• Sonuç bulunamadı

Bu tezin temel amacı sosyal medya fenomenlerinin, destinasyon tercihi üzerindeki etkisini farklı kuşaklar bağlamında araştırmaktır. Diğer bir ifade ile sosyal medya fenomenlerini takip eden turistlerin, turistik amaçlı destinasyon seçerken, söz konusu fenomenlerden anlamlı bir şekilde etkilenip etkilenmediğinin ve bu etkinin X, Y ve Z kuşakları gibi farklı kuşaklar arasında anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğinin tespiti hedeflenmektedir.

Yeni teknolojilerin gelişmesi ile birlikte internet üzerinden yapılan ticari işlemler, görüşmeler, bilgi aktarımı, duygu, düşünce paylaşımı, sosyal medya kullanımının hızla artması, internetin yaşamın her alanında etkili olmasını sağlamıştır. İnternetin girdiği her sektör gibi turizm sektörü de sanal ortamda yerini almış ve eş zamanlı olarak turizmde dijitalleşme ve e-pazarlama faaliyetleri giderek artmaya başlamıştır. Diğer yandan sosyal medyanın son zamanlarda turistler tarafından daha fazla kullanılmaya başlaması ile gidilecek destinasyon, konaklanacak otel, kullanılacak ulaşım aracı gibi turistik hizmet bilgileri internet üzerinden edinebilmekte ve bu sayede birey tatilini rahatlıkla planlayabilmektedir. Bu bağlamda sosyal medya kullanımı tatil tercihini etkilemektedir.

Baran ve arkadaşları (2020: 927), araştırmasında yeni tüketiciler olan Z kuşağının tatil tercihleri üzerinde bir çalışma yapmışlardır. Karacaoğlu (2021: 445) çalışmasında turistlerin seyahat motivasyonları ve destinasyon imajı algıları üzerine bebek patlaması, Y kuşağı ve X kuşağı arasında bir karşılaştırma yapmıştır. Albayrak ve Öztürk (2013: 15) ise çalışmalarında Y kuşağı turistlerin destinasyon imaj algıları üzerinde bir araştırma yapmışlardır. Serçek ve Serçek (2017: 6) X, Y ve Z kuşağı turistlerin destinasyon imajı algılarının karşılaştırılması isimli bir çalışma yapmışlardır. Literatürde bu konulara benzer daha birçok çalışma bulunmaktadır. Önceki çalışmalarda destinasyon tercihinin kuşaklar bağlamında incelendiği veya farklılaştığı çalışmalar bulunmaktadır fakat sosyal medya fenomenlerinin etkisinin incelendiği çok az sayıda çalışma bulunması sebebiyle yapılması hedeflenen çalışmanın mevcut literatüre, ileride yapılacak olan diğer çalışmalara ve sektör yöneticilerine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

46 2. ARAŞTIRMANIN SINIRLILIKLARI

Sosyal medya fenomenlerinin destinasyon tercihi üzerindeki etkisini kuşaklar bağlamında inceleyen bu araştırmada aşağıda sıralanan sınırlılıklar mevcuttur:

 Dünya üzerinde birbirinden farklı sosyal medya uygulamaları kullanılmaktadır. En çok kullanılan sosyal medya uygulamaları: Facebook, Twitter, Linkedin, Youtube, Instagram gibi uygulamalardır. Evrenin bu denli büyük olmasından dolayı sadece Instagram uygulamasındaki sosyal medya kullanan, sosyal medya fenomenlerini takip eden veya sosyal medya fenomenlerinden etkilenen kişiler ele alınacaktır. Bu, araştırmanın ilk sınırlılığını oluşturmaktadır.

Dünya nüfusunun %49’u yani 3,80 milyar sosyal medya kullanıcısı, Türkiye’de ise toplam 54 milyon sosyal medya kullanıcısı bulunmaktadır (We Are Social, 2020). Bu araştırmada Türkiye'deki sosyal medya fenomenleri ele alınarak araştırma kapsamını oluşturan kitlenin tamamına ulaşmanın mümkün olmaması nedeniyle verilerin belirli bir örneklem üzerinden elde edilmesi gerekmektedir. Evrenin genelini hangi oranda temsil ettiğinin bilinememesinden dolayı Türkiye’deki sosyal medya fenomenleri ve sadece Instagram uygulamasındaki sosyal medya fenomenlerini takip edenler üzerinde gerçekleştirilmesi ikinci sınırlılığı oluşturmaktadır.

 Bu araştırmada veri toplama aracı olarak sadece anket kullanılması konunun derinlemesine incelenmesi bağlamında bir sınırlılık içermektedir ve belli bir dönemde veri toplandığı için karşılaştırma imkanı olmaması araştırmayı sınırlandırmaktadır.

Araştırmada veri toplama yöntemi olarak sadece anket yönteminin kullanılması sosyal medya fenomenlerinin etkisinin tam olarak anlaşılmamasına neden olmaktadır.

3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

Sosyal medya fenomenlerinin destinasyon tercihi üzerindeki etkisinin incelendiği bu araştırmada, öncelikle sosyal medya kavramına ilişkin kapsamlı bir literatür taraması yapılarak konuyla ilgili kavramsal bir çerçeve oluşturulmuştur. Daha sonra, turistik satın alma kapsamında destinasyon ve destinasyon tercihi konuları ele alınarak, satın alma sürecinde kuşaklar ve önemi incelenmiştir. Mevcut literatürden derlenen bilgiler bağlamında destinasyon tercihinde sosyal medya ve sosyal medya fenomenlerinin etkisinin açıklandığı üçüncü bölümde ise son olarak araştırma hipotezleri ve araştırma modeline yer verilmiştir.

47

Bu araştırmada, araştırma yöntemi olarak ilişkisel araştırma yöntemi kullanılmıştır. İlişkisel araştırma yöntemi, iki veya daha fazla değişken arasında ilişki olup olmadığını eğer varsa bunun ne tür bir ilişki olduğunu açıklamak için kullanılır.

Araştırma için gerekli veriler, birincil veri toplama yöntemlerinden biri olan anket formu kullanılarak toplanmıştır. Bu veri toplama yönteminin tercih edilmesindeki sebep verileri değerlendirme esnasında objektifliği korumanın daha kolay olması ve sonuçların sapma riskinin daha düşük olabilmesidir (Karasar, 2016: 76).

3.1. VERİ TOPLAMA TEKNİĞİ

Veri toplama teknikleri gözlem, görüşme ve anket olarak genellenebilir. Anket katılımcının birçok özelliği hakkında sunulan seçeneklerden bilgi toplama amacı ile yapılan yazılı görüşme tekniğidir. Katılımcı soruları okur, yorumlar ve cevap verir.

Görüşme tekniğinden farklı olan kısmı, görüşmede soruları soran ve cevapları yazan araştırmacıdır (Odabaşı, 1999: 81-83). Bilimsel araştırmalarda anket tekniği kullanımın temel avantajları ve dezavantajları ise aşağı şekildedir (Kiral, 2020: 178);

 Maliyeti düşük olup, veri sayısını artırmak daha kolaydır,

 Bilgi toplama süresi kısa olup, bilgiye doğrudan ulaşılır,

 Planlaması ve uygulaması kolay olup, gizliliğin korunması nedeni ile en güvenilirdir.

 Bir zorunluluk içermediği için soruların cevapsız kalma ihtimali vardır,

 Sadece okuma yazma bilen kişilerle sınırlıdır,

 Uzun zaman alan anketlerde gelişen değişimleri takip etmek zordur,

 E-posta yolu ile gönderilen anketlere geri dönüş yapılma ihtimali daha düşüktür,

 Anlık tepkilerin önemli olabileceği çalışmalarda yeterli olmaması,

 Sorulara verilen cevabın birbirini etkilemesi olasılığı,

 Ankete verilen cevabın başkaları ile doldurulma olasılığıdır.

Bilimsel araştırmalarda anket soruları kolay anlaşılır ve cevaplanabilir nitelikte olmadır. Katılımcıya sorumluluk yüklenmemelidir. Anket uygulanmadan önce pilot çalışma yapılmalıdır. Anket soruları varsayımsız, yansız, kapalı uçlu, anlaşılır ve kısa

48

olmalıdır. Geri dönüşler mutlaka kontrol edilmedir (Odabaşı, 1999: 81-83). Bu araştırmada verilere daha hızlı ulaşmak ve daha fazla katılımcıya ulaşmak için anket yöntemi kullanılmıştır. Anketler Haziran 2021 ile Şubat 2022 tarihleri arasında toplanmıştır. Evrenin bu denli büyük olmasından dolayı da anket yöntemi seçilmiştir.

Araştırmada kullanılan anket Google formlar üzerinden oluşturulup Instagram uygulaması üzerinde paylaşılmıştır. Toplamda 450 katılımcıya ulaşılmıştır. Tutarsız olan anketler çıkartıldığında 395 katılımcı üzerinde araştırma yapılmıştır.

3.2. EVREN VE ÖRNEKLEM

Bütün evrenin araştırmaya dahil edilmesi en ideal olanıdır. Bütün evrenin araştırmaya dahil edilmesine tam sayım denilmektedir. Örneğin nüfus sayımları tam sayıma örnektir. Ancak, zaman ve maddi sıkıntılar nedeniyle sosyal bilimler alanında gerçekleştirilen birçok bilimsel araştırmada tam sayım imkansızdır. Bu sebeple evrenin özelliklerini yansıtacak daha küçük gruplar oluşturmak araştırmayı kolaylaştıracaktır.

Bilgileri evren gibi büyük topluluklardan toplamak yerine örneklem yani daha küçük gruplardan toplamak daha hızlı daha az maliyetlidir. Evreni temsil eden bir alt küme seçilmesine örneklem alma denir (Yağar ve Dökme, 2018: 1).

Bu araştırmanın evrenini Türkiye’de sosyal medya kullanan, sosyal medya fenomenlerini takip eden ya da paylaşımlarından etkilenen herkes oluşturmaktadır. Bu kadar büyük bir evrene ulaşmak imkânsız olduğundan bu araştırmanın örneklem belirleme yöntemi kolayda örnekleme yöntemidir. Araştırmanın örneklemini Türkiye’deki sadece Instagram uygulamasında sosyal medya fenomenlerini takip eden ya da sosyal medya fenomenlerinin paylaşımlarından etkilenen Instagram kullanıcıları oluşturmaktadır.

Araştırmanın örneklemi sosyal medya uygulaması olan Instagram uygulamasındaki Türk olan sosyal medya fenomenlerini uygulama üzerinden takip eden ya da takip etmeden paylaştığı gönderileri beğenen, yorum yapan kişilerden oluşmaktadır.

3.3. ARAŞTIRMADA KULLANILAN ÖLÇEKLER

Bu araştırmada kullanılan anket toplamda 6 bölümden oluşmaktadır. Sorular 5’li Likert derecelemesi kullanılarak hazırlanmıştır. Likert derecelemesinde düzeyler, 1- hiç katılmıyorum, 2- katılmıyorum, 3- orta düzeyde katılıyorum, 4- katılıyorum, 5- tamamen katılıyorum şeklinde oluşturulmuştur. Birinci bölüm demografik sorulardan (cinsiyet,

49

yaş grubu, medeni durum, eğitim durumu, meslek, gelir durumu) oluşmaktadır. İkinci bölümde katılımcıların satın alma davranışına yönelik sorular bulunmaktadır. Üçüncü bölümde Armağan ve Doğaner (2018)’in geliştirdiği yakınlık ölçeği kullanılmıştır.

Dördüncü bölümde Yaman (2015)’in geliştirdiği çekicilik ölçeği kullanılmıştır. Beşinci bölümde Ohanian (1990)’ın geliştirdiği kaynak güvenirliği ölçeği kullanılmıştır. Son olarak altıncı bölümde ise katılımcıların destinasyon tercihi sürecini ölçmek için Johnson ve arkadaşlarının (2006) geliştirdiği destinasyona yönelik davranışsal niyet ölçeği kullanılmıştır.

3.4. ARAŞTIRMADA KULLANILAN VERİ ANALİZ TEKNİKLERİ

Araştırma verilerinin analizi sürecinde öncelikle anket tekniği ile toplanan veriler SPSS 26 (Statistical Package for the Social Sciences) programına işlenerek veri analizleri yapılmıştır. Verilerin istatistiksel analizler için uygun olup olmadığını ölçmek için güvenilirlik analizi yapılmıştır. Ölçeğin içsel tutarlılığını değerlendirmek için kullanılan güvenilirlik analizi sonucunda ölçekteki bir maddenin diğer maddeler ile ilişkisi bir katsayı ile ortaya çıkar. Ölçeğin tutarlılık seviyesi 1’e yaklaştıkça yükselir 0’a yaklaştıkça düşer. İlgili tutarlılık seviyesini ifade eden Cronbach Alpha katsayısı ise en az 0,70 olmalıdır (Cesur ve Fer, 2007: 63). Bu kapsamda araştırma ölçeklerine yönelik gerçekleştirilen ve Tablo 6’da sonuçları verilen güvenirlik analizlerinde Sosyal Medya Fenomenleri (SMF) yakınlık ölçeği güvenirliğini ifade eden Cronbach Alpha katsayısının 5 madde için 0,921, SMF çekicilik ölçeği güvenirliğini ifade eden Cronbach Alpha katsayısının 5 madde için 0,930, SMF kaynak güvenilirliği ölçeği güvenirliğini ifade eden Cronbach Alpha katsayısının 5 madde için 0,940, destinasyona yönelik davranışsal niyet ölçeği güvenirliğini ifade eden Cronbach Alpha katsayısının 5 madde için 0,951 olduğu saptanmıştır. Bu sonuçlar doğrultusunda araştırmada kullanılan ölçekler istatistiksel olarak güvenilirdir.

Tablo 6. Araştırma Ölçeği Güvenilirlik Analizi Sonuçları

Ölçek türü Katılımcı

sayısı (n) İfade

sayısı Güvenilirlik kat sayısı (α)

Araştırma ölçekleri bütünü 395 20 0,980

Sosyal medya fenomenlerine yönelik algı 395 15 0,972

 SMF yakınlık ölçeği 395 5 0,921

 SMF çekicilik ölçeği 395 5 0,930

 SMF kaynak güvenilirliği ölçeği 395 5 0,940

Destinasyona yönelik davranışsal niyet ölçeği 395 5 0,951

Araştırma verilerinin analizi kapsamında güvenilirlik analizden sonraki aşamada ankete katılan katılımcıların demografik özellikleri ve sosyal medya fenomenlerine ait

50

bazı tanımlayıcı özellikler analiz edilmiştir. Bu bölümdeki tanımlayıcı analizlerde temel olarak yüzde ve frekans analizi tekniğinden faydalanılarak katılımcıların demografik özellikleri sınıflandırılmıştır. Verilerin sınıflandırılmasındaki temel amaç seçilen örneklem hakkında genel bir bakış acısı oluşturmak ve verileri farklılıkları belirlemeye yönelik analizlerde kullanıma uygun hale getirmektir.

Veri analizinin ikinci aşamasında katılımcıların sosyal medya kullanım süresi ve seyahate çıkma sıklığı yine yüzde ve frekans analizi ile değerlendirilmiştir. Veri analizinin üçüncü aşamasında katılımcıların sosyal medya uygulamaları kullanım düzeyi Whatsapp, Youtube, Instagram, Facebook, Linkedin, Tiktok uygulamaları ile birim ve bütün içindeki yüzdeleri yüzde analizi ile hesaplanmıştır. Veri analizinin dördüncü aşamasında ise katılımcıların destinasyon tercihinde kullandıkları kanallar eş–dost tavsiyesi, internet uygulamaları, sosyal medya fenomenleri, seyahat acentesi ve televizyon kanalları ile birim ve bütün içindeki yüzdeleri hesaplanmıştır.

Veri analizleri kısmında katılımcıların cevaplarının değerlendirilmesinden sonra ilişki ölçüm testleriyle destinasyona yönelik davranışsal niyet düzeyi ve kuşaklar bağlamında değişimi arasında istatiksel olarak anlamlı bir ilişki olup olmadığı, destinasyona yönelik davranışsal niyet ve kuşaklar üzerindeki etkisi test edilmiştir.

Değişkenler arasındaki ikili ilişki düzeyini ve önemini belirlemek için Korelasyon analizi kullanılmıştır (Orhan ve Kaşıkçı, 2002: 68). Bu aşamada Korelasyon testinde hangi testin kullanılacağını belirlemek amacıyla öncelikle örneklemden toplanan verilerin normal dağılım gösterip göstermediği incelenmiştir. Bu amaçla SPSS programında Kolmogorov-Simirnov Tek Örnek Testi ve Shapiro Wilk W Testi gerçekleştirilmiştir (Ankara vd., 2007: 106). Test sonucunda hem sosyal medya fenomenlerinin yakınlık, çekicilik ve kaynak güvenirliğini belirlemeye yönelik verilere ait hem de destinasyona yönelik davranışsal niyeti belirlemeye yönelik verilere ait değerlerin 0,05’ten küçük olduğu görülmüştür. Verilerin dağılımının normalliğinin ölçüldüğü Kolmogorov-Simirnov Tek Örnek Testi’nde p değerinin 0,05’ten küçük olduğu ve Shapiro Wilk W Testi’nde ise W test istatistiğinin 0’a yakın olduğu durumlarda veriler normal dağılım göstermemektedir (Atalay, 1983: 185-186). Buradan hareketle Korelasyon analizinde genel uygulama olan Pearson Korelasyon katsayısı yerine Spearman Korelasyon Katsayısı hesaplaması gerçekleştirilmiştir.

Korelasyon analizinden sonra, kuşaklar bağlamında sosyal medya fenomenlerinin destinasyon tercihi üzerindeki etkisini ortaya koymak için tek değişkenli

51

ve çok değişkenli doğrusal Regresyon analizlerinden yararlanılmıştır. Bu aşamada Regresyon analizi ile bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki ilişkiyi tanımlayabilme (Bircan, 2004: 186) ve bağımsız değişkenlerin bağımlı değişkeni ne oranda etkilediğini ortaya çıkarmak amaçlanmıştır (Gökçe, 2020: 1043). Regresyon analizlerinde bağımsız değişken olarak kabul edilen sosyal medya fenomenlerinin bağımlı değişken olan destinasyon tercihi üzerindeki etkisinin belirlenmesinde, ortaya çıkan Regresyon formülünün geçerliliği için öncelikle analiz sonucundaki güven aralığı kat sayısını belirten anlamlılık düzeyi dikkate alınmıştır. Anlamlılık düzeyinin 0,05’ten küçük olduğu durumlarda Regresyon modeli geçerli kabul edilmiştir. Regresyon analizlerinde düzeltilmiş R2 değerli ile bağımsız değişkenin toplam varyans içerisindeki payı belirlenmiş, diğer yandan β katsayısı ile bağımsız değişkendeki artışın bağımlı değişken üzerindeki etkisi birim bazında belirlenerek yorumlanmıştır.

4. ARAŞTIRMA VERİLERİNİN ANALİZİ

Kolayda örnekleme yöntemi ile 395 katılımcıdan verilerin elde edildiği bu araştırmada, araştırmaya katkı sağlayan bireylere ait bazı demografik bilgiler Tablo 7’de sunulmaktadır. Tabloya göre kadın katılımcı sayısı 204 (%51,65), erkek katılımcı sayısı 191 (%48,35)’dir. Katılımcıların kuşaklarını da ifade eden yaşlara göre dağlımı incelendiğinde ise Z kuşağı (21-18 yaş) katılımcı sayısının 83 (%21,01), Y kuşağı (41-22 yaş) katılımcı sayısının 229 (%57,97), X kuşağı (56-42 yaş) katılımcı sayısının 66 (%16,71) ve Baby boomers kuşağı (75-57 yaş) katılımcı sayısının 17 (%4,30) olduğu görülmektedir. Buna göre araştırmada Y kuşağı %57,97 en büyük grubu oluşturmaktadır.

Tablo 7. Katılımcılara Ait Belirli Demografik Değişkenlere Ait Bulgular

Değişken Grup n % Değişken Grup n %

n: gözlem sayısı, %: toplam içerisindeki yüzde

Tablo 7’de yer alan bilgiler göre bekar katılımcı sayısı 231 (%58,48), evli katılımcı sayısı 164 (%41,52)’tür. En çok katılım %53,16 ile üniversite mezunu kişilerden

52

oluşmuştur. Tablo katılımcıların mesleklerine göre değerlendirildiğinde, 45 (%11,39) kamu personeli, 165 (%41,77) özel sektör çalışanı, 19 (%4,81) emekli, 20 (%5,06) serbest meslek sahibi, 99 (%25,06) öğrenci, 25 (%6,33) ev hanımı ve 22 (%5,57) işsiz olduğu anlaşılmaktadır. Katılımcıların gelir durumlarına bakıldığında ise en büyük grubu %31,65 (n: 125) ile 2000 TL ve altı gelire sahip kişilerin oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu grubu 4001 ve 6000 TL arası gelire sahip 100 (%25,32) kişi ve 2001 ve 4000 TL arası gelire sahip 87 (%22,03) kişi takip etmektedir. Gelir durumunda en küçük grup 83 (%21,01) kişi 6001 TL ve üzeri gelire sahip olanlardır.

Araştırmanın devam eden bölümünde katılımcıların sosyal medya uygulamalarını kullanım süreleri, seyahate çıkma sıklıkları, sosyal medya uygulamaları kullanım düzeyi ve destinasyon tercihi için kullandıkları kanallar analiz edilmiştir. Bu amaçla ilk olarak Tablo 8’de sosyal medya uygulamalarının kullanım süresi ve katılımcıların seyahate çıkma sıklıkları incelenmiştir.

Tablo 8. Katılımcıların Sosyal Medya Kullanım Süreleri ve Seyahate Çıkma Sıklıkları

Değişken Grup n %

n: gözlem sayısı, %: toplam içerisindeki yüzde

Tablo 8 incelendiğinde katılımcılardan 195’inin (%49,37) günlük 1 saat ile 3 saat arası sosyal medya uygulaması kullandığı anlaşılmaktadır. Katılımcılar arasında 3 saat ile 5 saat arası sosyal medya uygulaması kullanan kişi sayısı 146 (%36,96), 5 saatten fazla sosyal medya uygulaması kullananlar ise 54 (%13,67) kişidir. Tabloda katılımcıların seyahate çıkma sıklığı incelendiğinde, araştırmacıların yarıya yakınının (n: 167 ve

Tablo 9’da katılımcıların hangi sosyal medya uygulamalarını kullandıkları incelenmiştir. Tablo bilgilerine göre Whatsapp uygulamasını kullanan 377 (%95,44) kişi

53

kullanmayan ise 18 (%4,56) kişi vardır. Whatsapp’ın bütün içindeki kullanılma yüzdeliği ise %25,12 olup en sık kullanılan sosyal medya uygulamasını oluşturmaktadır.

Tablo 9. Katılımcıların Sosyal Medya Uygulamalarını Kullanım Düzeyi

Whatsapp Youtube Instagram Facebook Linkedin Tiktok

Evet Hayır Evet Hayır Evet Hayır Evet Hayır Evet Hayır Evet Hayır

Sayı (n) 377 18 337 58 356 39 220 175 119 276 92 303

Birim % 95,44 4,56 85,32 14,68 90,13 9,87 55,70 44,30 30,13 69,87 23,29 76,71 Bütün

içinde % 25,12 2,07 22,45 6,67 23,72 4,49 14,66 20,14 7,93 31,76 6,13 34,87 n: gözlem sayısı, %: toplam içerisindeki yüzde

Tablo 9’a göre Youtube uygulamasını kullanan 337 (% 85,32) kişi kullanmayan ise 58 (% 14,68) kişi vardır. Youtube kullanan kişi sayısı bütün içinde %22,45’lik bir orana sahiptir. Instagram kullanan kişi sayısı 356 (%90,13) kullanmayan ise 39 (%9,87) kişidir. Bütün içindeki kullanma oranı %23,72’dir. Facebook uygulaması kullanan kişi sayısı 220 (%5,70), kullanmayan kişi sayısı ise 175 (%44,30)’tir. Uygulamanın bütün içindeki kullanılma oranı %14,66’dır. Linkedin uygulamasını kullanan kişi sayısı 119 (%30,13), kullanmayan kişi sayısı ise 276 (%69,87)‘dır. Son olarak Tiktok uygulamasını kullanan kişi sayısı 92 (%23,29), kullanmayan kişi sayısı ise 303 (%76,71)’tür.

Tablo 10’da araştırmaya katkı sağlayan katılımcıların destinasyon tercihi için kullandıkları kanallar gösterilmiştir. Tabloda yer alan bulgular doğrultusunda en çok kullanılan kanalın bütün içindeki %29,39’luk payı ile eş dost tavsiyesi olduğu anlaşılmaktadır. Eş-dost tavsiyesini kullanan katılımcılar 256 (%64,81) kişidir.

Tablo 10. Katılımcıların Destinasyon Tercihi İçin Kullandığı Kanallar Eş-dost İnternet n: gözlem sayısı, %: toplam içerisindeki yüzde

Tablo 10’a göre internet uygulamalarını kullanan 229 (%57,97) kişi bulunmaktadır ve bunun bütün içindeki oranı %26,29’dur. Sosyal medya fenomenlerinin tavsiyelerini destinasyon tercihi için kullanan kişi sayısı 137 (%34,68) olup, bütün içindeki oranı %15,73’tür. Diğer yandan seyahat acentesinden etkilenen katılımcılar ise 132 (%33,42) kişi ve 117 kişi (%29,62) televizyonu kullanmaktadır.

Araştırma verilerinin analizi sürecinde katılımcılara ilişkin demografik bilgilerin değerlendirilmesi sonrasında, katılımcıların ölçeklerde yer alan ifadelere katılım düzeyleri incelenmiştir. Aritmetik ortalama değerleri üzerinden gerçekleştirilen

54

incelemede değerler 1-Kesinlikle Katılmıyorum ve 5-Kesinlikle Katılıyorum derecelendirmelerinin ortalaması olarak hesaplanmıştır. Aritmetik ortalama değerlerinde, ilgili değerin 3 ve üzeri olduğu durumlarda katılımcının söz konusu ifadeyi değişen düzeylerde desteklediği, ilgili değerin 3’ün altında olması durumunda ise söz konusu ifadeyi desteklemediği şeklinde yorumlamalar gerçekleştirilmiştir. Ölçekte yer alan ifadeler bazında aritmetik ortalamalar üzerinden inceleme yapılması ile katılımcıların ilgili ölçeklere ait algı düzeyi de belirlenmiştir. Bu amaçla ilk olarak katılımcıların sosyal medya fenomenlerine yönelik algıları analiz edilmiş ve sonuçlar Tablo 11’de sunulmuştur.

ÇEK2 SMF’nin tavsiyeleri benim için önemlidir 2,28 2,98 2,08 2,27

ÇEK3 SMF’nin paylaşımları gerçekçidir 2,36 3,08 2,16 2,33

ÇEK4 SMF’nin paylaşımlarını deneyimlemek isterim 2,58 3,55 2,34 2,41

ÇEK5 SMF benim için idoldür 1,98 2,70 1,77 1,99

SMF çekicilik ortalama 2,28 3,05 2,08 2,22

Takipçisi olduğum ………

KAY1 SMF nasıl tatil yapacağını bilir 2,46 3,13 2,26 2,46

KAY2 SMF nereye tatil yapacağını bilir 2,58 3,29 2,41 2,46

KAY3 SMF’nin tatil yeri tercihleri benimkiler ile uyumludur 2,28 3,01 2,11 2,15 KAY4 SMF’nin tatil yeri tercihlerini arkadaş/tanıdıklara da

tavsiye ederim 2,31 2,98 2,13 2,26

KAY5 SMF’nin tatil yeri tavsiyeleri beni yanıltmaz 2,35 3,07 2,15 2,27 SMF kaynak güvenilirliği ortalama 2,40 3,10 2,21 2,32

GENEL ORTALAMA 2,31 3,05 2,10 2,24

*Baby boomers kuşağı karşılaştırmalı analizlere dahil edilmemiştir. Aritmetik ortalamalar “1- Hiç Katılmıyorum, 2- Katılmıyorum, 3- Orta Düzeyde Katılıyorum, 4- Katılıyorum, 5- Tamamen Katılıyorum” değerleri üzerinden hesaplanmıştır.

Tablo 11 incelendiğinde araştırmaya katkı sağlayan 395 katılımcının sosyal medya fenomenlerine yönelik algı düzeyinin genel olarak olumsuz olduğu görülmektedir (x̅ : 2,31). Bununla birlikte söz konusu algının kuşaklar bağlamında değişiklik gösterdiği de açıktır. Örneğin 83 kişiden oluşan Z kuşağının sosyal medya fenomenlerine yönelik algı düzeyi (x̅: 3,05) diğer kuşaklardan daha yüksek olup, ifadelere orta düzeyde bir katılım söz konusudur. Gruplar içerisinde en düşük algıya sahip olanlar ise Y kuşağı temsilcileridir (x̅ : 2,10). Tablo sonuçları sosyal medya fenomenlerinin temel

55

fonksiyonları bağlamında değerlendirildiğinde ise yine Z kuşağı katılımcılarının sosyal medya fenomenlerini güvenilir bir kaynak olarak gördükleri (x̅ : 3,10) anlaşılmaktadır.

Yine Z kuşağı katılımcılarının sosyal medya fenomenlerini bir rol model olarak algıladıkları ve bu bağlamda çekici buldukları görülmektedir (x̅: 3,04). Ayrıca bu kuşağın temsilcileri sosyal medya fenomenlerinin yaşamlarında etkili olduğu yönünde bir algıya

Yine Z kuşağı katılımcılarının sosyal medya fenomenlerini bir rol model olarak algıladıkları ve bu bağlamda çekici buldukları görülmektedir (x̅: 3,04). Ayrıca bu kuşağın temsilcileri sosyal medya fenomenlerinin yaşamlarında etkili olduğu yönünde bir algıya