’daki tek havaalanı Hocalı’dadır.47