• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM: AYETLERĠN GENEL ÖZELLĠKLERĠ

1.1. MAĠDE SÛRESĠ 5/54 AYETĠN GENEL ÖZELLĠKLERĠ

1.1.8. Ayetin Metin Bağlamı

Sevketmek, sürmek, göndermek gibi anlamlara gelen siyak kelimesi sözün geliĢi, anlatım tarzı, üslubu gibi anlamlara gelmektedir. Sözün kullanılmasını gerektiren ya da o söze uygun olan ortam mânâsında da kullanılmaktadır. Diğer bir deyiĢle, sözün

81

Havva, el-Esâs, II, 86.

82

Ahmed b. Hanbel, Müsned, VII/94, no:21472.

83

Said Havva, el-Esâs, II, 87.

84

kullanıldığı ortamdan ve kullanılıĢ biçiminden yola çıkarak sözün söylenmesindeki

gayeyi ortaya çıkarmak demektir.85

Ġlk olmak, birinci olmak, öncü olmak gibi anlamlara gelen sibak kelimesi ise öne geçmek mânâsını ihtiva etmektedir. Bir Ģeyin üst tarafı, geçmiĢi, öncesi, filolojik mânâda kullanıldığında ise bir ifadenin öncesi gibi anlamlara gelmektedir. Siyak- sibak kavramları beraber kullanıldığında genel olarak sözün öncesine-sonrasına bakarak hangi mânâda kullanıldığını tespit için çalıĢmak anlamına gelir. Kur'ân'da siyak-sibak iliĢkisi; ardıĢık cümlelerdeki siyak-sibak iliĢkisi, ayet grubu içindeki siyak-sibak iliĢkisi ve farklı sûrelerdeki aynı konuya dâir ayet grupları arasında bulunan siyak-sibak iliĢkisi olmak üzere genelde üç Ģekilde incelenmektedir.86

Siyak kavramı Arap müelliflerde sibak kelimesini de tazammun etmektedir. Yani onlar, ifadenin önceki ve sonraki bağlamlarını ifade etmek için sadece siyak kelimesini kullanırlar. Siyak-sibak ayrımı genelde Türk müelliflerce yapılmaktadır.87

Bu ayetin de siyak ve sibakına dâir farklı görüĢler beyan edilmiĢtir. Allah, 54. ayette Müslümanlara kâfirleri dost edinmeyi yasaklamıĢtır. 55. ayette ise bir Müslüman'ın dostunun kimler olduğunu, kimlerle dost olması gerektiğini açıklamıĢ böylece ayetler arasında bağ kurulmuĢtur. Nitekim Tevbe Sûresi 71. ayetinde de Allah, "Mümin

erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır." buyurarak müminlerin asıl

dostlarının ancak ve sadece müminler olduğunu belirtmiĢtir.88

Hz. Peygamberin vefatıyla irtidâd edenlerin bazıları tamamen dinden çıkıp bütün hükümleri reddederken bazıları da sadece zekat gibi hükümleri reddetmiĢlerdir. 55. ayette müminlerin ve dostlarının vasıfları sayılırken zekata özellikle atıf yapılmasının o dönemde zekatı reddedenlerin bulunması sebebiyle olduğunun muhtemelliği de belirtilmiĢtir.89

85 Ali Bakkal, "Kur'ân'ı Anlamada Siyak-Sibakın Önemi", Kur'ân ve Tefsir Akademisi AraĢtırmaları, Ankara

2009, s, 12-16.

86

Ali Bakkal, "Kur'ân'ı Anlamada Siyak-Sibakın Önemi", s, 12-16.

87

Yasir Adel Zaynal Albayatî, "Tefsirde Bağlam (Siyak) ve el-Muharreru'l-Veciz Örneği", Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2016, s. 44.

88

Râzî, Tefsîr-i Kebîr, IX, 118; Ġbn Kesîr, Hadislerle Kur'ân-ı Kerim Tefsîri, V, 2395; Abduh, Tefsiru'l-

Menâr, VI, 579; Seyyid Kutub, Fî Zilâli'l-Kur'ân, Hikmet Yayınevi, Ġstanbul 1966, IV, 306.

89

Sûrenin 51. ayeti "Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar

birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez." meâlindedir

ve 63. ayete kadar müminlerin küffârı dost edinmelerinin yasaklanmasından, iman edenlerin kurtuluĢa ereceğinden, küffârın dini alaya aldıklarından, Müslümanların yanlarına küfürle gelip yine küfürle çıktıkları halde "inandık" demelerinden ve bütün bunlardan Allah'ın hakkıyla haberdar olduğundan bahsedilmektedir. Dolayısıyla bu ayetler birbirlerini tamamlar niteliktedirler.

Ayetteki irtidâd, önceki ayetlerle birlikte düĢünülüp izah edilmiĢ, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinip, her iĢlerini onlara havale eden, onlarla ciddi gönül bağları kuran, kurdukları o bağları dinlerinin ve Müslüman kardeĢlerinin sevgisinin önüne geçiren kimselerin durumu, imanını kaybetmek olarak yorumlanmıĢtır. Allah önceki ayetlerde bundan bahsettikten sonra 54. ayette imanın kaybı halini ele almıĢ ve bu durumun meydana getireceği siyasî değiĢime atıf yapmıĢ, böylelikle de bir toplumun siyasî iktidarı yitirmesinin ve onun yerine baĢka bir toplumun iktidarı ele almasının sebebini de açıklamıĢtır. Zira kiĢinin dinini değiĢtirmesi, imanından vazgeçip baĢka sevgileri ön plana çıkarması ihanetin ta kendisi olarak görülmüĢtür. Hâin bir toplumun elindeki siyasî gücün er ya da geç alınması da kaçınılmazdır. Böyle bir kiĢiyi veya toplumu sevmediğini belirten Allah, onların da kendisini sevmediğinin altını çizmiĢtir. Allah'ı sevmeyen bir kiĢi veya toplumun insanları sevmesi de mümkün değildir. Dolayısıyla Allah, aslında bu siyasî değiĢimi hakiki sevgi için yapmıĢ olmaktadır.90

Ayetler grubuna bakıldığında irtidâdın, Müslümanların aleyhine olacak Ģekilde Müslüman olmayanları dost edinmek demek olduğunun altı çizilmiĢtir. Bir toplumdaki herkes dinden dönmese de o toplumun ekseriyeti Müslümanlara karĢı Müslüman olmayanlara destek vermeye baĢlamıĢsa, artık toplumun dinden dönmüĢ kabul edildiği ve yerlerine getirilecek toplumun bazı sıfatlarının da 54. ayete konu edildiği belirtilmiĢtir.91

90

Bayraktar Bayraklı, Yeni Bir AnlayıĢında IĢığında Kur'ân Tefsiri, Bayraklı Yayınları, Ġstanbul 2002, VI, 65.

91

Mâide Sûresi'nin 51. ayetinden 66. ayetine kadar olan bölümü birlikte ele alıp bu

ayetler topluluğunu Bakara Sûresi 26 ve 27. ayetleriyle92

beraber yorumlayan ve bu ayetlerin arasındaki iliĢkiye dikkat çeken müfessirler de olmuĢtur. Yukarıda zikrettiğimiz, müminlerin küffârı dost edinmelerinin yasaklanması, iman edenlerin kurtuluĢa ereceği, namaz-zekat gibi ibadetleri ve genel olarak dini alaya aldıkları, yeryüzünde bozgunculuk çıkartmaları gibi hususlardan bahseden ve aslında onların sadece kendilerine zarar verdiklerini anlatan bu ayetlerden küffârı dost edinmenin neden yasak olduğuna dâir iki sonuç çıkarılmaktadır. Onlardan ilki kâfirlerin birleĢtirilmesi, sıkı ve sağlam tutulması gereken bağları koparmalarıdır. Diğeri de onların birer bozguncu olmaları, yeryüzünde ve insanların kalplerinde yani oldukları her yerde fesat çıkarmalarıdır.93

54. ayetten önceki ve sonraki ayetlere bakıldığında küffârın veli edinilmesinin dinî, insanî, ahlakî, sosyal ve politik amaçlar taĢıyabileceği belirtilmiĢtir. Ġnsanî amaçlı veli edinmenin serbest ve bazen de zorunlu olduğu, dinî amaçlı veli edinmenin ise bazı durumların dıĢında kesinlikle yasak olduğu, onların dpst edinilmesinin politik- ahlakî amaçlı olduğunda mahzurlu olduğu, sosyal amaçlı olması halinde ise bunun yer ve zamana göre değiĢeceği anlatılmıĢtır. Bir Müslüman'ın gayr-ı müslimlerle olan iliĢkilerinde kesin bir dille yasak olan Ģeyin; o kâfirin küfrünün, müĢriğin Ģirkinin, münâfığın nifâkının, mülhidin de ilhâdının sevilmesi olduğu, çünkü küfre olan muhabbetin de küfür olduğu yoksa insanî iliĢkiler bağlamında Kur'ân'ın herhangi bir yasak getirmediği de belirtilmiĢtir.94

YaĢar Kandemir de eserinde, peygamberimizin din kardeĢliğinin akrabalık bağlarından daha öte olduğunu söylediği ve ona göre davrandığı ile ilgili Ģu sözünü nakleder:

92 "...Küfre saplananlar ise, Allah, 'örnek olarak bununla neyi kastetmiştir?' derler. Allah, onunla birçoklarını saptırır, birçoklarını da doğru yola iletir. Onunla ancak fasıkları saptırır. Onlar, Allah'a verdikleri sözü pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah'ın korunmasını emrettiği bağları (iman, akrabalık, beşerî ve ahlakî bütün ilişkileri) koparan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar, ziyana uğrayanların ta kendileridir."(Bakara 2/26-27).

93

Havva, el-Esâs, II, 76-78.

94

Mustafa Ġslamoğlu, Hayat Kitabı Kur'ân Gerekçeli Meâl-Tefsir, DüĢün Yayıncılık, Ġstanbul 2011, s.204- 205.

"Akrabam olan falan oğulları ailesi benim dostlarım değildir. Benim dostlarım Allah ve salih müminlerdir. Fakat diğerleriyle aramda akrabalık bulunduğu için kendileriyle ilgimi kesmeyeceğim."95

ġiiler ve Râfizîler, bu ayetten sonra gelen "Sizin dostunuz ancak Allah'tır, rasulüdür

ve Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekatı veren müminlerdir."

meâlindeki 55. ayeti Hz. Ali'nin hilafetine ve imâmetine dâir önemli bir delil kabul ettikleri için bu ayetin de Hz. Ali hakkında olmasının gerekli ve mâkul olduğunu belirtmiĢlerdir. Onların bu iddiaları yani 55. ayetin Hz. Ali'nin hilafetinin delili

olduğu müfessirlerce kabul edilmemektedir.96

Hz. Ali'nin mescitte yanına gelen dilenciye yüzüğünü verdiği ve ayetin de o esnada indiği belirtilir ancak ayetin lafızlarına bakıldığında "iman edenler" ifadesinin kullanılmıĢ olması ve rivayette ifade edildiğine göre bu esna da Hz. Ali'nin yüzüğünü vermiĢ olmasının "zekat verirler" diye tabir edilmesi, fasih bir kullanımda rastlanmayan bir durumdur. Dolayısıyla bu durumun Kur'ân'da Hz. Ali'nin hilafetinin delili olduğunu söylemek

sözün bağlamıyla uyumlu gözükmemektedir.97

Benzer Belgeler