• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2. KURAMSAL ÇERÇEVE VE ĐLGĐLĐ LĐTERATÜR

2.9. ANNE BABA TUTUMLARI VE ÖZ-ANLAYIŞ ĐLE ĐLGĐLĐ YAPILAN

Güneysu ve Bilir (1988) yaptıkları bu araştırmada üniversite gençlerinin kendilerini kabul düzeyine algılanan anne baba tutumlarının etkisini incelemişlerdir. Araştırmada ayrıca gençlerin kendilerini kabul düzeylerine etkisinin, cinsiyete, ailedeki çocuk sayısına, doğum sırasına, ailenin geniş-çekirdek olmasına, anne babanın öğrenim düzeyine, ailenin gelirine ve içinde yetiştikleri çevreye göre farklılık yaratıp yaratmadığı sorularına da cevap aranmıştır.

Araştırma Hacettepe Üniversitesi merkez kampüsündeki tüm fakülte ve yüksek okullara 1985-1986 döneminde başlayan 772 öğrenci üzerinde yürütülmüştür.

Yapılan istatistiksel analiz sonucunda ana baba tutumlarının cinsiyet, kardeş sayısı, kardeş sırası, aile yapısı, anne ve babanın öğrenim düzeyi ve gencin yetiştiği çevredeki farklılıklara göre gencin kendini kabul düzeyini farklı biçimlerde etkilediği bulunmuştur.

Araştırmada anne tutumunun hem kızların hem de erkeklerin kendini kabul düzeyini aynı şekilde etkilediği, annenin demokratik olma eğilimi arttıkça kendini kabul düzeyinin yükseldiği, azaldıkça kendini kabul düzeyinin düştüğü saptanmıştır. Babaların kızlarına karşı tutumunun da kızların kendilerini kabul düzeyini aynı

şekilde etkilediği, fakat erkek çocuklarına karşı kontrollerinin arttığı ve erkeklerde kendini kabul düzeyinin daha düşük olduğu ortaya konmuştur.

Bilir ve Dabanlı (1991), bu çalışmada ergenlik çağında sosyal gelişime aile tutumlarının etkisini araştırmışlardır. Araştırma Ankara’nın değişik liselerinin birinci sınıflarında okuyan 90 öğrenci üzerinde yürütülmüştür.

Araştırma sonucuna göre ergenin sosyal gelişimine aile tutumlarının etkili olduğu saptanmıştır. Buna göre sosyal elişimi en yüksek puanlı çocukların demokratik ailelerden geldiği bunu sırasıyla, ilgisiz, otoriter ve tutarsız aile tutumlarının izlediği görülmüştür.

Ayrıca araştırmada alt-sosyo ekonomik düzeydeki ergenlerin sosyal gelişimlerinin daha düşük olmasına karşın üst sosyo-ekonomik düzeydeki ergenlerin sosyal gelişimleri daha yüksek bulunmuştur.

Kuzgun (1991), bu araştırmasında Ana-baba Tutumlarının Bireyin Kendini Gerçekleştirme Düzeyine Etkisini incelemiştir. Araştırma, Hacettepe ve Ankara Üniversitelerinde 1971 yılı güz döneminde “Psikolojiye Giriş” dersi almakta olan 219’u kız 162’si erkek olmak üzere 381 öğrenci üzerinde yapılmıştır.

Araştırmada veriler Anne Baba Tutum Ölçeği ve Kişisel Yönelim Envanteri kullanılarak elde edilmiştir. Uygulanan ABTÖ sonucuna göre denekler algılanan anne baba tutumuna göre demokratik, ilgisiz ve otoriter olarak belirlenmiş ve bunların Kişisel Yönelim Envanteri puanları karşılaştırılmıştır.

Araştırma sonucuna göre demokratik algılanan anne baba tutumu grubunun Kişisel Yönelim Envanteri puan ortalamalarının en yüksek olduğu; ilgisiz algılanan anne baba tutum grubunun orta ve otoriter algılanan anne baba tutum grubunun puanlarının ise çok düşük olduğu bulunmuştur. Buna göre demokratik aile ortamının çocuğun kendini gerçekleştirme için en elverişli ortam olduğu; ilgisiz ve otorite aile ortamının ise kendini gerçekleştirmeyi engellediği sonucu çıkmıştır.

Neff, Kristin, D. (2003). Bu makale öz-anlayışın yapılanmasını tanımlar ve öz- anlayış ölçeğini tarif eder. Öz-anlayış, birinin kendine karşı olumsuzluklar üzerinde durarak aşırı öz-eleştirel tutum yerine, yaşananları ortak paydaşım düzeyinde algılayarak, kendine karşı şefkatli ve anlayışlı olmayı gerektirir. Bu ölçeğin geçerliliği ve güvenirliği bir dizi araştırma sonucunda elde edilmiştir.

Sonuçlar gösteriyor ki, daha az depresif ve huzursuzluk ve daha fazla yaşam tatmini, pozitif zihinsel sağlık ile öz-anlayış arasında sıkı bir bağlantı vardır.

Özyürek (2004), bu çalışmada; kırsal bölge ve şehir merkezinde yaşayan 5-6 yaş grubu çocuğa sahip anne-babaların, çocuklarına karşı tutumlarının, yerleşim birimi ve demografik özelliklere göre oluşan farklılıkları incelemiştir. Araştırma,

2000 Yılı Devlet Đstatistik Enstitüsü Karabük ili 5-6 yaş nüfusu bilgileri dikkate alınarak ve rasgele örnekleme yöntemiyle seçilen, kırsalda yaşayan 117 ve kentte yaşayan 264 olmak üzere 5-6 yaş grubu çocuğa sahip 381 anne-baba üzerinde yapılmıştır.

Araştırmada veriler, Aile Bilgi Formu, anne-baba tutumlarını belirlemek için Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutumu Ölçeği (Parental Attitude Research Instrument-PARI) ile elde edilmiştir.

Araştırma sonucuna göre, anne babaların çocuklarına karşı tutumları, yaşanılan bölgenin kırsal bölge veya kent olmasına göre anlamlı düzeyde bir farklılık olduğu saptanmıştır. Kırsal bölgedeki anne ve babaların kentsel bölgedeki anne ve babalara göre daha koruyucu ve daha katı/sert disiplin tutumlarını benimsedikleri belirlenmiştir. Demokratik/eşitlik tutumu ise yerleşim birimine göre anlamlı bir farklılık göstermemiştir. Buna rağmen PARI ölçeği puanlarına göre kentte yaşayan anne babaların kırsaldaki anne babalara göre daha demokratik tutuma sahip oldukları görülmüştür. Ayrıca, anne-babaların eğitim düzeyi yükseldikçe çocuklarına karşı demokratik tutumlarının arttığı, aşın koruyuculuk ve sert/katı disiplin tutumlarının azaldığı belirlenmiştir. Genel olarak kırsal ve kentte yaşayan annelerin babalara göre daha demokratik tutuma sahip oldukları belirlenmiştir.

Kılıç (2005), araştırmasında ilköğretim 7. ve 8. sınıf öğrencilerinde sınıf seviyesi, cinsiyet, annenin yaşı, annenin eğitim düzeyi, annenin mesleği, babanın yaşı, babanın eğitim düzeyi, babanın mesleği, kardeş sayısı, doğum sırası, anne babanın evlilik durumu, sosyal kaygı düzeyleri ve anne-baba tutumları, atılganlık düzeylerini yordayıp yordamadığını incelemiştir.

Araştırmada veriler, atılganlık, sosyal kaygının davranışsal boyutunu ifade eden SKHÖ (Sosyal Kaçınma ve Huzursuzluk Ölçeği) ve düşünsel boyutunu ifade eden ODKÖ (Olumsuz Değerlendirilmekten Korkma Ölçeği) ile elde ediliştir.

Araştırmada elde edilen sonuçlara göre, genel olarak atılganlık puanlarını SKHÖ, algılanan baba duygusal sıcaklığı, algılanan anne reddediciliği, baba mesleği,

anne yaşı, ODKÖ, algılanan baba reddediciliği, anne mesleği, anne mesleği ve anne eğitiminin yordadığı görülmüştür. Ancak, kızların ve erkeklerin atılganlık puanları ayrı ayrı çözümlendiğinde, kızlar ve erkeklerin atılganlık puanlarını yordayan değişkenlerin farklılaştığı görülmüştür. Kızların atılganlık puanlarını SKHÖ, algılanan anne reddediciliği, ODKÖ, baba mesleği, anne mesleği ve algılanan baba duygusal sıcaklığının yordadığı görülürken; erkeklerin atılganlık puanlarını SKHÖ, anne eğitimi, anne mesleği ve algılanan baba duygusal sıcaklığını yordadığı görülmüştür.

Araştırmada, atılganlık, sosyal kaygının davranışsal boyutunu ifade eden SKHÖ (Sosyal Kaçınma ve Huzursuzluk Ölçeği) ile düşünsel boyutunu ifade eden ODKÖ (Olumsuz Değerlendirilmekten Korkma Ölçeği)’ne oranla daha yüksek düzeyde ilişkili olduğu saptanmıştır.

Bulgular genel olarak bakıldığında, atılganlık ile algılanan baba duygusal sıcaklığı arasında pozitif, algılanan anne reddediciliği ve algılanan baba reddediciliği arasında ise negatif yönde ilişki görülmüştür. Bu araştırmada erkeklerin atılganlık puanlarının babanın tutumlarından etkilendiği görülürken, kızların atılganlık puanları her iki ebeveynin tutumlarından da etkilenmektedir. Ayrıca atılganlık ile algılanan anne reddediciliği arasında bulunan negatif yönlü ilişki, anne-baba tutumunun çocuğun davranış örüntüsünün oluşumunda oldukça önemli olduğunu göstermiştir.

Neff ve diğerleri (2005). Bu makale iki aşamalı araştırmayı içermektedir. Araştırma üniversite öğrencileri üzerinde yapılmıştır. Araştırmada üniversite öğrencilerinin öz-anlayışları, başarı hedefleri ve akademik başarısızlıkla baş edebilmeleri incelenmiştir.

Birinci deneyde 222, ikinci deneyde ise 110 üniversite öğrencisi kullanılmıştır. Burada bireyin kendi deneyimleri, kendi deneyimlerini değerlendirme ve başkalarının deneyimlerini nasıl değerlendirdikleri ve algıladıklarına bakılmıştır.

Birinci deneyde öz-anlayış ile kendini yeterli algılama ve başarısızlıkla baş edebilme değişkenleri arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırma sonucuna göre öz-

anlayış ile kendini yeterli algılama ve başarısızlık karşısında olumlu düşünebilme arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Buna göre öz-anlayış düzeyi yüksek bireyler diğerlerine göre kendilerini daha yeterli buluyorlar ve ayrıca daha az başarısızlık korkusu yaşıyorlar.

Đkinci deney de Öz-anlayış duygusal temelli baş etme stratejisi ile ilgilidir. Buna göre öz-anlayışına bağlı olarak bireyler, karşılaşılan sorunlar karşısında ya baş etme stratejisi geliştirir ya da kaçma temelli strateji geliştirirler.

Arcan (2006), bu araştırmasında özel okullara giden lise düzeyindeki ergenlerin, akademik başarıları ile algıladıkları anne-baba tutumları arasındaki ilişkilerin incelemiştir. Evreni; Đstanbul ili Anadolu yakasındaki özel liseler olarak belirlenmiştir. Araştırma; Đstanbul’daki üç özel okulda yapılmış ve bu okullardan random olarak seçilen Lise I, II ve III. Sınıf öğrencileri, çalışmanın örneklemini oluşturmuştur. Çalışmaya 93 Lise I, 77 Lise II ve 53 Lise III öğrencisi ve bunların da 107’si (% 48) kız, 116’sı (% 52) erkek olmak üzere toplam 223 öğrenci katılmıştır.

Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, anne babası evli ya da ayrı olan öğrencilerin, akademik başarı puan ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Çalışmaya katılan öğrencilerin gerek annelerinin, gerekse babalarının çalışma ve eğitim durumları ile öğrencilerin ders başarıları arasında ilişki saptanmamış, bu bulgu bu yöndeki hipotezi desteklememiştir. Ancak çalışmaya katılan örgencilerin anne ve babalarının artan yaşı, öğrencilerin akademik başarıları ile ilişkili bulunmuştur.

Çalışmaya katılan öğrencilerin, anne ve babalarını, çocuk yetiştirmek konusunda model alma eğilimlerini ölçmek amacı ile “Đleride anne/babanızın size davrandığı gibi, siz de çocuklarınıza davranır mıydınız?” sorusu yöneltilmiştir (anne ve babalar için ayrı ayrı olmak üzere. “Đleride kesinlikle annemin bana davrandığı gibi çocuklarıma davranmam” diyen ergenlerin akademik başarı puan ortalamalarının; “belki davranırım” ve “kesinlikle davranırım” diyen ergenlerin

akademik başarı puan ortalamalarından anlamlı düzeyde düşük olduğu saptanmış; aynı ilişki babalar için bulunmamıştır.

Anne ve babaların, çocuklarına karşı olan demokratik tutumu, öğrencilerin ders notları ile olumlu yönde ilişkili bulunmuş, araştırmanın ergenin algıladığı anne-baba tutumu ile akademik başarısı arasındaki ilişkiyi vurgulayan hipotezini desteklemiştir.

Anne ve babaların hem kız hem de erkek çocuklarına sağladıkları, demokratik tutumun psikolojik özerklik boyutu, öğrencilerin ders notları ile olumlu yönde ilişkili bulunmuştur. Annelerin kız çocuklarına gösterdikleri kabul/ilgi (demokratik tutumun bir başka boyutu), kız öğrencilerin ders notları ile olumlu yönde ilişkili bulunmuştur. Ergenlerin algıladıkları aile sorunlarının ve ebeveynlerinin evlilik tatmin düzeylerinin, okul performansları ile ilişkisi bulunmamıştır.

Durmuş (2006), araştırmasında 3-6 yaş arası çocuğu olan ebeveynlerin kişilik özellikleri ile anne baba tutumları arasındaki ilişkiyi incelemiştir.

Araştırmanın örneklemini, Uygulama Bakırköy Đlçesinde SHÇEK’e bağlı Özel Pelikan Çocuk Yuvası, Özel Asrın Çocuk Yuvası, Özel Gürkan Çocuk Yuvası, Özel Oya Çocuk Yuvası’nda 3-6 yaş arası çocukları olan 300 anne baba oluşturmuştur. Araştırmanın verileri de kişisel bilgiler için “Anket Formu”, anne baba tutumlarını saptamak için “Aile Hayatı ve Çocuk Yetiştirme Tutum Ölçeği (PARI)”, kişilik özelliklerini belirlemek amacıyla “Sıfat Tarama Listesi (ACL)” nden elde edilmiştir.

Elde edilen bulguların analizi sonucunda Aşırı Koruyucu ve Baskı-Disiplin içeren anne baba tutumlarıyla anne babaların öğrenim durumları; Düzen ve Liderlik özellikleriyle anne babaların yaşları; Kişisel Uyum özelliğiyle ebeveynlerin medeni durumları arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur.

Kişilik özellikleriyle anne baba tutumları arasındaki ilişkinin analizinde ise; PARI Aşırı Koruyucu Tutum ile ACL Gösteriş, Değişiklik, Oto-Kontrol, Đdeal Benlik, Yaratıcılık özellikleri arasında; PARI Demokratik- Eşitlik Tanıyan Tutum ile ACL Başarma, Başatlık, Sebat, Düzen, Gösteriş, Bağımsızlık, Liderlik, Đlgi, Uyarlık

özellikleri arasında, PARI Ev Hanımlığını Reddetme Tutumu ile ACL Başarma, Başatlık, Sebat, Özgüven, Đdeal Benlik, Đlgi, Danışmaya Hazır Oluş özellikleri arasında; PARI Karı-Koca Geçimsizliği Tutumu ile Başarma, Sebat, Yakınlık, Đlgi, Kendini Suçlama, Özgüven, Kişisel Uyum, Đdeal Benlik arasında, PARI Baskı- Disiplin Tutumu ile Gösteriş, Değişiklik, Yakınlık özellikleri arasında anlamlı ilişkiler belirlenmiştir.

Conway Deborah Grice (2007) Bu tezinde akademik başarıda içsel kaynakların rolü ve düşük gelirli öğrencilerin uyum sağlamasında öz-anlayışın etkisini incelemiştir. Araştırmada düşük gelirli öğrencilerin uyumları istatistiksel olarak açıklanmıştır. Ayrıca düşük gelirli kolej öğrencilerinin güçlü yönleri, öz-anlayışları ve akademik başarıları da ortaya konmuştur.

Araştırma geniş esneklik teorisine dayanmaktadır. Özellikle, Budist psikolojik perspektif kapsamda, öz-anlayışın nasıl bir aşamadan geçerek geliştiğini, acı ve kendini anlama ile bunun akademik başarıya etkisi üzerinde durulmuştur. Ayrıca Bronfenbrenner’in ekolojik teori çerçevesinde, hem dış hem de iç kaynakların yoksullukla kalıcı etkisini ayırt eder.

Araştırma düşük gelire sahip güney batı Pennsylvania College’de okuyan başarı konusunda sıkıntı çeken öğrencileri hedeflemiştir. Düşük gelirli öğrencilere Öz-Anlayış Ölçeği (SCS) uygulandı.

Bulgular başarısız Afrikalı ve Amerikalı çocuklarına daha az sosyal destek veren öğrenci velilerinin çocuklarının daha fazla öz anlayışa sahip olmadıklarını göstermiştir. Ayrıca, öz-anlayış, kalıcı yoksullukla akademik başarı arasında olumlu bir aracı durumundadır. Bu araştırma yoksul öğrencilerin yüksek öz-merhametleriyle akademik başarıları arasında bir ilişkiyi ortaya koymaktadır.

Demiriz ve Öğretir (2007) yaptıkları araştırmada alt ve üst sosyo-ekonomik düzeydeki 10 yaş çocuklarının anne tutumlarını incelemişlerdir. Araştırma örneklemi 143 kız, 157 erkek olmak üzere toplam 300 çocuktan oluşmuştur.

Sosyo-ekonomik düzeye göre, demokratik tutum dışındaki diğer tüm boyutlarda anlamlı farkın olduğu belirlenmiştir. Alt sosyo-ekonomik düzeydeki annelerin daha koruyucu, annelik rolünü daha fazla reddeden, aile içinde daha geçimsiz ve daha sıkı disiplin uyguladıkları görülmüştür. Annelerin demokratik tutumunun alt ve üst sosyo-ekonomik düzeyde olmalarından etkilenmediği belirlenmiştir. Annelerin, demokratik, rollünü reddetme ve geçimsizlik boyutlarıyla çocuk sayısı arasında anlamlı fark olmadığı, aşırı koruyucu, sıkı disiplin boyutlarıyla çocuk sayısı arasında anlamlı farkın olduğu bulunmuştur. Çocuk sayısı fazlalaştıkça annelerin daha fazla aşırı koruyucu ve daha fazla sıkı disiplin uyguladıkları belirlenmiştir.

Ayrıca araştırmada, annelerin çalışma durumuna göre aşırı koruyucu, rollünü reddetmesi, geçimsizlik ve sıkı disiplin boyutlarında anlamlı farkın olduğu bulunmuştur. Çalışmayan annelerin çalışan ve emekli olan annelere göre daha fazla aşırı koruyucu ve sıkı disiplin tutum boyutuna sahip oldukları belirlenmiştir. Emekli olan annelerin çalışan ve çalışmayan annelere göre daha fazla rollünü reddetmesi ve geçimsizlik tutum boyutuna sahip oldukları belirlenmiştir.

Annelerin öğrenim durumuna göre aşırı koruyucu, rollünü reddetmesi, geçimsizlik ve sıkı disiplin boyutlarında anlamlı farkın olduğu bulunmuştur.

Đlköğrenime sahip olan annelerin orta ve yüksek öğrenime sahip olanlara göre daha fazla aşırı koruyucu, rollünü reddetmesi, geçimsizlik ve sıkı disiplin tutum boyutuna sahip oldukları belirlenmiştir.

Dolayısıyla araştırma verilere dayanarak az eğitime sahip olan annelerin daha olumsuz tutumları benimsedikleri sonucuna varmıştır.

Dinç (2007), bu araştırmasında ergenlerin dini yönelimleriyle anne baba tutumları arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Bu çalışmada Đstanbul’da yaşayan 157 ergen örneklem alınmış ve anne babalarının tutumlarının söz konusu bireylerin dini yönelimlerine dönük etkisi araştırılmıştır. Araştırma sonucunda; “Anne babaların ceza ve yaptırım içeren tutumları daha çok erkek çocuklarına uyguladıkları, “17 ve

üzeri yaş diliminin daha yoğun dini tutumlara sahip olma eğilimi gösterdikleri” ve “ergenlerin dini yönelim durumlarına ebeveyn tutumlarından; koruyuculuk, standartların belirliliği, çocuk bakımı ve tutarlı disiplin tutumları arasında pozitif, duygusal cezalandırmanın ise negatif etki ettiği” saptanmıştır.

Hamarta, S. (2007), bu araştırmasında ilköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinin sosyal problem çözme becerilerini, algılanan anne baba tutumları açısından incelenmiştir.

Araştırma genel tarama modeline uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemi Konya merkez ilçelerde öğrenim görmekte olan ilköğretim sekizinci sınıf öğrencilerinden tesadüfi küme örnekleme yöntemiyle seçilen 191’i kız 147’si erkek olmak üzere toplam 338 öğrenciden oluşturmuştur. Araştırmada sosyal problem çözme yaklaşımlarının belirlenmesi amacıyla “Sosyal Problem Çözme Envanteri-R” ve algılanan anne baba tutumlarının belirlenebilmesi amacıyla da Ana- Baba Tutumu Envanteri” kullanılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, kız öğrencilerin probleme olumsuz yönelim ve akılcı problem çözme puan ortalamaları erkek örgencilerden anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Erkek öğrencilerin içtepisel-dikkatsiz yaklaşım ve kaçıngan yaklaşım puan ortalamaları kız öğrencilerden anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur.

Araştırma bulguları, probleme olumsuz yaklaşım, akılcı problem çözme, içtepisel-dikkatsiz yaklaşım, kaçıngan yaklaşım ve toplam sosyal problem çözmenin anne eğitim durumu değişkenine göre farklılaştığını göstermektedir. Anne eğitim durumu okuryazar olmayan öğrencilerin probleme olumsuz yaklaşım, içtepisel ve kaçıngan yaklaşım puanları annesi ortaokul, lise ve üniversite mezunu olan öğrencilerden daha yüksek bulunmuş, ayrıca anne eğitim durumu okuryazar olmayan çocukların akılcı problem çözme ve toplam sosyal problem çözme puan ortalamaları da anne eğitim durumu, ortaokul, lise ve üniversite olanlardan daha düşük bulunmuştur.

Baba eğitim durumu değişkenine ilişkin elde edilen bulgular, probleme olumlu yönelim, akılcı problem çözme, içtepisel-dikkatsiz yaklaşım, kaçıngan yaklaşım ve toplam sosyal problem çözmenin baba eğitim durumuna göre farklılaşmadığını göstermiştir. Algılanan anne baba tutumu probleme olumlu yönelim, probleme olumsuz yönelim, akılcı problem çözme, içtepisel-dikkatsiz yaklaşım, kaçıngan yaklaşım ve toplam sosyal problem çözme puanlarını anlamlı düzeyde açıklamaktadır. Demokratik anne baba tutumunun probleme olumlu yönelim, akılcı problem çözme, toplam sosyal problem çözme pozitif yönlü, içtepisel-dikkatsiz yaklaşım, kaçıngan yaklaşım puanları ile negatif yönlü ilişkili olduğu bulunmuştur.

Günalp (2007), araştırmasında farklı anne baba tutumlarının okul öncesi eğitim çağındaki çocukların özgüven duygusunun gelişimine etkisini incelemiştir. Araştırmanın verilerini yine araştırmacının geliştirdiği beş dereceli ATBÖ (Ana- Baba Tutumları Belirleme Ölçeği) ile elde etmiştir. Ölçekte belirlenen ana-baba tutumları şunlardır:

1. Baskıcı-Otoriter Ana-Baba Tutumu 2. Koruyucu Ana-Baba Tutumu 3. Đlgisiz-Kayıtsız Ana-Baba Tutumu 4. Demokratik Ana-Baba Tutumu

Araştırma verilerinin analizi sonucunda gruplar arasında anlamlı bir farklılığın olduğu tespit edilmiştir. Uygulanmış olan ana baba tutumları anketinde ailelerin Demokratik ana baba tutumunu benimseme düzeyleri belirlenen diğer tutumları benimseme düzeylerinden daha yüksek çıkmıştır. Korelasyon analizi sonucunda ise demokratik ana baba tutumunun, okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 5-6 yaş grubu çocukların özgüven duygularının gelişimine anlamlı ve pozitif yönde etkisi olduğu tespit edilmiştir. Diğer tutumlarının ise çocukların özgüven duygularının gelişimine anlamlı ve negatif yönde etkisi olduğu tespit edilmiştir.

Kılıç. H, G. (2007), çalışmasında madde bağımlısı bireylerin anne babalarının tutumları ve anne baba bağlılıkları ilişkisinin farklı demografik değişkenlere göre ilişkisini incelemiştir.

Araştırma, 2006 ve 2007 yılları arasında uyuşturucu suçundan Adana Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne getirilen 18 yaş üstü 1092 erkek ve 45 bayan olmak üzere toplam 1137 kişi ile Adana Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğüne getirilen 18 yaş altı 64 erkek ve bayan olmak üzere toplam 69 şahıs, toplamda ise 1206 kişi içinden; uyuşturucu kullananların arasından uygun örnekleme yöntemi ile evreni temsil eden ve çalışmaya gönüllü olarak katılan 157 erkek ve 19 bayan olmak üzere toplam 176 kişi ile yapılmıştır.

Araştırmada veriler, madde bağımlısı bireylere ait bilgiler “kişisel bilgi formu” anne babaya bağlılık “Anne Baba Bağlılık Ölçeği (ABBÖ), ve anne baba tutumları ise Kuzgun ve Eldeleklioğlu (2005) tarafından geliştirilen “Anne Baba Tutum Ölçeği”nden elde edilmiştir.

Araştırma sonucuna göre, madde kullanan bireylerin anne baba tutumları ile anne baba bağlılığı düzeyleri arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Yine cinsiyete göre anne baba bağlılık düzeyleri arasında anlamlı bir fark bulunmuştur.

Benzer Belgeler