• Sonuç bulunamadı

Annales’in 3 Dönemi(1968-1990): Andre Burguiere ve Jacques

1. BĠRĠNCĠ BÖLÜM

1.2. Sosyal Tarih AnlayıĢı

1.2.1. Annales Okulu

1.2.1.3. Annales’in 3 Dönemi(1968-1990): Andre Burguiere ve Jacques

evresinde tam olarak bu Ģekilde bir yapılanma söz konusu olmamıĢtır. Andre Burguire ve Jacques Revel‟in yanı sıra Marc Ferro, Le Goff ve Emmanuel Le Roy‟da bu dönemin Ģekillenmesinde etkili olmuĢtur.

Braudel‟in emekliliğinden sonra Jacques Le Goff‟un baĢkanlığındaAnnales Okulu‟nda yeniden yapılandırılmaya gidilmiĢtir. Bu yeni yapılanmanın amacı tarih ile diğer sosyal bilim disiplinlerini bütünleĢtirmektir.113

Ayrıca Braudel‟in pek önem vermediği dilbilim konusunda Emmanuel Le Roy Ladurie, Bloch ve Febvre‟den aldığı mirasla önemli açılımlar yapmıĢtır. Bu açıdan bakıldığında Annales Okulu çalıĢmalarında Braudel sonrası dilbilimci yaklaĢımın daha çok ön plana çıktığı söylenebilir.114

Fakat yine de bu yeni yapılanmanın Braudel çizgisinden kopmadığı özellikle Jacques Le Goff‟un eserlerinde115

açıkça görülmüĢtür. Le Goff‟un ayrıca Annales‟in temellerini atan Marc Bloch‟ a karĢı özel bir hayranlık beslediği bilinmektedir.116

113 Aydoğan,Annales Tarih Okulu‟nun Serüveni ve Türkiye‟ye Yansımaları, s.134. 114 Clark,Çağdaş Temel Kuramlar-Annales Tarihçileri,s.260.

115Aydoğan,Annales Tarih Okulu‟nun Serüveni ve Türkiye‟ye Yansımaları, s.135-136.

116Hilmi Anaç, “Georges Duby'nin Tarihyazımı Üzerine YaklaĢımları,” Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi, Cilt:3, Sayı:9, (2016), s.7.

DüĢünsel parçalanmıĢlık ve çok merkezli bir bakıĢ açısının mevcudiyeti bu dönemin en genel özellikleri arasındadır. Ayrıca bu dönem Febvre‟nin metodunu daha da geniĢleterek tarihin sınırlarını çocukluğa, rüyalara kadar götüren tarihçiler çıktığı gibi, siyasi tarihe ve olaylar tarihine geri dönenler de çıkmıĢtır. Aynı zamanda bazıları nicel tarihe daha fazla ilgi gösterirken diğer bazıları buna tepki duymaya baĢlamıĢtır. Çok önemli bir geliĢme daha vardır ki o da bu dönemin kadınlara yer vermesidir öyle ki hem kadın tarihçiler117

çalıĢmalara katılmıĢ, hem de kadınların tarihi üzerine kapsamlı çalıĢmalar yapılmıĢtır. Örneğin Georges Duby, bu konuda Ortaçağ‟da kadınların statüsüne değinmiĢ, kadınlara hangi statüde olursa olsun bazı rollerin egemen sınıflar ve egemen cinsiyet tarafından verildiğini ayrıca feodal sistemde aylak anahtar bekçisi olarak nitelendirilen soylu kadınların da var olduğunu çalıĢmalarında incelemiĢtir.118

Bu açıdan bakıldığında Annales Okulu sosyal tarih ile baĢlayan süreçte tarih yazımına toplumsal cinsiyet açısından da farklı bir perspektif getirmiĢtir.119

Bölgesel monografilerin yaygınlaĢması, Annales hareketinin Braudel‟den sonraki üçüncü evresinin bir diğer önemli geliĢmesidir.120

Tarihçiler uzun dönemli dalgalanmalar ile konjonktürel eğilimler arasındaki farkları derinlemesine inceleme fırsatını, mekânsal sınırlamalara karĢı zaman boyunca ilerleyen bu çalıĢmalarla bulmuĢlardır.121

Amerikan düĢünce eğilimleri ile daha yakın bir iliĢki içinde olan bu kuĢakla Paris merkez olmaktan çıkmıĢtır. Böyle olunca da yeryüzünün farklı yerlerinde buna benzer yenilikler hemen hemen eĢzamanlı bir Ģekilde vuku bulmuĢtur. Örneğin kadınların tarihi yalnızca Fransa‟da değil aynı zamanda BirleĢik Devletler, Britanya, Hollanda, Ġskandinavya, Batı Almanya ve Ġtalya‟da geliĢtirilmiĢtir.122

Bu kuĢağa mensup olanlar dil bilmektedir ve bu sayede Amerika BirleĢik Devletleri‟ndeki üniversitelerde dersler verebilmiĢlerdir. Aynı zamanda bu yeni kuĢak, kurdukları yurt

117

Aydoğan,Annales Tarih Okulu‟nun Serüveni ve Türkiye‟ye Yansımaları, s.135. 118 Anaç,Georges Duby'nin Tarihyazımı Üzerine Yaklaşımları, s.19.

119 Anaç,a,g,e, s.20.

120 Ali Boratav, Tarih ve Tarihçi –Annales Okulu İzinde, (Ankara:Kırmızı Yayınları,2010), s. 9. 121 Boratav, a,g,e., s.9

dıĢı bağlantılar sayesinde Annales geleneği ile Amerika kökenli psiko-tarih, yeni ekonomik tarih, popüler kültür tarihi ve simgesel antropoloji gibi alanlarla sentez kurma yollarını aramıĢlardır.123

Bu dönem siyasete geri dönüĢ yapılmıĢtır.124

Fakat bu konuda yeni bir anlatı tarzı denenmiĢtir. Bu siyasal tarihin ve anlatının yeni tarzına özellikle Georges Duby, Jacques Le Goff‟de rastlanmıĢtır. Denilebilir ki bu dönemde Annales geleneğine mensup tarihçiler de bütün dünyada olduğu gibi tarih yazımını yeniden keĢfetme yoluna gitmiĢlerdir.125

1970‟lere gelindiğinde, Annales hareketi sayesinde kültürü sağlam bir siyasal, toplumsal ve ekonomik bağlam içine oturtan bir tarih yazımı ortaya çıkmıĢtır. Örneğin Georges Duby zamanının tarihçiliğine hız kazandıran, ulusal efsanelerin sürdürülmesi, evlilik ve feodalizmin toplumsal yapısı gibi özgün ve yetkin çalıĢmalar ortaya koymuĢtur.126

1970‟li yıllardan sonra Annales anlayıĢında sanat gibi konular Bloch ve Febvre temel alınarak ve sonrasında Le Goff, Duby ve diğerleri ile birlikte yerleĢmiĢ bir gelenek haline getirilmeye çalıĢılmıĢtır. Bir taraftan da ortaya konan yapıtların güçlü yanları ile Annales Okulu tarih yazımının, sosyal bilim düĢüncesinin büyük bölümünü karakterize eden salt bilimselciliğe yenik düĢmesine engel olması amaçlanmıĢtır. Çünkü Annales Okulu temsilcilerinin bilimsel ve teknolojik beceriler üzerine inĢa edilmiĢ bir Batı uygarlığının üstün niteliklerine pek güveni yoktur. Aynı Ģekilde sosyal bilim kuramlarının büyük bölümü de çok merkezi nitelikteki modernist kavramlardan uzak durmayı yeğlemiĢtir. Buna paralel olarak Annales Okulu tarihçileri ağırlıklı olarak modern öncesi dünya üzerine odaklanmayı tercih etmiĢlerdir. Buradan hareketle 1970‟lerden sonra, yani sosyal bilim tarihinin temel varsayımlarının sorgulanmaya baĢladığı bir dönemde Annales Okulu temsilerine karĢı uluslararası bir düzeyde

123Mustafa Alican,“Peter Burke- Fransız Tarih Devrimi:Annales Okulu”, Tarih Okulu Kitap Tanıtımı, Sayı:4, (Yaz -2009), s. 168.

124 Anaç,Georges Duby'nin Tarihyazımı Üzerine Yaklaşımları, s.15.

125 Fatih GümüĢ, “Yeni Yöntem ve YaklaĢımlara Açık Bir Ruh:Annales Okulu”, Toplum ve Bilim, Sayı:91, (2001-2002), s.319.

126Edward Hallett Carr ve Juan Fontana, Tarih Yazımında Nesnellik ve Yanlılık, Çev: Özer Ozankaya, (Ankara: Ġmge Kitapevi, ,1992), s.105.

uyanan ani ilgiyi açıklamaya yardım edebilecek olgunun bununla ilgili olduğu çıkarımı yapılabilir.127

Annales önemli baĢarılarına karĢın; okulun kuram noktasındaki sıkıntıları, Bloch‟un eksiklikleri, belgelere güvenmeyiĢleri, birincil kaynakları az kullanmaları ya da hiç kullanmamaları, sınıf ve ideoloji kavramlarından çok bahsetmeyiĢleri, coğrafyaya aĢırı önem atfetmeleri ve anlatıyı kaybettikleri gibi konularda eleĢtiriler almıĢtır. Örneğin Annales Okulu tarihçileri anlatı tarihini tek bir cümle ile üzerlerinden atmakla yetinirler diyen Ricoeur‟a göre anlatısal tarihin eleĢtirisi yalnızca siyasal tarihin eleĢtirisi olarak kalmıĢtır.

Modern çağları ele almak konusunda baĢarısızlık, Annales'e karĢı sıkça dile getirilen bir diğer eleĢtiridir. Annalesciler Modern çağı hiçbir zaman bütünüyle göz ardı etmemiĢ olsalar da tarih yazımının odağına çoğunlukla ortaçağı ve ilkçağı koymuĢlardır.128

Annales kuramcılarının kiĢiliksel tutumlarına karĢı yapılan eleĢtirilerden bir örnek vermek gerekirse, Marc Bloch‟un tarihin estetik yönünün çok önemli olduğunu savunurken tarihin edebiyatla olan yakın ilgisine dikkat çekmesi, ancak tarihsel anlatının sahip olduğu bu sanatsal ve estetik dilin onu diğer bilimlerden üstün bir bilim yaptığını söylemesi bazı çevreler tarafından oldukça kibirli bir tutum olarak algılanmıĢtır. Oysa tarih ve edebiyat arasındaki iliĢki hiçbir zaman tümüyle reddedilmemiĢtir.129

Sosyal bilim yönelimli tarihi sıradan insanlara yer vermek konusunda geleneksel tarihten çok farklı olmamakla eleĢtiren Paul Thompson bu iddiasını güçlendirmek için, sosyal tarihin de, ekonomik tarih, ücret oranları, iĢsizlik ve fiyatlar gibi konularda istatistikî verilere baĢvurduğunu; hatta emek tarihi, iĢçi sınıfları ve devletlerarasındaki iliĢkiler, sendika gibi örgütlenmeleri konu edindiğini örnek göstermiĢtir. Sonuçta sosyal tarih de refah devleti ve nüfus artıĢı gibi meseleleri

127Edward Hallett Carr ve Juan Fontana, a,g,e., s.64. 128Ġggers,Yirminci Yüzyılda Tarihyazımı,, s.64.

129AyĢegül Keskin, “Post-modern Dünyada Modern Tarih Yapmak Üzerine”, U.Ü Fen- Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:15/2, (2008), s.356.

iĢlemiĢtir. Buradan yola çıkarak aslında gündelik olayların ve sıradan insanların, hiç de sosyal bilim yönelimli tarihin konusu olamadığını savunmuĢtur.130

Son olarak Peter Burke de Annales hareketini, tarih alanına katkıları olsa da bu katkının eĢitsiz olduğu iddiasıyla eleĢtirmiĢtir. EleĢtirisini temellendirmek için de Annales grubunun incelediği coğrafya parçalarına iĢaret etmiĢtir. Bu coğrafyaların arasında aslan payının Fransa‟ya düĢtüğünü vurgulayan Peter Burke, sosyal tarihçilerin Braudel‟in izinden giderek Akdeniz dünyası hakkında özellikle Ġtalya, Ġspanya ve Ġspanya ile Portekiz egemenliğindeki Amerika tarihine yaptığı katkılara rağmen dünyanın öbür kısımları üzerine çok az inceleme yapmıĢ olmalarının eĢitsizlik olduğunu ifade etmiĢtir.131

130Paul Thompson, Geçmişin Sesi Sözlü Tarih, Çev: ġehnaz Layıkel, (Ankara:Tarih Vakfı Yurt Yayınları, Baskı:1,1999), s.3.