• Sonuç bulunamadı

Sahip olunan amaçların ulaşılabilirlik derecesi ile kişilerin gösterecekler

ÖRGÜTSEL BAĞLILIKLA İLE İLGİLİ KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.2. ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞIN SINIFLANDIRILMAS

2.2.1.1. Tutumsal Bağlılıkla İlgili Yaklaşımlar

2.2.1.1.1. Allen ve Meyer’in Yaklaşımı

Allen ve Meyer (1990)'e göre tutumsal bağlılık, çalışanların örgütle aralarındaki ilişkiyi yansıtan psikolojik bir durumdur.

Allen ve Meyer (1990), örgütsel bağlılık literatüründe yukarıda ele alınan farklı sınıflandırmaların temelde üç ana öğeye dayandığından bahsetmektedirler. Bu öğeler duygusal bağlanma, algılanan maliyet ve zorunluluktur.

Allen ve Meyer yaklaşımıyla anılan öğeleri temel alarak örgütsel bağlılığın duygusal, rasyonel ve normatif bağlılık olmak üzere üç öğeden oluştuğunu belirtmektedirler (Allen ve Meyer, 1990; 3). Tez çalışmamızda, Allen ve Meyer tarafından geliştirilen örgütsel bağlılık yaklaşımı benimsenmiştir.

İlgili literatürde en çok ele alınan öğe, duygusal bağlanmadır. Duygusal bağlılık, kişinin örgütle özdeşleşmesi, örgüte katılımı ve örgütle arasında duygusal bir bağ hissetmesidir (Allen ve Meyer, 1990; 2). Bu türden bağlılıkta kişi, kendini örgütün bir parçası olarak gördüğünden örgüt onun için büyük anlam ve önem taşır (Allen ve Meyer, 1990; 6).

Algılanan maliyet öğesinin temel olarak ele alındığı yaklaşımlarda ise, duyguların örgüte bağlanmada çok az bir rol oynadığı düşünülmektedir. Allen ve Meyer, Becker'in yan bahis kuramından yola çıkarak, bu öğeyi içeren bağlılık öğesini rasyonel bağlılık olarak adlandırmaktadırlar. Rasyonel bağlılık, örgütten ayrılmanın maliyetinin yüksek olacağının düşünülmesi nedeniyle örgüt üyeliğinin sürdürülmesi durumudur. Bu tip bağlılıkta, kişi istese de örgütten ayrılamamaktadır; çünkü ayrılmak kendisi için maliyetli olacak, zorluklar çıkaracaktır. Örneğin, başka bir örgüte alışmak veya başka bir kente taşınmak zorunda olacak ya da işsiz kalabilecektir.

Allen ve Meyer, zorunluluk öğesini içeren bağlılık unsurunu ise normatif bağlılık olarak adlandırmaktadırlar. Normatif bağlılık, kişinin örgüte karşı sorumluluğu ve yükümlülüğü olduğuna inanması, dolayısıyla kendini örgütte

kalmaya zorunlu görmesine dayanan bağlılıktır. Burada zorunluluk, rasyonel bağlılıkta olduğu gibi örgütle ilgili çıkarlara dayanmamaktadır. Kişinin ailesi, ait olduğu toplum veya çalıştığı örgüt ona bağlılığın (sadakatin) bir erdem olduğunu vurgulamıştır ya da etrafında yıllar boyu tek bir örgütte çalışan kişiler vardır. Dolayısıyla, sadakatin önemli olduğuna inanmakta ve ahlaksal bir zorunluluk hissetmektedir. Kısacası, doğru ve ahlaka uygun olduğuna inandığı için örgüte bağlanmaktadır(Allen ve Meyer, 1990; 3).

Duygusal, rasyonel ve normatif bağlılığın ortak noktası, kişi ile örgüt arasında örgütten ayrılmanın olasılığını azaltan bir bağın olmasıdır. Ancak, bu bağın niteliği anılan bağlılık öğelerine göre değişmektedir. Örgüte duygusal olarak bağlananlar istedikleri için, rasyonel olarak bağlananlar gereksinimleri olduğu için, normatif olarak bağlananlar ise ahlaki açıdan öyle olması gerektiğine inandıkları için örgütte kalacaklardır.

Örgütsel bağlılığın sözü edilen öğelerinin, çalışanların performansları açısından farklı sonuçlar doğuracağı ortaya çıkmıştır. Örgüte duygusal olarak bağlı olan kişiler, örgütün üyesi olmaktan memnun oldukları ve örgütün amaç ve değerlerini benimsedikleri için bu amaç ve değerlerine ulaşmasında örgütün yararına bir çaba harcayacaklar, dolayısıyla performansları yüksek olacaktır. Örgüte rasyonel olarak bağlananlar ise, örgütten ayrılmanın maliyetlerinden kaçındıkları ya da başka alternatifleri olmadığı için kendilerini örgütte kalmaya zorunlu görürler. Dolayısıyla, performansları yüksek olmayacaktır. Duygusal bağlılık ile normatif bağlılık arasında anlamlı bir ilişkinin bulunması bunların pek de bağımsız kavramlar olmadıklarını göstermektedir. Dolayısıyla örgüte normatif olarak bağlı olan kişiler de, örgütün üyesi olmaktan memnun oldukları ve örgütün amaç ve değerlerini benimsedikleri için bu amaç ve değerlerine ulaşmasında örgütün yararına bir çaba harcayacaklar ve nitekim de performansları yüksek olacaktır. (Gellatly ve Goffin, 1989; 152).

Diğer taraftan, örgütsel bağlılığın öğeleri farklı etmenlere bağlı olarak birbirinden bağımsız şekilde gelişmektedir. Meyer ve Allen(1988), çalışma ortamıyla ilgili etmenlerle duygusal bağlılık arasında oldukça yüksek bir ilişki olduğu sonucuna varmışlardır (200). Çalışma ortamı ile ilgili etmenler, kişinin örgüt içinde kendini rahat hissetme ve rolünü gerektiği gibi yerine getirme gereksinimlerini karşılayan

etmenlerdir. Kişinin örgüt içinde kendini rahat hissetmesini sağlayan başlıca etmenler rollerin ve amaçların açık olması, örgütün çalışanlarına adil davranması, örgüte güvenme, yönetimin çalışanların önerilerine açık olması ve çalışanların arasında birlik olmasıdır. Kişinin rolünü gerektiği gibi yerine getirmesini sağlayan başlıca etmenler ise, işin iddialı olması, amaçların zor olması, çalışanların örgüt için önemli olduklarını algılamaları, performansları hakkında geribildirim sağlanması ve çalışanların işleriyle ilgili kararlara katılmalarıdır (Allen ve Meyer, 1990; 8). Çalışanların örgütte, yukarıda sözü edilen etmenlerin bulunduğunu algılamaları onların duygusal bağlılıklarını arttıracaktır.

Rasyonel bağlılığın oluşmasında ise, iki etmenin rolü olduğu belirtilmektedir. Bunlardan biri, kişinin örgüte yaptığı yatırımların büyüklüğüdür. Bu yatırımlar örgütte elde edilmiş olan eğitimin ve gelişmiş olan becerilerin başka örgütlerde kullanılamaması, örgütten ayrıldığı takdirde başka bir coğrafi bölgeye taşınma zorunluluğu, kişinin örgüte yaptığı yatırımların bilincine varması, örgütten ayrıldığı takdirde emekli aylığının alınamaması ve kişinin yaşamının büyük bir kısmını yaşadığı yerde geçirmiş olmasıdır. Allen ve Meyer, bu yatırımın rasyonel bağlılığı arttıracağını düşünmüşlerdir.

Rasyonel bağlılığın oluşmasında rolü olan ikinci etmen ise, alternatiflerin olmadığının algılanmasıdır. Kişinin başka örgütlerde şimdikine eşdeğer veya daha iyi iş olanaklarının bulunmadığını düşünmesi rasyonel bağlılığını arttıracaktır.

Normatif bağlılığı etkileyen etmen ise, kişinin örgütün çalışanlardan sadık olmalarını beklediğine dair inancıdır (Allen ve Meyer, 1990; 9). Normatif bağlılığı etkileyen etmen, duygusal bağlılığı etkileyen etmen gibi gözükse de duygusal bağlılıkla normatif bağlılık arsındaki fark şu şekilde belirtilebilir: Duygusal bağlılık “bu örgütte kalmak istiyorum”’ ifadesini içeren bir felsefeyi bünyesinde barındırırken, normatif bağlılık “bu örgütte kalmalıyım” şeklinde bir değer yargısını ve sorumluluk bilincini içermektedir (İnce ve Gül, 2005; 41).