• Sonuç bulunamadı

Anlatıcı, Bakış Açısı ve Anlatım Teknikler

2. VEDAT ÖRFİ BENGÜ’NÜN ROMANCILIĞI VE ROMANLARI 1 ROMANCILIĞI VE ROMAN ANLAYIŞ

2.3. ROMANLARIN YAPI VE ANLATIM ÖZELLİKLERİNİN MUKAYESELİ OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

2.3.2. Anlatıcı, Bakış Açısı ve Anlatım Teknikler

İncelediğimiz romanlarda çeşitli anlatıcı tipler ve bakış açıları kullanılmıştır. Yazar sabit bir bakış açısı kullanmakla beraber çoğunlukla üçüncü tekil şahıs “O” anlatıcıyı ve hâkim bakış açısını kullanmıştır. Eserlerde kullandığı anlatıcılar ve bakış açıları şunlardır:

Bir Yuva Böyle Yıkıldı 1. Tekil Şahıs-Ben anlatıcı

Ökse 3. Tekil şahıs “O”

Seni Beklerken 3. Tekil şahıs “O”

Çıldıran Adam 3. Tekil şahıs “O”

Bir Genç Kızın 3. Tekil şahıs “O”

Solon Gönüller 3. Tekil şahıs “O”

Akdeniz İncisi 1. Tekil şahıs “Ben”

Varşova Yanarken 3. Tekil şahıs “O”

Kahire Batakhanelerinde 3. Tekil şahıs “O”

Lord Lister 1. Çoğul ve 1.Tekil Şahıs

Yukarıdaki tablodan da anlaşıldığı gibi romanlardan ikisi “Ben” anlatıcı ise, yedisi ise “O” anlatıcı ile yazılmıştır. Lord Lister’de ise o anlatıcının yanında “Biz” ifadesini kullanıldığını görmekteyiz. Bu sanki heyecanla ortaya çıkmış bir durum gibi durmaktadır.

Bir Yuva Böyle Yıkıldı ve Akdeniz İncisi romanları “Ben” anlatıcı ile yazılmış

romanlardır. Anlatıcı, romanın başkahramanıdır. Kendi başlarından geçen bir olayı anlatırlar. Bu romanlar, yazarın esere müdahalesi bakımından ele alınınca müdahalenin olmadığı romanlardır. Olaylar karşısındaki durum ve tutumları kahraman anlatıcılar yorumlar. Anlatma ve gösterme yöntemlerinin kullanıldığını görürüz. Bunun yanında montajlıma yöntemi kullanılır.

Diğer romanlar ise üçüncü tekil şahıs anlatıcı ile yazılmıştır. Bu romanlarda zaman zaman roman kahramanlarının düşüncelerini de görürüz. Solan Gönüller’ de yazar taraflı davranır. Okuyucu gibi kahramanlardan kimine acır, kimine kızar. Bu sırada öğreticilik ön plana çıkar, okuyucu öğretmen gibi nasihat eder. Benzer bir durum Çıldıran Adam’da da görülür. Burada da özellikle kadın kahramana karşı, yazar kızgın davranır.

Aslında bu durum diğer romanlarda da görülür. Şöyle ki yazar kadın kahramanlarına karşı hep ön yargılıdır. Hatta Çıldıran Adam romanında bunu cibilliyete bağlar. Erkekleri ise kadınların oyuncağı olarak görür ve Ökse’de de bunu gösterir. Erkek kahramanlar ile ilgili böyle bir ön yargısı olmayan yazarın, kadınları hep kötü yola düşmüş, ahlakı bozuk olarak göstermesi de bundandır. Durumun tek istisnası Genç Bir Kızın Çilesi romanında görülür ki, Anadolu’yu temsil eden Ayşe, ne kadar kötü yola sürüklenmeye çalışırsa çalışsın, bir yolunu bulur ve oradan kurtulur. Seni Beklerken adlı romanda ise istemeden kötü yola düşen Selma, ne kadar çabalarsa da geçmişi karşısına çıkar.

Romanlardan en fazla müdahale edileni Lord Lister’dir. Diğerlerinde kendini gizlemeyi başaran yazar, Lord Lister’de ara açıklamalar, yorumlar yapar, sanki iki kişi romanı okuyor gibi oluruz. Aynı zamanda yazar bu romanda ‘Biz’ ifadesini kullanılır ki, anlatıcı olarak esere çoğul bir bakış açısı katar. Oysa romandaki kişilerin birden fazla olduğunu kastetme amaçlı olan bir durumdur. Sonuç olarak diyebiliriz ki; yazar 3. tekil şahıs ‘O’ anlatıcı ve hâkim bakış açısını tercih etmiştir.

2.3.3. Zaman

Vedat Örfi Bengü’ nün romanlarını zaman bakımından değerlendirirken hepsi için de söyleyebileceğimiz tek şey zaman unsurunun çok özensiz işlenmesi hatta işlenmemesidir. Öyle ki yazar olayların ilerleyişi sırasında zaruret olmasa bir gün içinde bütün olayların gerçekleşmiş gibi anlatıp, romanı nihayete erdirecektir.

Bir Yuva Böyle Yıkıldı – (Birkaç saatte bir ömür anlatılır.) Ökse- (1923) (1–2 hafta)

Seni Beklerken – (1- 1,5 yıl) Çıldıran Adam – (1–2 yıl)

Genç Bir Kızın Çilesi – 1915 – (5–10 yıl) Solan Gönüller – (2-3 Yıl)

Akdeniz incisi – (1 yıl kadar) Varşova Yanarken – (2-3 Hafta) Kahire Batakhanelerinde – (2-3 Hafta)

Lord Lister – (2–3 kaç hafta)

Varşova Yanarken adlı roman II. Dünya savaşı yıllarında gerekleşmiştir. Ancak öncesi mi, sorması mı, savaş sırasında mı bilemeyiz. Yine Genç Bir Kızın Çilesi adlı romanda I. Dünya Savaşı’ndan sonra yurdun işgal edilmesi ile başlar olaylar, Kurtuluş Savaşı sonrası ile devam eder. Ancak ne zamandır o da belli değildir. Ökse romanında ise yazarın düştüğü nottan 20 yıl öncesine ait olaylar olduğunu öğreniriz ki, bu durumda eserin baskı yılından hareketle 1923’lü yıllara varabiliriz. Bunun dışındaki romanlarda buna benzer yakınlıklarda yoktur. Bu durumda da eserin baskı yıllarını vaka zamanı olarak düşünürüz.

Zaman ifadeleri genellikle ertesi gün, gece, akşam aylar sonra yıllar sonra, birkaç haftadır gibi muğlâk ifadelerle verilmiştir. Romanlara baktığımızda, genellikle birkaç yıl kadar bir zaman diliminde gerekleştiğini söyleyebiliriz. Bu iki romanda geriye dönüş ve zamanda sıçramalarla yirmi yıl öncesi ve sonrası gibidir. Solan Gönüller ilk bölümden sonraki olaylar yirmi yıl sonrasında devam eder. Bir Yuva Böyle Yıkıldı adlı romanda ise yazar geriye dönüş tekniği ile birkaç saat içinde hayatını anlatır. Çıldıran Adam romanında olaylar birkaç yıl içinde geçer.

Genç Bir Kızın Çilesi romanında 5–10 yıl arasındadır. Genel olarak diyebiliriz ki, birkaç saatlik

romanlarda vardır, bir ömrü anlatır, bir haftalık romanları da bir aylık romanları da birkaç yıl süren romanları da vardır.

Romanlarda genellikle vak ‘a zamanın, eserlerin yazıldığı dönem veya yıllar olduğunu düşünebiliriz. Geriye dönüşlerle vaka zamanının genişlediğini görürüz.

Sonuç olarak, zaman unsurunun Vedat Örfi Bengü’nün romanlarında çok yönlü olarak kullanılmadığını söyleyebiliriz. Bu romanlarda zaman, vak’anın ilerleyişi sırasında atmosfer yaratmak için kullanılmıştır.

2.3.4. Mekân

Vedat Örfi Bengü’nün romanlarında mekân konusu çok farklılık arz eder. Yazarın hayatının önemli dönemlerini yaşadığı yerler, romanlarında mekân olarak karşımıza çıkar.

İstanbul, Londra, Paris, Yunanistan, Kıbrıs, Mısır, Hint, ülkeleri vs. onun romanlarında sıklıkla rastladığımız mekânlardır. Bu mekânlar olayın geçtiği yeri belirtmek için, atmosfer yaratmak amacıyla yer almıştır. Bu sebeple de adlarını saydığımız bu mekânlarla ilgili çok fazla bilgimiz olmaz, adını okumakla yetiriniz.

Bir Yuva Böyle Yıkıldı İstanbul

Ökse İstanbul

Seni beklerken İstanbul, Bursa

Genç Bir Kızın Çilesi Sakarya, Anadolu

Solan Gönüller Sivas, İstanbul

Akdeniz İncisi Paris, Türkiye, Akdeniz, Mısır, Hint

Varşova yanarken Polonya, Varşova

Kahire Batakhaneleri İstanbul, Mısır(Kahire)

Lord Lister Londra, Paris

Vedat Örfi Bengü’nün üç romanı tamamen İstanbul’da üç romanı ise yarı yarıya İstanbul’da geçer. İstanbul’da başlayan olaylar farklı mekânlarda devam eder. Akdeniz İncisi romanı İstanbul’da başlar, Paris’te devam eder. Sonra Paris’ten Hint’e giderken görülecek bütün ülküler görülür ve Hint’te sona erer. Varşova Yanarken adlı romanda Polonya’da, Lord Lister ise Londra’da geçer. Yazar kimi zaman mekân unsuru bakımında farklılık arz eder. Bir mekânı çok uzun anlattığı gibi, hiç anlatmadığı mekânlara da rastlarız.

Yazar üzerinde çok büyük bir etki bırakan mekân Mısır ve Firavunlardır. Mısır’da Türk sinemasının kurucusu kabul edilen yazarın üç romanında bu bahse değindiğini görürüz. Akdeniz

İncisi, Kahire Batakhanelerinde, Lord Lister romanları bu kaynaktan beslenen romanlardır.

Yazar Kahire Batakhanelerinde romanında, görüp bildiği yerleri, gerçekçi bir bakış açısıyla anlatmıştır. Akdeniz İncisi romanında ise eserin dayanağı zaten Mısır, mumyalama, tanrıçalar, olduğu için bu mekânları da geniş bir şekilde işlenmiştir. Yazarın eserlerin de kullandığı kapalı mekânlar elbette vardır. Bunlar içinde ise en önde opera salonları gelir. Romanlarında mutlaka, operadan, opera salonlarında bahis geçmekle beraber, vak’a zincirinin bir halkasını opera oluşturabilir.

Anadolu ise yazarın sadece iki romanında geçer. Solon Gönüller romanı Sivas Çamlıbel’de başlar, ancak devamı İstanbul’dadır. Genç Bir Kızın Çilesi ise Sakarya’da başlar, yine İstanbul, İzmir, Ankara, Sakarya’da devam eder.

Görüldüğü üzere Vedat Örfi Bengü’nün romanlarında mekân unsuru çok geniş bir yelpaze şeklinde olmakla birlikte en zayıf halkalardan birini oluşturur. Genellikle olayların geçtiği mekân olarak yer alırken kimi zaman ise olayların kaynağı olarak da kullanılmıştır.