• Sonuç bulunamadı

RESEARCH DİYET (% 60 YÜKSEK YAĞLI DİYET)

B) Birim alandaki hücre sayısı (100 µm 2 ).

5.6. RT-PCR Yöntemiyle Gen İfadesi Analiz

6.2.3. Anksiyete Testler

Hayvanlarda anksiyete davranışını değerlendirmek için aydınlık-karanlık testi ve açık alan testi kullanılmıştır. Bu testler hayvanlarda bilmedikleri bir ortamın

111

oluşturduğu anksiyeteye bağlı kaçınma ile merak duygusuyla oluşan araştırıcı davranışlar arasındaki çatışmayı değerlendirmektedir.

Hayvanlarda anksiyete durumunu değerlendirmek için kullandığımız aydınlık-karanlık test sonuçlarına göre, obezite oluşturulmuş hayvanlarda anksiyetenin ana göstergesi olan karanlıkta kalma süresinin uzadığı görülmüştür. Bu hayvanlara egzersiz yaptırıldığında ise aydınlık tarafta geçirilen sürenin obez gruba göre anlamlı düzeyde uzadığı görülmüştür. Egzersiz grubuyla kontrol grubu kıyaslandığında ise egzersiz grubunun aydınlık tarafta geçirdiği süre beklenenin aksine kontrol grubuna göre daha kısadır. Anksiyolitik etkilerin egzersiz grubunda kontrol grubuna göre daha az görülmesinin sebebi hayvanlara zorunlu yaptırılan egzersiz kaynaklı olabilir. Literatürde de zorunlu yaptırılan egzersize bağlı hayvanlarda stres oluştuğuna dair bulgular mevcuttur. Kang ve arkadaşları zorlu yaptırdıkları motorize çember koşusu sonrası hayvanların anksiyetelerinin arttığını göstermişlerdir (281). Zorunlu egzersiz, hayvanlar üzerinde psikolojik bir stres yaratabilir, çünkü gönüllü egzersiz yaptırılan B6 farelerin yükseltilmiş artı testinde daha az anksiyetik davranış sergiledikleri zorunlu yaptırıldığında ise sedanter gruba göre daha anksiyetik davrandıkları gösterilmiştir (282). Ayrıca zorunlu egzersizin Gis’te inflamasyona yol açtığı ve mortaliteyi artırdığı ve gönüllü yaptıklarında ise bu inflamasyonun hafiflediği gösterilmiştir (283). Gönüllü egzersizin, YYD indüklü obez hayvan modellerinde adipoz dokuda inflamatuar gen ekspresyonlarına karşı koruyucu olduğu ve insülin duyarlılığını artırdığı gösterilmiştir (284).

Serbest çember koşusu yaptırılan ve YYD ile beslenen erkek farelerde koşu yaptırılmayan grupta karanlık alana giriş latensinde azalma ve karanlık alana geçişlerde artış görülmüştür (285). Aydınlık karanlık testinde farklı çalışmalarda

112

farklı sonuçlar elde edilmesinin muhtemel bir sebebi hayvanın ilk olarak hangi bölmeye yerleştirildiğiyle ilgili olabilir (286). Bazı çalışmalarda ve bizim çalışmamızda hayvan ilk olarak aydınlık bölmeye yerleştirilirken bazı çalışmalarda karanlık bölmeye yerleştirilmiştir. Ancak literatürde ilk olarak çoğunlukla aydınlık tarafa yerleştirildiği gösterilmiştir. Hayvanın yerleştirildiği bölme başlama şartlarında farklılıklar oluşturmaktadır. Aydınlık taraf hayvanlar için itici bir ortam olup ortamdan kaçmayı teşvik ederken, karanlık taraf daha güvenli bir ortam olup farklı yeni bölgeleri keşfetmeye sevkeder (285). Aydınlık taraftan başlandığında, aydınlık tarafta geçirilen sürenin arttığı ve ilk geçiş latensinin azaldığı görülmüştür (285). Aydınlık tarafta geçirilen süre anksiyolitik etki olarak değerlendirilirken geçiş latensinin süresi anksiyeteyi değerlendirmede iyi bir parametre olarak görülmemektedir çünkü hayvanlar araştırmacıdan uzaklaşmak için farklı alana geçmek isteyebilir (285). Bazı çalışmalarda bölmeler arasındaki geçiş sayısı araştırmacı davranışın göstergesi olarak kabul edilmemektedir çünkü bölmelerde geçirilen zamanın alışkanlığa dönüşmesi nedeniyle bulundukları bölmeden kaçınmaya yol açmaktadır (247). Çalışmamızda aydınlıktan karanlığa geçiş sayısında obez grupta anlamlı olmamakla birlikte diğer tüm gruplarla karşılaştırıldığında azalma görülmüştür. Bunun nedeni daha güvenli olarak gördüğü karanlık tarafta kalmak istemesi ve gelişen anksiyeteye bağlı olarak araştırmacı davranışların görülmemesidir. Egzersiz yaptırıldığında ise geçiş sayısının ve aydınlık alanda geçirilen sürenin artışı hayvanlarda anksiyetenin azaldığını göstermektedir. YYD ile beslenmenin anksiyeteyi artırdığını gösteren çalışmalar olmakla birlikte anksiyete benzeri davranışlarda herhangi bir etkisinin olmadığını gösteren çalışmalar da bulunmaktadır (286, 287). YYD ile beslenen erkek farelerin kullanıldığı bir

113

çalışmada açık alan testinde, merkez alan aktivitesinin azaldığı gösterilirken, başka iki çalışmada şahlanma, merkez alan aktivitesi ve merkezde geçirilen zaman gibi parametrelerde herhangi bir değişikliğin olmadığı gösterilmiştir (286). Dişi rat ve farelerin kullanıldığı diğer çalışmalarda ise açık alan testinde anksiyete benzeri davranışların görülmesi bu farklılıklarda cinsiyet ve türün etkisi olabileceğini düşündürmüştür (288). Ancak bizim çalışmamızda ve diğer başka çalışmalarda YYD ile beslenen erkek ratlarda anksiyete ve benzeri davranışların görülmesi bu farklılığın cinsiyete ya da türe bağlı olabileceği fikrini ortadan kaldırmaktadır. Görülen bu farklılıklar uygulanan egzersiz modalitesi ve uygulanan yöntemlerden kaynaklanmaktadır. Çalışmamızda açık alan testinde, lokomotor aktivitenin ve araştırmacı davranışların göstergesi olan geçilen çizgi sayısı obez hayvanlarda kontrol ve egzersiz gruplarına göre önemli derecede azalma göstermiştir. Buna göre, obezite lokomotor aktiviteyi azaltmaktadır. Şahlanma sayısında görülen kontrol grubuna göre önemli düzeydeki azalma, obezitenin çevreye karşı merak duygusunu ve araştırıcı özelliği azalttığını göstermektedir. Defekasyon ise hayvanların yeni ortama girdiklerinde yaşadıkları korkuya bağlı olarak gelişen otonomik bir cevap olarak görülmektedir. Ayrıca hayvanın yabancı olarak gördüğü ortama kendi kokusunu bırakarak tanıdık bir ortam oluşturmaya çalışması olarak da değerlendirmektedir (289). Grooming süresinin anlamlı olmasa da obez grupta kontrol grubuna göre yüksek olması hayvanlardaki anksiyetik durumu yansıtmaktadır.

Buchenauer ve arkadaşları 8 hafta YYD (% 33, kontrol grubu % 4) ile beslenen ratlarda anksiyete düzeyinin (delik tahta testi) anlamlı düzeyde arttığını göstermişlerdir (290). Buna zıt olarak yüksek yağlı diyetin anksiyolitik etkisi 2 tane

114

kısa süreli çalışmada gösterilmiştir. 5 gün boyunca yüksek yağlı diyetle (% 63, kontrol grubu % 21) beslenen wistar ratlarda ve 7 gün yüksek yağlı diyetle beslenen (% 90, kontrol grubu % 5) Spraque Dawley ratlarda yükseltilmiş artı testinde anksiyete düzeyinin azaldığı gösterilmiştir (291). Bu durum yüksek yağlı diyetin uzun süreli tüketiminin anksiyolitik etkiden anksiyojenik etkiye dönüştüren bir faktör olduğunu göstermektedir (291). Bizim çalışmamızda da yüksek yağlı diyetin uzun süreli tüketiminin (22 hafta) yapılan açık alan ve aydınlık karanlık testleriyle anksiyeteyi artırdığı gösterilmiştir. İnsanlarda ve hayvanlarda yapılan farmakolojik çalışmalarda beyinde endojen olarak etki gösteren birçok maddenin anksiyeteyi azalttığı veya artırdığı ortaya konulmuştur (291). Kortikosteroidler, kolesistokinin, CRH anksiyojenik etki gösterirken, Nöropeptit Y anksiyolitik etki gösterir (291). Ancak anksiyete ile hormon düzeyleri arasındaki direk nedensel ilişki henüz açık değildir. Anksiyete cevabını değiştirebilen endojen medyatörlerin çok çeşitli olduğu göz önünde bulundurulacak olursa yüksek yağlı diyetle beslenmeyle bu medyatörlerden bir ya da daha fazlası değişebilir ve anksiyete de bu durumdan etkilenebilir (291). Kortikosteron ve diğer hormon düzeylerindeki değişikliklerin anksiyeteyi düzenleyen ajanların nöronal seviyelerini direk olarak etkilemesi muhtemeldir (291). Egzersizin ise anksiyete veya depresyon benzeri etkileri iyileştirmesinin altında yatan faktörlerle ilgili birkaç teori ortaya atılmıştır. Bunlar arasında birçoğu vücut sıcaklığındaki artış ve egzersizi takiben farklı neokortikal aktivasyonlar gibi fizyolojik faktörler üzerinde odaklanırken diğerleri de amin metabolitlerin artışı aynı zamanda serotonin sentez ve metabolizmasında artış gibi biyokimyasal mekanizmalar üzerinde durmuşlardır (292). Bu biyokimyasal teorilerin temelinde, egzersizin antidepresan ilaçların klinik depresyon tedavisinde hedeflediği

115

aynı yolu kullandığı görüşü bulunmaktadır (293). Ayrıca egzersizin antidepresan etkisini açıklamak için diğer biyokimyasal teorilerde, spesifik beyin bölgeleri (HPA ekseni), endojen kimyasallar (endorfinler, enkefalinler) veya sistemler (endokannabinoidler) üzerinde durmuşlardır (294). HPA eksen modeli teorisinde; stres hormonlarının egzersiz gibi fiziksel veya psikolojik strese cevaben salındığını desteklemektedirler. Bununla uyumlu olarak düzenli yapılan egzersizin HPA eksenden salınan stres hormonlarının miktarını azalttığı ve depresyon ve stresi azalttığı düşünülmektedir (294).

Benzer Belgeler