• Sonuç bulunamadı

Avrupa Birliği aklama ile mücadelesini esas itibarıyla FATF tavsiyeleri ve BM Sözleşmeleri kapsamında şekillendirmektedir. Avrupa Konseyi Direktifleri ile mali sistemin aklamada bir araç olarak kullanılmasının engellenmesi amaçlanmaktadır. 10 Haziran 1991 tarihli ve 91/308/EEC sayılı Konsey Direktifinde, bu amaçla kredi kurumu ve mali kurumlara yönelik müşterilerinin kimliklerinin tespit edilmesi, kimlik ve işlemlere ilişkin kayıtların saklanması, şüpheli işlemlerin bildirilmesi, iç denetim ve eğitim programları oluşturulması gibi yükümlülükler düzenlenmiştir. 19 Kasım 2001 tarihli ve 2001/97/CE sayılı Direktifle, öncül suçlar ve yükümlü grupları açısından 91/308/EEC sayılı Direktiftin kapsamı genişletilmiştir.

Zaman içerisinde gelişen uluslararası standartlar dikkate alınarak hazırlanan 26 Ekim 2005 tarihli “Mali Sistemin Aklama ve Terörizmin Finansmanı Amacıyla Kullanılmasının Önlenmesine Yönelik 2005/60/EC sayılı Avrupa Konseyi Direktifi” ise 91/308/EEC sayılı Direktifi yürürlükten kaldırmıştır. Bu değişiklikle birlikte, aklama suçunun yanı sıra terörizmin finansmanı da Direktif kapsamına alınmıştır. Aklama ve terörün finansmanı suçlarının önlenmesine yönelik olarak yükümlü gruplarının müşterileri ile ilişkilerinde risk temelli bir yaklaşım benimsemeleri öngörülmüştür.

6.3.1. 91/308/EEC Sayılı Direktif

Avrupa Birliğinin aklama ile mücadele kapsamındaki 10 Haziran 1991 tarihli Mali Sistemin kara para Aklama Amacıyla Kullanılmasının Önlenmesi hakkında 91/308 sayılı Avrupa Birliği Konseyi (The Council of the European Union) Direktifi, mali sistemin aklamada araç olarak kullanılmasını engellemeyi amaçlamakta, bunu yaparken aynı zamanda sermaye akışını ve mali hizmetleri sınırlamamayı da öngörmektedir.

Direktifte yer alan öncül suçlar 1988 tarihli BM Viyana Sözleşmesinde yer

155 Aykın ve Avcı, a.g.m., s. 74.

alan uyuşturucu suçlarına paralel şekilde düzenlenmiştir. Direktifte önleyici tedbirler kapsamında;

- Mali kuruluşların müşterilerinin kimliklerini tespit etmeleri, - Kimlik tespitine konu iş ve işlemlere ilişkin kayıtları saklamaları, - Aklama şüphesinin bulunduğu durumlarda işlem yapmaktan

kaçınma ve bunu yetkili birimlere raporlamaları,

- Mali kuruluşun aklamada araç olarak kullanılmasını engelleme amacına yönelik olarak iç kontrol sistemi geliştirmeleri, - Mali kuruluşların çalışanlarını aklama ile mücadele konusunda

bilgilendirmeleri hususlarına yer verilmiştir.

6.3.2. 2001/97/EEC Sayılı Direktif

2001/97/EEC Sayılı Direktif 19 Kasım 2001 tarihinde onaylanan Finansal Sistemin Karapara Aklama Amacıyla Kullanılmasının Önlenmesine Dair 91/308 sayılı Direktifi değiştiren bir direktiftir. Direktifle getirilen en önemli değişikliklerden birisi kara para aklama ile mücadele kapsamındaki öncül suçlar, uyuşturucu suçlarının yanı sıra, organize suçlar, yolsuzluk suçları, sahtecilik, üye devletin ceza hukukunda ağır hapse neden olabilecek suçları da kapsayacak şekilde genişletilmiş olmasıdır. Diğer bir yenilik ise Direktifin kara para ile mücadele kapsamında getirilen önleyici tedbirlere ilişkin yükümlülüklerin; kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, denetçiler, muhasebeciler, mali müşavirler, belirli faaliyetleri çerçevesinde noterler ve bağımsız hukuk mesleği ile uğraşanlar, emlakçiler kumarhaneler ve 15.000 Euro’nun üzerinde nakit işlem gerçekleştiren değerli taş, maden, sanat eseri ticareti ve müzayedecilik işi ile uğraşanların tümü için geçerli hale getirilmesidir.

6.3.3. 2005/60/EC Sayılı Direktif

“Mali Sistemin Karaparanın Aklanması Amacıyla Kullanılmasının Önlenmesine İlişkin 1991/308/EEC sayılı Avrupa Topluluğu Konsey Direktifi”, 2005/60 sayılı Finansal Sistemin Karapara Aklama ve Terörizmin Finansmanı Amacıyla Kullanılmasının Önlenmesine Dair Direktif ile yürürlükten kaldırılmıştır. Üçüncü Direktif olarak da anılan bu direktifte AB üyesi ülkelerin kara para aklama ve terörün finansmanı ile mücadelede kapsamında mevzuatlarında yapmaları gereken düzenlemeler belirtilmiştir.

Direktifin 45 inci maddesi uyarınca tüm üye ülkelerin iç mevzuatlarını 15 Aralık 2007 tarihine kadar Direktife uygun hale getirmeleri zorunlu kılınmıştır.

Direktifin daha önceki düzenlemelere göre getirdiği en büyük yeniliklerden biri, direktifte sayılan bütün önleyici tedbirlerin terörizmin finansmanını da kapsayacak şekilde genişletilmiş olmasıdır. 2005/60 sayılı Direktifin 1 inci maddesinde; üye ülkelerin kara para aklama ve terörün finansmanını yasaklamaları gerektiği ifade edilmiş ve anılan maddenin 4 üncü fıkrasında terörün finansmanının, terörle mücadeleye ilişkin 13 Temmuz 2002 tarih ve 2002/475/JHA Konsey Çerçeve Kararının 1 inci ve 4 üncü maddeleri arasındaki suçlardan herhangi birini gerçekleştirmek amacıyla kullanıldığını veya kullanılacağını bilerek ya da kullanmak kastıyla doğrudan ya da dolaylı olarak fon toplanmasını veya sağlanmasını ifade ettiği belirtilmiştir.

2005/60 sayılı Direktifin 2 nci maddesinde Direktifte belirtilen tedbirleri uygulamakla yükümlü tutulan gruplar sıralanmış ve 2005/60 Sayılı Direktifin Uygulanmasına İlişkin 2006/70/EC Sayılı AB Direktifinde de anılan yükümlü gruplarına ilişkin ülkeler tarafından benimsenebilecek istisnalar belirtilmiştir.

2005/60 sayılı Direktif kapsamında; hak sahibi ve siyasi nüfuz sahibi kişiler tanımlanmış, isimsiz hesap açılması yasaklanmış, yüz yüze olmayan işlemler ve muhabir bankacılık işlemlerinin nasıl yürütülmesi gerektiği hususu belirtilmiş ve “Müşterini tanı ilkesi (Customer Due Diligence-CDD)”ne ilişkin ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler kapsamında basitleştirilmiş CDD ilkeleri belirlenmiş ancak anılan ilkelerin aklama veya terörün finansmanı riskinin oluşabileceği durumlarda uygulanamayacağı hüküm altına alınmıştır. Direktifte ayrıca alınması öngörülen tedbirlere ek olarak, nitelikleri gereği kara para aklama ve terörün finansmanı konusunda yüksek risk taşıyan işlemlerde genişletilmiş CDD tedbirlerinin uygulanması gerektiği de belirtilmiştir.

2005/60 sayılı Direktifte; yükümlülerin herhangi bir ekonomik ve hukuki sebebi bulunmayan karmaşık, olağandışı büyük çaplı işlemlerin, aklama ve terörizmin finansmanı ile bağlantılı olması ihtimaline karşı özel dikkat göstermeleri gerektiği vurgulanarak aklama veya terörün finansmanı suçunun işlendiğine ya da teşebbüs edildiğine dair bir bilgi, şüphe ya da

şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması halinde durumun FIU’a156 bildirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Yükümlülerin, aklama veya terörün finansmanı ile ilgili olduğu bilinen ya da şüphe duyulan işlemleri gerçekleştirmekten, FIU’yu bilgilendirmek için gerekli işlemler tamamlanıncaya kadar kaçınmaları gerektiği hususu 2005/60 sayılı Direktifin “Bildirim Yükümlülüğü” başlıklı üçüncü bölümde yer alan madde 24’te düzenlenmiştir. Aynı maddede ülke mevzuatlarına uygun olarak işlemin gerçekleştirilmemesi talimatının da verilebileceğini belirtilmiş ve şüpheli işlemi gerçekleştirmekten kaçınılması imkânsızsa ya da bunun şüpheli işleme taraf olanların izlenmesine engel olma ihtimali varsa işlemin gerçekleştirmesi ve hemen ardından da yetkili otoritelere bilgi verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Direktifte, uluslararası işbirliğinin geliştirilmesinin aklama ve terörün finansmanıyla mücadelede bir zorunluluk olduğu yaklaşımı benimsenmiş ve üye devletlerin FIU’ları arasında bilgi değişiminde bulunulması gerektiği ifade edilmiştir.

6.3.4. 2006/70EC Sayılı Direktif

1 Ağustos 2006 tarihli Direktif 2005/60EC sayılı Üçüncü Direktifin uygulamasına ilişkin hususlarda düzenleme yapmaktadır. Bu hususlar:

1- Üçüncü Direktifte yer alan (md 3(8)) politik nüfuz sahibi kişilerin teknik yönleri ile birlikte tanımlanması,

2- Aklama ve terörün finansmanı açısından düşük risk taşıyan durumlarla ilgili değerlendirmelere ilişkin teknik kriterlerin ortaya konulması (3. Direktif md. 11(2) ve 11(5)’te yer alan),

3- Çok sınırlı olarak veya geçici nitelikte finansal faaliyetlerde bulunan gerçek ve tüzel kişilerin durumlarının değerlendirilmesine ilişkin teknik kriterlerin belirlenmesi ( 3. Direktif md. 2(2)’de yer alan).

konularına ilişkindir.

156 FIU (Mali İstihbarat Birimi – Financial Intelligence Unit)

6.4. Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (International