• Sonuç bulunamadı

Ayıplı Mal ve Hizmet Hükümlerine İlişkin Aranan Şartlar

B. Ayıplı Mal ve Hizmet Sebebiyle Halinde Açılabilecek Davalar

2. Ayıplı Mal ve Hizmet Hükümlerine İlişkin Aranan Şartlar

a. Ayıbın Sözleşmede Yarar ve Hasarın Alıcıya Geçmesi Anında Satılanda Olması

TKHK’nın 8’inci maddesinde ayıplı mal kavramı belirtilmiştir. Buna göre; “Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır534.

Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan mallar ayıplı olarak kabul edilir”535. Örneğin satılanın yırtık, bozuk, kırık veya lekeli olması durumlarında maddi ayıptan söz edilmektedir. Hukuki ayıp ise, satılanın değerini etkileyen kamu hukukunun koymuş olduğu bazı sınırlama ve yasaklardan doğan eksikliklerdir. Örneğin, başkasının telif hakkını veya markasını ihlal edilmesi de hukuki ayıptır536. Tüketicinin satın alınan maldan yararlanmasına engel olan hukuki engelin varlığı da hukuki ayıp kategorisinde yer almaktadır537. Ekonomik ayıpta ise malın beklenen seviyede yarar sağlamamasıdır.538Örneğin fırının yemekleri iyi pişirmemesi.

“Sözleşmeye konu olan malın, sözleşmede kararlaştırılan süre içinde teslim edilmemesi veya montajının satıcı tarafından veya onun sorumluluğu altında

533 TEKELİOĞLU, s. 137.

534 TKHK’nın 8’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre; “Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında,

taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır”.

535 TKHK’nın 8’inci maddesinin 2’inci fıkrasına göre; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma

kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir”.

536 YAVUZ/ACAR/ÖZEN, s. 69-70. 537 TEKELİOĞLU, s. 138.

gerçekleştirildiği durumlarda gereği gibi monte edilmemesi sözleşmeye aykırı ifa olarak değerlendirilir”. Malın süresinde teslim edilmemesi de ayıp kapsamında değerlendirilmektedir. Fakat muaccel bir borcun vaktinde yerine getirilmemesi halinde borçlunun temerrüdüne ilişkin hükümler karşımıza çıkmaktadır539.

“Satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmekle yükümlüdür”. Satıcının, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmesi gerekmektedir. Aksi halde eksik ifa veya aliud (yanlış malın teslimi) ifa durumlarında da ayıplı mala ilişkin hükümler uygulanacaktır540. Fakat YAVUZ541’a göre; aliud ifa durumunda ayıplı ifa yoktur. Örneğin hukuk kitabı yerine polis romanının teslim edilmesi ayıplı ifa değildir. Fakat yine de sözleşmeye aykırı bir ifa söz konusudur. Bize göre hukuk kitabı yerine polis romanının teslim edilmesi ayıplı bir ifadır. TKHK’nın 9’uncu maddesinin 1’inci fıkrasına göre;“satıcı malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmekle yükümlüdür”.

“Satıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz”542. Reklamı satıcı yapmıyorsa reklamda yer alan açıklamalardan haberdar olmaması mümkündür. Bu nedenle AYDOĞDU’ya göre reklamda yer alan taahhüt sebebiyle sorumlu tutulmayacaktır543. Fakat biz bu konuda daha farklı düşünmekteyiz. Satıcının tacir olması durumunda yine de sorumlu olmayacağını söylemek zordur. Çünkü tacirlerin basiretli bir işi adamı gibi davranma yükümlülüğü bulunmaktadır. Makul ve orta zekalı bir tacir verdiği reklamın nasıl yapılacağı konusunda bilgi sahibi olur. Bu nedenle satıcının tacir olması durumunda reklamda yer alan taahhüt sebebiyle sorumlu olmayacağını söylemek mümkün görülmeyecektir. Tacirler kendilerinden beklenen dikkat ve özen ölçüsünde hareket etmelidir. Tacir olmanın hüküm ve sonuçları ağırdır. Bu ağır yük altında tacirler tedbirli davranmakla yükümlüdür.

539 AKINTÜRK/KARAMAN, s. 127. 540 AYDOĞDU, s. 134.

541 YAVUZ/ACAR/ÖZEN, s. 70.

542 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 9’uncu maddesinin 2’inci fıkrasına göre; “Satıcı,

kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla yapılan açıklamalardanhaberdar olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya yapılan açıklamanın içeriğinin satış sözleşmesinin akdi anında düzeltilmiş olduğunu veya satış sözleşmesi kurulma kararının bu açıklama ile nedensellik bağı içinde olmadığını ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz”.

Eğer satıcı, reklamda yer alan açıklamaların satış sözleşmesinin kurulması sırasında düzeltilmiş olduğunu ispatlarsa sorumluluktan kurtulması mümkündür544.“Tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz”545. Satılandaki ayıp önemli bir ayıp olmalıdır. Bunun için de ayıp sonucunda şeyin değerinin azalması ya da tamamen ortadan kalkması gerekmektedir. Satılandaki ayıbın gizli olması da ayrı bir sorun doğurur. Satıcı, “satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur”546.

Alıcı sözleşmenin kurulması sırasında ayıpları biliyorsa, bunları kabul etmiş sayılır ve böyle bir durumda satıcının sorumluluğu söz konusu olmaz. TKHK’nın 4’üncü maddesinin 6’ıncı fıkrasında da aynı durum benimsenmiştir. Alıcının bu ayıbın ileride doğuracağı sonuçlarını da bilmesi gerekir. Örneğin sakat olan bir hayvanın neden sakat olduğu ve iyileşemeyeceği de bilinmelidir. Alıcının satılana olağan dikkati harcamakla fark edebileceği ayıplardan satıcı sorumlu değildir. Satıcı ayıbın bulunmadığı konusunda güvence verirse ve ayıp ortaya çıkarsa satıcı sorumlu olur.

“Satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da ambalajına, üretici, ithalatçı veya satıcı tarafından tüketicinin kolaylıkla okuyabileceği şekilde malın ayıbına ilişkin açıklayıcı bilgiyi içeren bir etiket konulur. Bu etiketin tüketiciye verilmesi veya ayıba ilişkin açıklayıcı bilginin tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde açıkça gösterilmesi zorunludur”547. Bu hüküm karşısında TBK’nın 222’icin maddesinin tüketici işlerinde uygulanmayacağı kanaatindeyiz.

544 TEKELİOĞLU, s. 141.

545 TKHK’nın 10’uncu maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesine göre; “Tüketicinin, sözleşmenin

kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz.”

546 TBK’nın 222’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre; “Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada

alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. TBK’nın 222’inci maddesinin 2’inci fıkrasına göre Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur.”

547 TKHK’nın 10’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasına göre; “Satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da

ambalajına, üretici, ithalatçı veya satıcı tarafından tüketicinin kolaylıkla okuyabileceği şekilde malın ayıbına ilişkin açıklayıcı bilgiyi içeren bir etiket konulur. Bu etiketin tüketiciye verilmesi veya ayıba ilişkin açıklayıcı bilginin tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde

b. Ayıplı Hizmetin Varlığı

TKHK’nın 13’üncü maddesinde ayıplı hizmet düzenlenmiştir.

Ayıplı hizmet, “sözleşmede belirlenen süre içinde başlamaması veya taraflarca kararlaştırılmış olan ve objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan hizmettir”548. Sözleşmede belirlenen süre içinde kararlaştırılan hizmet edimi yerine getirilmezse borçlunun temerrüdü yerine ayıplı ifa hükümleri uygulama alanı bulur.

“Hizmet sağlayıcısı tarafından bildirilen tüketicinin ondan makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren hizmetler ayıplıdır”549. Sağlayıcı, hizmeti sözleşmeye uygun olarak ifa etmekle yükümlüdür550.

“Sağlayıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz”551. Bu hükümde de sağlayıcının reklamlarda yer alan açıklamalardan dolayı ortaya çıkan sorumluluktan kurtulma durumu düzenlenmiştir.

Sonuç olarak bir reklamda yer alan özelliklerden dolayı tüketicinin ayıba ilişkin hükümlere başvurabilmesi için reklamın satıcı ya da sağlayıcı tarafından yapılması şart değildir. Çünkü satıcı veya sağlayıcı yapmadıkları reklamlardan da sorumlu olmaktadır552.

açıkça gösterilmesi zorunludur. Teknik düzenlemesine uygun olmayan ürünler ise hiçbir şekilde piyasaya arz edilemez….”

548 TKHK’nın 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrasına göre; “Ayıplı hizmet, sözleşmede belirlenen süre

içinde başlamaması veya taraflarca kararlaştırılmış olan ve objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan hizmettir”.

549 TKHK’nın 13’üncü maddesinin 2’inci fıkrasına göre; “Hizmet sağlayıcısı tarafından bildirilen,

internet portalında veya reklam ve ilanlarında yer alan özellikleri taşımayan ya da yararlanma amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren hizmetler ayıplıdır”.

550 TKHK’nın 14’üncü maddesinin 1’inci fıkrasına göre; “Sağlayıcı, hizmeti sözleşmeye uygun

olarak ifa etmekle yükümlüdür”.

551 TKHK’nın 14’üncü maddesinin 2’inci fıkrasına göre; “Sağlayıcı, kendisinden kaynaklanmayan

reklam yoluyla yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya yapılan açıklamanın içeriğinin hizmet sözleşmesinin kurulduğu tarihte düzeltilmiş olduğunu veya hizmet sözleşmesinin kurulması kararının bu açıklama ile nedensellik bağı içermediğini ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz”.