• Sonuç bulunamadı

Araştırmada kadın bedeninin televizyonda ne şekilde temsil edildiği ve Reality show programlarında izleyiciye nasıl bir beden algısının sunulduğunun ortaya konulması amacıyla, belirlenen üç televizyon programı söylem çözümlemesi yöntemi ile çözümlenmiştir. Söylem çözümleme kuramcılarından Van Dijk’ın Eleştirel Söylem Çözümlemesi kuramı temel alınmış ve araştırmanın örneklemini oluşturan televizyon programlarını çözümleyebilmek için Van Dijk’in kuramı yorumlanarak bir inceleme yapılmıştır. Yöntem her ne kadar haber analizi için uygulanan bir yöntem olsa da televizyon programlarındaki söylemleri çözümlemede de kullanılabilecek elverişli bir yöntemdir. Söylem çözümleme yöntemine ilişkin çok fazla yaklaşım olmasına rağmen, Van Dijk’in yaklaşımı en sistematik yaklaşımlardan biri olması nedeniyle tercih edilmiştir. Teun Van Dijk, kuramına ilişkin iki farklı analizden söz eder. Yaklaşımlar İdeolojik Söylem Analizi ve Eleştirel Söylem Analizi’dir. Bu yaklaşımlar daha çok birbirlerini tamamlayıcı bir nitelik taşımaktadır. İdeolojik çözümleme bir grup ya da topluluğun sahip olduğu temel inançlardır. Fakat bu inançlar genellikle “yanlış bilinç”le oluşmuş “yanlış inanç”lardır. İdeolojiler paylaşılan norm, değer, görüş ve tutumları içermekte, bu düşünceler dilin kullanımı sonucu söylemlerde açığa çıkmaktadır. (Dijk, 2000:7-10) Eleştirel çözümleme olarak bilinen yaklaşım farklı konuların ve farklı kuramsal çerçevelerin ve metodolojilerin birbirleriyle ilişkilendirerek çalışılmasını sağlar.

Yöntemin asıl amacı, dilin ötesinde ifadeleri, görsel ve dilsel iletilerin

oluşturduğu anlam bütününü sosyo-kültürel bağlam çerçevesinde ele alıp

incelemektir. Söylemin nerede, kim tarafından, nasıl söylendiği önem taşır. Geleneksel söylem, çeşitli ideolojik amaçlara hizmet etmekte ve insanların düşünme biçimlerini etkilemektedir

Van Dijk, eleştirel söylem çözümlemede söylem yapılarını kategorilere ayırarak inceler: Argüman, retorik, figürler, sözel tarz, öyküleme, yapısal vurgu ve alıntı olarak sınıflandırmakta; bu yapıların, dinleyen ve okuyan tarafından tercih edilen modeller oluşturulmasını anlama sürecini açıkla yabileceğini ifade etmektedir. (Dijk, 1993:264) Kategorisel analiz, belirli bir mesajın önce birimlere bölünmesi ve daha sonra bu birimlerin belirli kriterlere göre kategoriler halinde sınıflandırılması

anlamına gelir. Bu kategoriler tutarlı, ayırt edici, nesnel, bütünsel, amaca uygun ve anlamlı olduğu sürece, analizin ilgilendiği çok çeşitli boyutlara dayanabilir.

Eleştirel çözümlemenin çalışma alanları toplumsal cinsiyet meseleleri, ırkçılık konular, medya söylemleri, politik söylemler, örgütsel söylemler ve kimlik konularıdır. Eleştirel çözümlemede hiçbir zaman tek bir bütünleşik kuramsal ve metedolojik çerçeve geliştirmeyi amaçlamaz. Kuramsal ve metedolojik olarak birbirinden farklı birçok yaklaşımı barındırabilir. (Durna, 2010:62)

Eleştirel Söylem Analizi şu ilkelere dayanır; sosyal problemleri ortaya koyar, güç ilişkilerinin tutarsızlığını vurgular. Söylem, toplumsal ve kültürel yapıyı oluşturur. İdeolojik bir çalışmadır, tarihseldir. Metin ve toplum arasındaki ilişkiye aracılık eder. Yoruma ve açıklamaya dayalıdır. Bir sosyal eylem biçimidir. (Norman Fairclough, 2011:357-360)

Eleştirel çözümlemenin araştırma nesnesi yalnızca yazılı, sözlü metinler değildir. Dolayısıyla televizyon programları da, görüntüyle kodlanmış bir medya söylemi olarak önemli anlamları barındırmaktadır, bu yöntemle çözümleyebilmek olanaklıdır.

Söylem, sosyal hayatın tüm yönleriyle ilişkili bir kavramdır. Söylemin varoluşu, salt gerçeğin ölümünü hazırlar çünkü söylem artık bir gerçeklik inşasıdır. Söylem, toplumdaki farklı bilgi formları, (tıp, psikoloji, hukuk, ekonomi) disiplinler, eylemler ya da dil pratikleriyle oluşmaktadır. Bir dil ve eylem pratiği olan söylemler farklı ideolojik anlatımlara dayanır, tüm sözlü/yazılı iletişim biçimlerini kapsamaktadır. Bir iletinin nasıl ve kim tarafından oluşturulduğu, neye dayanarak oluşturulduğu, kime söylendiği ve söylenenlerle ne başarılmak istendiğini ortaya koyan fikir, ifade ve bilgilerdir. Birçok iletişim biçimini kapsayan söylem, sistematik dilsel düzenleri betimlemektedir. (K.F.Punch, 2005:56) İdeoloji kavramını kuşatır ve

yoruma teslim olur. Yorumlanmayan bir söylem hiçtir, yorumun varoluş sebebi söylemdir. (Sözen, 1999:11-13) Söylemin yorumlanmak zorunda oluşu onu öznel bir ürün haline dönüştürür ve tarafsız olamaz. Öznellik anlamın altını çizer ve bir söylemde ortaya çıkan anlam, bağlamın değil bu öznelliğin bir ürünüdür.

Söylem birey, kültür, dil ve öznellik çerçevesinde üretilmiş anlam yapılarıdır ve anlamın ortaya çıkarılması için yorumlanmaya ihtiyaç duyar. Söylem yapıları oluşurken bağlam ve kültür önemli rol oynar fakat söylemin anlamı ortaya konurken öznellik ve yorum önemlidir.

Söylem karmaşıktır, pek çok düzeyde katmanlı bir yapıya sahiptir. Her bir düzey de kendi içinde öğelere ve kategorilere ayrılır. İdeolojiler çok açık, kolay tespit edilebilir anlamlara sahip gibi görünürken, bir tonlama veya zamir yapının anlamını dolaylı, örtülü ve gizli anlam yapılarına dönüştürebilmektedir. Söylem ideolojik farklılıkları yansıtmaktadır. (Sözen, 1999:28)

Söylem, çeşitli işlevlere sahiptir; Bilgi, güç, iktidar, hâkimiyet, otorite ve kontroldür. Bu işlevler dilde varlık kazanır; bilginin dilde kullanımı, gücün dildeki kullanımı, ideolojinin dildeki kullanımı birer eylemdir ve işlevleri ancak bir söylem içerisinde anlam kazanmaktadır. Söylemin anlaşılırlığı nerde, ne zaman, nasıl ortaya çıktığı ve kim tarafından söylendiğine bağlıdır. İnsanlar dili nasıl kullanır? İnsanlar ne söyler? Ne söyledikleri önemlidir ancak nasıl söyler? Konuşanlar kimlerdir? Söylem analizinin temel sorgulamalarıdır. Söylem, bir dil pratiği olarak sınırlandırılamaz, zaman zaman davranış biçimi, düşünce biçimi, kültürel yenilikler ve sessizlik bile söylemsel bir nitelik kazanabilir. (Foucault, 2004:55) Toplumsal yapı içerisinde bireylerin edindikleri kimlikler, sosyal roller, aile içi görev ve rol dağılımları, ebeveyn çocuk ilişkileri de söylemsel olarak inşa edilmiş yapılardır.

Söylem, genel olarak konuşulan dil, konuşma biçimleri anlamına gelse de söylem kavramında dil kullanımı, fikirlerin iletişimi ve sosyal ortamlardaki etkileşim olarak üç ana boyutla karşı karşıya kalınmaktadır. Söylem kavramının içeriğinde birçok farklı akademik disiplinin yer aldığı görülmektedir. Söylem, sadece sözlü ve yazılı dili değil, iletişimi, gazeteleri, elektronik posta mesajlarını vb. medya ortamlarını da içermektedir. Söylem çözümlemesinin yaygın ve kabul görmüş ilkeleri; doğal olarak ortaya çıkan metin ve konuşma, bağlam, konuşma olarak söylem, bireylerin toplumsal pratiği olarak söylem, bireylerin sınıfsal kategorileri, ardışıllık, yapısalcılık, düzeyler ve boyutlar, anlam ve fonksiyon, kurallar, stratejiler ve sosyal biliştir. (Çelik, Ekşi, 2008:100) Dolayısıyla söylem yapıları genellikle

yazılı ya da sözlü metinler olarak ele alınsa da, anlamsal bütünlük taşıyan ve iletişimsel bir amacı olan her türlü yapı da söylem olarak kabul edilebilir.

Söylem kavramının dil ile yakın ilişkisi reddedilemez. Asıl olarak Saussure’ün linguistik yaklaşımından ilham alır. Saussure, dilin gerçek dünyayı yansıtan bir ayna olmadığını ve göstergelerin anlamlarının kültür içerisinde toplumsal uzlaşıma dayalı olarak oluştuğunu ifade eder. Anlam üretimi dile dayanmaktadır. Göstergelerin anlamlarının sabitlenemeyeceğini, çünkü gösteren ve gösterilen arasındaki ilişkinin keyfi olduğunu ileri sürer. Dolayısıyla göstergenin anlamının bağlama ve kültüre göre değişebileceği düşüncesi, anlamların tarihte ve kültürde üretildiğinin de göstergesidir. Saussure’ün dil modelini daha açık uçlu olarak ele alan kuramcılar anlamlandırma pratikleri üzerinden toplumsal alanda iktidarın özneleri nasıl kurduğu üzerinde durmuşlardır. (Dijk, The Study of Discourse, 2011)

Söylem çözümlemesi yapanlar ve dilin olağan kullanıcıları temelde anlamla ilgilenmektedir. Metnin ya da konuşmanın ne anlama geldiği ve dili kullananlar için ne imalar taşıdığına dair kısmi bir yanıt metin anlambiliminde verilmektedir. Metin anlambilimi sözcükler, tümceler, paragraflar ya da tüm söylemler için yorumlama kurallarını formüle etmektedir. (Hall, 2013:32) Fairclough, söylem ile toplumsal ve kültürel değişme arasında da bağ kurmaktadır. Demokratikleştirme, metalaştırma ve teknolojileştirme ile bağlantılandırdığı toplumsal ve kültürel değişim bu başlıklar altında irdenebilmektedir. Söylem, toplumsal yapının bir parçasıdır ve bu yapıdan etkilenir, toplumsal eşitsizlikleri vurgular ve bunları ortadan kaldırmaya çalışır. Olaylar, metinler, daha geniş toplumsal ve kültürel yapılar, ilişkiler ve süreçler arasındaki açık/örtük nedensellik ilişkilerini araştırır. Söylem anlamı inşa edici bir ol oynar ve bu anlamın inşasında da seçkinler söz sahibidir.

Van Dijk çözümleme yöntemini metinsel, üretim ve alımlama/yorumlama olarak üç düzeyde inceler. Bu çözümleme çerçevesi incelenen metnin gömülü olduğu toplumsal bağlamla ilişkilerini ortaya koymaya yöneliktir. Bu ilişkileri tanımlamak için de çözümlemesini makro ve mikro yapı ayrımı üzerine yapılandırır. (Dijk, Medya İçerikleri, 2007:167-168)

Tablo 9.Söylem Çözümleme Yöntemi (Dijk, 2007:167-168)

Mikro yeditepeyapıda yer alan sözcük seçimi, cümle yapıları, nedensellik ilişkileri ve retorik, ideolojinin bir göstergesi olarak önem taşımaktadır.

Makro yapıda tematik kısım, söylemin nasıl örgütlendiğini gösterir, şematik kısım ise durum ve yorum belirtir.

Van Dijk, aslında bu yapıyı haber söylemini çözümlemek için kurmuştur. Ancak bu şema, televizyon programlarında yapımcı ve yönetmenlerin toplumsal ve profesyonel rutinleri ile şekillenmekle birlikte, aynı zamanda programı üreten ve izleyenlerin televizyon program söylemini çözümleme sürecinde bir harita görevi görmektedir. Bu yapı, aynı zamanda televizyon program söylemini üretenlerin konuyu nasıl gördüklerini ve tanımladıklarını gösterir.

Van Dijk’a göre, toplumsal biliş, grup üyelerinin zihinsel temsillerinden doğmuştur. Zihinsel temsiller, toplumsal olarak paylaşılan tutumları örgütler. Zihinsel temsiller, aslında bireylerin nasıl davranıp, nasıl konuşacağını, yazacağını belirler ve toplumsal pratiklerin nasıl anlaşılacağını da denetleyen modellerdir. Bireylerin söylemleri yorumlarken, gelen mesajları kendi inançları, bilgileri ve

METİNSEL ÜRETİM ALIMLAMA MİKRO DÜZEY

Sözcük seçimi

Cümle yapıları (basit, karmaşık, aktif, pasif)

Cümleler arası nedensellik Retorik (rakamlar, istatistikler)

MAKRO DÜZEY TEMATİK ŞEMATİK Başlık Alt başlık Girişi Spot(anlam boyutu) Metin Arka plan bilgisi (olayın toplumsal ve politik yönü)

Bağlamsal bilgi Kaynaklar Hikaye örgüsü Stereotipler/Klişeler/kalıp yargılar SÖYLEM ÇÖZÜMLEME

çıkarları doğrultusunda kabul ya da reddetme konusunda özgür olduklarını, fakat bu özgürlüğün sınırlı bir özgürlük olduğunu belirtir. Dolayısıyla üreticilerin yaratmış olduğu medya söylemini denetleyerek, aslında izleyicini zihnini de denetleyebilme imkânı doğar. (Durna, 2010:69-70) Yerleşmiş kanaat ve inançlar vurgulanarak, zihinsel modeller pekiştirilir ve söylem aracılığıyla yeniden üretilir. Çalışmada, inceleme nesnesi olan televizyon programlarında da bu tarz zihinsel modeller yer almaktadır ve pekiştirilen inanç ve değerlerin tespit edilebilmesi açısından Van Dijk’ın Eleştirel Söylem çözümlemesi elverişli bir yöntemdir.

Söylem çözümlemesinde söylemin özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır. Zira bir söylem farklı boyutlara ve çeşitli özelliklere sahiptir. Bunlar aşağıdaki başlıklar altında toplanmıştır. İnceleme nesnesi olan televizyon programları da söylemin aşağıda sunulan nitelikleri ve analiz soruları çerçevesinde değerlendirilecektir.

MAKRO DÜZEY 1.Tematik Boyut Genel özellikler

-Programın adı nedir?

-Sloganı ya da sloganlaşmış bir tanıtım cümlesi var mıdır?

-Giriş kısmında kullanılan her bölümde tekrarlanan ifadeler nelerdir?

2.Şematik Boyut İçerik özellikleri

-Sunucunun niyeti, ilgisi ve amacı nedir? Bunu nasıl ifade eder? -Programa katılan kişinin katılma sebepleri nelerdir?

-Katılımcının bedeninde kusurlu gördüğü ve değişmesi gerektiğini düşündüğü yer neresidir?

-Her katılımcı için farklı uygulamalar mı yapılmakta yoksa katılımcılar standart bir uygulamaya mı tabi tutulmaktadır?

-Programda modifikasyon süreci hangi uygulamaları kapsamaktadır? -Programda uzman olarak tanıtılan kişiler kimlerdir?

-Uzmanları estetik bakışına uyan ya da uymayan unsurlar nelerdir?

-Programda modifikasyon süreci öncesi ve sonrası katılımcıya ilişkin farklılaşan nitelikler ve söylemler nelerdir?

Yapısal Özellikler

-Programın ne tür bir yapısı vardır? Tartışma, açıklama, karşılaştırma vb. -Bu yapı programda nasıl organize edilmektedir?

Etkileşimsel Özellikler

-Programda kim, kime hitap etmektedir?

-Programa katılanların yaş, meslek, eğitim durumu vb. nitelikleri nelerdir?

-Sunucu amacına ulaşmak için ne tür bir strateji izlemektedir? Sunucu katılımcıya kendisi üzerinde gerçekleştirilecek değişimler konusunda herhangi bir zorlamada bulunmakta mıdır? Ya da ikna, yönlendirme, örnek gösterme gibi bir yol izlemek durumunda kalmakta mıdır?

-Katılımcı üzerinde uygulanacak modifikasyon pratiklerine katılımcı mı karar vermekte yoksa uzman konumundaki kişilerin kararları mı uygulanmaktadır?

-Sunucu ve katılımcı arasında ne tür bir rol ve statü farkı vardır?

-Uzmanların estetik bakışına uymayan unsurları ne şekilde dile getirmektedir?

-Açılışta programın ismi nasıl sunulur? Hangi renkler kullanılmış, grafik öğeler var mı?...

-Dekor ve aydınlatmaya ilişkin özellikler nelerdir? -Tv yapım tekniğine ilişkin özellikler nelerdir? - Ses özellikleri nelerdir?

-Hitabete ilişkin özellikler nelerdir?

-Katılımcının vücudunda kusurlu gördüğü kısımlar ifade edilirken kullanılan görsel dil nasıldır?

-Modifikasyona yönelik uygulamalar görsel olarak ne şekilde sunulur?

-Değişimi tamamlanış katılımcı sunulurken kullanılan müzik ve görsel betimleme araçları (çekim ölçeği, açısı, ışık kullanımı, çekimler arası geçiş yöntemleri vs) nelerdir ve ne şekilde uygulanmıştır?

-Değişim öncesi kullanılan müzik ve görsel betimleme araçlarında değişim sonrasında kullanılanlarla bir fark var mıdır? Varsa bu farklar nelerdir?

MİKRO DÜZEY Gramatik Özellikleri

-Program standart bir dile mi sahiptir yoksa konuşmacı bazı bölgesel ya da sosyal diyalektler kullanmakta mıdır?

- Farklı ifade, telaffuz, bölgesel diyalekt vb. kullanılması hamgi kültürel, sosyal veya ideolojik sebebe bağlanabilir?

-Gramatik eksiklik, yanlışlık ya da yeni bir kullanım söz konusu mudur? -Cümleler arasında ne tür anlam ilişkileri bulunmaktadır?

-Programın teması, amacı ve ön plana çıkardığı düşünceler nelerdir?

-Bu amaç, fikir ya da tema daha çok hangi kelimeler, ifadeler, sıfatlar ya da cümlelerle ifade edilmektedir?

-Değişimi tamamlanmış katılımcının sunumunda kullanılan belirli söz kalıpları, ifade tekrarları ya da standart sıfat, sözcük kullanımları var mıdır? *8(Baş, Akturan, 2008:16)

Bu yöntemsel çerçeveden yola çıkarak televizyon programlarının söylem çözümlemesi gerçekleştirilmekte ve izleyiciye sunulan zihinsel modeller tespit edilmektedir. Yöntemdeki Genel gramatik özellikler Van Dijk’in başka şekilde ifade ettiği “mikro düzey”e karşılık gelmektedir. Genel özellikler olarak başlıklandırılan kısım “makro düzey”in tematik kısmını, içerik, yapısal, etkileşimsel ve sunum özellikleri şematik kısmını oluşturmaktadır.

*Söyleme ilişkin niteliklerden oluşan yöntemsel çerçeve Van Dijk’a aittir, Nitel Araştırma Yöntemleri adlı kaynaktan alınmış ve televizyon programlarının söylemini çözümleyebilmek için yeniden uyarlanmıştır.

4.8. Bambaşka Style By Jury Programının Söylem Analizi

Benzer Belgeler