• Sonuç bulunamadı

Arayış ve/ya Kendini Gerçekleştirme

2.7. ANLATILARIN TEMATİK İNCELEMESİ

2.7.2. Arayış ve/ya Kendini Gerçekleştirme

İsmail Gaspıralı’nın anlatılarında kendini gerçekleştirme temi, başkişinin eksiklerini görüp varoluş potansiyeli olarak daha üst bir kategoriye çıkma, toplumda belli bir saygınlığa ulaşıp kendini içten bir gelişime tabi kılarak yeni bir forma girme edimi olarak karşımıza çıkar. Anlatıların merkezinde başkişi Molla Abbas’ın kendini gerçekleştirme serüveni daha çok arayış temi ile desteklenir. Anlatıların hemen hepsinde yazar, anlatılarını arayış temi üzerine inşa eder. Bir bakıma diyebiliriz ki, İsmail Bey Gaspıralı anlatılarının ana matrisi arayış temi üzerinden hareketlendirilir.

İsmail Gaspıralı anlatılarının varlık sebebini kavramsal boyutta açımlayan arayış temi, eserde hem düşünsel hem de eylemsel olarak görülür.

“Taşkent’ten sefere çıktığımda, yirmi iki yaşında idim. Atamdan (babamdan) kalmış (Hal rahmet eyleye) mal ve saman (servet) ne kadar cürsem (dolaşsam) yeterlik idi. Özüm ise Akşam kayda (nerde), vatan ve yurt anda (orada) olacak gibi yalnız-boy cigit (tek başıma bir genç) idim. Seyahat ve ilim ve bilig için ne kadar cürsem (yürüsemi seyehat etsem) ardımdan bakıp kalacak yok idi. (..) Frengistan gayet gönlüme düşüp su ülkeleri görmeye heves oldum (heves ettim) ve bir de eski bir kitapta Avrupa’da zaman-ı Arap ve Türk’ten kalmış azizler ve ziyaretler olduğunu bilip bunları ziyaret etmeye murat ettim” (s. 85)

Molla Abbas, kişisel bazda kendini kategorisel olarak bir üst basamağa çıkaracak hemen bütün atılımları Taşkent’ten yola çıkarak gerçekleştirme başlar. “Taşken’ten sefere çıktığınmda” ifadesi ile başkişi kişisel anlamda da arayış teminin asıl motivasyon kaynağını harekete geçirir. Başkişinin yola çıkma ile kendini tanıması, eksiklerini görmesi ve kendisini bir anlamda geliştirecek ve zihinsel bir büyümeye tabi kılacak evreleri de başlatmış olur.

“Maûmdur ki vilâyet gezmek, seyahat etmek uluğ (büyük) bir dershanede ders almak makamındadır.” (s. 88)

Bilim ve eğitim konularında Josefina, Margarita ve Feride Banu gibi kadınların Molla Abbas’ı zihinsel ve sosyal anlamda geliştirmesinin yanı sıra başkişinin şehirleri görmesi kendisini tamamlama konusunda da oldukça faydalı olduğunu düşündürür.

Kişisel bazda başkişinin norm karakteri olan Margarita’ya olan hayranlığı ve ona duyduğu saygı başkişinin içsel anlamda kendisini sorgulamasına ve kendini geliştirmesine sıklıkla sebep olacaktır. Zira başkişi;

“Bu acayip (harika) kızın ifadelerini ve müzakeresini (açıklama ve fikirlerini) işitip malûmatına hayran kalıp (bilgisine şaşırıp) kendi kendimden utandım… Taşkent’ten çıkmayıp kalmış isem ne bilir idim (Taşkent’ten ayrılmayıp orada kalsaydım ne bilecektim)? Yazık benim er kişi olduğuma! Dünyanın ve zamanın hiçbir hâline aşina olmayıp, bir Frenk kızının fehm ve malûmâtın öşrüne mâlik (anlayış ve bilgisinin onda birine sahip) olmayıp dinimden maada (başka) iftihar edecek bir hâlim olmayacak idi. Her ne kadar Frenklerden hayli fünun ve malûmât tahsil etti (bilim ve bilgi edindi) isem de yine şu Fransız kızına yetişemediğim inkâr olunmaz…” (s. 280)

şeklinde düşünmektedir.

Carol S. Pearson’un “Savaşçının aşil topuğu kibridir.”104 Derken kahramanın

yolculuğu sırasında kendini geriye götürecek süreçlerden ve güdülerinden arınması gerektiği söyler.

Molla Abbas, kendini zihinsel anlamda genişletmeye çalışan Margarita ve diğer norm karakterleri olan Josefin ve Feride Banu ile kendi eksiklerinin farkına varmış ve bunları geliştirmek için sıklıkla yeni yollar aramıştır.

“Tramvayda düşünüyordum… Niçin Reşit Efendi’yi ziyaret etmek istiyorum?.. Ekser Tatar gençlerindeki, hatta ihtiyarlarındaki büyükler görmek, büyükler meclisinde bulunmak merakından başka bir muharrikim (beni harekete getiren bir şey) var mı? Lâkin bu merak hadd-i zatında (aslında) hiç fena değil. Tatar hacılarının Darü’l-Hilâfet’ten (İstanbul’dan) gelip geçerken Şeyh Cemalettinler,105 Hoca Musalar,106 Ahmet Mithatlar107

ile konuşarak hayli gözleri açıldı… İstanbul’a tahsile giden Tatar gençleri de gerek medreselerde yatsınlar, gerek mekâtib-i nizamiyeye (modern

104 Carol S. Perason, a.g.e., s. 156.

105 Şeyh Cemaleddin Afganî (1838-1897): Hayatı ve düşünceleri bir hayli tartışmalara sebep olmuş

İslâmcı düşünür. (ç.n.)

106 Hoca Musa: Devrin tanınmış din âlimi Musa Kâzım (1858-1920) olmalı (?). İttihatçılarla ilişkisi vardı,

1910’da Şüyhülislâm olmuştur. (ç.n.)

okullara) devam etsinler Cuma ve tatil günleri “meşahiri” (tanınmış şahsiyetleri) arayıp bulmaya, onların musahebesi (sohbetleri) ile müşerref olmaya (şereflenmeye) uğraşırlardı. Gençlerimizin bu mütecemmilliğinden (donanmışlığından) yalnız kendileri değil, bütün halkımız istifade etmiştir… Maamafih (bununla birlikte) Reşit Efendi ile hemen bir bahis (konu) üzerine konuşursam daha iyi olur.” (s. 356)

Molla Abbas, kendini gerçekleştirme serüveninde hemen bütün eksiklerini kapatma eğilimindedir. Bunun için arayış temi ile motive edilen kendini gerçekleştirme kendisini daha çok bilim ve eğitim alanında gösterir. Molla Abbas, kendini gerçekleştirme formuna oluşması için eksik olan bütün alt kategorideki edimlerini tamamlayarak zihinsel ve duyusal bir gelişme ile bir üst form olan ve Maslow’un “kendini gerçekleştirme”108 diye belirttiği noktaya erişir. Böylece insanı ve evreni daha

başka bir gözle gören başkişi felsefi anlamda kendi içine oturmayı başarabilmiştir. Başkişi, kendini gerçekleştirme ve büyüme gereksinimlerini kişisel hayat yolculuğu sırasında tamamladıktan sonra, yolun yoğurucu işleviyle tam anlamıyla kendini gerçekleştirmiş olur. O bakımdandır ki Gülbaba Ziyareti isimli anlatıda Molla Abbas karşımıza, bilici ve yol gösterici konumunu temsil eden bir konumda çıkar. Dört anlatı boyunca kendisini başkişi bazında gösteren Molla Abbas, son anlatıda bir önceki anlatılarda Josefin, Margarita, Feride Banu ve diğer norm karakterlerinin yerine geçer ve İsimsiz Kahraman’a yol göstermek için O’nun dolayımlayıcısı olur. Böylece Molla Abbas, kişisel düzlemde başkişilikten norm karakterliğe evrilmiştir.

108 Yıldız Kuzgun, “Kendini Gerçekleştirme” Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi