• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM: ARAŞTIRMANIN BULGULARI: DOKSANLI YILLARDA

3.1. ARAŞTIRMA METODOLOJİSİ

3.1.1.Çalışmanın Önemi ve Amacı

Müzik, bireyi ve toplumu etkisi altına alan, onlarla etkileşim içinde olan bir çeşit iletişim dilidir. Toplum sürekli bir değişim ve dönüşüm içerisinde bulunmaktadır. Müzik de topluma dair bir olgu olduğu için o da değişime açıktır. Bu anlamda farklı zaman dilimlerinde farklı müzikler ortaya çıkmakta, toplumsal değişmeler müziği de etkilemektedir. Aynı zamanda müzikteki bu değişim ve dönüşüm durumu da bireyi ve toplumu etkilemektedir. Yani müzikal değişimler ve sosyal değişimler arasında karşılıklı bir etkileşim söz konusudur.

Zira bu karşılıklı etkileşim neticesinde birey-toplum ve müzik arasında bir bağ olduğu düşünülmektedir. Dolayısıyla ortaya koyulan müzik eserlerinin bireyden ve yaşanılan toplumdan bağımsız olmadığı ve toplumsal gerçekliği yansıttığı düşünüldüğünde, birey-topum-müzik arasında karşılıklı bir etkileşim olduğu görülmektedir.

Müziğin diğer pek çok alanla bir ilişki içindedir. Ekonomi, siyaset, eğitim, psikoloji, hukuk, tarih, din ve kültür gibi alanlar müziği kaynak olarak kullanmaktadırlar. Bu durumda müziğin pek çok alana kaynaklık etmesi onu bireyin ve toplumun vazgeçilmez bir unsuru haline getirmektedir. Bu durumda siyasetin de müzik ile yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu aşamada müziğin birey ve toplum üzerindeki etkisi siyasal anlamda da kendini göstermektedir. Bu anlamda siyasetin toplumsal şartlar doğrultusunda evrildiği düşünüldüğünde, siyasal çıkarlar amacıyla kullanılan müziklerin de içinde yaşanılan toplumun bir yansıması olduğu görülmektedir.

Bu çalışmada, müziğin birey ve toplum nezdindeki konumu ve önemi üzerinden bir değerlendirme yapılacaktır. Özel anlamda müzik ile siyaset arasındaki ilişki üzerinden birey-topluma dair bir analiz gerçekleştirilecek ve bu anlamda

toplumsal değişme, popüler kültür ve popüler müziğe yönelik yaklaşımlar çerçevesinde seçim müzikleri aracılığıyla bir dönem betimlenmeye çalışılacaktır.

Çalışmanın öncelikli amacı, doksanlı yıllara damgasını vuran seçim şarkıları analiz edilerek müzik, birey ve toplum arasındaki ilişkiyi ortaya koyabilmektir. Bu durumda seçim şarkıları vasıtasıyla doksanlarda Türkiye’de o dönem partilerin kullandığı seçim şarkıları incelenip, müzik, birey ve toplum arasındaki ilişki ortaya koyulacaktır. Siyasi partilerin seçmen üzerindeki etkilerini artırmak için müziği propaganda aracı olarak kullanmalarından yola çıkılarak, birey ve toplumun müzik üzerindeki yansımalarını ve ayrıca müziğin birey ve toplum üzerindeki yansımalarını ortaya koyabilmek adına siyaset ve müzik arasındaki ilişki analiz edilmeye çalışılacaktır.

O dönem Türkiye’nin yaşamış olduğu sosyo-ekonomik ve siyasi sorunlar 90’lı yılların tercih edilmesine neden olmuştur. Özellikle doksanlı yılların “Kayıp Yıllar” söylemi üzerinden özel bir dönem olarak görülmesi bu zaman diliminin seçilmesinde etkili olmuştur. Ayrıca toplumsal değişme bağlamında popüler kültürün yoğun bir şekilde kendini var ettiği dönem olarak da karşımıza çıkması doksanları önemli hale getirmektedir. Bu bağlamda bu çalışma, Türkiye’nin 1990-2000 yılları arasında yapılan seçimlerde, siyasi partilerin kullandığı seçim şarkılarına bakılarak, o dönemki sosyo-ekonomik ve toplumsal değişimleri ortaya koymayı hedeflemektedir.

3.1.2.Çalışmanın Yöntemi ve Örneklem

Sosyal bilimlerde nicel ve nitel olmak üzere iki farklı araştırma yöntemi kullanılmaktadır. Nicel araştırmalar toplumsal olgular arasındaki nedensellik ilişkisini ortaya koymaya çalışır ve ‘ne, ne kadar, nerede’ gibi açıklamaya yönelik sorulara yanıt aramaktadır. Nitel araştırmalar ise bireylerin anlamlı toplumsal eylemlerine odaklanır, toplumsal olgulara ilişkin derin bir anlayışa ulaşmayı amaçlar ve ‘neden, nasıl’ gibi anlamaya yönelik sorular soran araştırmalardır. Bu noktadan yola çıkılarak, bir araştırmada hangi yöntemin kullanılacağı temel olarak araştırmanın amacına bağlı olarak gelişmektedir. Bununla beraber araştırmanın kaynakları, olanakları ve zaman sınırlılığı da yöntem seçme konusunda önemlidir (Gönç Şavran, 2012: 74). Nitel araştırma varsayımlarla bireyler ya da grupların bir

sosyal soruna veya bireysel soruna verdikleri anlamlara değinen ve araştırma problemlerini inceleyen, yorumlayıcı/kuramsal çerçevelerin kullanımı ile başlamaktadır. Araştırmacılar doğal ortamda bulunan verileri, tümevarım ve tümdengelim düşünme tarzı ile örüntü ve temalar oluşturup incelemektedir (Creswell, 2013: 44). Nitel araştırma, insan davranışının ve sosyal yaşamda oluşan değişim sürecinin kendi bağlamı içerisinde bütüncül olacak şekilde zengin, detaylı veriler sunmaktadır. Bu çerçevede, toplumsal, ekonomik ve kültürel faktörlerin de etkilerini fark edebilme adına nitel yöntem oldukça avantajlı bir yöntem olarak görülmektedir (Gönç Şavran, 2012: 73-74). Nitekim bu çerçevede çalışmamızda da nitel veri analizinin kullanılması uygun görülmektedir.

Nicel ve nitel araştırmalarda, veriler biçimsel ve nitelik olarak birbirinden farklı oldukları için bu araştırmalarda kullanılan araştırma teknikleri de birbirinden farklıdır (Gönç Şavran, 2012: 75). Geleneksel olarak veri toplama teknikleri; gözlem, görüşme ve doküman incelemesi olmak üzere üç grupta toplanmaktadır (Bal, 2016: 141). Veriler bu tekniklerle toplandıktan sonra metin haline getirilip analiz edilmektedir. Metin üzerinden ilerleyen veri analizleri de üç grupta toplanabilir; genel anlamda yorumsal, içerik analizi ve söylem analizi (Bal, 2016: 255-258). Veri analiz tekniklerinden biri olan içerik analizi, incelenen dokümandaki ifadelerin belli özelliklerini sistematik bir yolla tanımlama, nitelendirme ve bu yolla metne ilişkin bazı çıkarsamalarda bulunma çabası olarak tanımlanmaktadır (Gönç Şavran, 2012: 94-95).

Bu durumda genel manada içerik analizi, görüşmelerde, alan notlarında ve yazılı dokümanlarda bulunan içeriklerin sistemli, bütüncül olarak amaca uygun analiz edilmesi durumudur. Bu anlamda içerik analizinin temel amacı, metindeki içeriğin anlamını, temel vurgusunu anlamak ve yorumlamaktır (Bal, 2016: 258). Dolayısıyla içerik analizi yöntemi, bir takım nicel ya da nitel göstergelerden yola çıkarak, verilmek istenen mesajdan elde edilen psikolojik, sosyolojik, tarihsel, ekonomik ve buna benzer bilgilerin ötesinde birtakım sonuçlara ulaşmayı hedeflemektedir. Analiz, bir arkeolog gibi belgelerdeki bulgular üzerinden yapılmaktadır. Bu bulunan bulgular, çeşitli durumların ve olguların işaretçileri

niteliğindedir. Görünen işaretler sayesinde analiz yapan kişi, mantık çerçevesinde tümdengelim yani çıkarsama ya da çıkarım yardımıyla mesaj, kanal, mesajın vericisi ve alıcısı hakkında bazı bilgiler edinebilmektedir. Bu anlamda çıkarsama; alıcı, verici, mesaj ve kanalda odaklanan bir yordama etkinliği olarak karşımıza çıkmaktadır (Bilgin, 2014: 14-15). Yani içerik analizi sayesinde verilmek istenen mesaja çıkarsama ya da çıkarım yolu ile ulaşılabilmektedir.

İçerik analizi tekniği 1940’lı yıllarda büyük oranda propaganda ve iletişimle ilgili çalışmalarda geliştirilmişti (Marshall, 2014: 315). Laswell ve arkadaşları Chicago Üniversitesinde yaptıkları içerik analizi çalışmalarında siyasal sembol ve mitolojiler üzerinde analizler yapmışlardı. Laswell, iletişim analizleriyle ilgili bir şema geliştirmiş ve iletişim analizinin; Kim söylüyor? (Vericinin analizi), Ne söylüyor? (Mesajın analizi), Kime söylüyor? (Alıcının analizi), Hangi yoldan söylüyor? (İletişim kanlının analizi), Hangi etkiyle? (Sonuç veya etkilerin analizi) şeklindeki beş soruyla veri sağlaması gerektiğini ileri sürmüştü (Bilgin, 2014: 53). Nitekim içerik analizi yardımıyla veriler tanımlanmakta ve içinde saklı olan gerçekler ortaya çıkarılmaya çalışılmaktadır. İçerik analizinin temelinde yapılan işlem, birbirlerine benzeyen verileri belirli olan kavram ve temalar bağlamında bir araya getirip bunları okuyucunun anlayabileceği bir şekilde düzenleyip yorumlamaktır (Yıldırım & Şimşek, 2016: 242). Yani ortaya koyulan veriler içerik analiz teknikleri kullanılarak daha anlaşılır bir hale getirilmekte ve okuyucunun kullanımına sunulmaktadır.

Bu çalışmada da nitel araştırma yaklaşımı benimsenmiş ve bu noktada, 1990- 2000 yılları arasındaki seçimlerde, siyasi partilerin kullanmış olduğu seçim şarkılarının sözleri içerik analizine tabi tutulmuştur. Bu bağlamda 1990-2000 yılları arasında partilerin örnek seçim şarkıları üzerinden, Türkiye’de yaşanan sosyo- ekonomik ve siyasal olaylar ele alınarak müziğin birey-toplum üzerindeki karşılıklı etkileşimi ortaya koyulmuştur. Belirlenmiş olan yıllar arasında yazılı kaynaklar aracılığıyla Türkiye’nin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik durum üzerinde durulmuştur.

Çalışmada 1990-2000 yılları arasındaki genel ve yerel seçimlerdeki siyasi partilerin seçim şarkıları ele alınacaktır. O dönemlerde Türkiye’nin içinde bulunduğu bireysel ve toplumsal sorunlar üzerinden yapılan siyasi çalışmalar o dönem ki seçim şarkıları üzerinden değerlendirilmeye çalışılacaktır. Nitekim doksanlı yıllarda Türkiye’de müziğin birey-toplum yansıması seçim şarkıları üzerinden analiz edilmeye çalışılacaktır.

Bu aşamada 1990-2000 yılları arasında yapılan genel ve yerel seçimlerdeki partilerin o dönem kullandığı ve tam olarak bütün sözlerine ulaşabildiğimiz seçim şarkıları üzerinden bir analiz yapılmaya çalışılacaktır. Bu bağlamda o dönem, özelikle halk arasında ilgiyle karşılanan ve popüler olan seçim şarkıları tercih edilmiştir. Toplamda yedi farklı partiye ait 17 tane seçim şarkısının sözleri üzerinden bir analiz yapılmıştır. Örnekleme dahil edilen şarkılar tabloda sunulmuştur.

Tablo 1. İncelenen Seçim Şarkıları

Seçim Şarkıları Siyasi Partiler ve Liderleri

1.Hadi Bakalım Kolay Gelsin

ANAP- Mesut Yılmaz 2.ANAP’lıyız ANAP’lı

3.Hasretim ANAP’A 4.Arım Balım Peteğim 5.Türkiyem Güçlü Ailem

6.Bir Yiğit Adam

MHP- Devlet Bahçeli 7.Lider Geliyor

8.Ölürüm Türkiyem

9.REFAH’ın Vakti Geldi

RP- Necmettin Erbakan 10.Tamam İnşallah

11.Müjdeler Olsun Refah Geliyor

12.Haydi Türkiye’m İleri DYP- Tansu Çiller

13.Gel Ha Böyle

14.Ak Güvercin Geliyor DSP- Bülent Ecevit

15.Gel Gel Gel CHP- Deniz Baykal

16.Türkeş Gelecek MHP- Alparslan Türkeş