• Sonuç bulunamadı

2. YAPAY ZEKÂNIN ASKERİ SAHADAKİ YANSIMALARI

2.2. Askeri Alanda Robotik Çalışmalar

40

entegrasyonu ile sivil ve askeri analistlere destek sağlaması hedefiyle gerçekleştirildiği ifade edilmektedir. Veri temelli istihbarat ve öngörü sağlamaya yönelik proje için Savunma Bakanlığı’nın Silikon Vadisi ile gerçekleştirdiği işbirliği, etik kaygılar nedeniyle uluslararası alanda olduğu kadar bizzat projede yer alan şirketlerin çalışanları tarafından da tepkiyle karşılanmıştır. Proje kapsamında Savunma Bakanlığı ile işbirliği gerçekleştiren temel paydaşlardan olan Google, çalışanlarının savaş alanında kullanılacak yapay zekâ teknolojilerinin geliştirilmesinde yer almama yönündeki imza kampanyaları ve protestoları ile uluslararası gündemde yer almış, şirket daha sonra Maven Projesi’ndeki sözleşmesini yenilemeyerek projeden çekildiyse de93 orduyla farklı alanlarda işbirliğine devam etmiştir.

Askeri alanda yapay zekâ sistemlerinin kullanımındaki artış, konuya ilişkin kavramsal ve uygulamalı çalışmaları beraberinde getirmiş, uluslararası aktörler tarafından bu sistemlerin kullanımının faydaları ve zararlarına yönelik kapsamlı çalışmalar gerçekleştirilmeye başlanmış ve insanın karar alma döngüsündeki rolü tartışmaların temelini oluşturmuştur. Özellikle otonom silahların kullanımı ve insanın karar alma döngüsünün tamamen dışında bırakılması devletler arasında bir tartışma konusu olmakla birlikte, bazı devletlerin uluslararası kuruluşlar nezdinde tamamen yasaklama çağrısında bulunurken diğer devletlerin ise ulusal alanda askeri alanda yapay zekâ kullanımına yönelik Ar-Ge çalışmalarına devam ettikleri gözlemlenmektedir.

41

sensörler, karşılık verme yöntemine karar veren işlemciler ve bulunduğu ortamı değiştirici kararı ortaya koyan uygulayıcılar olmak üzere üç temel bileşeni olan insan yapımı aletler şeklindeki robot tanımlaması özellikle askeri alandaki çalışmalarla gösterdiği uyum dolayısıyla en elverişli seçenek olarak değerlendirilmektedir.94 Karşılık verme yönteminde karar veren işlemciler yapay zekâ sistemleri olabilmekte ve böylece, askeri kullanım üzerine geliştirilen bir robotun savaş alanındaki yöntem belirleme kararında insan rasyonalitesi yerine yapay zekâ sisteminden faydalanılmaktadır.

Robotik çalışmalar ile ilgili en önemli nokta, robotik devrimin belirli bir bölge ya da devlet hegemonyasında değil dünyanın her yerinde gerçekleşmesidir. İnovasyonun dinamikleri, dünyanın her yerinde kolaylıkla sürdürülebilir bir dönüşüm yaşanmasını mümkün kılmaktadır. Saldırı amaçlı kullanılabilecek yüz tanıma, görüntü işleme, yönlendirme ve planlama algoritmaları ile çok aktörlü sürü çerçeveleri gibi yazılım bileşenlerine teknolojik gelişmelerdeki “açık kaynak” (open source) eğilimi dolayısıyla tüm aktörler tarafından kolaylıkla erişim sağlanmaktadır.95 Bu durum, askeri amaçlarla kullanılmak üzere gerçekleştirilen robotik çalışmaların yalnızca ulus devletler tarafından gerçekleştirilmediği, devlet dışı aktörler tarafından da erişim sağlandığı bir dünya tahayyülünü giderek daha mümkün hale getirmektedir.96

Askeri alandaki robotik çalışmaların artışındaki temel motivasyon, savaş alanında daha çevik hamlelerde bulunarak üstünlük sağlama hedefi olarak ortaya çıkmaktadır.

İnsanların karşılaştığı zararları azaltarak ve daha güvenli ve hassas bir operasyon süreci yürüterek bir yandan fazla dikkat gerektiren işlemlerde insan kaynaklı dikkatsizlik nedeniyle ortaya çıkabilecek zararlar en aza indirilirken diğer yandan algoritmik karar

94 P. W. Singer, Robotik Savaş: 21. Yüzyıldaki Robotik Devrim (Çev. Murat Erdemir ve Tüba Erem Erdemir), 1. Baskı, Ankara, Buzdağı Yayınevi, 2015, s. 87.

95 Miles Brundage et al., “The Malicious Use of Artificial Intelligence: Forecasting, Prevention, and Mitigation”, Future of Humanity Institute; University of Oxford Centre for the Study of Existential Risk;

University of Cambridge; Center for a New American Security; Electronic Frontier Foundation; OpenAI, 2018, s. 40.

96 Scharre, op. cit., s. 182.

42

verme süreçleri ile mümkün olduğunca fazla değişkenin ele alınarak kısa bir sürede işlendiği ve daha bütüncül ve hızlı bir karar alma sürecinin mümkün hale geldiği bir operasyon sürecinin sağlanabileceği düşünülmektedir. Aynı zamanda, yüksek teknoloji sistemlerinin maliyeti üretimin giderek yaygınlaşması sonucu azalmakta ve özellikle savaş alanındaki diğer giderlerde otomasyon sayesinde sağladığı marjinal fayda ile daha erişilebilir ve tercih edilebilir hale gelmektedir. Bu doğrultuda, askeri robotlar ulaşım ve tedarik gibi hizmetlerden, hedef belirleme ve hasar değerlendirme gibi bilgi ve istihbarat işlemlerine geniş bir perdede kullanım alanı bulmaktadır.

Askeri alandaki robotik çalışmaların ilk ayağını oluşturan, hizmet ve destek sağlayan robotlar ile askeri alanda ulaşım ve tedarik, tıbbi yardım, mühendislik hizmetleri ve iletişim devamlı hale getirilmektedir. Bu alanlardaki robot kullanımı ile sağlanan hız, saldırı kapasitesini tamamlayıcı nitelikte bir üstünlük sağlamaktadır. Özellikle robotların tehlikeli görevlerin yerine getirilmesi amacıyla kullanılmaya başlanması en önemli karşılığını savaş alanında bulmaktadır. Carnegie Mellon Üniversitesi ve Automatika tarafından geliştirilen ve Birleşik Krallık ordusu tarafından Afganistan’da el yapımı patlayıcıların ve bombaların imha edilmesi için kullanılan “Dragon Runner” isimli robot bu yöndeki kullanıma örnek teşkil eder niteliktedir. Bir sırt çantasına sığabilecek büyüklükte ve yaklaşık 9 kilogram ağırlığında olan robot, mevcut durumda insanlar için son derece tehlikeli olabilecek bir görevi yerine getirmek üzere piyasadaki alternatiflerine göre daha düşük maliyetli ve hızlı bir alternatif oluşturma amacıyla üretilmiştir.97

97 Carnegie Mellon University, Dragon Runner, https://www.cmu.edu/homepage/health/2010/spring/

dragon-runner.shtml (erişim tarihi: 01.03.2021).

43

Benzer şekilde, Türkiye’de Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından geliştirilen askeri mühimmat envanterinde bulunan El Yapımı Patlayıcı Tespit Robotu, Ertuğrul Bomba İmha Robotu ve Kaplan Bomba İmha Robotu da askeri alandaki robotik çalışmaların tehlikeli görevlerde kullanılması amacı doğrultusunda ele alınmaktadır.

Uzaktan komuta edilebilen son teknoloji ile sisteme entegre edildiği belirtilen robotlar arasından El Yapımı Patlayıcı Tespit Raporu’nun farklı otonomi seviyelerine sahip olduğu açıkça belirtilmiştir.

Endeavor Robotik tarafından (eski adıyla iRobot) tarafından geliştirilen çok görevli bir taktik mobil robotu olan 510 PackBot, savaş alanında tehlikeli görevleri yerine getirmek için askerler ve ilk müdahale ekipleri tarafından kullanılmak üzere tasarlanmıştır.98 Farklı görevleri yerine getirmek üzere ihtiyaca göre yapılandırılabilen küçük bir robot üretme hedefi doğrultusunda oluşturulan 68.6 cm genişliğinde ve 52.1 cm uzunluğundaki PackBot ile gözetleme ve keşif; kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer silah tespiti; bina ve yol temizleme; patlayıcı mühimmat tespiti ile imhası ve savaş

98 Army Technology, iRobot 510 PackBot Multi-Mission Robot, https://www.army-technology.com/projects/irobot-510-packbot-multi-mission-robot/ (erişim tarihi: 01.03.2021).

Şekil 3: Dragon Runner Keşif Robotu

(Wikipedia, https://en.wikipedia.org/wiki/Dragon_Runner (erişim tarihi: 01.03.2021).

44

alanındaki askeri ve sivil yaralılara yardım çalışmaları gerçekleştirilebilmektedir.99 ABD tarafından Irak ve Afganistan’da patlayıcı cihazları tespit ederek imha etme ve düşman kuvvetlere ulaşmak için binaları ve mağaraları arama görevlerinde kullanılan PackBot’tan, 11 Eylül saldırılarından sonraki enkaz arama çalışmaları100 ve 2011 yılında Japonya’da gerçekleşen deprem ve tsunami sonrası yaşanan Fukuşima nükleer santrali kazasının ilk incelemesi101 gibi farklı olaylarda faydalanılmıştır.

Askeri robotların insanlar için tehlikeli olabilecek görevlerde kullanımı, aslen insanlar için savaş alanındaki en riskli durumu oluşturan çatışmalarda yer alan ve savaşan robotların üretimini de beraberinde getirmektedir. Bu doğrultuda, askeri robotların en önemli alt grubunu, belirlenen bir hedefe ulaşarak kendisine verilen görevi yerine getiren silahlı askeri robotlar oluşturmaktadır. Güvenilir ve hassas bir operasyon süreci yürütme isteği, robotların programlanabilmesi ve böylece devamlı, genellikle de insandan daha üstün performansın insan gözetimi ile bir arada ele alınmasına işaret etmektedir.102 Özellikle “sürü” olarak hareket edip yüksek hızda işbirliği yapan otonom robotik sistem ağları, geniş alanları ve grupları izlemek, hızlı ve koordineli saldırılar gerçekleştirmek için gözetim kapasitesini artırmaktadır.103 Robot askerler olarak adlandırılan çalışmalar aslen devletlerin güvenlik kuvvetlerinde önce insanlar ile işbirliği içerisinde, daha sonra insanların yerini alacak şekilde konumlandırılacağı düşünülen robotların, savaş sahnesinin yeni aktörleri olarak ortaya çıkışı düşüncesine dayanmaktadır. Yapay genel zekâya ulaşma çalışmalarının halen devam ettiği bir ortamda henüz insanın zekâ düzeyine ulaşmamış algoritmaların eylemlerin bağlamını insanlar kadar iyi anlamaması nedeniyle

99 Brian Yamauchi, “PackBot: A Versatile Platform for Military Robotics, Unmanned Ground Vehicle Technology VI”, Proceedings of SPIE, No. 5422, 2004, s. 236.

100 CNN International, How 9/11 inspired a new era of robotics, 7 Eylül 2011, http://edition.cnn.com/2011/TECH/innovation/09/07/911.robots.disaster.response/index.html (erişim tarihi: 01.03.2021).

101 Robot Hall of Fame powered by Carnegie Mellon, PackBot, http://www.robothalloffame.org/

inductees/12inductees/packbot.html (erişim tarihi: 01.03.2021).

102 William G. Braun, Stéfanie von Hlatky ve Kim Richard Nossal, “Robotics And Military Operations”, Strategic Studies Institute US Army War College, 2018, s. 29.

103 Brundage et al., op. cit., s. 28.

45

mevcut durumda askeri alandaki robotik çalışmalar, insan ve robot entegrasyonu mantığıyla yürütülmektedir. Antik Yunan’daki yarı insan yarı at varlıklara atıfla

“kentauros askerler” olarak adlandırılabilecek insan-yapay zekâ karışımı bilişsel sistemler ile insan zekâsından ödün vermeden otomasyonun hızından faydalanılmaya çalışılmaktadır.104

Askeri robotların önemli kullanım alanlarından birini sınır devriye görevleri oluşturmaktadır. Bu alandaki uygulamalara başlanmış olup halihazırda İsrail ve Güney Kore tarafından sınır devriyeleri için askeri robotlardan faydalanılmaktadır. Güney Kore merkezli Hanwha Techwin tarafından geliştirilen SGR-A1 silahlı robotu Kore’nin askersiz bölgesinde sınır devriyesi görevi yürütmektedir. Makineli tüfek ve bomba atar entegre edilmiş robot, kızıl ötesi sensörleri ile örüntü tanıma yazılımı aracılığı ile insanları algılamakta, süreç içerisinde kazandığı veriler ve veri işleme tecrübesi ile ilerlemektedir.

Denetimli ve denetimsiz modları bulunan SGR-A1, denetimsiz moddayken herhangi bir insan müdahalesi olmadan sınır güvenliğini ihlal edenleri tespit etmekte, izlemekte ve onlara ateş açabilmektedir. 105

104 Scharre, op. cit, s. 321.

105 Alex Leveringhaus ve Gilles Giacca, “Robo-wars: The Regulation of Robotic Weapons”, Oxford Martin School University of Oxford, 2014, s. 9.

Şekil 4: Samsung SGR-A1 Nöbet Robotu

(TopWar, https://tr.topwar.ru/58985-robot-strazh-samsung-sgr-a1-vstanet-na-dezhurstvo-v-koreyskoy-demilitarizovannoy-zone.html (erişim tarihi: 11.03.2021).

46

Bir diğer örnek olan İsrail merkezli G-NIUS İnsansız Kara Sistemleri tarafından üretilen ve İsrail ordusu tarafından Gazze sınırında kurulan insansız silahlı kara aracı

“Guardium”, kameralar, elektronik sensörler ve silahlar aracılığıyla gerçek zamanlı olarak kontrol edilebildiği gibi önceden belirlenmiş rotada insan müdahalesi olmadan devriye gezebilmektedir. G-NIUS tarafından Guardium’un alan karakteristikleri ve güvenlik rutinleri dahilinde özel olarak programlanmış rehber ilkelerle uyumlu olarak önceden planlanmamış olaylarda da tepki verebileceği belirtilmiştir. İsrail Savunma Kuvvetleri, video ve termal kameralara, otomatik hedef belirleme sistemine, hassas mikrofonlara, güçlü hoparlörlere sahip olan ve hızlı hareket edebilen aracı tehlikeli ortamlardaki rutin devriyelerde “son derece güvenilir bir ortak” olarak tanımlamaktadır.106

Silahlı askeri robotlar, sınırlardaki devriye faaliyetleri veya bomba imha gibi görevlerin yanı sıra savaş alanında kullanılmaya yönelik operasyonlarda da yer almaya başlanmıştır. Rusya’nın savaş robotlarından biri olan Platform-M, 2014 yılında Rus askerleriyle birlikte bir askeri operasyon eğitiminde yer almıştır. İstihbarat toplamak, sabit ve hareketli hedefleri tespit ederek ortadan kaldırmak, ateş desteği sağlamak ve önemli alanları korumak hedefleri doğrultusunda tasarlanan ve prototip benzerliği nedeniyle animasyon film karakteri Wall-E’nin silahlı versiyonu olarak tanımlanan robotun, NATO silahlı ekipmanlarına sahip askeri hedefleri yok ettiği bir animasyon tanıtım videosu yayınlanmıştır. 107

Benzer şekilde, BAE Systems tarafından Carnegie Mellon Üniversitesi Robotik Mühendisliği Merkezi ile işbirliği içerisinde geliştirilen altı tekerlekli “Gladyatör”

(Gladiator) Taktik İnsansız Kara Aracı’nda M249 ve M240G makineli tüfek yuvaları

106 John Reed, “Israel’s killer robot cars”, Foreign Policy, 20 Kasım 2012, https://foreignpolicy.com/

2012/11/20/israels-killer-robot-cars/ (erişim tarihi: 11.03.2021).

107 Alexander Korolkov, “New combat robot is Russian army’s very own deadly WALL-E”, Russia Beyond, 02 Temmuz 2014, https://www.rbth.com/defence/2014/07/02/new_combat_robot_

is_russian_armys_very_own_deadly_wall-e_37871.html (erişim tarihi: 11.03.2021).

47

bulunmaktadır. Bir operatör kontrol birimiyle birlikte geliştirilen Gladyatör “dünyanın yarı otonom ve tam otonom modlara yükseltilebilme potansiyeline sahip ilk çok amaçlı savaş robotu” olarak nitelendirilmektedir. İsrail Havacılık Sanayii tarafından geliştirilen ve benzer özelliklere sahip olan Robattle İnsansız Kara Aracı’na da farklı tip makineli silahlar entegre edilebilmektedir. Araç, istihbarat, gözetleme, silahlı keşif, konvoy koruma, tuzak kurma, pusuya düşürme ve saldırı gibi geniş perdede görevleri destekleyici olarak kullanılmak üzere farklı düzeylerde otonomiye sahip olarak tasarlanmıştır. 108

Askeri alanda robotik çalışmalar, kara ve hava araçlarında olduğu kadar denizde de karşılığını bulmaktadır. Dönemin ABD Savunma Bakanı Robert Work tarafından ABD’nin sahip olduğu ilk tamamen robotik ve okyanus ötesi gemi olarak adlandırılan Sea Hunter sürücüsüz savaş gemisi, tam otonom şekilde yaklaşık üç aylık bir süre için okyanusta seyir halinde kalabilmektedir. Düşman deniz altılarına saldırmak için geliştirilen savaş gemisi, mürettebata veya uzaktan kontrol eden birine ihtiyaç duymadan hareket edebilmektedir. Tam otonom olarak hareket eden aracın saldırı kararı almasına ilişkin olarak ABD Savunma Bakanlığı, DARPA tarafından geliştirilen savaş gemisinin otonom silah sistemlerine sahip olması durumunda saldırı kararının insanlar tarafından alındığı bir sistem kapsamında çalışacaklarını dile getirmiştir. Benzer şekilde Swiftships ve Lafayette Louisiana Üniversitesi işbirliğiyle geliştirilen AN-2 Anaconda insansız deniz aracı gelişmiş gözetim ve keşif, tanımlama ve önleme yeteneklerine sahipliğinin yanı sıra beş adet silah sistemi taşıyabilmektedir. Yapay zekânın mümkün kıldığı gelişmelerden faydalanılarak tamamen otonom bir deniz aracı olması hedeflenen ve insan müdahalesi olmadan bir alanda uzun bir süre gezerek taktik hamlelerde bulunması hedeflenmektedir.109

108 Frank Slijper, “Where to draw the line: Increasing Autonomy in Weapon Systems – Technology and Trends”, PAX, Utrecht, 2017, s. 13.

109 Ibid, s. 14.

48

Devletler tarafından mevcut durumda kullanılan ve geliştirilmelerine yönelik çalışmalar hızla devam eden askeri robotlar ile ilgili çalışmalar, iki temel senaryo kapsamında yorumlanabilecektir. Bunlardan ilki olan ve “roboütopya”110 (robutopia) olarak adlandırılan iyimser görüşe göre, robotik sistemlerin güvenilir olduğu, insan ile işbirliği içinde yürütülecek bir uygulama sürecinde büyük fayda sağlayacağı ve bu şekilde, toplum refahının arttırılabileceği vurgulanmaktadır. “Robokıyamet”111 (robopocalypse) olarak adlandırılan kötümser görüşte ise robotların insan kontrolünden çıkacakları, denetlenemez bir hale gelecekleri ve bu nedenle büyük felaketlere ve yıkıcı sonuçlara neden olabilecekleri öne sürülmektedir. Robotik çalışmalarda hangi senaryonun hâkim olacağı konusunda en önemli faktörlerden biri programlama süreciyken bir diğeri ise robotik sistemlerin faaliyet gösterecekleri alan olmaktadır. Doğal afetler sonrası gerçekleştirilen arama çalışmalarında robotik sistemlerin kullanılması büyük bir hız üstünlüğü ve dolayısıyla fayda sağlayacağı için bir “roboütopya” yaratırken, robotik sistemlerin sınır bölgelerinde veya toplumlar üzerinde denetim ve gözetimi derinleştirecek bir şekilde kullanılması büyük yıkımlara yol açma ve dolayısıyla bir

“robokıyamet” ile sonuçlanma olasılığını daha güçlü hale getirmektedir.