• Sonuç bulunamadı

Antalya’nın Dağ ve Doğa Yürüyüşü Kaynaklı Turizminin Durumu

Antalya ilinin ortalama olarak %77,8’i dağlık, %10,2’si ova, %12’si ise engebelidir. Akarsular ve faylar tarafından derin bir biçimde yarılmış olan Toros Dağları ve yüksek platolar geniş yayılım alanına sahiptir. Toroslar Tersiyer’de (III. Jeolojik Zaman) oluşmuş Alp-Himalaya sistemine bağlı genç kıvrım dağlardır. Torosların Batı Toroslar olarak bilinen kesimi ilin büyük bir kısmını kaplar ve Antalya Körfezinin her iki yanında yer alır (Dünden

Bugüne Antalya, 2010, s. 47). Alp Dağları’nın oluşumu sırasında kıvrılarak yükselen Güney Anadolu Dağları, oluşma hatları yönünden doğuda Toroslar, batıda Beydağları olmak üzere iki bölüme ayrılmıştır. Beydağları, etrafındaki diğer dağlarla birlikte çeşitli kuvvetlerin etkisi altında kalmış ve kıvrımlar yüksek bir yükseliş göstererek aralarında küçük ovaların bulunduğu bir çevre meydana getirmişlerdir. Yüksekliği 3.000 m.yi geçen bu dağlar, genellikle güneybatı-kuzeydoğu yönlerinde uzanmakta; denize dik indikleri ve aşırı yaklaştıkları için de dik yamaçlı, girintili, çıkıntılı ufak koylardan meydana gelen bir topografya göstermektedir (Dünden Bugüne Antalya, 2010, s. 69).

Antalya da dağ ve doğa yürüyüşü etkinliklerini gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan doğal kaynaklara sahiptir. Antalya il sınırları içinde bulunan Toros Dağlarının uzantısı olan Beydağları yanında Akdağ, Susuz Dağlar, Alaca Dağ, Tahtalı Dağı ve Geyik Dağları dağcılık ve doğa yürüyüşleri açısından son derece elverişli dağlardır (Sarkım, 2007, s. 255). Ancak bölgede dağ ve doğa yürüyüşü kaynaklı turizm etkinliklerinin geliştirilebilmesi için gerekli koşullar sağlanması gerektiği düşünülmektedir. Doğaner’e (Doğaner, 2001, s. 177) göre Dağlık alanların turizme açılması, dağlara ulaşım, konaklama, ağırlama ve rehberlik gibi hizmetlerin verilmesi sayesinde olmuştur. Dağlar macera, heyecan ve değişiklik arayanlara çeşitli rekreasyonel faaliyetler ve yeni sporlar sağlamaktadır (Sarı, 2007, s. 172). Dağ ve doğa yürüyüşü kaynaklı turizm etkinliğinin geliştirilebilmesi için yukarıda belirtilen ulaşım, konaklama, ağırlama ve rehberlik hizmetlerinin verilmesinin yanı sıra bölgenin bu anlamda tanıtılması da gereklidir. Belirtilen bu yapı turizm hareketini geliştirmektedir. Örneğin, Antalya-Geyikbayırı bölgesinde kaya tırmanışı kaynaklı turizm hareketi benzer özellikler göstererek gelişmiştir. Bölgede, sportif amaçlı olarak kaya tırmanış rotalarının açılması bölgenin Türkiye’de ve dünyada bu spor branşı ile ilgilenen kişiler tarafından tanınmasına yol açmıştır. Bölgenin tanınır olması daha fazla tırmanıcının bölgeye gelmesine ve ziyaretçi sayısının artmasına neden olmuştur. Ziyaretçi sayısının artması sonucu bölgede konaklama hizmeti sunan birçok tesis açılmıştır. Ayrıca bölgeye olan yüksek talep sonucunda 2000 yılında 30 olan rota sayısı günümüzde 1000’e yaklaşmış, bu gelişimde Antalya bölgesi ile ilgili kaya tırmanışına yönelik rehber kitapların hazırlanmasına neden olmuştur. Günümüzde Geyikbayırı bölgesi yıllık yaklaşık 10 bin kişinin konaklama yaptığı bir macera turizmi destinasyonu haline gelmiştir. Örnekte görüldüğü gibi gerekli olan koşullar sağlandığı takdirde kırsal bir bölgenin turizm açısından kullanılabilir hale gelmesi mümkündür. Ancak Geyikbayırı örneğinde olduğu gibi gelişimin plansız ve kontrolsüz olması turizmin sürdürülebilirliği adına olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Antalya denince akıllara gelen ilk üç kavram Deniz, İklim ve Misafirperverliktir (Albayrak vd., 2011, s. 28). Bu imaja ilave olarak Antalya’nın alternatif turizm kaynaklarının vurgulandığı yeni bir turizm imajının yaratılması gereklidir. Bu sayede turizmin çeşitlendirilmesi ve alternatif turizm olanaklarına talep gösteren ziyaretçilerin bölgeye gelmesi mümkün olabilir.

Türkiye’nin ilk ve ikinci uzun mesafeli doğa yürüyüşü rotaları Likya yolu (1999) ve Aziz Paul yolu (2004) Antalya sınırları içerisinde yer almaktadır. Bu iki uzun mesafe yürüyüş yolu Kate Clow tarafından işaretlenerek, rehber kitapları oluşturulmuştur. Çeşitli kaynaklarca dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotasından biri olarak gösterilen Likya Yolu Fethiye’den başlayarak Antalya’ya kadar uzanan ve tarihte Likya olarak adlandırılan Teke Yarımadası’ndaki patikalardan bir kısmının işaretlenip haritalanması ile 1999 yılında açılmıştır. Yol 509 km olup ortalama 25 gün sürede yürüyerek tamamlanabilmektedir. Aziz Paul Yolu ise Perge ve Aspendos’tan başlayıp iki koldan devam ederek Köprülü Kanyon Milli Parkı, Eğirdir Gölü ile devam eden rotadır ki bu da 2004 yılı baharında kullanıma açılmıştır. Yolun uzunluğu 500 km olup ortalama 27 günde yürüyerek tamamlanabilmektedir. Her iki yürüyüş rotası da yerli ve yabancı ekoturistlerin en fazla ziyaret ettikleri yerlerdir (Ay vd., 2010, s. 40). Bu iki rotanın ziyaretçi sayısı ile ilgili kesin bir veri bulunmamakla birlikte Kate Clow’dan alınan bilgilere göre St.Palu yolunda yıllık ortalama yürüyüş yapan kişi sayısı yaklaşık 8 bin ve Likya yolunda yıllık ortalama yürüyüş yapan kişi sayısı yaklaşık 20 bin’dir. Bu turizm hareketi ile ilgili verilerin bulunmaması ayrı bir tartışma konusudur.

Likya ve Aziz Paul uzun mesafeli yürüyüş yolunun dışında Antalya ili içerisinde dağ ve doğa yürüyüşü amaçlı etkinliklerde kullanılabilecek birçok doğal kaynak bulunmaktadır. Ancak mevcut iki uzun mesafe yolunun dışına bölgede uluslararası standartlarda işaretlenmiş ve rehberlerinin çıkarılmış olduğu parkurlar bulunmamaktadır. Özellikle Antalya ilinde bulunan dağlık alanların tırmanış ve doğa yürüyüşü parkurlarının rekreasyonel ve turistik amaçlı kullanıma yönelik olarak çalışmaların yapılması gereklidir. Doğa yürüyüşü amaçlı düzenlemiş parkurların sayısının artması daha fazla ziyaretçilerin bu amaçla bölgeye gelmesine olanak sağlayabilir. Ay ve ark. (2010) yapmış olduğu araştırmaya göre Antalya’ya gelen ekoturistlerin %61,7’si doğa yürüyüşü ve dağ tırmanışı etkinliklerine katılmaktadır. Yine aynı araştırmaya göre bölgeye gelen ekoturistlerin %80,5’i Likya yolu’nu (%66,8) ve Aziz Paul Yolu’nu (%13,7) etkinlik alanı olarak tercih etmektedir. Belirlenen oranın bu kadar yüksek olmasının temel sebebi bölgede başka düzenlenmiş yürüyüş yollarının bulunmaması olabilir. Bu anlamda alternatif turizmin gelişimi için bölgede farklı doğa yürüyüşü parkurlarının geliştirilmesi gereklidir. Bu şekilde mevcut turizm yapısını mevsimsellik

baskısından kurtarmak ve turizmi kırsal alana yaymak mümkün olabilir. Burada gözden kaçırılmaması gereken bir diğer konu ise yapılacak çalışmaların sürdürülebilir turizm anlayışını benimsemesi gerekliliğidir. Aksi takdirde turizm faaliyetleri istenmeyen ekonomik, sosyokültürel ve çevresel etkiler yaratabilir.

Şekil 2.2 Likya Yolu

Şekil 2.3 Aziz Paul Yolu

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DOĞA YÜRÜYÜŞÜ PARKURLARINI TURİZM AMAÇLI DEĞERLENDİRİLMESİ: ANTALYA BEYDAĞLARI ÖRNEĞİ KONULU BİR ARAŞTIRMA

3.1. Tezin Amacı ve Kapsamı

Turizmin daha sürdürülebilir bir yapıya ulaşması günümüz dünya anlayışının bir gerekliliğidir. Kıyı kesimlerinde yoğunlaşan geleneksel turizm yapısının, kırsal alanlara doğru geliştirilmesi, bu sayede turizmin içinde bulunduğu mevsimsellik, sınırlı kaynak kullanımı gibi problemlerinden kurtarılarak daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması düşüncesi küresel turizm anlayışının hâkim görüşü durumundadır. Doğal olarak dünyadaki bu yönelime Türk turizm anlayışı da kayıtsız kalmamaktadır. Bu anlamda çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi Türkiye Turizm Stratejisi içinde önemli yer tutmaktadır. Bu çalışmanın temel düşüncesi turizm endüstrisi içerisinde önemli yeri olan Antalya da doğa yürüyüşü temelli turizm faaliyetinin önemini ve potansiyelini vurgulamak ve yeni açılımlar yaratmaktır.

Bu çalışmanın amacı; Türkiye’deki ve Antalya’daki doğa yürüyüşü amaçlı gerçekleştirilen turizm ve rekreasyon faaliyetlerinin durumunu incelemek, bu etkinliklere katılan kişilerin parkurlara ait tercihlerini ve beklentilerini belirlemek, uzman görüşlerine dayalı olarak Antalya ilinde bulunan dağların turizm amaçlı kullanılabilecek yürüyüş parkurlarını belirleyerek, kullanıcı beklentileri doğrultusunda bu parkurların turizm ve rekreasyonel amaçlı kullanılmasına yönelik öneriler getirmektir.

Bu amaçla aşağıdaki sorula cevap aranmıştır.

1. Türkiye’de dağ ve doğa yürüyüşü amaçlı gerçekleşen turizm etkinliğinin mevcut durumu nedir?

2. Antalya özelinde, dağ ve doğa yürüyüşü amaçlı gerçekleşen turizm etkinliğinin mevcut durumu nedir?

3. Turistik ve rekreasyonel amaçlı doğa yürüyüşüne katılan bireylerin yürüyüş parkurlarından talepleri, beklentileri ve parkur tercih etme nedenleri nelerdir?

4. Uzman görüşlerine göre Antalya dağlarındaki turizm amaçlı

kullanılan/kullanılabilecek ideal parkurlar nelerdir?