• Sonuç bulunamadı

2.2. Okul Öncesi Dönemde Akran İlişkileri

2.2.2. Akran İlişkilerinin Yapısı

Çocukların akran ilişkileri kurabilmeleri için çoğunlukla aynı yaşta, aynı gelişim düzeyinde, olgunlukta, aynı sosyal ortam içerisinde ve benzer ilgilere sahip olan gruplarda olmaları gerekmektedir (Gülay, 2010). Çocukların okul öncesi akranları onların ailelerinden sonra ilişki kurmaları gereken ilk sosyal grup olarak kabul edilmektedir. Anne-baba ve çocuk ilişkisinden farklı olarak burada çocukların ilişki kurabilmeleri için davranışlarını ortama uygun şekillendirmeleri gerekmektedir (Monteiro vd., 2008; Rubin vd., 2015).

İnsanlar arasında kurulan ilişkiler, onların bireysel özellikleri, psikolojik gelişimleri, kültürleri, bulundukları çevre, aile yapıları, inançları ve değerleri gibi özelliklerinden etkilenmektedir (Rubin, vd., 2008). Çocuklar sosyal gelişimleri için iki tür ilişkiye ihtiyaç duymaktadırlar (Hartup, 1989b). Bunlar, dikey ilişki ve yatay ilişki olarak bilinmektedir (Gülay, 2009; Song, 2006).

Dikey ilişki: Çocukların kendilerinden daha fazla ya da daha az sosyal güce

sahip olan kişilerle ilişki kurması anlamına gelmektedir. Bu ilişkiye en uygun örnek çocukların ebeveynleriyle olan ilişkisidir. Ebeveynler sadece sosyal bakımdan değil bilgi bakımından da çocuklardan üstündürler. Bu ilişkinin özelliği ise tamamlayıcı olmasıdır (Gülay, 2009).

Yatay ilişki: Çocukların kendileriyle aynı gelişim düzeyinde olan bireylerle

kurduğu ilişkilerdir, yanı akranlarıyla kurduğu ilişkilerdir. Akran ilişkileri bir çıkar üzerine kurulmamaktadırlar. Bu ilişkiler karşılığı olmayan ve eşitliğe dayanan ilişkilerdir. Dikey ilişkilerden farklı olarak yatay ilişkiler oyun ve sosyalleşme üzerine kurulduğu için çok esnektirler. Akran ilişkileri çocuklar için çok önemlidir. Çocukların birçok probleminin çözümünde akranların yetişkinlerden daha büyük etkisi olduğu görülmektedir (Bee, 2000; Bulloc, 2000; Gülay, 2010).

Ebeveyn-çocuk ve akran ilişkilerinin yanı sıra kardeş ilişkileri de çok önemlidir. Kardeş ilişkileri bazen dikey (yaşça büyük abi, ablalar ile ilişkiler) bazen yatay (yaşça yakın kardeş ile ilişkiler) olarak nitelendirilmektedirler (Gülay, 2009).

Akran ilişkilerinin yapısı etkileşim, ilişki ve gruptan oluşan üç aşamalı bir süreç içerisinde şekillenmektedir. Etkileşim, bir grupta bulunan çocukların karşılıklı olarak sergiledikleri davranışlardan oluşmaktadır. Bu etkileşim çocukların sosyal kabulünü etkilemektedir. Sosyal açıdan gelişmiş çocuklar akranları tarafından daha kolay kabul edilirken, sosyal açıdan zayıf çocukların akranları tarafından reddedildiği görülmektedir. Çocukların akranları tarafından kabul edilmesi için sosyal etkileşim açısından desteklenmesi gerekmektedir. İlişki, iki çocuk arasında geçmişte paylaşılan ve gelecekte de paylaşılması planlanan olumlu etkileşimler anlamına gelmektedir. İki çocuk arasında kurulan olumlu etkileşimler çoğu zaman gelecekte de olumlu bir etkileşim içinde olmalarını sağlamaktadır. Grup, çocukların bireysel farklılıklarına rağmen çoklu ilişkiler içinde olmaları anlamına gelmektedir. Çocukların ikili ilişkilerden çıkıp daha büyük bir gruba dahil olmaları, onların akran ilişkilerini güçlendirmekte ve yeni tecrübeler kazanmalarına yol açmaktadır. Etkileşim, ilişki ve grup birbirini tamamlayan üç süreçtir (Cohen vd., 2006; Rubin, 2015).

Çocukların akran ilişkileri özel bir sosyal yapıya sahiptir. Bu yapının en önemli unsurları da çocukların yaşı, bir grubun parçası olmak, akran desteği, güç dengesi ya da dengesizliğidir. Bu unsurların hepsi çocukların sosyal açıdan gelişmesine ve akran ilişkilerinin desteklenmesine etki etmektedir (Coolahan, Fantuzzo, Mendez ve McDermott, 2000).

Sosyal yapının yanı sıra çocukların akran ilişkilerini destekleyen dikey ve yatay yapılar da söz konusudur (Gülay, 2009). Dikey yapı iki unsurdan oluşmaktadır. Bunlardan ilki sosyal güç olarak bilinmektedir. Sosyal güç, çocukların diğer çocuklara karşı sosyal açıdan üstün olması ve onların üzerinde bir otorite kurmasıdır. Sınıfta en çok sevilen çocuklar sosyal güce sahiptir. Ancak, bazı durumlarda sınıfta tercih edilmeyen çocuklar da sosyal güce sahip olabilmektedirler. Bu genellikle diğer çocukların onlardan korkmasından kaynaklanmaktadır. Diğer bir unsur ise sosyal

statüdür. Bu unsur ise çocukların akranlarından oluşan sosyal grup içinde ne kadar sevilip sevilmediğini ifade etmektedir. Sosyal statü iki boyuttan oluşmaktadır, sosyal etki ve sosyal tercih (Gülay, 2009; Košir ve Pečjak, 2005; Rodkin ve Hodges, 2003).

Yatay yapı da iki unsurdan oluşmaktadır. İlki çoklu sosyal ilişkilerdir. Çocuklar aile ortamından çıktıkları anda kendilerini birçok farklı ilişki içinde bulmaktadırlar. Bunlardan birisi de akran ilişkileridir. İkinci unsur ise çoklu sosyal ilişkilerin oluşturduğu çoklu ortamlardır. Çocuklar tanıdıkları, güvendikleri, iyi hissettikleri bir ortamdan çıkıp hiç tanımadıkları bir ortamın parçası olmaya alışmak zorunda kalmaktadırlar. Bu çocuklar için yeni olduğu kadar korkutucu da olmaktadır. Bundan dolayı çocuklar en büyük problemlerini bu süreçte yaşamaktadırlar. Bu yapı içerisinde çocukların sosyal statüleri grubun genel yapısında etkili olabilmektedir (Gülay, 2009; Rodkin ve Hodges, 2003).

Çocukların akran ilişkilerini etkileyen bu yapılar birbirlerinden farklı olsalar da birbirlerini tamamlamaktadırlar. Çocukların yardımseverlik, liderlik, saldırganlık, baskıcı olmak gibi bireysel özellikleri onların akran ilişkilerini etkilemektedir. Çocukların bireysel özellikleri ile oluşan akran ilişkileri onların akran kültürünü de oluşturmaktadır. Bu da çocukların akranlarıyla ortak değerlere ve ilgilere sahip olmasına neden olmaktadır (Corsaro, 2012; Hay, Payne ve Chadwick, 2004).

Çocukların akran ilişkileri, yetişkinlerle olan ilişkilerinden çok farklıdır. Yetişkin-çocuk ilişkileri bir üstünlüğe dayanmaktadır. Bu ilişkilerde çocuklar yetişkinlerden bakım ve bilgi ihtiyacı duymaktadırlar. Diğer taraftan, akran ilişkilerinde her şey onların bireysel özelliklerine dayalıdır. Çocukların akranlarını oldukları gibi kabul etmesi, onlara yardım etmesi, onları desteklemesi, beraber bir ortam paylaşırken etkinliklere katılması ve bütün bunların bir üstünlükten dolayı olmaması bu ilişkiyi farklı kılan özellikleridir (Denham vd., 2012).