• Sonuç bulunamadı

ALAŞEHİR GÜDÜK MİNARE CAMİSİ

Aygül UÇAR Ege Üniversitesi, Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Türk Sanatı Bölümü Bornova-İZMİR aygul.ucar@ege.edu.tr

GİRİŞ

Kurtuluş Savaşı sırasında toplanan Alaşehir Kongresi ile adını Türk tarihi-ne yazdıran Alaşehir, tarihi boyunca üzerinde yer alan pek çok uygarlıkla da önemli bir yerleşim olmuştur. Antik dönemde Philadelphia olarak isimlendirilen yerleşim, Roma Dönemi’nde Neocasaria, Türk Dönemi’nde ise Alaşar, Alaşe-hir, Alâşehir adlarını almıştır. M.S. 40 yılında Hristiyanlığı kabul eden Phila-delphia, Hristiyanların Anadolu’da kurdukları ilk yedi kilise arasında bulunması açısından dini açıdan önemlidir. 14. yüzyılın başlarında Türk hakimiyetine giren Alaşehir’de Türk-İslam etkili pek çok yapı inşa edilmiştir (Su, 1982; Uzunçar-şılı, 1984; Emecen, 1989; Karakaya, 1996). Bu yapılar arasında Güdük Minare Camisi de yer almaktadır.

Yapı, Sakarya Mahallesi’nde, Sakine Evren (İstasyon) Caddesi ile Sarısu Caddesinin kesiştiği köşede bulunmaktadır. Halk arasında “Kütük Minare Cami-si” olarak da anılan yapı dört yanı duvarlarla çevrili bir avlu içindedir ve kuzey-doğusunda bir hazire mevcuttur (Res.1).

Res.1- Kuzeydoğudan görünüş.

Yapı, tek kubbe ile örtülmüş kare planlı bir harim, üç birimli bir son cemaat yeri ve kuzeybatı köşesinde bulunan bir minareden oluşmaktadır (Şek.1). Kub-be sekizgen prizma şekilli bir kasnakla gizlenmiştir. Harimin güneybatı köşesi, üst kısmı mukarnası anımsatan üçgen yüzeylerle hareketlendirilmiş bir pahla yumuşatılmaya çalışılmıştır. Harim duvarları ve minare kürsüsü moloz taşlarla inşa edilmiştir. Kürsünün üst kesiminde yer yer tuğla kullanıldığı görülmektedir.

Biri minare kürsüsü, biri harim doğu cephesi üst sıra pencerelerinin solunda, diğeri de harimin güneydoğu köşesinde olmak üzere üç adet mermer devşirme malzeme dikkati çekmektedir. Harim duvarları ve kubbe kasnağı iki sıra kirpi saçaklıdır. Harim kubbesi, minarenin külahı ve kubbe geçiş unsurlarını gizleyen kesimlerin üzeri madeni levhalarla kapatılmıştır.

Şek.1- Plan.

Doğu ve batı cephelerinin alt kesiminde ikişer, güney cephenin alt kesiminde ise bir pencere vardır (Res.2). Dikey dikdörtgen şekilli pencerelerin tümü siv-ri kemerli alınlığa sahiptir. Alınlıkların içi yatay yerleştisiv-rilmiş tuğla dizilesiv-riyle doldurulmuştur. Kuzey cephesi hariç diğer cephelerde sivri kemerli birer üst sıra penceresi vardır. Üst sıra pencerelerinden her birinin üst kesiminde birer öküz gözü pencere yer almaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü arşiv fotoğraflarından dış cepheleri sıvalı olduğu ve boyanarak kesme taş görünümü verildiği görülür-ken, üst kesimlerde bitkisel karakterli kalemişi süslemeler dikkati çeker (Res.).

Res.2- Doğu cephe.

Res.3- Kalemişi bezemelerinden görünüm (Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivi).

Kalemişi süslemelere servi ağacı ile çeşitli ağaçların yapıldığı, güney duva-rın doğu üst kenaduva-rına ise١٢٨٥ (H.1285/M.1868-9) tarihi düşüldüğü görülmekte-dir. Bu tarih kalemişi süslemelerin yapıldığı tarih olmalıdır.

Minare harimin kuzeybatı ucundadır. Minareye giriş harimde batı duvarının kuzey ucundaki bir açıklıktan sağlanmaktadır. Tuğla ve moloz taş ile inşa miş kürsünün üzerinde yükselen pabuç ve gövde tamamen tuğla ile inşa edil-miştir (Res.4). Pabuç üçgenlerden oluşan bir kuşak şeklindedir. Silindir şekil-li gövdenin alt ve üst kesimlerinde kaytan silme birer bilezik vardır. Şerefeye geçiş mukarnası andırır dişlerle sağlanmıştır. Büyük bir depremde zarar gören minarenin 1978 yılında yeniden yapılarak bugünkü şekline kavuşturulmuştur (Modjthedi, 1988, 28).

Res.4- Minare.

Harimin kuzeyinde üç birimli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Her birimin üzeri pandantif geçişli birer kubbe ile örtülmüştür (Res.5). Kubbeler kuzeyde dört sütuna, güneyde ise harim duvarlarına bitişik dört gömme sütuna oturtul-muştur. Harim kuzey duvarının üst kesiminde görülen izler daha önceki son ce-maat yerine aittir. Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinden edinilen fotoğraflarda son cemaat yerinin yıkık olduğu görülmektedir (Res.5). 1968 tarihli Abide ve Eski Eser Onarım Fişi’nden de yıkılmış olan son cemaat yerinin yeniden ona-rılacağı öğrenilmekte olup aynı tarihte son cemaat yeri restorasyon projesinin hazırlandığı görülmektedir.

Res.5- Son cemaat yerinden görünüm.

Res.6- Son cemaat yerinin yıkık olduğu dönemki görünümü (Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivi).

Harim kuzey duvarını ortalayan giriş açıklığı basık bir kemer ile örtülüdür.

Giriş açıklığının iki yanında birer adet pencere yer almaktadır.

Harim kare planlıdır ve üzeri geçişleri pandantifle sağlanmış bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbe merkezden eteğe doğru genişleyen ve en alt sırası dilim

şeklinde verilmiş kasetleme şeklindeki kalemişi süslemelere sahiptir. Her bir kasetlemenin ve dilim motifinin içi rumi ve palmetlerden oluşturulan arabesk kompozisyonlara bezenmiştir. Harim duvarları yerden belirli bir yüksekliğe ka-dar ahşapla kaplanmıştır. Üst kesimlerde kalemişi süslemelere yer verilmiştir.

Beşgen profilli mihrap yağlı boya ile boyanmış durumdadır. Mihrabın kavsarası mukarnaslıdır. Kavsaranın etrafı üç yönden yazı kuşağı ile çevrelendiği ve mih-rap nişinin içine kalemişi teknikli perde motifi boyandığı dikkati çeker. Minber harimin güneybatı köşesine dayanmıştır (Res.7). Gerek Vakıflar Genel Müdürlü-ğü arşiv fotoğraflarından gerekse duvardaki izlerden daha önce minberin mihra-bın hemen yanında olduğu anlaşılmaktadır.

Res.7- Harimden görünüş.

Süslemeler:

Yapının süslemeleri dış cephede doğu ve güneyde, iç cephede ise kubbeler, kubbe geçiş unsurları ile duvarlar üzerinde toplanmıştır. Yapıda çeşitli tarihler-de yaptığımız incelemelertarihler-de iç cephelertarihler-de herhangi bir süsleme unsuruna

rast-lanmazken, günümüzde bol kalemişi süsleme görülmektedir. Harim giriş kapısı üzerindeki tarihten bu süslemelerin 2009 yılında yapıldığı öğrenilmektedir.

Dış cephede görülen süslemelerin tümü devşirme malzeme üzerindedir. Gü-ney cephenin doğu ucunda (Res.8) ve doğu cephedeki üst sıra penceresinin sol tarafında yatay dikdörtgen şekilli birer devşirme blok üzerinde bitkisel karakterli süslemeler görülmektedir.

Res.8- Devşirme blok.

Son cemaat yerindeki kemerlerle siyah ve bej renklerle mermer taklidi görü-nümü verilerek dönüşümlü olarak boyanmıştır. Bu bölümdeki kubbeler ve kub-beye geçişi sağlayan pandantifler birbirini aynı kompozisyonlarla bezenmiştir.

Kubbeye geçişi sağlayan pandantiflerde palmetler ve rumilerle oluşturulmuş kompozisyonlar dikkati çeker. Kubbelerde ise merkezde rumilerle meydana ge-tirilmiş stilize sekiz kollu yıldız motifine yer verilmiştir. Yıldız kollarının dört ucundan saplar uzatılmış, bu sapların ucu karşılıklı yerleştirilmiş ikişer rumiy-le palmet motifiyrumiy-le sonlandırılmıştır. Kubbe eteğinde ise palmetrumiy-ler ve rumirumiy-lerrumiy-le oluşturulmuş yarım şemse motifini andırır kompozisyonun yan yana dizildiği dikkati çekmektedir. Harim giriş kapısı üzerinde ise tuğra formu verilmiş besme-le yazısı ibesme-le 2009 tarihi boyanmıştır.

Kitabe ve Tarihlendirme:

Yapının inşa kitabesi yoktur. Bazı kaynaklarda yapının 1410 yılında Saru-han Beyliği’nin ortadan kalkması sonrasında Alaşehir’in Osmanlı topraklarına katılması ile birlikte inşa edildiğini yazmaktadır (Karakaya, 1996, 48). Yapının beden duvarlarını dolanan kirpi saçak 15. yüzyıl yapılarında sıkça kullanılmış

bir mimari unsurdur. Üçgen bir kuşaktan oluşan pabuçların ise 14. yüzyılda or-taya çıktığı ve 15. yüzyılda yaygınlaştığı bilinmektedir (Uysal, 1990, 522). Tüm bu bilgiler bir arada değerlendirildiğinde yapıyı 15. yüzyıl içine yerleştirmek mümkün görünmektedir.

Çeşitli tarihlerde yapının onarım gördüğü bilinmektedir. Yapıdaki büyük çaplı onarımlardan bilinen en eskisi 1842-43 tarihlidir. Caminin çevre duvarı-nın kuzeybatı köşesine sonradan yerleştirildiği anlaşılan mermer levha üzerinde onarım kitabesinden yapının Şer’iye Hakimi Hilmi Efendi tarafından 1842-43’te onarım gördüğü yazmaktadır (Res.9).

Res.9- Kitabe.

Kitabenin metni şöyledir:

Kitabenin Latin harfleri ile transkripsiyonu şu şekildedir:

Ziyaret kasdıyla bu Beytullah’a girenler himmetgir disünler barek-Allah kim gün be gün şöhretgir Salavat içün gelenler riayet eylesunlar erkâna yarın kim rûz-ı mahşerde bî-güman rifat gîr

Müceddet tamirinesay edüb oldu muvaffak bi’l hayr hakimü’ş-şer’ Ömer Hilmi Efendi kim hayra çok hahiş-gîr Gafil ismiyle dal-ı devlet aver ise bile haba

tarih-i tam anda gelür zuhura revnak-gir 15 Rebüyül-ahir sene 1258

Güdük Minare onarımlarına ilişkin bilgilere Vakıflar Genel Müdürlüğü arşi-vinden elde edilen belgelerden ulaşılmaktadır. 1968 tarihli Abide ve Eski Onarım Fişi’nde caminin dış cephe duvarları ile derzlerinin ve sövelerin yapıldığı, yıkık olan son cemaat yeri için ise restorasyon projesinin hazırlanacağı belirtilmiştir.

Ayrıca caminin 1972 tarihli bir restorasyon projesi bulunmaktadır. Minarenin ise 1978 yılında yeni baştan yapıldığı bilinmektedir (Modjtehedi, 1988, 28).

Değerlendirme ve Sonuç:

Yapı kare planlı tek kubbeli bir şemaya sahiptir. Anadolu’da bu plan şemasına sahip cami örneklerine, her dönemde sıkça rastlanılmaktadır. Bu plan şeması-nın Anadolu’daki ilk örnekleri 13. Yüzyıla tarihlendirilen Selçuklu mescitleridir.

Konya ve çevresinde yoğunlaştığı bilinen bu mescitlerin çoğu birer son cemaat yerine sahiptir. Konya Beşarebey Mescidi (1213) (Katoğlu, 1967, 82), Konya Taş Mescit (1215) (Aslanapa, 1997, 130) , Konya Sırçalı Mescit (13. yüzyılın ikinci yarısı) (Aslanapa, 1997, 130) gibi örnekler bu plan tipinin erken örnek-leri arasında sayılabilir. İznik Hacı Özbek Camisi (1333) (Kızıltan, 1958, 111), Bursa Alaaddin Camisi (1335) (Kuran, 1964, 10), İznik Yeşil Cami (1378-92) (Kuban, 2007, 128), İznik Mahmut Çelebi Camisi (1442-43) (Ayverdi, 1989, 519) , Edremit Kurşunlu Cami (14. yüzyılın ikinci yarısı ile 15. yüzyılın ilk ya-rısı) (Derin, 2016, 6), Gebze Çoban Mustafa Camisi (1523-24) (Kuran, 1986, 48) Edirne Taşlık (Mahmud Paşa) Camisi (1473’ten birkaç yıl önce) (Bayrakal, 2001, 71), Üsküdar Çinili Cami (1640) (Sözen vd. 1975, 259), Birgi Derviş Ağa Camisi (1664) (Kuyulu, 2002, 83), İstanbul Cihangir Camisi (1889) (Aslanapa,

1986, 161) ise Beylikler ve Osmanlı örneklerinden birkaçıdır.

Yukarıda adları sayılan yapılar ile bu yapılara eklenecek daha pek çok yapı Anadolu’daki tek kubbeli cami mimarisinin gelişiminin görülmesi açısından ol-dukça önemlidir. Niteliği ne olursa olsun bu yapılar belgelenmeli, tanıtılmalı ve gelecek kuşaklara önemli birer kültür mirası olarak aktarılmalıdır.

KAYNAKÇA

Aslanapa, O. (1986). Osmanlı Devri Mimarisi, İstanbul: İnkılap Yayınevi.

Aslanapa, O. (1997). Türk Sanatı, İstanbul: Remzi Kitabevi.

Ayverdi, E. H. (1989). Osmanlı Mimarisinde Çelebi ve II. Sultan Murad Devri, İstanbul:

İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları.

Bayrakal, S. (2001). Edirne’deki Tek Kubbeli Camiler, Ankara: Kültür Bakanlığı.

Derin, S. (2016). “Az Bilinen Bir Örnek: Edremit Kurşunlu Cami”, Sanat Tarihi Yıllığı Sayı 25, 47-72.

Emecen, F. (1989). “Alaşehir”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 2, Eskişehir, 342-343.

Karakaya, E. (1996). “Tarihi Anıtlarıyla Alaşehir”, Sanatsal Mozaik, 16, 44-49.

Katoğlu, M. (1967). “13. Yüzyıl Konya’sında Bir Cami Grubunun Plan Tipi ve Son Ce-maat Yeri”, Türk Etnografya Dergisi, IX (1996), Ankara, 81-100.

Kızıltan, A. (1958). Anadolu Beyliklerinde Cami ve Mescitler, İstanbul: Türk Tarih Ku-rumu Yayınları.

Kuban, D. (2007). Osmanlı Mimarisi, İstanbul: YEM Yayınları.

Kuran, A. (1964). İlk Devir Osmanlı Mimarisinde Cami, Ankara: ODTÜ Mimarlık Fak. Yay.

Kuran, A. (1986). Mimar Sinan, İstanbul: Hürriyet Vakfı Yayınları.

Kuyulu, İ. (2001). “Derviş Ağa Camii”, Birgi (Tarihi, Tarihi Coğrafyası ve Türk Dönemi Anıtları), Ankara: Kültür Bakanlığı, 81-89.

Modjtehedi, R. (1988). Alaşehir’de Mimari Mirasın Durumu, İstanbul Üniversitesi Sos-yal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

Sözen, M., Arık, R., Kozan Asova, A. (1975). Türk Mimarisinin Gelişimi ve Mimar Si-nan, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Su, K. (1982). “Yakın Tarihimizde Alaşehir”, Manisa (Ağustos 1982), İzmir, 23-31.

Uysal, A. O. (1990). “Anadolu Selçuklularından Erken Osmanlı Dönemine Minare Biçi-mindeki Gelişmeler”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Dergisi, XXXIII, Ankara, 505-533.

Uzunçarşılı, İ. H. (1984). Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, An-kara: Türk Tarih Kurumu.

3. Bölüm

KÂŞGARLI MAHMUD’UN ÖLÜMSÜZ ESERİ