• Sonuç bulunamadı

I. IV YÜZYILDA KADAR ROMA İMPARATORLUĞU

I.II. Siyasi Gelişmeler

1.3. Kavimler Göçü Başlama Süreci

1.3.2. Atillanın Doğu Roma Stratejisi

Germenler, İranlılar, Slavlar, Fin -Ugorlar, Üçogur, Beşogur, Altıogur, Onogurlar, Saraogurlar, Akatirler, Sabarlar gibi Türk topluluklarının eklenmesiyle birlikte sayıları 45’i bulan birbirinden farklı topluluklar, Hun liderinin önderliğinde bir araya getirilmişlerdi. Germen kavimleri başlarında kendi yöneticilerinin bulunduğu siyasi

yönden ise Hun idaresine tabi olarak kalabalık topluluğun bir parçasını oluşturmaktaydı80.

Bütün bu toplukların Attila’nın karizmatik liderliği etrafında itaat altına alınmış olması Attila’ya yapacağı seferlerde güven içerisinde rahat hareket etme imkânı sağlamıştır. Attila döneminde Hunların dış politikasında, temeli Uldız tarafından atılan ve şekillendirilen siyaset tarzının devam ettirildiği görülmektedir. Batı Roma ile ilişkilerde dostane şekilde sürdürme politikası güdülürken Doğu Roma ise her fırsattan yararlanılarak baskı altına alınamaya çalışılmıştır. Margus anlaşması sonucunda teslim edilen Hun önde gelenlerinin kaçak oğulları, Doğu Roma İmparatorluğunun sınırları içinde idam edilmişti. Bu tutum hem Hunların iç politikasına yönelik mesajlar içermekteydi hem de Doğu Roma’ya yönelik baskı altına alma politikasının devam edeceğinin en etkili göstergesidir.

Hunlar 440 yılından itibaren Doğu Roma üzerinde uygulanan baskıyı artırmaya başladılar. İmparator II.Theodosius anlaşmanın ekonomik yaptırımları içeren maddelerini yerine getirmekte oldukça ağır davranmaktaydı. Yıllık vergiyi göndermede ihmalkârlık göstermeye başladı. Antlaşmanın önemli maddelerinden biri olan esirler konusunda ise hem kaçaklara göz yumulurken hem de Got asıllı Arnegisclus gibi bazı kaçaklara da general rütbesi verilerek bizatihi Hunlar ile mücadelenin saflarında kullanılmak için önemli görevlere getiriliyordu. Bu durum Doğu Roma İmparatorluğunun dış siyasette izlediği genel bir anlayışın yansımasından ibaretti. İmparatorluk saldırılara engel olamadığı dönemlerde tehdidi ortadan kaldırmak veya saldırıların şiddetini düşürmek için barış maddi güç ile sağlanmaya çalışılmıştır. Sükûnetin sağlanmasından sonra varılan

79 Gülçin Çandarlıoğlu, İslam Öncesi Türk Tarihi ve Kültürü, Türk Dünyası Araştırma Vakfı, İstanbul,

2003, s.29; Kafesoğlu, s.77.

şartların yerine getirilmesinde ya oldukça ağır davranılmış ya da zamana yayılarak hiç biri yerine getirilmemiştir.

II.Theodosius oyalama ve zamana yaymaya dayanan bu stratejinin meydana getireceği tehlikenin farkındaydı. Bu amaçla adını taşıdığı I. Theodosius’un başkenti korumak için inşa ettiği duvarı güçlendirdi. Deniz kıyısından gelecek saldırılar için önlemler alınması için talimatlar verdi.440 yılında stratejik öneme sahip Kartaca’nın Vandalların saldırısına uğraması sonucunda Doğu Roma İmparatorluğu yardım etmek amacıyla harekete geçti. Kartaca’nın hâkimiyetini ele geçirmek hem Doğu hem de Batı Roma’nın güvenliğinin tehdit altında bulunması anlamını taşımaktaydı. Kartaca da düşman bir güç tarafından oluşturulacak deniz gücü imparatorluğun her iki bölümüne kolayca saldırma imkânı oluşturulabilirdi. Derhal Kartaca’da Vandal hâkimiyetini ortadan kaldırmak amacıyla başkent Constantinopolis’ten 1100 gemi hazırlanarak Vandallar üzerine gönderildi. Kartaca’yı Vandallar’dan kurtarmak amacıyla batıya yapılan askeri sevkiyat doğu sınırında fırsat bekleyen Perslere imparatorluk kontrolünde olan Ermenistan’a saldırması için uygun bir fırsat sağlamıştı. Eftalit ’lerin Pers güçlerine karşı yaptıkları ani saldırı sonucunda Ermenistan kuşatmasını kaldırarak bu bölgeden

çekilmek zorunda kaldı81.

Doğu Roma İmparatorluğu’nun askeri gücünün bu şekilde bölünmesi büyük bir askeri zafiyete neden oldu. Doğu Roma İmparatorluğunun kuzey sınırı, Balkanlar bölgesi savunmasız kaldı. Bu gelişmeleri dikkatle takip eden Attila Hunları, Tuna üzerinden Balkanlara doğru rahatça hareket etme imkânı buldu. Castra Constantia kalesi ele geçirilerek imparatorluğun Tuna yönündeki savunma hattı çökertildi. Doğu Romalı yöneticiler Attila’nın bu saldırısını yapılmış olan anlaşmaların ihlal edildiği anlamına geldiğini belirttiler. Attila ise saldırının sebebi olarak Margus Piskoposunun Hun mezarlarına karşı saygısız girişimini gerekçe olarak gösterdi. Taraflar arasında anlaşma sağlanamaması üzerine Hun ordusu harekete geçti. Viminakion (Kostolac) alındı. Margus Piskoposu hayatına karşılık olarak Margus şehrini Hunlara teslim etti. Singidunum (Belgrad) şehri ise yerle bir edildi. Tuna sınırının korunmasında stratejik özelliğe sahip Sirmium şehri, ahalisiyle birlikte ele geçirildi. Doğu Roma İmparatorluğundan alınmış olan stratejik kaleler, imparatorluğun Balkanlardaki savunma

hattının Hun saldırılarını engelleyemeyecek durumda olduğunun göstermektedir82.

81 Baştav, s.1374; Thompson, s.104; Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hunları, s.104.

Alınan ve tahrip edilen kaleler ile birlikte Balkanlarda Hun ilerlemesine engel olabilecek bir güçte kalmamış oluyordu. İmparatorluğun içine düştüğü bu zor durumdan Aetius, Hunlarla olan iyi ilişkilerini kullanarak ve varılacak anlaşmanın güvencesi olarak

oğlunu rehin bırakma şartıyla anlaşma yapılmasını sağladı (442) 83.

Ancak bu anlaşma sürecini Doğu Roma İmparatorluğu yine zaman kazanmak için kullandı. İmparator geçen bir yılın sonucunda, Attila’nın esirler ve katlanarak artan vergi borçlarının ödenmesi talebine olumsuz yaklaşması, Hun saldırılarının yeniden başlamasına neden oldu. Attila gerek konumu ve sahip olduğu kalabalık nüfusu gerekse de silah üretim yerleri nedeniyle Ratiaria’ya saldırarak ele geçirdi. Şehrin alınması ile

birlikte çok sayıda esirde ele geçirilmiş oldu84. Hunların eyaletlerin içine yapacağı

saldırılarda arkadan gelecek tehditler böylece ortadan kaldırılmış oldu.

Hunlar, Doğu Roma İmparatorluğu’na yönelik 441-447 tarihlerini kapsayan dönem içerisinde Balkan coğrafyasında gücünün merkez ekseni konumunda olan müstahkem mevkileri almaya yönelik askeri stratejiye göre hareket ettiler. Bu hedef alan, Constantinopolis’in Trakya’daki hinterlant alanından başlayarak Sirmium, Serdica (Sofya), Naisus (Niş),Viminacium (Kostalak), Margus ve Singidinum’a ulaşan 600 km² kuş bakışı bir alanı kapsamaktaydı. Naisus, Serdica ve Ratiaria’nın alınması ise Trakya akınları için başlangıç konumunda bulunuyordu. Hun askeri stratejisi oldukça hızlı

hareket eden atlı ve okçu askeri varlığa dayanmaktaydı85.

Nischava Nehri civarında bulunan konumu ve sahip olduğu silah üretim tesisleri nedeniyle oldukça stratejik konumda olan Niş şehri talan edildi. Sofya (Sardica) ve Philippolis (Filibe) alınarak yağmalandı. Böylece İmparatorluğun Avrupa’nın bu bölümünü koruması mümkün olamayacaktır. Theodosius’un gönderdiği Arnegisclus ve Areiobindus komutasındaki ordusu Attila tarafından hezimete uğratıldı. Athyras (Büyükçekmece)’ın alınmasıyla başkentin surlarına yaklaşılmıştı. Attila saldırılarının yönünü askeri imkânlar çerçevesinde başkente yönlendirmek yerine Chersonoesus’ a çekilmek durumunda bırakılan Aspar güçlerinin kalan bakiyeleri üzerine göndererek onları tamamen dağıtmıştır. Oluşan bu tehdit sonucunda İmparator anlaşmak üzere komutanlarından Perslere karşı verdiği başarılı mücadele ile ünlenen Anatolius’u görevlendirdi. Bu anlaşma sonucunda yıllık ödenecek vergilerin miktarı 2100 libre altına

83 Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hunları, s.106.

84 Thompson, s, 117.

85 Edward N. Luttwak, Bizans İmparatorluğunun Büyük Stratejisi, Çev. M. Efe Tozcu, İstanbul, Epsilon

çıkarıldı. Geciktirilen önceki vergiler ise imparatorluk hazinesine 6000 librelik ekstra bir yük oluşturdu. İmparatorlukla yapılan anlaşmaların değişmeyen maddesi olan kaçaklar için ödenecek bedel ise 12 libreye yükseltildi.443 yılında Doğu Roma İmparatorluğu yaptığı anlaşma sonucunda Balkanlarda kaybettiği yerler ve savunma hatlarının kırılması nedeniyle imparatorluğun başkenti saldırılara açık bir hale gelmişti. Bu amaçla yeni limeslerin kurulması için görevlendirilmeler yapılarak hızla çalışmalar başlatıldı. Attila’nın yaptığı tahribatlara karşı başlatılan çalışmaların bitirilmesi için Hunlardan gelen elçiler ve aktardıkları şikâyetler imparatorluk sarayında dikkatle incelenmiş ve heyetler ülkelerine hediyelerle mutlu bir şekilde gönderilerek barış sürecinin

bozulmaması hedeflenmiştir86.

Attila 447 tarihinde idaresi altındaki milletlerle birlikte 441 yılındaki saldırıya göre daha büyük bir güçle saldırıya geçti. Bu dönemde Doğu Roma İmparatorluğu ise Anatolius barışından itibaren doğal felaketlerin ve afetlerin neden olduğu oldukça güç bir dönemden geçmekteydi. Uzun süren kışları bir sonraki yıl sel felaketleri izlemişti. Başkentte, 445 yılında ise birçok başkentlinin ölümüne neden olan Circus isyanı meydana gelmişti. Ortaya çıkan veba ve kıtlık ise felaketlerin boyutunu daha da artırmıştı. 447 yılında başkentte meydana gelen ve Trakya’dan Çanakkale Boğazı’na ve Ege Adalarına kadar etkili olan deprem dört ay süresince büyük tahribatlara, yıkıma ve ölümlere neden oldu. Depremin şiddeti, başkentin en önemli savunma yapısını oluşturan Anthemius duvarlarında büyük yıkıma sebep oldu. Duvarın 57’den az olmayan kulesi yıkılırken duvarda büyük bir tahribat oluşmuştu. Bizans İmparatorluğu büyük deprem felaketleri ile sarsılırken meydana gelen sel felaketiyle birlikte yıkımların ve ölümlerin sayısı katlanarak arttı. Ortaya çıkan veba ise ölümlere binlerce yeni ölümüler ekleyerek felaketin boyutunu daha da arttırdı. Doğu Roma İmparatorluğu kuzey sınırında risk alacak

konumda bulunmuyordu87.

İmparatorluk ekonomik olarak da büyük bir mali kriz içinde bulunuyordu88.

Attila’nın Doğu Roma üzerine düzenlediği büyük saldırısının asıl hedefi imparatorluğun bu bölümü üzerinde tam bir hâkimiyet kurarak imparatorluğun batı kanadına sefer düzenlemekti. Böylece Attila, her iki Roma’yı da hükümdarlığı altına alarak cihan

hâkimiyeti düşüncesini gerçekleştirmiş olacaktı89.

86 Thompson, s111; Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hunları, s.106.

87 Thompson s.117-18.

88 Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hunları, s.106.

Başkent Kostantinopolis valisi Flavus’un yönetiminde ve Demeler(Siyasi partiler) katılımıyla zarar gören surlar ve kuleler iki aylık bir zaman da onarıldığı gibi yeni surlar eklenerek şehri koruyan üçlü bir hat oluşturulmuştu. Dacia Ripensis’te Utus (Vid) nehri yakınlarında yapılan savaşı Hunlar kazanmasına rağmen çok sayıda askeri kayba

uğradı90. Bu seferin en önemli sonucu Trakya’nın en büyük merkezi olan

Marcianapolis’in alınmasıydı. Hunlar surlarla güçlendirilen başkente saldırmadılar. Balkan topraklarına yönelen Hun güçleri İllyricum, Trakya, Dacia, Moesia ve İskitya eyaletlerinde büyük yağma olaylarına sebep oldular. Doğu Roma İmparatorluğu yaptığı anlaşmaların ağır ekonomik baskısı ve bunun ödenmesi için artırılan vergilerle oluşturulan kaynaklar, siyasi ve toplumsal huzursuzluğun oluşmasına neden oldu. İmparatorluk baskıların sebebi olarak gördüğü Attila’yı ortadan kaldırmak için tek çıkar yol olarak bir suikast girişiminde görüyordu. Attila’nın sağ kolu olan ve yapılan anlaşmaların şartlarını görüşmek üzere Doğu Roma başkentinde bulunan Edeco’ya imparator Theodosius üzerinde oldukça etkili olan haremağası Chrysaphius tarafından bu teklif götürüldü. Attilaya bağlı olan Edeco, içinde bulunduğu ortam gereği olsa gerek teklifi kabul ettiğini belirtti. Hunların kendisine olan sadakatinin devam ettirebilmesi için ayrıca 50 libre altına ihtiyaç olacağını belirterek temin edilmesini istedi. Kurulan plan gereği hiçbir şeyden haberi olmayan heyetin üyesi Maximinus, soylu bir kişilik ve yüksek rütbe sahip konumda bulunurken Bigilas ise heyetin tercümanı konumundaydı. İmparatorluk heyeti Priskos’un da dâhil olmasıyla 449 tarihinde görüşmeler için

başkentten ayrıldı91.

Edeco Constantinopolis sarayında kendisine yapılan teklifleri ve düzenlenecek olan suikast planının ayrıntılarını Atilla’ya en ince detayına kadar anlatı. Suikast planını tam olarak ortaya çıkarmak için Edeco kendisine oldukça güven duyan Bigilas’a altınların getirilmesi zamanının geldiğini bildirdi. Bigilas üzerinde 50 libre altın ile yakalanarak tutuklandı. Attila paranın getirilmesinin asıl amacını itiraf etmediği takdirde oğlunu öldüreceğini belirtti. Bunun üzerine Bigilas, yapılan planı tüm detaylarıyla anlatmak durumunda kaldı. Edoco’nun bu sadakati sayesinde Doğu Roma İmparatorluğu’nun

Attila’dan kesin kurtuluş çaresi olarak gördüğü sinsi planı da çökmüş oldu92.

90 Thompson, s.119.

91 Thomson, s.130-31.

Doğu Roma ile Attila arasında yaşanan büyük gerilimi çözme işi deneyimli ve Attila nazarında itibar gören Anatolius ve Nomus’un üzerindeydi. Zengin hediyeler ve başarılı diplomatik dil ile 450 yılında Doğu Roma’nın kazançla çıktığı üçüncü Anatolius

anlaşmasını yapmayı başardılar93.