• Sonuç bulunamadı

1.2. İki Kutuplu Sistemde Avrupa Bütünleşmes

1.2.3. Avrupa Ekonomik Topluluğu

AKÇT’nin kurulmasının ardından ortaya koyduğu gelişme, Avrupa’da sektör bazında olmaya daha geniş kapsamlı bir ekonomik birleşmenin gerçekleştirilmesi konusundaki görüşlerin ağırlık kazanmasına yol açmıştır86. Bu amaçla, 1955 yılında İtalya’nın Messina kentinde İtalya, Fransa, Batı Almanya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’un katılımıyla toplanan konferansta ülkeler, Avrupa’da güvenliğin sağlanması ve hayat standardının yükseltilmesi amacıyla özellikle taşıma, nükleer ve geleneksel enerji gibi alanlarda yoğunlaşılarak Avrupa entegrasyonunun genişletilmesi hakkında sundukları ortak memorandum ile daha geniş kapsamlı bir

84 Gençalp, a.g.e., s. 8-10, Kabaalioğlu, a.g.e., s.71-80. 85 Gençalp, a.g.e., s. 10.

entegrasyonun temellerini atmışlardır87. Konferansta, daha ileri bir birlik çalışması hakkında rapor hazırlanması için Belçika Dışişleri Bakanı Paul Henri Spaak başkanlığında görevlendirilen bir komite kuruldu. Rapor konferansa katılan ülkelere bir yıl sonra sunuldu88. Hazırlanan raporda AKÇT’nin yanında Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (AAET) adında iki yeni topluluk kurulması öneriliyordu. Mayıs 1956’da Venedik’te yapılan toplantıda AKÇT Dışişleri Bakanları, Spaak Komitesi’nin hazırladığı raporu görüşerek kabul etmiştir. Anlaşma taslağı üzerinde yapılan görüşmelerin ardından 25 Mart 1957’de Roma’da imzalanan anlaşmalar ile AET’nin yanı sıra AAET’de kurulmuştur Anlaşmaların yürürlüğe girdiği 1 Ocak 1958’de AET çalışmalarına başlamıştır. Roma Anlaşması’nda AKÇT’yi kuran Paris Anlaşması’nın aksine herhangi bir süre öngörülmemiştir89.

Roma Anlaşması’nın 2. maddesinde AET’nin amaçları; ortak bir pazarın kurulması ve üye devletlerin ekonomik politikalarının giderek yaklaştırılması yoluyla Topluluğun bütününde ekonomik faaliyetlerin uyumlu bir şekilde geliştirilmesini, sürekli ve dengeli bir büyümeyi, daha fazla istikrarı, yaşam standardının hızla yükselmesini ve Topluluğun bir araya getirdiği devletler arasında daha sıkı ilişkilerin kurulmasını sağlamaktır90.

Anlaşmanın 3. maddesinde amaçların hangi yollarla gerçekleştirileceğini açıklamaktadır. Bu kapsamda AET’nin göstereceği faaliyetler şöyle açıklanmıştır:

• Üye Devletler arasında gümrük vergileri ile malların ithal ve ihracındaki miktar kısıtlamaları ve eş etkili diğer tüm tedbirlerin ortadan kaldırılmasını, • Üçüncü ülkelere karşı ortak bir gümrük tarifesinin ve ortak bir ticaret

politikasının oluşturulmasını,

• Üye Devletler arasında kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımına ilişkin engellerin ortadan kaldırılmasını,

87 Bozkurt, a.g.e., s.92.

88 Halil Seyidoğlu, Uluslararası İktisat, 11.baskı, İstanbul, Güzem Yayınları, 1996, s.219. 89 Karluk, a.g.e., s.14.

• Tarım alanında ortak bir politikanın oluşturulmasını, • Taşımacılık alanında ortak bir politikanın oluşturulmasını,

• Ortak pazar içinde rekabetin bozulmamasını sağlayacak bir sistemin kurulmasını,

• Üye Devletlerin ekonomik politikalarının koordinasyonuna ve ödemeler dengesindeki bozuklukların giderilmesine imkan verecek usullerin uygulanmasını,

• Üye Devletler ulusal mevzuatının, ortak pazarın işleyişinin gerektirdiği ölçüde birbirine yaklaştırılmasını,

• İşçilerin istihdam imkanlarını iyileştirmek ve yaşam standartlarının yükseltilmesine katkıda bulunmak amacıyla bir Avrupa Sosyal Fonunun kurulmasını,

• Topluluğun ekonomik büyümesini yeni kaynaklar yaratarak kolaylaştırmaya yönelik bir Avrupa Yatırım Bankasının kurulmasını,

• Ticareti artırmak ve ekonomik ve sosyal kalkınma çabasını birlikte sürdürmek amacıyla denizaşırı ülke ve topraklar ile bir ortaklık kurulmasını, kapsar91.

Roma Anlaşması ile kurulan AET’nin, Avrupa Parlamentosu, Bakanlar Konseyi, Komisyon, Adalet Divanı ve Sayıştay olmak üzere beş organı vardır. Danışma görevi gören bir de Ekonomik ve Sosyal Komite kurulmuştur.

Roma Anlaşması’nın üçüncü maddesinden de anlaşılacağı üzere topluluğun öncelikli hedefi üyeler arasında ortak bir pazarın kurulmasını sağlamaktır. Anlaşma’nın 8. maddesinde ortak pazarın kurulması için 12 yıllık, aşamalı bir geçiş süreci öngörülmüştür. Bu süre içersinde üyeler birbirlerine karşı uyguladıkları gümrük tarifelerini kademeli olarak azaltıp sonunda kaldıracaklar ve üçüncü ülkelere karşı ortak gümrük tarifesi uygulamaya başlayacaklardır. Gümrük tarifelerinin indirilmesi süreci öngörülenden 18 ay önce, Temmuz 1968’de, tamamlanmıştır. Yine aynı yıl ortak gümrük tarifesi uygulamasına geçilerek ortak pazarın kurulması tamamlanmıştır. Ancak ortak pazarın kuruluşu için gümrük tarifelerinin indirilmesi

tek başına yeterli olmadığından bunun yanında dört temel serbestinin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bunlar, malların, kişilerin (yani emeğin), hizmetlerin ve serbest dolaşımıdır. Bunun gerçekleşebilmesi ve AET’nin işleyebilmesi için ise, Ortak Tarım Politikası, Ortak Ulaştırma Politikası, Ortak Rekabet Politikası, Ortak Dış Ticaret Politikası gibi politikalar da hayata geçirilmiştir.

1958-1965 yılları arasında AET içi ticaret, dış ticarete oranla 3 kat daha hızlı büyümüştür. Üye ülkelerin GSMH’leri anılan dönem içinde yıllık olarak ortalama %5.7, kişi başına gelirleri %4.5 oranında artmıştır. Tarımın bu dönemde üyelerin GSMH’lerindeki payı yarı yarıya azalmıştır. 1990’lı yıllara kadar bazı engeller kalmış olsa da işçilerin serbest dolaşımı önündeki engeller 70’li yılların sonunda büyük ölçüde kaldırılmıştır. 1975 yılında ise, üye ülkelerin Devlet ve Hükümet Başkanları’nın düzenli olarak Bakanlar Konseyi içinde toplanmaya başlamışlardır92. Bu politikaların yanı sıra üyelerarası ticareti kolaylaştırabilmek için 1979’da Avrupa Para Sistemi oluşturularak sonunda 1 Ocak 2000’den itibaren yürürlüğe giren tek para uygulamasına varacak olan ekonomik ve parasal birliğinde oluşması sağlanmıştır93.

Kıta Avrupası’ndan bağımsız ve ABD ile özel ilişkilerini korumayı temel alan bir dış politika izleyen İngiltere, Ocak 1960’ta AET’nin kurulmasının ardından ekonomik ve politik entegrasyon içermeyen Avrupa Serbest Ticaret Alanı’nı (EFTA) kurdu. Ancak EFTA’nın AET kadar başarılı olamaması İngiltere’nin Kıta Avrupası’ndaki politik etkisinin azalmaya başlamasına yol açtı. Bunun ardından İngiltere, Ağustos 1961’de AET’ye ilk başvurusunu yaptı. Ancak bu başvuruyu Fransa, ABD’nin, İngiltere’yle olan ayrıcalıklı ilişkilerinden dolayı Avrupa’daki etkinliğini arttıracağı endişesi ile reddetti. Ardından 1967’de tekrardan üyelik başvurusu yapan İngiltere, Fransa tarafından ikinci kez reddedildi. İngiltere, 1969’da üçüncü üyelik başvurusunu yapmasının ardından 1973’te İrlanda ve Danimarka ile birlikte AET’ye üye oldu94. Sonrasında ise 1981’de Yunanistan, 1986’da İspanya ve

92 John McCormick, Understanding EU: A Concise Introduction, 2nd. Edition, Palgrave, New York, 2002, s.68.

93 Nevzat Güran, Uluslararası Ekonomik Bütünleşme ve Avrupa Birliği, İzmir, 2. Baskı, Anadolu Matbaacılık, 2002, s. 157-158.

Portekiz, 1995’te de Avusturya, İsveç ve Finlandiya’nın katılımı ile AET’nin üye sayısı 15’e ulaşmıştır95.