• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: ARAŞTIRMANIN METODOLOJİSİ VE HİKÂYESİ

2.2. Araştırmanın Hikâyesi, Alan Uygulaması ve Teknikleri

Yaşlanmak, yaş almak kelimeleri bir insana ne hatırlatır? Günümüzde orta yaşlardaki kimselere yaşlandığını söylemek neredeyse bir hakaret sayılmaktadır. Aynı şey size söylense nasıl bir tepki verir ne hissedersiniz? Korku, öfke, utanç, dışlanma, bilgelik, saygınlık, yöneten, belirleyen mi belirlenen mi? Hangisi? Yaşlılık aslında en güzel dönemlerden birisidir. Çocukken ailemin de etkisiyle yaşlılarla çok vakit geçirir yaşam dünyalarına dâhil olmaya çalışırdım. Yaşlı ile ettiğim her sohbet bana ayrı bir tecrübe kazandırırdı. Özellikle anlattıkları masallar, yaşadıkları hikâyeler beni derinden

48 etkiler her seferinden yeniden anlattırırdım. Dedemin alnındaki çizgileri ona fark ettirmeden tek tek sayar hangi çizginin hangi yaşanmışlık sonucu olduğunu merak ederdim. Onun yanında olmak huzur ve sakinlik verirdi. Yaşlıydı ve onun tecrübelerinden yararlanacağım pek çok şey vardı.

Ancak günümüzde modern toplumda yaşlı algısı çocukken gördüğümün tam tersini söylüyordu. Yaşlılık, hasta olmak, huysuz olmak, sinirli ve inatçı olmak, hatta ve hatta fazlalık olmakla eş değer görülmeye başlanmıştı. Okuduğum kitaplardaki ak sakallı dedelerin yerini de huysuz ihtiyarlar almıştı. Yaşlanmak ölüme bir adım daha yaklaşmak demekti ve bu nedenle insanlar yaşlanmaktan korkuyorlar olabildiğince ertelemeye çalışıyorlardı. Modernite yaşlılığı kötülüyordu. Geciktirmek için kapitalist sistemin bile ürünü haline getirmişti.

Sadece bir sosyolog olarak değil bir “torun” olarak açıkçası son dönemlerde artan huzurevi ziyaretlerinin yaşlı sevici olmaktan öteye gitmediğine ve onları tabiri caizse vitrinde duran bir tarihi eser olarak görülmesine kayıtsız kalamazdım. Huzurevini, mekânını, sakinini uzaktan tanıyamazdım, bu gerçeği araştırmalı ve yakından hatta içlerinden biri olarak tanımalıydım. Evde dedemle aynı odayı paylaşmam sebebiyle yaşlıya karşı biraz hassastım ve evdeki yaşlı ile huzurevindeki yaşlı arasındaki uçurumun ne boyutta olduğunu görmek için çalışmaya hemen başlamak istiyordum.

Araştırmaya başlamam ve sürdürmem biraz meşakkatli bir süreç olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Uzun süredir ziyaret ettiğim huzur evi personelleri çalışma yapmak için gittiğimde bana farklı yaklaşmış, ”yine mi geldin? Amacın ne? Ne yapmak istiyorsun? Ödev mi bu şimdi” sorularını her seferinde soruyorlar ve dönüşte bakanlıktan izin istediğim zaman farklı olacağını ifade ediyorlardı. Araştırmamın bu şekilde sağlıklı ilerlemeyeceğini fark ettiğim an bakanlıktan izni alıp bu kez daha dik bir şekilde huzurevinin yoluna düştüm. Elimde belge vardı ya artık soru sormazlardı. Düşündüğüm gibi de oldu. Hatta fazlası diyebilirim. Huzurevi yetkilileri 180 derece dönmüş ve karşımda sizli bizli konuşan, “nasıl isterseniz öyle olsun, her türlü yardımı yapabiliriz” diyen insanlar çıktı karşıma. Bir de yanıma bana yardımcı olması için bir görevli vermelerine ve bir anda bu kadar değişmelerine anlam veremeye çalışarak hiç zaman kaybetmeden yaşlıların yanına gidip başlayabilirdim.

49 Önceki ziyaretlerimden dolayı beni tanıyorlar ve kolaylıkla yardımcı olmak istiyorlardı. Böylece hem araştırmamın verileri daha gerçekçi ve samimi olacaktı. Hayat hikâyelerini, hatıralarını gözleri uzaklara dalarak –belki de geçmişe giderek- anlattılar. Yakınımdaki yaşlılardan biliyordum motomot soru cevapları sevmezlerdi. Bu nedenle sohbet arasında iliştirdiğim mülakat soruları ile de sohbetin gidişatını kendileri belirlediler. Kimi zaman ait oldukları yeri benimseyebilmek için belki de “Konya’nın neresindensiniz?” sorusuna “huzurevinden” cevabını veriyorlardı buruk bir kahkaha ile… Evlerinden bir kesitmiş gibi odalarını kendi fotoğrafları ile süsleyip bir köşesine de kolonya şeker koymuşlardı, gelene gidene ikram edebilmek için. Gelen gidiyordu kalıcı olsa farklı olurdu belki de.

Huzurevinde bulunduğum her ziyarette grup olarak ziyarete gelenlerle sık sık karşılaştım. Vitrini ziyaret etmenin rahatlığı ile verilen kısa sürede hızlıca ziyaret edip, hal hatır sorup gidiyorlardı. Huzurevinde karşılaştığım bir başka ilginç durum ise yaşlılar arasındaki keskin hatlarla ayrılmış gruplaşmaların olduğuydu. Tüm bu gruplaşmalara rağmen yaşlılar tecrübelerini aktarmaya çalışıp hikâyelerini olabildiğince şeffaf bir şekilde anlatmak için çabaladılar.

Her yaşlının yaşam hikâyesini öğrenip heybelerime yeni birer hikâye yükleyip yoluma devam ettim. Bu hikâyelerden belki de en ilginç olanı yarı asır sonra huzurevinde karşılaşan iki müşteri esnaf ilişkisiydi. Bunu Ö.A şu şekilde dile getirdi:

“Benim bi de arkadaşım var o da tek kişilik odada. Bu arkadaş Doğanhisarlı 92 yaşında. Terme diye bi yiyecek var onu satardı bu adam. Doğanhisardan termiye satar. Bizim köye termiye satmaya gelirdi ondan termiye alırdım. Olacak ya onunla karşılaştık burda. Olacak ya 50-60 sene sonra. O burda bana sordu nerelisin dedi. Ben afyonluyum dedim. Sultandağlıyım dedim. İşhaklıydı oranın adı. İşhaklıdan mı dedi. Ne biliyonişhaklıyı dedim. Duurrbiliyom ben seni dedim. Sen termiye mi satardın dedim. 3 tane oğlan var hepsi okumuş ama adama bakmıyorlar. Burda kızı var aldı gitti onu.60- 70- sene önce. Bir asır ya bir asır burda karşılaştık. Adam dedi ben orda çok termiye sattı. Birlikte kalalım dedi. Aynı blokta garşılıklı odalar. (Ö.A. 82, Emekli Öğretmen)”

Yalnızca fakir değil aksine evini arsasını bağışlayıp gelen yaşlılar da heybemize hikâyelerini kattı.

50 “Meramda şurda evim var Naciye Mumcu’nun orda. Beyim öleli 20 sene oldu. Ev yaptırdı otur diye. Benim değil benlikten çıktı şimdi ne yaparlarsa yapsın. Şimdi Suriyeliler oturuyor. Bahçeli biyir görsen çiçek gibi çiçek. Tam yaşanacak yer ama boynun bükük. (G.Ö., 67 , Ev Hanımı)”

Tez çalışmasında sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Bu doğrultuda 15 yaşlı ile derinlemesine mülakat ve birkaç kişiden oluşan odak grup görüşmesine de başvurulmuştur. Derinlemesine mülakat sırasında yaşlıların izinleri doğrultusunda ses kaydı alınarak, sonrasında analiz edilmeye çalışılmıştır. Katılımcıların mülakatlarına araştırma bulgularında yer verilerek kendi sözlerine dayalı bir huzurevi algısı oluşturulması da amaçlanmıştır.

Araştırmada görüşülen kişiler yaş bakımında 65 üzerini kapsamakla birlikte cinsiyet, meslek, ikamet yeri (yerleşmeden önceki), gelir düzeyi, medeni hali bakımından heterojen guruptur. Doğum yerleri bakımından homojen olmasa da çoğunluğunun ikamet ettiği yer şehir merkezidir.

Araştırma için altı temel başlıktan oluşan soru örnekleri hazırlandı. Araştırma bulgularında da yer verildiği gibi yaşlılık ve huzurevleri algısı kapsamlı bir şekilde betimlenmeye çalışıldı. Genelde bir sorun olarak görülen yaşlılık ve özelde ise huzurevi gerçeğinin arka planını araştırmayı hedefleyen araştırmamızın kapsamı Konya merkez Dr. İsmail Işık Huzur evi örneklemi ile sınırlandırılmıştır. Araştırmamızın Konya merkez huzur evinde yapılacak olması genelleyebilir sonuçlara ulaşmaya engel olsa da huzurevi sakinleri çevre illerden gelen yaşlıları da kapsamaktadır.

51