• Sonuç bulunamadı

Bu mevsimde yağmurun böyle şiddetli yağması normal gelmiyordu bana. Elim benden habersiz gözlerimdeki yaşları silince fark ettim yağmur yağmadığını. Göz yaşımmış meğer etrafı buğulu ve ıslak gösteren. Belki yağmur yağsa daha iyi olurdu diye düşündüm bi an. Ağladığım belli olmazdı. Göz yaşlarım yağmur damlalarıyla birlikte kaybolurdu. Ve bir umut belki hiç de dönmezlerdi geri. Gerçi ağlamam kimsenin umurunda değil. İnsanların büyük(!) dertleri var. Hiç kimsenin, kimse için bir saniyesi yok.

Dinlemek, anlamak, avutmak için. Hatta bunları yapıyormuş gibi gözükmek için bile. Ama önemli değil.

İnsan her zaman yalnızdır. Kalabalıklar içinde bile sadece kendi kendinedir. Başka birinden onu anlamasını ve avutmasını beklemek aptallıktan başka bir şey değildir. Tek başına başaramayacaksa tüm bunları, neden en üstün varlık olsun?

İnsan yalnızdır. Ama bu yalnızlık bir sorun değil en iyi çözümdür. En iyi güçtür.

Ben kafamdaki acayip düşüncelerle cebelleşirken kapı çaldı. Açmak için yeltendiğimde çoktan içeri girmişti.

“Sana gel dediğimi hatırlamıyorum.” dedim. “Alzheimer olmuşsundur belki.” diyerek dalga geçti. Karşılık verecek kadar bile halim olmadığını anladı ve susuşuma o da eşlik etti. Hep zor günlerimde yanımda olurdu.

Bugün de görevini yerine getirmek için burdaydı herhalde. Kısaca bahsetmem gerekirse adı Hiç. 3 yıl önce tanıştığımızda ben de garipsemiştim fakat artık kanıksadım. Belki de benim de bir hiç olduğumu anladığım içindir kim bilir.

-Yeter artık! Defterin sahibini bulmalıyız. Daha fazla okumana izin veremem.

-Neden? Sen merak etmiyor musun?

-İnsanların özel hayatlarına pat diye dalamazsın.

-Defterin ne halde olduğunu görmüyor musun? Kim bilir kaç yıldır burda. Şimdiye kadar sahibi onu bulamamışsa bizim suçumuz değil. Ben okumaya devam ediyorum. İstersen kalabilirsin.

Belki de içindeki merak yüzünden arkadaşı Nezih’e hak verdi ve orada kalıp onun sayfaları çevirişini izledi.

Bugün okulda bir kâğıt dağıttılar. Gelecekle ilgili planlarımızdan birkaçını yazmamızı istediler. 1 ders boyunca boş boş kâğıda baktım. Geleceğimden şüpheliyken, bugünümü dahi yaşayamıyorken, benden gelecek hakkında yorum yapmamı nasıl isterler.

-Bu kızın sorunları var belli.

-Kız olduğunu nerden anladın?

-Bilmem erkek gibi gelmedi bana.

-Cinsiyetini bilmiyorum ama sorunları olduğu konusunda hemfikiriz.

Gözyaşlarımı eve kadar taşıyamadığım için çok üzgünüm. Herkesin önünde ağlamak isteyebileceğim son şeydi galiba. Hem de küçük bir tartışmanın ardından. En kötüsü de yanımda Hiç’ten başka kimsenin olmaması. Sanırım çok yalnızım.

-Sence de Hiç bir insan için garip bir isim değil mi?

-Bilmem. Bu devirde kimin ne isim koyacağı hiç belli olmuyor. Hem belki evcil hayvanı filandır. İnsan diye bir şey demedi.

Uzun zamandır yazmıyorum, yazamıyorum. Hayattaki tüm kötülükler beni seçmiş gibi hissettiğimden hiçbir şey yapasım gelmiyor. Sanki dünya benim etrafımda değil de ben dünyanın etrafında dönüyormuşum gibi

Şimal 2019

bir yorgunluk var üstümde. Aklım karışık. Üstüne üstlük kimse bunun farkında değil. Sanırım hasta olduğumuzu belli etmek için illa mendille gezmemiz gerekiyor.

Gerçeklerden kaçıp sığınabileceğim tek yer boya kalemlerim ve resim defterimdi. Hiç’in resmini çizip ona hediye etmek istedim. Sonuçta tek dostumdu. Önce uzun kızıl saçlarını çizdim. Hafif çilliydi. Gözleri siyaha yakındı. 5 yıl önce ailem resim yeteneğimi fark edip beni resim kursuna göndermişti. Bu konuda kendimi orada geliştirdim.

-Annem arıyor.

-Bence de bugünlük bu kadar yeter sen defteri şu kitapların arasına bir yere koy yarın devam ederiz.

-Tamam. Yarın erken gel yoksa sensiz devam ederim.

Nezih annesinin endişeli sesine karşın sakince, Mahur’la birlikte olduğunu ve birazdan eve geleceğini söyledi. Telefonu kapar kapamaz defterin sahibini düşünmeye devam etti. Kızın -hâlâ bir muamma- yalnızlık çektiğini anlamıştı ve buna üzülüyordu da acaba elinden bir şeyler gelir miydi? Galiba acı cevabı biliyordu.

Mahur da Nezih’in düşündüklerini düşünüyordu. Ve yarını iple çekiyordu.

-Neyse meraktan uyuyamadım zaten hadi devam edelim.

Hiç, resmini çok beğendi. Onun mutluluğu beni de sevindiriyordu. Bazen dostluğun ne denli kuvvetli bir güç olduğunu ona bakıp hatırlıyordum. Hep yanımdaydı ve bana hep destek çıkıyordu. Her konuda arkamdaydı.

Benim gibi biriyle neden arkadaşlık ettiğini bile sorguluyordum bazen. Annemin babamın beni unuttuğu anlarda birden beliriveriyordu sanki. Onun gibi birine sahip olduğum için çok şanslıydım.

İlgi meraklısı bir budala değilim sadece ihtiyacım olanı bana verseler kâfi. Annem tüm dünyanın yükü ondaymış gibi sürekli yorgun, kafasını işlerden kaldıramıyor; kimseyi göremiyor. Gözünü dünya bürümüş.

Babam desen farksız. Her şeyi benim için gelecek için hazırlarken bugünlerimi mahvediyorlar. Nasıl onları hayata döndürürüm bilemiyorum. Belki benden sonra dönerler.

Uzun zamandır yazamıyorum. Çok şey öğrendim. Öğrenmeseydim keşke dediğim ilk şeyi: Hiç’in bir hiç olduğunu.

Psikoloğa gitmemi okuldan tavsiye etmişlerdi ben de çocukluk yapmayıp gerçekten ne diyeceklerini merak ettiğim için gittim. İlk önce birkaç test yaptılar. Sonuçların pek normal olmadığı suratından anlaşılıyordu doktorun. Birkaç saat samimi bir şekilde konuştuk ona içimi döktüm sorunlarımı, hissettiklerimi anlattım.

Her şeyin aramızda kalacağına söz vermişken ailemle benimle ilgili şeyler anlatmış. Bunu annemin bana acıyan gözlerinden ve babamın yarım yamalak ilgisinden anladım. İşin özü şu ki yalnızlığım o kadar ilerlemiş ki kafamdan kurmaca bir insan yaratıp onu arkadaş bellemişim. Bu kişi de Hiç’miş. Önce güldüm. Tek arkadaşım olduğu için garipsediğini düşündüm doktorun. 3 yıldır ailenden biri bile görmedi ama onu deyince, ailemi ben de görmüyorum ki dedim. Arkadaşımı annemle tanıştırmamı söyledi. Annem de ısrar edince Hiç’e bunu anlattım. Zevkle kabul etti. Akşam yemeği için bize geldi. Fakat sadece ben görebildim.

Şimal 2019

görebiliyorsun. Diğerleri için bir hiçim. Kızın tek arkadaşı var zannediyorduk o da yokmuş. İlk başlarda ergen bi kız psikolojisi diye düşünmüştüm ama iş ciddileşti. Sınıf arkadaşlarını da hiç anlamıyorum, bir insanı bu kadar soyutlayabilirler mi gerçekten. Hiç kimse sorunlarını anlamıyor mu, fark etmiyor mu?

-Bence kolay bir şey değil bunu anlamak. Kendisinin bile haberi yokken hiçbir şeyden, karşısındakiler ne yapabilir? Ben olsam fark etmezdim herhalde. Ama gerçekten bundan sonra daha duyarlı davranacağım.

Ufak bir sinirle bağıranlara bile ses çıkarmayacağım. Anksiyete olmadığını nerden anlayacağım ki sonuçta.

-Neyse devam edelim sayfalar azalıyor.

Yaşadıklarımı hafifletmesi için ilaç vermeyi teklif ettiler fakat kabul etmedim. Hasta olduğumu da kabul etmedim çünkü. Hiç’in yüzüne bakamıyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Kaldıramıyorum.

Bugün 19 Mart 2017 ve ben radikal bir karar aldım. Kimseye asla güvenmeme kararı. Sınıfımdan bazı kişiler, nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde, hastalığımı öğrenmişler. İlk yanıma geldiklerinde sevecen ve hoşgörülü gözüktüler. Seni anlıyoruz dediler. Bi’ an olsun kendimi iyi hissettim. Gerçekten anladıklarını düşündüm beni. Yaşadıklarımı. Daha sonra asıl sorular gelmeye başladı: Nasıl bir şeye benziyor? Her gün görüyor musun? Cinsiyeti ne? Neler konuşuyorsunuz? Sürekli aynı kişiyi mi görüyorsun? Sorular artarak devam ederken kaçacak delik arıyordum. Nefes alamıyordum neredeyse. Hemen dışarı çıkıp okuldan uzaklaşmaya çalıştım. Ailem artık evde eğitim görmemi istiyor. Galiba ben de...

-Tarih dikkatini çekti mi Mahur?

-Evet, geçen ay.

-Acaba günlüğü kaybetti mi, almakla yanlış mı yaptık?

-Bilmiyorum ki. Belki kendisi artık sıkılmış atmıştır.

-O zaman devam edelim bitince belki ailesini bulur onlara veririz.

Günlüğüm, seni kimsenin okumasını istemem ama eğer bir gün bir yerlerde birilerinin kalbine dokunup onlara yardım edeceksen seni benim ardımda, bir dolabın içinde saklamaktansa özgür bırakıp insanlara ulaşmanı yeğlerim. Üzgünüm dayanamadım. Anlayamadılar. Anlatamadım belki de. Ama nasıl anlatılır ki?

Bilmeden üstüme gelenler oldu, bilip rahatsız edenler de; ucubeymişim gibi davrananlar da oldu, yardım bahanesiyle merak gidermeye çalışanlar da. Hiç’i ben uydurmadım o hep vardı ve hâlâ var. Zaten hep sadece o vardı. Onun yokluğuna inanmaktansa kimsenin varlığına inanmam daha iyi. Mutlu bir ölüm değil benimkisi, yarım bir ölüm. İçimde yaşayacaklarımın ukdesiyle gidiyorum. Eğer bu günlüğü biri bulduysa ona sesleniyorum: İnsanları yargılamayın. Düşünün. Neler yaşamış ya da yaşıyor olabilir. Herkesin bir açıklaması vardır. Bizi biz yapan farklılıklarımızdır. Sorunlar, insanlar hakkındaki düşüncelerinizin gözünü kapatmasın.

Ön yargıyı bir kenara bırakın. Bir damla sevgi için gözünüzün içine bakanları aşağılamayın, sevin. Ben ilk değilim son da olmayacağım ama biliyorum ki bir gün anlayacaksınız. Neler hissettiğimi anlayacaksınız.

-BU O! Haberlerdeki kız işte intihar eden şizofreni hastası.

-Galiba o.

-Ağlıyor musun?

Şimal 2019

Nezih gözyaşlarını tutamadı. Kızı düşündü. Neler yaşamıştı 17’sinde. Yıllardır dost bildiği birinin gerçek olmadığını öğrendi üstüne üstlük onu herkesten gerçek zannederken. İnsanlar onu fark etmediler. Biz de fark etmedik, diye düşündü. Ağlayışı hızlandı. Onun bu halini gören Mahur ne yapacağını bilemedi.

-Bence bu günlüğü herkes bilmeli. Aileler bilmeli ki çocuklarının sorunlarına önem vermeliler, çocuklar bilmeli ki arkadaşlarına dikkat etsinler kimseyi kırmamaya özen göstersinler, bu kız gibiler bilmeli ki yalnız olmadıklarını anlasınlar.

-Haklısın.

Nezih ve Mahur günlüğü aldıkları gibi internetten buldukları adrese doğru gittiler. Eve geldiklerinde aileye karşı bir sinir ve kızgınlık hissetseler de olanları ve günlüğü anlattılar. Mahur bir fikri olduğunu söyledi ve anlatmaya başladı.

Birkaç ay sonra vitrinlerde bir kitap ismi vardı: HİÇ.

Gözlerinden uyku damlıyor yine.

Taşıyabilsem sırtındaki yükü, Şu küçük ellerimle.

Deniz bile,toprak bile yorulur, Sen de yoruldun anne.

Bil ki her bir zerrem uğruna feda, Tek bir gülüşün huzur verir bana.

Sensin her derdime şifa olan, Her daim yaramı sarmalayan, Sensin bana en yakın olan.

Gel,koy başını dizlerime,

Bu defa ben söyleyeyim ninniyi.

Uyusun da büyüsünleri,

Seninki kadar huzur vermese de, Ben anlatayım uyuyan güzeli.

Anne

Benzer Belgeler