• Sonuç bulunamadı

Buraya kadar aktarılanları özetlemek gerekirse, olumlu yanılsama kavramı yakın ilişkiler kapsamında ilk olarak Murray (1994) tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Olumlu yanılsama kuramın temel sayıltısı, yakın ilişkilerde bireylerin partnerlerini, gerçekçi olmayan bir şekilde olumlu değerlendirmeleri biçiminde özetlenebilir. Araştırmacılar, olumlu yanılsamaların, gerçeklikten kopma olarak değerlendirilmemesi gerektiğini ve

normal ve sağlıklı insan bilişinin bir parçası olduğunu vurgulamışlardır (Taylor ve Brown, 1988). Ek olarak, birçok çalışmada olumlu yanılsamaların ilişkilerdeki iyilik hali ve mutlulukla ilişkili olduğu ve ilişki doyumunun gerçeklikten ziyade, partnere ilişkin ideleştirilmiş algılarla sağlanacağı belirtilmiştir (Murray, 1994; Murray, Holmes ve Griffin, 1996a; 1996b).

Giriş bölümünde ayrıntılı olarak ele alınan ilişki bağlanımı ve yüklemelerin, evlilik ilişkilerindeki olumlu yanılsama ile oldukça ilişkili olduğu düşünülmektedir. Özellikle ilişki bağlanımıyla yüksek düzeyde ilişkili olduğu belirtilen ilişki doyumunun, olumlu yanılsamaları güçlü bir biçimde yordadığı belirtilmektedir (Murray ve Holmes, 1997; Murray, Holmes ve Griffin, 1996a;

1996) Nedensel ve sorumluluk yüklemeleri açısından bakıldığında ise, birçok çalışma, yüklemelerinin ikili ilişkilerde doyumu azalttığına işaret etmektedir (Bradbury ve Fincham, 1990; Curun, 2006; Fincham ve Bradbury, 1992).

Tüm bu bilgilerin ışığında, evlilik ilişkilerinde olumlu yanılsamaların, yatırım modeli değişkenleriyle ve yüklemelerle yakından ilişkili olduğu düşünülebilir.

Giriş bölümünde de belirtildiği gibi, yurt dışında hem evliliklerde hem de flört ilişkilerinde olumlu yanılsamaların görece katkısının incelendiği çalışmalara rastlamak mümkündür. Dahası, olumlu yanılsamaların sadece karşıt cinslerde değil, aynı zamanda eşcinsel kadın ve eşcinsel erkekler için de ilişki doyumunu sağladığına ilişkin bulgular mevcuttur (Conley, Roesch, Peplau ve Gold, 2009). Ancak daha önce de belirtildiği gibi, ülkemizde Fowers, Fışıloğlu ve Procacci (2008) tarafından yapılan kültürlerarası bir

çalışma dışında evliliklerde olumlu yanılsamaların incelendiği bir çalışmaya rastlanmamıştır. Ek olarak, ne yurt dışında ne de ülkemizde, olumlu yanılsamaların sözü edilen değişkenlerle ilişkisinin incelendiği bir çalışma mevcuttur. Tüm bu nedenlerden, bu çalışmada, evli çiftlerde olumlu yanılsamaların, yatırım modeli değişkenleri (doyum, yatırım, bağlanım ve seçeneklerin niteliğini değerlendirme) ve yüklemelerle (alt boyutları olan, nedensel ve sorumluluk yüklemeleri ve onların alt boyutları olan odak, istikrar, genellik, kasıt, güdü, suçlama), olan ilişkisinin alanyazın temelinde incelenmesi amaçlanmıştır. Yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda, araştırmanın denencelerini aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür.

1.10. Araştırmanın Denenceleri

• Olumlu yanılsamaları, yatırım modeli değişkenlerinden doyum, ilişki bağlanımı, ilişki yatırımının ve ilişkisel değişkenlerin (eşin idealdeki eşe yakınlığı, eşi ile birbiri için yaratıldığını düşünme, eşin ilişkiye bağlanma derecesi ve evliliğin ilk yılları ile karşılaştırıldığında, şimdi alınan doyum derecesi) olumlu yönde yordaması beklenirken, yüklemelerin (alt boyutları olan nedensel ve sorumluluk yüklemeleri ile onların alt boyutları olan odak, istikrar, genellik, kasıt, güdü, suçlama) ve yatırım modeli değişkeni olan seçeneklerin niteliğini değerlendirmenin olumsuz yönde yordaması beklenmektedir.

• Olumlu yanılsama düzeylerine göre oluşturulan gruplar ilişki istikrarı ölçeği açısından karşılaştırıldığında; olumlu yanılsama düzeyi yüksek olan grubun, ilişki doyumu, ilişki yatırımı ve ilişki bağlanımının yüksek olması beklenmektedir. Ayrıca bu grubun, seçeneklerin niteliğini değerlendirme puanlarının da düşük olması beklenmektedir.

• Olumlu yanılsama düzeylerine göre oluşturulan gruplar ilişkide yükleme ölçeği açısından karşılaştırıldığında; olumlu yanılsama düzeyi düşük olan grubun, nedensel yükleme ve sorumluluk yüklemeleri puanlarının yüksek olması beklenmektedir.

• Olumlu yanılsama düzeylerine göre oluşturulan gruplar ilişkisel değişkenler (örneğin; eşin idealdeki eşe yakınlığı, eşi ile birbiri için yaratıldığını düşünme gibi) açısından karşılaştırıldığında; olumlu yanılsama düzeyi yüksek olan grubun ilişkisel değişkenlerden aldığı puanların yüksek olması beklenmektedir.

• Katılımcılar cinsiyet (kadın-erkek) ve eğitim düzeyi (düşük ve yüksek) açısından karşılaştırıldıklarında; erkeklere göre kadınların olumlu yanılsama toplam puanı ve alt boyutlar olan evlilik doyumu, idealleştirilmiş çarpıtma ve evliliğe ilişkin ideallerden aldıkları puanlarının daha yüksek olması beklenmektedir.

• Eğitim düzeyi düşük olan grupla karşılaştırıldığında, eğitim düzeyi yüksek olan grubun olumlu yanılsama ve alt ölçeklerinden aldıkları puanların daha yüksek olması beklenmektedir.

• Erkeklerle karşılaştırıldıklarında, kadınların ilişki istikrarı ölçeğinin alt boyutları olan, ilişki doyumu, ilişki yatırımı ve bağlanım puanlarının daha yüksek olması beklenmektedir. Aynı zamanda, kadınların evliliklerinde daha fazla nedensel ve sorumluluk yüklemeleri yapmaları beklenmektedir.

• Đlişkisel değişkenler açısından değerlendirildiğinde, erkeklere göre kadınların ilişkisel değişkenlerden aldıkları puanların daha yüksek olması beklenmektedir.

• Eğitim düzeyi açısından da, eğitim düzeyi yüksek olan katılımcıların ilişkisel değişkenlerden daha yüksek puanlar almaları, bununla birlikte, nedensel ve sorumluluk yüklemelerinden daha düşük puanlar almaları beklenmektedir.

• Kadınların erkeklere göre evliliklerinde daha fazla nedensel ve sorumluluk yüklemeleri yapmaları beklenmektedir.

2. BÖLÜM

YÖNTEM

Bu bölümde, araştırmanın örneklemini oluşturan evli bireylerin demografik özellikleri, veri toplama araçları ve araştırmanın nasıl yürütüldüğüne dair bilgiler sunulmuştur. Katılımcılar bölümünde, evli bireylerin sosyo-demografik özellikleri kısaca tanıtılmıştır. Veri toplama araçları bölümünde, Demografik Bilgi Formu, Olumlu Çarpıtma Ölçeği (Positive Illusion Scale), Đlişkide Yükleme Ölçeği (Relationship Attribution Measure) ve Đlişki Đstikrarı Ölçeği (Relationship Stability Scale) tanıtılmıştır.

Araştırmanın nasıl yürütüldüğüne ilişkin bilgilere ise işlem bölümünde yer verilmiştir.

2.1. Katılımcılar

Araştırmanın örneklemini, 188’i kadın (% 54.2) ve 159’u erkek (%

45.8) olmak üzere toplam 347 evli birey oluşturmaktadır. Katılımcıların yaşları 19 ile 65 arasında değişmektedir ve kadınların yaş ortalaması 35.32 (s=

8.15), erkeklerin yaş ortalaması da 39.42’dir (s= 9.56). Katılımcıların devam eden evlilik süresi, kadınlarda ortalama 134.39 ay (s= 104.9), erkeklerde ise 150.04 ay (s= 120.5) olarak bulunmuştur. Evlilik öncesi tanışma süresi ise, kadınlarda 34.47 ay (s= 43.3), erkeklerde ise 37.41 ay (s= 62.3) olarak

saptanmıştır. Evlilik sayısına bakıldığında ise, 341 kişi (% 98.3) ilk evliliğini, 6 kişi (% 1.7) ise ikinci evliliğini yaptığını belirtmiştir. Çocuk sayısı ortalaması da 1.45 (s=1.24) olarak bulunmuştur.

Katılımcıların 10’u (%3) yaşamının büyük çoğunluğunu köyde, 22’si (%6) kasabada, 174’ü (%50) kentte ve 141’i (%41) de metropolde geçirdiğini belirtmiştir. Katılımcılar eğitim düzeylerini 5 dereceli bir ölçek (1= ilkokul, 5=

lisansüstü) üzerinde değerlendirmişler ve eğitim düzeyleri ortalaması 4.59 (s=1.03) olarak saptanmıştır. Katılımcıların aylık gelir ortalaması 1816.11TL’dir (s=1182.40).

2.2. Veri Toplama Araçları

Araştırmada veri toplama amacıyla Demografik Bilgi Formu, Olumlu Çarpıtma Ölçeği, Đlişkide Yükleme Ölçeği ve Đlişki Đstikrarı Ölçeği uygulanmıştır.

2.2.1. Demografik Bilgi Formu

Bu form, katılımcıların yaşları, eğitim ve gelir düzeyleri, yaşadıkları şehir, kaç yıldır evli oldukları, evlilik öncesi tanışma süreleri ve çocuk sayıları gibi sorulardan oluşmaktadır. Ayrıca bu bölümde, olumlu yanılsama ile ilişkili olabileceği düşünülen ve 1 ile 7 arasında derecelendirilen bazı sorular (örn.,

eşin idealdeki eşe yakınlığı, eşi ile birbirleri için yaratıldıklarını düşünme vb.) sorulmuştur.

2.2.2. Olumlu Çarpıtma Ölçeği

Olumlu Çarpıtma Ölçeği (Positive Illusion Scale), evli bireylerin yakın ilişkilerinde eşlerine ilişkin değerlendirmelerin düzeyini ölçmek amacıyla geliştirilmiştir. Olumlu Çarpıtma Ölçeği, üç farklı ölçekten alınan maddelerin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Buna göre ölçek, Enrich Envanterinin (Olson, 1999) evlilik doyumunu ölçen 10 maddesi ile yine aynı envanterin idealleştirilmiş çarpıtmayı ölçen 5 maddesinden ve Evlilik Đdealleri Ölçeği’nin 12 maddesinden oluşmaktadır. Olumlu çarpıtma, toplam 27 maddeden oluşan 5 dereceli Likert tipi bir ölçektir. Ölçekte evlilik doyumu, idealleştirilmiş çarpıtma ve evlilik idealleri olmak üzere üç boyut bulunmaktadır. Ölçeğin Türkçe’ye çevrilmesi ve uygulanması Fowers, Fışıloğlu ve Procacci (2008) tarafından yapılmıştır. Ölçekte yer alan Enrich Envanterinin Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı .92 ve test tekrar test güvenirliği de .92’dir. Evlilik Đdealleri Ölçeği’nin Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı ise .91 olarak belirtilmiştir.

Ölçeğin, 3., 8., 9., 15., 17., 18., 23. ve 26. maddeleri ters kodlanarak puanlanmaktadır.

2.2.3. Đlişki Đstikrarı Ölçeği

Đlişki Đstikrarı Ölçeği (Relationship Stability Scale), Rusbult, Martz ve Agnew (1998) tarafından geliştirilmiştir. 30 maddeden oluşan ilişki istikrarı ölçeği, ilişki doyumu, ilişki yatırımı ve seçeneklerin niteliğini değerlendirme olmak üzere üç alt ölçekten oluşmaktadır. Ölçeğin Türkiye uyarlaması Büyükşahin, Hasta ve Hovardaoğlu (2005) tarafından gerçekleştirilmiştir.

Ölçeğin, Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı, ilişki doyumu için .90, seçeneklerin niteliğini değerlendirme için .84 ve ilişki yatırımı için de .84’dür.

Daha sonra, Büyükşahin ve Taluy (2008) ölçeği tekrar gözden geçirmişler ve ölçeğe bağlanım boyutunu (7 madde) eklemişlerdir. Bağlanım boyutu için hesaplanan Cronbach Alfa iç tutarlılık katsayısı .70’tir. Ayrıca her bir alt ölçeğin iki yarım güvenirlik katsayıları hesaplanmış ve ilişki doyumu için .84, ilişki yatırımı için .78 ve seçeneklerin niteliğini değerlendirme için .71 olarak bulunmuştur. Bağlanım alt boyutundaki 3. ve 4. maddeler ters puanlanmaktadır. Bu çalışmada ölçek dört boyutlu olarak kullanılmıştır. Son olarak, çalışmanın amacına uygun olmayacağı düşünülen 1 madde ölçekten çıkarılmış ve bu çalışmada ölçek 36 madde olarak uygulanmıştır.

2.2.4. Đlişkide Yükleme Ölçeği

Đlişkide Yükleme Ölçeği (Relationship Attribution Measure), ikili ilişkilerde eş davranışlarını açıklamak amacıyla Bradbury ve Fincham (1992) tarafından geliştirilmiştir. Đlişkide yükleme, 6 basamaklı Likert tipi 24 maddelik

bir ölçektir. Ölçekte yüklemeler dört varsayımsal eş davranışı ile değerlendirilir. Ölçeğin Türkçe’ye uyarlaması Tutarel- Kışlak (1995) tarafından yapılmıştır. Ölçeğin nedensellik ve sorumluluk olmak üzere iki alt boyutu vardır. Her iki alt boyutun da üçer alt boyutu vardır. Nedensellik boyutunda, odak, istikrar ve genellik; sorumluluk boyutunda ise, niyet, güdü ve suçlama alt boyutları vardır. Ölçekte her bir madde 1 ile 6 arasında puan almaktadır. Đlişkide Yükleme Ölçeği ile yüklemelere ilişkin toplam puan hesaplanabilmesinin yanında nedensel ve sorumluluk yüklemelerine ve bunların alt boyutlarına ilişkin puanlar da hesaplanabilmektedir. Yükleme boyutlarının iç tutarlılık katsayıları .71 ile .91; test-tekrar test güvenirlik değerlerinin ise .56 ile .82 arasında değiştiği belirtilmiştir. Ölçekte ters puanlanan madde bulunmamaktadır.

2.3. Đşlem

Veri toplama araçları bölümünde söz edilmiş olan ölçeklere bir adet yönerge de eklenerek ölçek bataryası oluşturulmuştur. Ölçek bataryaları her birey için ayrı zarflara konularak hazırlanmıştır. Katılımcılardan kimlik bilgileri istenmemiştir. Ölçeklerin uygulanması 30-35 dakika arasında değişmiştir.

3. BÖLÜM

BULGULAR

Bu araştırmanın amacı, evli bireylerin olumlu yanılsama düzeyleri, yüklemeleri ve ilişki bağlanımları arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Bu bağlamda, öncelikle evli bireylerin cinsiyet ve eğitim düzeylerine göre sözü edilen değişkenler açısından farklılık gösterip göstermedikleri araştırılmıştır.

Daha sonra, olumlu yanılsama düzeyi düşük ve yüksek olan grupların ilgili değişkenler açısından karşılaştırılması amaçlanmıştır. Son olarak da, aşamalı regresyon analizi ile evlilikte olumlu yanılsamayı yordayan değişkenlerin belirlenmesi amaçlanmıştır.

3.1. Katılımcıların OÇÖ, ĐĐÖ ve ĐYÖ ile Đlişkisel Değişkenlerden Aldıkları Puanlara Đlişkin Bulgular

Bu çalışmada, katılımcıların olumlu yanılsama, ilişki istikrarı ve ilişki yükleme düzeylerinin ve ilişkisel değişkenlerden aldıkları puanların cinsiyet ve eğitime göre farklılaşıp farklılaşmadığının bulunması amaçlanmıştır. Bu amaçla, öncelikle katılımcıların eğim düzeyleri kategorik bir değişken haline getirilerek, düşük eğitim ve yüksek eğitim olmak üzere iki düzeye getirilmiştir.

Buna göre, “ilköğretim ve lise mezunu” olanlar düşük eğitim grubu, “üniversite ve lisansüstü mezunu” olanlar ise yüksek eğitim grubu olarak ele alınmıştır.

Daha sonra, örneklem grubuna cinsiyet (2) x eğitim (2) faktöriyel desenine uygun çok yönlü varyans analizi (MANOVA) uygulanmıştır.

Çok yönlü varyans analizi sonuçlarına göre, cinsiyet ve eğitim temel etkileri ile cinsiyet- eğitim ortak etkisinin Wilks’ Lambda değerleri bazı bağımlı değişkenler yönünden anlamlı farklar olduğuna işaret etmektedir (Wilks’

Lambda değerleri sırasıyla .74, .84, .90; F değerleri sırasıyla 6.93, 3.55, 2.13;

p<.05). Tüm değişkenlere uygulanan MANOVA sonuçlarından elde edilen ANOVA’lar Đçin F Değerleri Çizelge 1’de gösterilmiştir. Bulunan sonuçlar alt başlıklar halinde aşağıda gösterilmiştir.

Çizelge 1. Tüm Değişkenlere Uygulanan MANOVA Sonuçlarından Elde Edilen

ANOVA’lar Đçin F Değerleri (Tüm Analizler Đçin s.d= 1-343)

Değişkenler Cinsiyet Eğitim CinsiyetXEğitim Hata

Varyansı

3.1.1. Olumlu Yanılsama Ölçeğinden Alınan Puanlar ile Đlgili Bulgular

Eğitim düzeyi düşük ve yüksek olan kadın ve erkek katılımcıların, olumlu yanılsama ölçeğinin toplam puanı ve ölçeğin alt boyutlarından aldıkları puanların ortalamaları Çizelge 2’de gösterilmektedir.

Çizelge 2. Katılımcıların Olumlu Yanılsama Ölçeğinden ve Ölçeğin Alt Boyutlarından Aldıkları Puanlara Đlişkin Ortalamalar

Cinsiyet ve Eğitim Ortak

Cinsiyet temel etkisinin katılımcıların olumlu yanılsama ölçeğinden

idealleştirilmiş çarpıtma düzeyi üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu görülmektedir (F1-343= 5.52; p<. 05, 2 η2= .02). Çizelge 2’de de görüldüğü gibi, erkeklerin idealleştirilmiş çarpıtma düzeyleri (x= 19.01, s= 3.99) kadınlarınkinden (x= 18.06, s= 4.64) anlamlı olarak yüksektir. η2 η

Etkisi araştırılan bir diğer değişken de eğitimdir. Sonuçlara bakıldığında, eğitimin olumlu yanılsama ölçeğinden alınan toplam puanlar üzerinde anlamlı etkisinin olduğu görülmektedir (F1-343= 20.67; p< .05, 2 η2=

.06). Eğitim düzeyinin olumlu yanılsama ölçeğinin alt boyutları olan evlilik doyumu (F1-343= 21.16; p<. 05, η2= .06), idealleştirilmiş çarpıtma (F1-343= 14.45; p<. 05, η2= .04) ve evliliğe ilişkin ideallerden (F1-343= 19.13; p<. 05, η2= .05) alınan puanlar üzerinde de anlamlı etkisinin olduğu saptanmıştır.

Bu sonuçlara göre, eğitim düzeyi yüksek olan bireylerin (x= 39.51, s=

6.52), eğitim düzeyi düşük olanlara göre (x= 35.88, s= 7.62) evlilik doyumu puanlarının anlamlı olarak yüksek olduğu görülmektedir. Eğitim düzeyi yüksek olan evli bireylerin idealleştirilmiş çarpıtma puanlarının da (x= 19.37, s= 4.07) eğitim düzeyi düşük olan evli bireylere göre (x= 17.53, s= 4.51) anlamlı olarak yüksek olduğu saptanmıştır. Bir başka olumlu yanılsama alt boyutu olan evliliğe ilişkin idealler açısında da benzer sonuçlara ulaşılmıştır.

Eğitim düzeyi düşük olan (x= 43.48, s= 9.85) evli bireylerle karşılaştırıldıklarında eğitim düzeyi yüksek olan (x= 48.03, s= 8.60) bireylerin evliliğe ilişkin idealler puanları anlamlı olarak yüksektir. Olumlu yanılsama

yanılsama düzeyleri (x= 106.92, s= 18.42) eğitim düzeyi düşük olanlara göre (x= 96.90, s= 20.86) anlamlı olarak yüksektir.

Yapılan çok yönlü varyans analizi sonuçlarına göre, cinsiyet ve eğitim ortak etkisinin olumlu yanılsama ölçeğinden alınan toplam puanlar üzerinde anlamlı etkisinin olduğu görülmektedir (F1-343= 11.61; p< .05, η2= .03). Ayrıca bu ortak etkinin olumlu yanılsama ölçeğinin alt boyutları olan evlilik doyumu (F1-343= 6.34; p<. 05, η2= .02), idealleştirilmiş çarpıtma (F1-343= 14.89; p<. 05, η2= .04) ve evliliğe ilişkin ideallerden (F1-343= 12.48; p<. 05, η2= .04) alınan puanlar üzerinde de anlamlı etkisinin olduğu saptanmıştır. Bu ortak etkinin kaynağına Tukey Kramer testiyle bakılmıştır. Yapılan analiz sonuçlarına göre, eğitim düzeyi düşük olan kadınlarla (x= 92.36, s= 20.81) karşılaştırıldığında, eğitim düzeyi yüksek olan kadınların (x= 108.94, s=

18.23) olumlu yanılsama toplam puanlarının daha yüksek olduğu görülmektedir (q1-343 = 8.30; p<.05). Ayrıca, eğitim düzeyi düşük olan kadınlarla (x= 92.36, s= 20.81) karşılaştırıldığında da, eğitim düzeyi düşük olan erkeklerin (x= 102.08, s= 19.81) olumlu yanılsama puanlarının anlamlı olarak daha yüksek olduğu bulunmuştur (q1-343 = 4.56; p<.05). Evlilik doyumu alt boyutunda, yüksek eğitimli kadınların (x= 40.15, s= 6.29) düşük eğitimli kadınlara göre (x= 34.76, s= 7.38) daha yüksek puanlar aldıkları saptanmıştır (q1-343 = 743; p<.05). Cinsiyet ve eğitim ortak etkisinin idealleştirilmiş çarpıtma boyutu üzerindeki etkisine bakıldığında, eğitim düzeyi yüksek olan kadınların (x= 19.68, s= 4.22) eğitim düzeyi düşük olan

kadınlara göre (x= 16.23, s= 4.44) idealleştirilmiş çarpıtma puanlarının yüksek olduğu görülmektedir (q1-343 = 7.99; p<.05). Bununla beraber, eğitim düzeyi düşük olan erkeklerin (x= 19.03, s= 4.13) idealleştirilmiş çarpıtma puanları eğitim düzeyi düşük kadınlara göre (x= 16.23, s= 4.44) daha yüksektir (q1-343 = 6.07; p<.05). Benzer sonuçlarla, düşük eğitimli kadınlarla karşılaştırıldığında (x= 41.38, s= 10.08) yüksek eğitimli kadınların (x= 49.11, s= 8.42) evliliğe ilişkin idealleri puanlarının yüksek olduğu saptanmıştır (q1-343= 8.25; p<.05). Düşük eğitimli kadınlarla (x= 41.38, s= 10.08) karşılaştırıldığında da, düşük eğitimli erkeklerin (x= 45.90, s= 9.06) evliliğe ilişkin idealler puanlarının yüksek olduğu saptanmıştır (q1-343= 4.52; p<.05).

3.1.2. Đlişki Đstikrarı Ölçeğinden Alınan Puanlarla Đlgili Bulgular

Eğitim düzeyi düşük ve yüksek olan kadın ve erkek katılımcıların, ilişki istikrarı ölçeğin alt boyutlarından aldıkları puanların ortalamaları Çizelge 3’te gösterilmektedir.

Çizelge 3. Katılımcıların Đlişki Đstikrarı Ölçeğinden ve Ölçeğin Alt Boyutlarından Aldıkları Puanlara Đlişkin Ortalamalar

Cinsiyet ve Eğitim Ortak

Değerlendirme Erkek 30.84 (15.91) N=77

Cinsiyetin, ilişki istikrarı ölçeğinden alınan puanlar üzerindeki etkisine bakıldığında, cinsiyetin seçeneklerin niteliğini değerlendirme üzerinde anlamlı etkiye sahip olduğu söylenebilir (F1-343 = 15.95; p<.05, η2= .04).

Bu sonuca göre, erkeklerin seçeneklerin niteliğini değerlendirme puanları (x= 31.33, s= 14.54) kadınlarınkinden (x= 25.52, s= 12.37) anlamlı olarak yüksektir. Cinsiyetin ilişki yatırımı (F1-343 = 12.08; p<. 05, η2= .03) ve

ilişki bağlanımı (F1-343= 4.27; p<. 05, η2= .01) üzerinde de etkisi olduğu görülmektedir. Buna göre, erkeklerin (x= 47.06, s= 11.00) ilişkilerine, kadınlara göre (x= 42.86, s= 11.05) anlamlı olarak daha fazla yatırım yaptıkları söylenebilir. Đlişki bağlanımına bakıldığında ise, kadınların ilişki bağlanımı düzeyleri (x= 49.39, s= 8.90) erkeklere göre (x= 47.27, s= 9.66) anlamlı olarak yüksektir.

Eğitim açısından incelendiğinde ise, katılımcıların sadece ilişki doyumları üzerinde eğitimin anlamlı etkisi olduğu görülmektedir (F1-343= 15.06; p<. 05, η2= .05). Bu sonuca göre, eğitim düzeyi düşük olan (x= 49.95, s= 14.04) katılımcılarla karşılaştırıldığında, eğitim düzeyi yüksek olan (x= 55.22, s= 10.24) katılımcıların ilişki doyumlarının daha yüksek olduğu söylenebilir.

Đlişki istikrarı ölçeğinden alınan puanlar üzerinde cinsiyet ve eğitimin ortak etkisi anlamlı bulunmamıştır.

3.1.3. Đlişkide Yükleme Ölçeğinden Alınan Puanlara Đlişkin Bulgular

Eğitim düzeyi düşük ve yüksek olan kadın ve erkek katılımcıların, ilişkide yükleme ölçeğinden aldıkları puanların ortalamaları Çizelge 4’te gösterilmektedir.

Çizelge 4. Katılımcıların Đlişkide Yükleme Ölçeğinden ve Ölçeğin Alt

Đlişkide yükleme ölçeğinin alt boyutları üzerinde cinsiyetin etkisine bakıldığında, cinsiyet temel etkisinin sadece nedensel yüklemenin alt boyutu olan odak (F1-343= 16.94; p<. 05, η2= .05) ve sorumluluk yüklemesinin alt boyutu olan suçlama puanları (F1-343= 5.50; p<. 05, η2= .02) üzerinde anlamlı etkiye sahip olduğu görülmektedir. Çizelge 4’te de görüldüğü gibi, odak boyutunda kadınlar (x= 15.07, s= 4.47) erkeklerden (x= 13.01, s= 4.88) daha yüksek puan almışlardır. Suçlama boyutunda da benzer bir sonuçla, kadınların aldıkları puanlar (x= 10.55, s= 5.07) erkeklerinkinden (x= 9.41, s=

4.86) anlamlı olarak daha yüksektir.

Etkisi incelenen bir diğer değişken olan eğitimin ilişkide yükleme ölçeğinin nedensel yüklemeler boyutunda yer alan istikrar (F1-343= 8.81; p<.

05, η2= .03) ve genellik (F1-343= 12.68; p<. 05, η2= .04) boyutları ile sorumluluk yüklemelerinin kasıt (F1-343= 7.97; p<. 05, η2= .02), güdü (F1-343= 22.58; p<. 05, η2= .06) ve suçlama (F1-343= 13.23; p<. 05, η2= .04) olmak üzere tüm boyutlarında anlamlı etkiye sahip olduğu saptanmıştır. Bu sonuçlara göre, yüksek eğitimli bireylerle (x=11.13, s=4.55) karşılaştırıldığında, düşük eğitimli bireylerin (x= 12.74, s= 5.22) istikrar boyutundan aldıkları puanlar anlamlı olarak yüksektir. Benzer bir sonuçla genellik boyutunda da, eğitim düzeyi düşük olan katılımcıların (x= 11.67, s=

4.69) genellik puanlarının eğitim düzeyi yüksek olanlardan (x= 9.84, s= 4.42) fazla olduğu görülmektedir. Aynı şekilde, kasıt boyutundan alınan puanlar açısından da, düşük eğitim düzeyinde olan bireylerin (x= 9.96, s= 4.74)

yüksek eğitimli bireylere göre (x= 8.49, s= 4.41) anlamlı olarak daha yüksek puanlar aldıkları görülmektedir. Yüksek eğitim düzeyinde olan bireylerle karşılaştırıldığında (x= 8.59, s= 4.52), düşük eğitim düzeyinde olan bireylerin (x= 11.18, s= 5.34) güdü boyutundan anlamlı olarak daha yüksek puan aldıkları saptanmıştır. Son olarak, benzer bir sonuçla, eğitim düzeyi yüksek olan bireylerle karşılaştırıldığında (x= 9.08, s= 4.52), eğitim düzeyi düşük olan bireylerin (x= 11.07, s= 5.31) suçlama boyutundan da anlamlı olarak yüksek puan aldıkları görülmektedir.

Bu temel etkiler dışında, nedensel yüklemelerin alt boyutunda yer alan genellik (F1-343= 5.18; p<. 05, η2= .02) ve sorumluluk yüklemelerinin alt boyutunda yer alan suçlama (F1-343= 5.35; p<. 05, η2= .02) boyutlarında cinsiyet ve eğitim düzeyi ortak etkisi mevcuttur. Bu ortak etkinin kaynağına Tukey Kramer testiyle bakılmıştır. Yapılan analiz sonuçlarına göre, yüksek

Bu temel etkiler dışında, nedensel yüklemelerin alt boyutunda yer alan genellik (F1-343= 5.18; p<. 05, η2= .02) ve sorumluluk yüklemelerinin alt boyutunda yer alan suçlama (F1-343= 5.35; p<. 05, η2= .02) boyutlarında cinsiyet ve eğitim düzeyi ortak etkisi mevcuttur. Bu ortak etkinin kaynağına Tukey Kramer testiyle bakılmıştır. Yapılan analiz sonuçlarına göre, yüksek

Benzer Belgeler