• Sonuç bulunamadı

Allah her insan için bir kader belirlemiştir ve bu kaderi hiç kimsenin ya da hiçbir olayın değiştirmesi mümkün değildir.

İnsanın hangi tarihte, hangi toplumda, hangi aileye mensup ola-rak doğacağını, ilerleyen yaşamı boyunca da nelerle karşılaşa-cağını takdir eden ancak Allah'tır. İnsana sahip olduğu aklı, kafasından geçirdiği düşünceleri ilham eden de yine Allah'tır.

Dolayısıyla bir insanın iman etmesi, sahip olduğu herhangi bir özellikten kaynaklanmaz. İmanı veren, ancak ve ancak Allah'tır. Allah "Hadi"dir, yani hidayet verendir; "Rab"dir, yani eğitip yetiştirendir. Dilediği kulunu doğruya yöneltir. Kuran'da bu gerçeği bize haber veren Hz. Musa (as)'ın sözleri şöyledir:

Rab bi miz, her şe ye ya ra tı lı şı nı ve ren, son ra doğ ru yo lu -nu gös te ren dir. (Ta ha Su re si, 50)

İman eden in san lar, Al lah'ın ken di le ri ne lü tuf ta bu lun du ğu ki -şi ler dir. Al lah bir aye tin de şöy le bu yur mak ta dır:

Rab bin, di le di ği ni ya ra tır ve se çer; se çim on la ra ait de -ğil dir... (Ka sas Su re si, 68)

Cehenneme giden insanlar, orayı hak ederek girerler.

Çünkü kendilerini yaratan Allah'a karşı isyan etmişler ve o en büyük azaba "müstahak" olmuşlardır. Buna karşın, cennete ancak Allah'ın lütfu ve bağışlaması sayesinde girilir. Allah, cen-netine sokacağı müminleri seçmiş, onlara lütufta bulunmuş, onları eğitmiş, günahlarını bağışlamış, hatalarını örtmüştür.

Mü min, bu se çil miş li ği nin her za man için far kın da ol ma lı, ken di si ne ve ri len iman ni me ti ne kar şı, da ima Al lah'a şü kür ha -lin de ya şa ma lı dır. Bu se çil miş li ğin şe re fi onun her ha re ke ti ne yan sı ma lı, bu nun va kar ve asa le ti ni üze rin de ta şı ma lı dır. Yer yü -zün de Ku ran'da ta rif edi len ah la kı tem sil et ti ği nin, ço ğu kim se

gaf let ve sa pık lık için de iken, Al lah'ın ken di si ni iman la şe ref len di rmiş ol du ğu nun bi lin cin de ol ma lı dır. Çün kü mü min yer yü -zün de ya şa yan in san lar için de, "zi yan da" ol ma yan, her ge çen gün ce hen ne me bi raz da ha yak la şan gü ru hun için de yer al ma yan az sa yı da ki kul dan bi ri dir. Al lah, han gi in san la rın zi yan da ol -du ğu nu şöy le ha ber ve rir:

As ra an dol sun; Ger çek ten in san, zi yan da dır. An cak iman edip sa lih amel ler de bu lu nan lar, bir bir le ri ne hak -kı tav si ye eden ler ve bir bir le ri ne sab rı tav si ye eden ler baş ka. (Asr Su re si, 1-3)

Tüm in kar cı lar, so nu ce hen ne me doğ ru gi den bir "zi yan"ın için de iken, bir mü min için Al lah'ın ken di si ni bu du rum dan kur -tar ma sı ve tüm in san la ra üs tün tut ma sı el bet te ki çok bü yük bir şe ref tir.

DUA VE ŞEK Lİ

Allah bir ayetinde, duanın önemini şöyle bildirir:

De ki: 'Si zin du anız ol ma say dı Rab bim si ze de ğer ve rir miy di?'... (Fur kan Su re si, 77)

Ger çek ten de dua, bir mü mi ni in kar eden ler den ayı ran, Al lah Ka tın da "de ğer li" kı lan te mel iba det ler den ve ima nın en açık gös ter ge le rin den bi ri dir.

İnsanların çoğu, büyük bir cehaletle, tüm evrenin bir mad-deler toplamı olduğunu ve bu madmad-delerin de, kör tesadüflerle birbirlerini etkileyerek hareket ettiklerini sanır. Gerçekte var olan herşeyin Allah'ın iradesine boyun eğmiş olduğunun, her-şeyin ancak Allah'ın "Ol" emri ile olduğunun farkında değildir-ler. Bu nedenle de, tüm yaşamları, bu maddeler dünyasında mücadele, çaba ve uğraşı içinde çalışmakla geçer.

Ancak iman eden bir insan evrenin sırrını bilmektedir. Bilir ki, Allah, herşeyi Kendi iradesine boyun eğdirmiştir, herşeye hakimdir ve Kendisi'nden yardım isteyen kullarına da şefkatli-dir. Allah bir ayetinde kullarına şöyle seslenir:

Kul la rım Be ni sa na so ra cak olur sa, mu hak kak ki Ben (on la ra) pek ya kı nım. Ba na dua et ti ği za man dua ede nin du ası na ce vap ve ri rim. Öy ley se, on lar da Be nim çağ rı ma ce vap ver sin ler ve Ba na iman et sin ler. Umu lur ki ir -şad (doğ ru yo lu bul muş) olur lar. (Ba ka ra Su re si, 186) An cak bi lin me li dir ki, "ica bet", du ada is te nen her şe yin ve ril -me si de -mek de ğil dir. Çün kü in san ca hil dir ve aye tte bildirildi-ği üzere "... hay ra dua et ti ği gi bi, şer re de dua et mek te -dir"(İs ra Su re si, 11). Bu ne den le Al lah, her du aya ica bet eder, ama ba zen is te ne ni ve rir, ba zen de o is te nen şey ger çek te bir

"şer"dir; ver mez.

Duanın ne olduğunun ise yine Kuran'a bakarak belirlenmesi gerekir. Allah duayı yalnızca Kendisi'ne has kılınmış, korku ve umutla, yalvara yalvara, için için yapılacak bir ibadet olarak bil-dirmektedir. Bu özelliklere sahip olmayan, Allah'ın azametini takdir edemeyen bir dua, gerçek bir dua olmayacaktır. Dua ancak, ihlaslı, candan, samimi bir biçimde, çok isteyerek, yal-vararak, Allah'tan korkarak ve karşılığını görmenin umudu içinde olarak yapıldığında gerçek manada dua olur.

Duada mümin imani derinlik içinde olmalı, Allah'a olan can-dan sevgisini en güzel şekilde ifade etmelidir. Nitekim Kuran'daki, "Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin..." (Araf Suresi, 55) ve "O'na korkarak ve umut taşı-yarak dua edin. Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanla-ra pek yakındır" (Araf Suresi, 56) ayetleri, duanın şeklini en açık biçimde haber verir. Bir başka ayette ise Allah'ın isimleri ile dua edilmesi şöyle bildirilmektedir:

İsim le rin en gü ze li Al lah'ın dır. Öy ley se O'na bun lar la dua edin... (Araf Su re si, 180)

Dua anı, in sa nın ken di ac zi ni ve Al lah'ın son suz kud re ti ni en be lir gin bir bi çim de his set ti ği an dır. Al lah tüm ev re ni kont rol eden, gü cü her şe ye ye ten, giz li nin giz li si ni bi len, her şey den ha -ber dar olan dır. İn sa nın du ası nı du yan ve ona ica bet ede cek olan da son suz şef kat li Rab bi miz 'dir. Du adan ka çın mak ise, Al lah'ın bu bü yük rah me tin den yüz çe vir mek, ki bir len mek an -la mı na ge lir. Ni te kim Al -lah, Ku ran'da şöy le bu yu rur:

... Ba na dua edin, si ze ica bet ede yim. Doğ ru su Ba na iba det et mek ten bü yük le nen (müs tek bir)ler; ce hen ne me bo yun bük müş kim se ler ola rak gi re cek ler dir. (Mü -min Su re si, 60)

Dua mü min için hem iba det, hem kuv vet li bir si lah, hem de bü yük bir ni met tir. Sa de ce "is te mek" gi bi fi ilen ko lay bir ha re -ket le, mad di, ma ne vi her şe yi el de ede bil me nin anah ta rı dır.

“DUADA İNSAN AKLININ ALAMAYACAĞI

SIRLAR VARDIR. ALLAH'LA BAĞLANTI