• Sonuç bulunamadı

AVRUPA BİRLİĞİ ULATIRMA POLİTİKASI’NDA ENERJİ SEKTÖRÜNÜN YERİ VE ÇEVRE ÜLKELERLE İLİKİLER

Birlik,fonları daha çok alt yapı bağlantılarının sağlanması, çoklu işlevsellik, çoklu ulaşımın gelişmesine katkı, daha çok güvenlik ve bu ilkelerin yerine getirilmediği durumlarda hibenin geri alınması şartlarına bağlanmıştır.

(www.ikv.org.tr/pdfs/c10e9c58.pdf, s.14)

2.4 AVRUPA BİRLİĞİ ULATIRMA POLİTİKASI’NDA ENERJİ SEKTÖRÜNÜN

Komşu ülkelerle stratejik enerji ortaklığının geliştirilmesi Avrupa Komşuluk Politikası’nın en temel unsurlarından birisi niteliğindedir. Özellikle enerji temininin güvenliği konusunda komşu ülkelerle ortaklık hayati bir önem taşımaktadır. Zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarıyla (Rusya, Hazar Havzası, Orta Doğu ve Kuzey Afrika) çevrelenmiş olan birlik, dünyanın en büyük enerji ithalatçısı ve ikinci büyük enerji tüketicisi konumunda bulunmaktadır. Tahminlere göre birliğin enerji ithalatına bağımlılığı 2030’a kadar, bugünkü %50 oranından %70 oranına çıkacaktır. Bu nedenle, eylem planları enerji konusunda işbirliği ve diyaloğu artırmak üzere somut adımlar içermektedir. Bu adımların içerisinde enerji verimliliği ve enerji tasarrufu gibi konuların yanı sıra, yenilenebilir enerjinin kullanılması ve enerji teknolojilerinde işbirliğinin sağlanması yer almaktadır. Bu kapsamda komşu ülkelerin “Akıllı Enerji Programı” gibi uygulamalara ve AB’nin diğer düzenleyici uygulamalarına katılımı teşvik edilmektedir. Bu kapsamda eylem planları ve Hazar Havzası’nı kapsayan Avrupa Devletler Arası Petrol ve Gaz Taşımacılığı (Interstate Oil and Gas Transport to Europe_INOGATE) programı gibi var olan ikili ve bölgesel girişimleri geliştirme yönünde bir politika izlenmektedir. (TC Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, 2007:160-161)

Dünyada ispatlanmış petrol ve doğal gaz rezervlerinin %70’inden fazlasını içeren Orta Doğu ile uzantısı olan Kafkaslar ve Orta Asya, ABD ve tüm Batı için olağanüstü stratejik bir öneme sahiptir. (Kahramanyol ve Yavuz, 2006:91)

Bizim son yılarda ihmal ettiğimiz Avrasya, Amerika, AB, Çin ve Hindistan için giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Çünkü enerji kaynakları buradadır.

Enerjisinin yüzde 80’ini ithal eden AB için bu bölgeden çıkan doğal gaz ve petrol giderek hayati önem kazanmaktadır. Hazar’a kıyısı olan ülkelerden Azerbaycan, İran, Kazakistan, Rusya ve Türkmenistan’ın ispatlanmış petrol rezervi 4,5 milyar ton, muhtemel rezervleri ise 18 milyar tondur. Bu ülkelerin 2010 yılında 140, 2015’te 215 milyon ton ihracat yapmaları beklenmektedir. 2015’te Hazar Bölgesi günde 4,7 milyon varil petrol üretip, çoğunu ihraç edebilir duruma gelecektir ki bu da, Suudi Arabistan’ın 7,6, İran’ın 3,5 ve ABD’nin günlük 1,9 milyon varil petrol ihraçları göz önüne alındığında hiç te küçümsenmeyecek bir miktar olacaktır. ( Kahramanyol ve Yavuz, 2006:93)

Bölgeler ve şehirler arasında yüzyıllardan beridir belirli oranlarda rekabet yaşanmaktadır. Ancak bölgesel rekabet edebilirliğin son dönemde önem kazanmasının temel nedeni bölgelerin giderek küresel ekonomilerin dinamoları haline gelmeleridir. ”Mekansız Ekonomi” ve “Coğrafyanın Sonu” gibi görüşlerin aksine üretim dünya genelinde belirli bölgelerde yoğunlaşmakta, bölgesel ihtisaslaşmalar gerçekleşmekte ve farklı bölgelerin farklı alanlarda uzmanlaştıkları ve öne çıktıkları görülmektedir. (ECORYS.The Competitivencis of Places and Spaces,A Position Paper, 21 May 2004.Brussels, 12.12.2006 <http://www.ecorys.nl/> Zikreden Kara, 2008:8)

Avrupa Birliği’nce rekabet edebilirlik konusuna verilen önem son dönemde güçlü bir şekilde Lizbon Stratejisi çerçevesinde ortaya konmuştur. Lizbon Stratejisi, Avrupa Konseyi’nin 23-24 Mart 2000 tarihlerinde yaptığı olağanüstü zirve sonrasında ortaya koyduğu büyüme ve istihdam stratejisidir. Lizbon Stratejisi’nde, AB’nin amacının birliği 2010’da sürdürülebilir ekonomik büyümeyi, daha fazla ve iyi iş imkanlarıyla ve daha büyük sosyal uyumla sağlama yeteneğine sahip, dünyanın en rekabetçi, en dinamik, bilgiye dayalı ekonomisi haline getirmek olduğu bildirilmiştir.

Temelde ABD ve Uzak Doğu’da gelişen ekonomiyle rekabet edebilirlik açığını kapatmak üzere hazırlanan Lizbon Stratejisi, yapısal göstergelerin, kalkınma politikalarının oluşturulması, gözlemlenmesi ve değerlendirilmesi için ana referans doküman olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Stratejinin temel hedefleri şunlardır:

- Bilgiye dayalı ekonomiye geçişe hazırlanmak.

- İnsan kaynaklarına yatırım yapmak, sosyal dışlanmaya karşı mücadele etmek.

- Uygun ekonomik politikalar uygulayarak ekonomideki sağlıklı görünümü ve olumlu büyüme beklentilerini muhafaza etmek. (Kara, 2008:125)

Avrupa Birliği tüm bu rekabet şartlarına karşı hazırlıklı olmak adına yapılan hamleleri belirli plan programlar doğrultusunda yapmaktadır. Bölge devletleriyle yapılan ikili ve çoklu anlaşmalar ile çıkarların korunması ve gelecekte daha güçlü konumlanma isteği AB’nin özellikle Orta Asya ülkeleriyle olan ticari, sosyal ve kültürel etkileşimini artırmasına neden olmuştur.

AB Komisyonu,1994 yılında Asya ülkelerine yönelik bir strateji hazırlamış ve bunu Yeni Asya Stratejisi’ne Doğru başlığı altında yayınlamıştır. Buna göre AB’nin bölge ülkeleriyle işbirliğinin güçlendirilmesi, dengeli bir ekonomik, politik, sosyal ve kültürel ilişkilerin kurulması ve karşılıklı eşitliğe dayalı bir işbirliğinin sağlanması amaçlanmıştır. (Karluk, 2005:337)

Avrupa Birliği, Güney Asya (Afganistan, Bangladeş, Butan, Hindistan, Maldivler, Nepal, Pakistan, SriLanka), Güneydoğu Asya( Brunei Darusselam, Burma/Myanmar, Kamboçya, Endonezya, Laas, Filipinler, Singapur, Tayland, Vietnam, Doğu Timor), Kuzeydoğu Asya (Çin, Hong Kong, Mako, Japonya, Kuzey Kore, Güney Kore, Tayvan), Orta Asya (Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekisan), Avustralya ve Yeni Zelanda ile ticaretin geliştirilmesine yönelik anlaşmalar imzalanmıştır. Ortaklık ve işbirliği anlaşmalarının temel hedefi, başta çoğulcu parlamenter demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin gözetilmesi, insan haklarının korunması ve piyasa ekonomisinin güçlendirilmesi olmak üzere taraflar arasında ortak değerlerin vurgulanması yoluyla, altı ülkenin Avrupa’ya yakınlaşmasıdır. (Karluk, 2005:337-338)

KEI Bölgesi’nde ise, özellikle Rusya ve Azerbaycan’da bulunan zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarını dünya pazarlarına taşınması amacıyla başlatılan (Mavi Akım) veya planlanan (Bakü-Ceyhan) boru hattı projeleri, Avrupa’nın uzun dönemde enerji ihtiyacının güvence altına alınması bakımından önem arz etmektedir.

(2.Ulusal Demiryolu Kongresi, 1997:51, Zikreden Dartan ve Hatipoğlu, 2001:87)

Söz konusu projeler, yalnız KEI Bölgesi’nde değil, aynı zamanda Orta Asya’daki enerji kaynaklarının da dünya pazarlarına taşınmasında rol oynayacaklardır. Buna bağlı olarak, Avrupa sermayesinin ortak olacağı diğer sektörlerin de (petro-kimya, plastik) kurulması, KEI bölgesinin iktisadi kalkınmasında temel adımları oluşturacaktır. Söz konusu boru hatları projeleri, KEI bölgesinde birkaç ülkeden geçeceği için bu ülkeler arasındaki ilişkilerin yoğunlaşmasına ve böylece bölgede barışın sağlanmasını zorunlu hale getirecektir. KEI bölgesinde üye devletler arasında ekonomik menfaatler temelinde sağlanacak bir barış ortamı, bu bölgeye yakın olan AB içinde hem siyasi hem de iktisadi bakımdan önemli bir gelişme olacaktır. (Dartan, Hatipoğlu, 2001:87)

AB’nin ülkelerle yaptığı ikili anlaşmalara birkaç örnek verilebilir. Örneğin AB’nin Kazakistan ile ilişkisinin temelini 23 Ocak 1995’te imzalanan ve 1 Temmuz 1997’de yürürlüğe giren Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması oluşturmaktadır. (Dartan, Hatipoğlu, Dikkaya, 2001:112)

Kazakistan, AB’nin Orta Asya’daki en büyük, tüm eski Sovyet Cumhuriyetleri arasında ise üçüncü büyük ticaret ortağıdır. Taraflar arasında gerçekleşen 2006 yılı toplam ticaret hacmi 17 milyar eurodur. Kazakistan’ın, AB’nin toplam ticaretindeki payı %0.7 iken, Kazakistan’ın toplam ticaretinde AB’nin payı %36.1’dir. Ülkenin AB’ye ihraç ettiği ürünlerin büyük kısmı yakıt başta olmak üzere maden ürünlerinden oluşmaktadır. Diğer ihraç ürünleri ise sırasıyla; hammadde, demir, çelik ve ağır sanayi mallarıdır. AB’nin Kazakistan’a ihraç ettiği ürünlerin büyük kısmını makine ve ulaşım ekipmanları oluşturmaktadır.

Kazakistan TACIS Programı çerçevesinde yardım almakta ve devletler arası TRACECA ve Avrupa’ya Ülkeler Arası Gaz ve Petrol Taşınması (INOGATE) programlarına da aktif olarak katılmaktadır. AB, Orta Asya’da bölgesel işbirliğini sağlayabilmek ve bunu sürdürülebilir kılmak için Kazakistan’ı temel ortaklarından biri kabul etmektedir.

Kırgızistan ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkinin temelini oluşturan Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması ise 9 ubat 1995’te imzalanmış, 1 Temmuz 1999’da yürürlüğe girmiştir. AB’nin Kırgızistan’daki öncelikli alanları; kurumsal, hukuki ve idari reformların ve özel sektörün desteklenmesi, ekonominin ve alt yapının geliştirilmesi için yardım edilmesidir. (Dartan, Hatipoğlu, Dikkaya, 2001:113)

Bölge ülkeleriyle Avrupa Birliği arasında gelişen bir ticaret hacmi vardır.

Kazakistan başta olmak üzere tüm Orta Asya ülkeleri, kendi coğrafyalarına AB tarafından yapılacak doğrudan ve dolaylı yatırımlarının artırılmasını istemektedirler.

Bölge ülkelerinden Birliğe yapılan ihraç malları genel olarak; maden ürünleri, hammadde, yakıt, demir ve çelikten oluşurken, Avrupa Birliği’nden ithal edilen mallar; makine, ulaşım ekipmanları, elektrikli aletler ve gıda mallarından ibarettir.

2.5. TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ’NE UYUM SÜRECİNDE UYGULADIĞI