• Sonuç bulunamadı

2.3 Okul Yönetimi

2.3.4 Okul Yönetiminde Rol Oynayan Öğeler

2.3.4.2 Okul Yönetiminde Rol Oynayan Dış Öğeler

2.3.4.2.1 Ana-Baba

Okul yönetiminde önemli bir role sahip olan öğe, yönetici ve öğretmen öğelerinin ikisi ile de ilişkilidir. Yönetici birçok kez ana- baba ve öğretmen arasındaki ilişkiye müdahale etmek mecburiyetinde kalmaktadır. Bu gibi durumlarda ilişki yakından incelenmeli ve doğru analiz edilmelidir. Ayrıca ana-baba ve öğretmen arasında yaşanan olumsuz durumlarda öğrenci her iki taraftan daha fazla zarar görmektedir (Bursalıoğlu, 2011, s.50).

2.3.4.2.2 Baskı Grupları

Toplumdaki formal ve informal kurumlar okul üzerinde çeşitli baskılar yaratmaktadırlar. Bu kurumlar okulu kendi amaçları ve felsefeleri çerçevesine sokmaya çalışmaktadırlar. Çevrede bu tür kurumların olması olağandır. Bu kurumlar dengede olduğu sürece bir sorun yaşanmaz. Ancak bazı kurumlar daha fazla güç kurabilirler. Okul yöneticisinin bu konuda kurumları iyi inceleyerek davranışta bulunması önemlidir (Bursalıoğlu, 2011, s.54).

26

2.3.4.2.3 Yönetim Yapısı

Okulun bulunduğu toplumdaki kamu yönetiminin yapısı okul yönetimini etkileyen bir diğer önemli öğedir. Ülkemizde merkezden yönetim sistemi bulunması sebebi ile zaman zaman bazı aksaklılar ve sorunlar yaşanmaktadır (Bursalıoğlu, 2011, s.55).

2.3.4.2.4 İş Piyasası

Eğitimin ürünü insandır. Eğitimin ürününün değerlendirilmesi ise iş piyasasında yapılmaktadır. İş piyasasının hangi nitelikte insan gücüne ihtiyacının olduğu eğitimi etkilemektedir (Bursalıoğlu, 2011, s.56).

2.4 İlgili Araştırmalar

Yıldız (1996), Bolu ilköğretim okullarında yönetici ve öğretmen iletişimi konusunda yönetici ve öğretmenlerin algı ve beklentilerini saptamayı amaçladığı araştırmasında Bolu merkez ve merkeze bağlı köylerde bulunan 11 ilköğretim okulunda 11 okul müdür, 35 müdür yardımcısı ve 202 öğretmene anket uygulamıştır. Yıldız (1996) yönetici öğretmen iletişimini; iletişim sürecinde yöneticilerin göstermiş olduğu davranışlar, iletişim sürecinde öğretmenlerin göstermiş olduğu davranışlar, iletişim sürecinde yöneticilerin göstermesi gereken davranışlar, iletişim sürecinde öğretmenlerin göstermesi gereken davranışlar olarak dört boyutta incelemiştir. Araştırmanın sonucunda yönetici ve öğretmenlerin algı ve beklentileri arasında cinsiyet, branş ve öğrenim durumlarına göre anlamlı bir farklılık bulunmazken görev, yaş, hizmet süreleri ve görev yaptıkları okullardaki hizmet süreleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmuştur.

Yurttakal Bulut (1998), Isparta ili öğretmen ve yöneticilerinin iletişim sorunlarını algılama düzeyleri ve bu algılarıyla bazı kişisel değişkenler arasındaki ilişkileri incelemiştir. Bu araştırmanın amacı, eğitim sürecinde önemli rol oynayan iletişim sorunlarını, yönetici ve öğretmenlerin algı düzeylerinin nasıl olduğunu ortaya çıkarmak ve buradan hareketle iletişimin daha kaliteli olması için öneriler getirmektir. Araştırmada veri toplama aracı olarak ‘İletişim Sorunlarını Değerlendirme’ anketi kullanılmış ve 60 yönetici, 151 öğretmene uygulanmıştır. Araştırma sonucunda yöneticilerin iletişim sorunlarını algılama düzeylerinin; branşa, kıdeme ve çalıştıkları okula göre önemli farklılık göstermediği, öğretmenlerin iletişim sorunlarını algılama düzeylerinin; kıdeme ve çalıştıkları okula göre anlamlı bir farklılık göstermezken branşa göre anlamlı bir farlılık gösterdiği ve okul

27

yöneticileri ile öğretmenlerin iletişim sorunlarını algılama düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık olduğu ortaya çıkmıştır. Bu araştırmada yöneticiler öğretmenlere göre daha olumlu görüş bildirmişlerdir.

Tok (2002), yönetim sorunlarının, okul öncesi eğitim kurumlarında yönetici ve öğretmenlerin performansını ne derece etkilediğini incelemiştir. Araştırmasında ‘Okul Öncesi Eğitimi Yönetim Sorunları’ anketi uygulamıştır. Araştırma bulgularının sonucuna göre yönetici ve öğretmenlerin cinsiyetleri, kıdemleri, eğitim durumları değişkenlerine göre, sorunlara katılma ve bu sorunlardan performanslarının etkilenme dereceleri arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Öğretmen ve yöneticilerin karşılaştıkları yönetim sorunlarına katılma ve bu sorunlardan performanslarının etkilenme dereceleri arasında da anlamlı bir fark bulunmamıştır.

Batmaz (2004), ilköğretim okullarında yönetici öğretmen iletişimini incelediği araştırmasında amacı yönetici öğretmen iletişiminin karşılaştırılması için öğretmen ve yöneticilerin görüşlerini belirlemiştir. Çalışma Elazığ ilinde bulunan beş eğitim bölgesinden seçilen 20 devlet ilköğretim okulunda görev yapan 299 öğretmen ve 97 yönetici üzerinde yürütülmüş ve araştırmacı tarafından hazırlanan 52 maddelik 5’li derecelendirme anketi uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda öğretmenlerin yöneticileri belirlenen iletişim kriterleri açısından yeterli görmediği yöneticilerin ise kendilerini belirlenen iletişim kriterleri açısından üst düzeyde yeterli bulduğu görülmüştür.

Ersoy (2006), İlköğretim okullarında yönetici ve öğretmenler arasındaki iletişim sorunlarını incelemiştir. Araştırma 2004-2005 yılında Van belediye sınırları içerisinde bulunan ilköğretim okullarında görev yapan yönetici ve öğretmenleri kapsamaktadır. Araştırmaya 53 yönetici ve 363 öğretmen katılmıştır. Yapılan araştırma sonucunda ilköğretim okullarında görev yapan yönetici ve öğretmenlerin, eleştirel düşünme, empati kurma, bilgi paylaşımı ve işbirliği konularında ciddi problemler yaşadıkları ortaya çıkmıştır. Genel olarak, Van il merkezinde görev yapan yönetici ve öğretmenler arasında sağlıklı bir iletişim olmadığı izlenimi edinilmiştir. Araştırmada yöneticilerin öğretmenlere göre daha olumlu görüş bildirdiği, öğretmenlerin ise genelde birçok ifadeye düşük düzeyde katılım gösterdiği fark edilmiş ve öğretmenler yöneticilerle aralarındaki iletişimin yeterli ve etkili olmadığını belirtmişlerdir.

Sarıce (2006), ilköğretim okulu müdürlerinin okul yönetiminde karşılaştıkları sorunları incelemiştir. Araştırmasını 2005-2006 eğitim öğretim yılında İstanbul ili Esenler ilçesinde

28

yürütmüştür. Araştırma evreninin de bulunan 25 okul müdürüne de ulaşmış ve 36 soru yöneltmiştir. Sarıce (2006) araştırma bulgularına göre okul müdürlerinin okul yönetiminde karşılaştıkları sorunları özetle şöyle sıralamıştır; İlköğretim okulları giderlerinin karşılanması için merkezi örgütten yeterli desteğin görülmemesi, okul müdürlerinin periyodik hizmet içi eğitimlere tabi tutulmamaları, okula yapılan bağışlar konusunda gereğinden fazla zan altında kalmaları, yeterli miktarda branş öğretmenine sahip olmamaları, ikili eğitimin eğitimi olumsuz etkilediği, sözleşmeli öğretmenler üzerinde yeterli otoriteyi sağlayamamaları, sözleşmeli öğretmenlerin istenilen verimlilikte çalışmamaları, veli okul işbirliğinin zayıf olması, sınıfların kalabalık olması, okul yönetiminde karşılaşılan sorunların fazlalığı, öğretmenlerin okul müdürlerine saygı duymamaları, araç gereçlerin eksikliği, okulun personelinden (memur, hizmetli) kaynaklanan sorunların olması, yöneticiler arasındaki yetki karmaşası, hizmetli sayısının azlığı, okul müdürlerinin okulu yönetmek için yeterli yetkiye sahip olmamaları, okuldaki fiziki şartların yetersizliği, okul mevcutlarının kalabalık olması ve zaman zaman üst makamlardan gelen baskılara maruz kalınması.

Karlı (2007) araştırmasında ilköğretim okullarındaki yönetici-öğretmen iletişiminde öğretmen algılarını belirlemeyi amaçlamıştır. Yapılan araştırmaya 150 ilköğretim okulu öğretmeni katılmıştır. Araştırmanın verileri personeli tanıma, katılım, etkileme ve eşitlik alt boyutlarında yönetici öğretmen iletişimini belirlemeye yönelik 32 maddeden oluşan bir ölçek ile elde edilmiştir. Uygulanan anket sonucunda yönetici-öğretmen iletişiminde erkek öğretmenlerin kadın öğretmenlere, lisans ve yüksek lisans mezunu öğretmenlerin diğer eğitim düzeyine sahip olan öğretmenlere, iletişim eğitimi alan öğretmenlerin iletişim eğitimi almayan öğretmenlere göre algılarının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Öğretmenlerin yaşları ve kıdemleri arttıkça yöneticilere bakış açılarının daha olumlu olduğu da saptanan diğer bir sonuçtur.

Gülder (2007), köy ilköğretim okullarında yönetim ve sorunları başlıklı çalışmasında ilköğretim okullarında görev yapan okul müdürlerinin okul yönetiminde karşılaştıkları sorunları ve bu sorunların nedenlerini tespit etmeyi amaçlamıştır. Saptanan başlıca sorunlar; şehir merkezlerinden uzaklık, ulaşım olanaklarının sınırlılığı, fiziki mekan ve eğitim araç gereçlerindeki yetersizlik, öğretmen açığının bulunması, yeterli sosyal ve kültürel etkinliklerin düzenlenememesi, öğrencilere yeterli rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin sunulamaması, yardımcı memur ve yardımcı hizmetli sayısının yetersizliği, veli katılım ve desteğinin sınırlılığı ve mali sorunlardır.

29

Yamak (2008), ortaöğretim kurumlarında yönetimsel sorunları araştırmıştır. Araştırmasını İstanbul ili Anadolu yakasında bulunan genel lise, özel lise ve endüstri meslek liselerinde görev yapan toplam 203 müdür ve müdür yardımcısı ile gerçekleştirmiştir. Araştırma sonucunda ailelerin çocuklarıyla fazla ilgilenmemesi, velilerin okul ile işbirliğinde yetersin olması, yönetmeliklerin sık sık değişmesi önemli yönetsel sorunlar olarak saptanmıştır. Bu araştırmada ortaöğretim kurumları yöneticilerinin yönetimde karşılaştıkları yönetimsel sorunların; cinsiyet, medeni durum, eğitim kurumundaki görev, eğitim durumu, yöneticilik kıdemi, yöneticilik yapılan kurum, yöneticilik eğitimi alma, okuldaki öğrenci sayısına göre anlamlı farklılıklar gösterirken yaşa göre anlamlı farklılık göstermediği bulunmuştur. Şaşı (2008), ortaöğretim kurumlarındaki öğretmen ve diğer personelin okul müdürleriyle iletişimlerinde karşılaştıkları yönetimsel sorunları belirlemek amacıyla yaptığı araştırmanın evrenini 2006-2007 eğitim öğretim yılında İstanbul ilinde görev yapan ortaöğretim kurumlarında çalışan öğretmen ve diğer personel oluşturmaktadır. Araştırma sonucuna göre ankette yöneltilen ifadelerin cinsiyete, yaş gruplarına, göreve, eğitim durumuna, çalışılan okuldaki hizmet süresine, iletişim konusunda eğitim alıp almamaya göre anlamlı farklılıkların olduğu belirlenmiştir. Saptanan başlıca sorunlar okul yönetiminin duyuru ve yazıları personele zamanında duyurmaması, okul ile ilgili alınan kararların ortak alınmaması, yeni ya da değişen yönetmelikler hakkında öğretmenlere bilgi verilmemesi, açık ve anlaşılır bir iletişim kurulmaması, görev dağıtımında adil olunmaması, eleştirilere açık olunmamasıdır.

Bıkan (2008), yönetici görüşlerine göre ilköğretim okullarında yönetim ve sorunlarını incelemiştir. Araştırmaya 2006-2007 öğretim yılı İstanbul ili Anadolu Yakasındaki Kadıköy ve Ümraniye ilçelerinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi ilköğretim okullarından ve 2007-2008 öğretim yılı Kırklareli ili Lüleburgaz ilçesindeki merkez ve köy ilköğretim okullarından toplam 123 yönetici katılmıştır. Katılımcıların verdikleri cevapların okulun bulunduğu ilçe değişkenine göre anlamlı farklılık gösterdiği saptanmıştır.

Büte ve Balcı (2010), bağımsız anaokulu yöneticilerinin bakış açısından okul yönetimi süreçlerinin işleyişi ve sorunlarını incelemişlerdir. Çalışmalarında, okul müdürlerinin bakış açısıyla, bağımsız anaokullarında planlama, karar alma, eşgüdüm, iletişim ve değerlendirme süreçlerinin nasıl işlediğini betimlemeyi ve bu süreçlerde karşılaşılan sorunları belirlemeyi amaçlamışlardır. Araştırmada yüz yüze görüşme yöntemiyle, yarı

30

yapılandırılmış bir görüşme formu kullanılarak veriler toplanmıştır. Araştırmanın sonucunda bağımsız anaokullarında planlamaların büyük çoğunluğunun zümre ve öğretmenler kurulu toplantıları aracılığıyla yapıldığı, bu toplantılarda ve oluşturulan komisyonlarda eğitim-öğretim, bütçe, genel işler gibi konularda kararların alındığı tespit edilmiştir. İletişim süreci ile ilgili değerlendirmede okul içi iletişim ikliminin olumlu olmasının, az sayıda çalışanın bu durumda etkili olduğunun, diğer bağımsız anaokullarıyla iletişim olumluyken, üst ve diğer kurumlarla iletişimde çeşitli sorunların yaşandığı belirlenmiştir. Okul öncesi eğitiminde uzman müfettiş sayısının yetersiz olması ve buna bağlı olarak teftiş ve değerlendirmelerde çeşitli sorunların yaşanması da araştırma sonucunda ortaya çıkan diğer bir sonuçtur.

Yüksel (2008), İlköğretim okullarında müdür öğretmen iletişimi başlıklı araştırmasında İstanbul ili Kartal ilçesinde ilköğretim okullarında görev yapan 140 öğretmene anket uygulamıştır. Uygulanan anketler sonucunda cinsiyete, iletişim eğitimi alıp almamaya, okulun bulunduğu semte göre anlamlı farklılık bulunurken yaş, branş, kıdem, mezun olunan fakülte, eğitim düzeyi değişkenine göre anlamlı farklılık bulunmamıştır. Araştırma sonucunda belirlenen başlıca sorunlar okul yönetiminin, öğretmenlerin kendilerini geliştirmeleri için fırsat yaratmamaları, öğretmenlerin ilgi duydukları alanları bilmemesi, alınan kararlarda öğretmen görüşlerine önem verilmemesidir.

Kelce (2009) İlköğretim okullarında yöneticiler ve öğretmenler arasındaki iletişim sorunları başlıklı araştırmasında İstanbul ilinde ilköğretim okullarında görev yapan öğretmen ve yöneticiler arasındaki ilişki ve iletişim düzeyini belirlemeyi amaçlamıştır. Bu amaç doğrultusunda hazırladığı anketi İstanbul ili Gaziosmanpaşa ilçesinde 2007-2008 eğitim öğretim yılında eğitim veren 18 ilköğretim okulunda görev yapan 56 yönetici ve 478 öğretmene uygulamıştır. Araştırma sonucunda öğretmen ve yöneticiler arasında ilişki ve iletişim düzeyleri açısından pozitif doğrusal güçlü bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır. Aynı zamanda araştırmada yönetici ve öğretmenler arasında ilişki ve iletişim düzeyinin orta düzeyde olduğu, yöneticilerin öğretmenlerle olan ilişkilerine bakış açısının öğretmenlere oranla daha olumlu olduğu ve öğretmenlere oranla daha güçlü iletişim kurdukları inancını taşıdıkları, erkekler ile bayanların ilişki düzeyleri arasında belirgin bir farkın olmadığı, erkeklerin kadınlara oranla daha iyi iletişim kurdukları, sınıf ve branş öğretmenlerinin ilişki ve iletişim düzeyleri arasında belirgin bir fark bulunmadığı, ön lisans mezunu öğretmenlerin, lisans ve yüksek lisans eğitimi alan öğretmenlerden daha iyi

31

iletişim kurabildikleri, farklı kıdemlere sahip öğretmenlerinin ilişki ve iletişim düzeyleri arasında belirgin bir fark bulunmadığı sonuçlarına ulaşılmıştır.

Özbudak (2009) ilköğretim okullarındaki yönetici-öğretmen iletişimi başlıklı araştırmasında yönetici-öğretmen iletişimini hangi faktörlerin etkilediğini ve aradaki iletişimin zayıf mı güçlü mü olduğunu ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Araştırmanın evrenini 2007-2008 eğitim öğretim yılında İstanbul ili Küçükçekmece ilçesi ilköğretim okullarında görev yapan 2546 öğretmen oluşturmaktadır. Basit tesadüfi örnekleme yolu ile seçilen farklı branşlardan 213 öğretmen bu araştırmaya katılmıştır. Yapılan araştırma sonucunda yönetici-öğretmen iletişiminin güçlü olduğu, erkek öğretmenlerin kadın öğretmenlere oranla, iletişim eğitimi alan öğretmenlerin iletişim eğitimi almayan öğretmenlere oranla yöneticileri ile daha güçlü iletişim kurdukları belirlenmiştir. Bunun yanında öğretmenlerin yaşları ilerledikçe ve kıdemleri arttıkça yöneticiler ile daha olumlu iletişim kurdukları da araştırma sonucunda ortaya çıkmıştır.

Umaz (2010) ‘Diyarbakır’daki ilköğretim öğretmenlerinin özyeterlik düzeyi ve yaşadıkları iletişim sorunları’ başlıklı araştırmasında 2009-2010 eğitim öğretim yılında Diyarbakır’da görev yapan 300 öğretmen ile çalışmasını yürütmüştür. Araştırmada Sancar (2009) tarafından geliştirilen ‘İletişim Engelleri’ ölçeği kullanılmıştır. Yapılan araştırmada cinsiyete, mezun olunan okula ve kıdeme göre anlamlı bir farklılık bulunmuştur. Erkek öğretmenlerin kadın öğretmenlere göre, lisans mezunlarının yüksek lisans mezunlarına göre, 1-5 yıl kıdemli öğretmenlerin 5-10 yıl kıdeme sahip öğretmenlere göre sorunların daha fazla olduğu görüşünde oldukları belirlenmiştir. Aynı zamanda iletişim sorunlarının başlıcaları öğretmenlerin görevleri dışındaki işlerde çalıştırılması ve öğretmenlerin izin ve sevk taleplerine olumlu cevap verilmemesi olarak saptanmıştır.

Açıkel (2010), İstanbul İli, Kartal, Sultanbeyli ve Kadıköy ilçelerinden toplam 340 ortaöğretim okulu öğretmeninin katıldığı araştırmasını ortaöğretim okullarındaki yönetici- öğretmen iletişiminde öğretmen algılarının düzeyini belirlemek ve algılarını değerlendirmek amacıyla hazırlamıştır. Veriler yönetici öğretmen iletişimini belirlemeye yönelik 30 maddeden oluşan ölçek ile toplanmıştır. Toplanan veriler ışığında öğretmenlerin, okul yöneticileri ile iletişimlerinin genellikle iyi düzeyde olduğu, “çok nadir” olarak iletişimde olumsuzluk yaşadıklarını sonucuna ulaşılmıştır. Bununla beraber öğretmenlerin cinsiyete göre erkeklerin kadınlardan, yaşa göre 21- 30 yaş aralığındaki öğretmenlerin diğer yaş grubundaki öğretmenlerden, branşa göre Fen-Matematik

32

branşındaki öğretmenlerin diğer branş öğretmenlerinden, mesleki kıdem yıllarına göre kıdemi fazla olan öğretmenlerin kıdemi az olan öğretmenlerden yönetici-öğretmen iletişimini daha olumlu algıladıkları belirlenirken eğitim fakültelerinden mezun olan öğretmenlerin, diğer fakültelerden mezun olan öğretmenlere göre ve yüksek lisans mezunu olan öğretmenlerin, lisans mezunlarına göre yöneticilerini iletişimde daha olumsuz algıladıkları tespit edilmiştir.

Çankaya ve Aküzüm (2010) İlköğretim okullarında öğretmenlerin iletişim kurma düzeyleri ile yöneticilerin destekleyici liderlik rolleri arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Bu araştırmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin algılarına göre okul içerisindeki iletişim kurma düzeyleri ile yöneticilerinin destekleyici liderlik rolleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Tarama modeline dayalı araştırmanın çalışma evrenini Elazığ İl merkezinde 2008–2009 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde görev yapan 1500 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise mevcut evren içerisinde dağıtılan 460 ölçeğe cevap veren 387 kişi oluşturmaktadır. Araştırmada, okul yöneticilerinin destekleyici liderlik rolleri ile öğretmenlerin iletişim yeterlilikleri arasında pozitif bir ilişki olduğu ve öğretmenlerin algıladıkları destekleyici liderlik rollerinin iletişim düzeyini anlamlı yordadığı saptanmıştır.

Demirel (2011), doktora araştırmasında Milli Eğitim örgütündeki yönetici, müfettiş ve öğretmen görüşlerine göre okul yönetiminin sorunlarını incelemiştir. Çalışmasında Ağrı ve Erzurum illeri Milli Eğitim teşkilatında çalışan eğitim yöneticilerinin görüşlerini incelemiş ve 52 maddeden oluşan anketi 63 okul müdürü, 96 müdür yardımcısı, 56 müfettiş ve 579 öğretmene uygulamıştır. Anket verilerinin sonuçlarına göre her iki ilde de eğitimcilerin sorunlara ‘çok’ yönünde yanıt verdikleri saptanmıştır. İle göre eğitimcilerin algıladıkları sorunların farklılaşmadığı görülmüştür. Aynı zamanda eğitimcilerin cinsiyetlerine, kurumlarındaki görevlerine, branşlarına, mezun oldukları okul türüne, mesleki kıdemlerine ve görev alanlarıyla ilgili ders, kurs, toplantı veya seminere katılma durumuna göre okul yönetimi sorunlarına ilişkin görüşlerinin farklılaşmadığı da araştırma sonucunda ortaya çıkmıştır.

Keçeci (2012), okul yöneticilerinin yönetsel yaklaşımlarını incelemiştir. Araştırmada ‘okul yöneticilerinin yönetsel yaklaşımlarını belirleme’ ölçeği kullanılmıştır. Yapılan çalışmada okul müdürlerinin bilimsel yönetim yaklaşımı, bürokratik yönetim yaklaşımı, insan ilişkileri yaklaşımı, sistem yaklaşımı, durumsallık yaklaşımı ve z kuramı yönetim

33

yaklaşımlarını hangi düzeyde benimsedikleri ve bu düzeyin cinsiyet, branş, öğrenim durumu, kıdem, okuldaki hizmet süresi, okuldaki öğretmen sayısı gibi değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığı belirlenmek istenmiştir. İlköğretim okullarında görev yapan öğretmenlerin görüşlerine göre toplanan veriler sonucunda okul müdürlerinin yönetsel yaklaşımlardan “bilimsel” ve “bürokratik” yönetim yaklaşımını “az” düzeyinde; “insan ilişkileri” “sistem” “durumsal” ve “Z-kuramı” yönetim yaklaşımını “orta” düzeyde sergiledikleri tespit edilmiştir.

Aslanargun ve Bozkurt (2012) okul yöneticilerinin öğretmenlerle iletişiminde karşılaştıkları problemleri tespit etmek ve başvurdukları sorun çözme yöntemini belirlemek amacıyla yaptıkları araştırmalarında Düzce ili Akçakoca ilçesinde maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemiyle seçtikleri 7 okul müdürü ile çalışmalarını yürütmüşlerdir. Araştırma sonunda okul müdürlerinin mesleki ve ahlaki sorumluluklardan öte yasal sorumluluklara öncelik verdikleri, eldeki olanaklarla yönetim görevini yerine getirmeye çalıştıkları, görev ve sorumluluk temelinde yapıyı önemsedikleri ortaya çıkarken okul ikliminin, öğrenmeye ve öğretmeye uygun hale getirilmesi sürecinde yeterince önemsenmediği veya diğer yapısal ve donanımsal sorunların gerisinde kaldığı belirlenmiştir.

Memduhoğlu ve Meriç (2012), okul yönetiminde karşılaşılan sorunları okul müdürlerinin görüşleri doğrultusunda belirlemek amacıyla ‘okul müdürlerinin eğitim yönetiminin işlevleri bağlamında yönetim sürecinde karşılaştıkları temel sorunlar’ başlıklı çalışmalarının verilerini yarı yapılandırılmış görüşme tekniğiyle toplanmışlardır. Araştırmanın çalışma grubunu Van il merkezindeki kamu okullarında görev yapan 20 okul müdürü oluşturmuştur. Araştırmanın sonuçlarına göre, okul müdürlerinin yönetim sürecinde karşılaştıkları sorunlar; okulların fiziki yapısının yeterli ve planlı olmaması, öğrenci velilerinin okula ve eğitim öğretim faaliyetlerine karşı ilgisiz olmaları, özlük haklarının yetersizliği nedeniyle öğretmenlerin okulda verimli çalışamamaları, okulların bütçesinin olmaması, okullardaki bakım ve onarım ihtiyaçlarının zamanında ve yeterince karşılanmaması ve okullarda kültürel ve sosyal etkinliklerin yapılabileceği mekânların yetersizliği ile ilgilidir.

Çatal (2013), Bursa ili Osmangazi ilçesinde 2012-2013 eğitim öğretim yılında ilköğretim okullarında 300 öğretmen ve 100 yönetici ile ‘Okul yönetiminden ve öğretmenlerden kaynaklanan sorunlar’ başlıklı araştırmasını yürütmüştür. Çatal (2013) araştırmasının sonucunda yöneticilerden kaynaklanan sorunlarda yöneticilerin öğretmenlere yeteri kadar

34

rehber olmadığını, öğretmenlerden kaynaklanan sorunlarda öğretmenlerin derse hazırlıklı gelmediği ve yeni eğitim-öğretim etkinliklerini kullanmadıklarını belirlemiştir. Ayrıca erkek öğretmenlerin kadın öğretmenlere göre sorunları daha gerçek olarak algıladıkları ve sorunların azalabilmesi için yönetici ile öğretmen arasındaki iletişimin daha iyi olması

Benzer Belgeler