• Sonuç bulunamadı

Oyunlarda sergilenen unsurların (marka ya da sunulan yaşam biçimi) gerçek yaşama dahil edilmesi isteği (tüketim isteği)

“Evet istiyorum ama oyun olduğunu biliyoruz”

“Evet oluyor ben simcity oynarken bir kızı giydirirken Channel Markası oluyor, keşke benim de olsa diyorum” “Oyunda gördüğüm saç modelleri gibi saçımı bağlamak istiyorum”

“Basketbol futbol ayakkabısı gibi ürünleri oyunlarda görüyorum ama Nike olmasa da Kinetix alıyorum”

“Oyunda gördüğümü almak istiyorum” “Bir fayda sağlayacağını bilirsem o zaman alıyorum”

“Gördüğüm dövüşçülerin saç tarama biçimlerini ben de yapmak istiyorum”

Oyun içindeki tüketim tercihi “Kızlar bence markaya önem vermiyor, görünüşe önem veriyor, erkekler gibi değil”

“Özellikle futbol oyunlarında tuttuğum futbol takımını seçiyorum”

“Oyunda en hızlı ve lüks araçları seçiyorum”

“Görsel olarak güzelse seçiyorum” “Markasına göre seçmiyorum” “Araba iyi ve hızlı ise bir de markası varsa onu seçiyorum”

Oyunların çevre ve gerçek yaşamla olan ilişkisi: Daha az oyun oynayanların, gerçek yaşam ve oyun arasındaki ilişkiyi daha zayıf gördükleri, çok oyun oynayanların ise gerçek yaşam ve oyun arasında daha güçlü bağlar kurmak istedikleri ortaya konmuştur.

Oyunların gündelik yaşama (Olumlu / olumsuz) etkisi: Hem daha az oynayanlar hem de daha çok oyun oynayanlar açısından dijital oyunların geçici bir rahatlama ve mutluluk hissi yarattığı katılımcılar tarafından belirtilmiştir.

Oyunların tüketim oluşturma özelliği konusundaki kullanıcı farkındalığı: Tüm katılımcılar dijital oyunlardaki reklam mesajlarının tüketim amacı taşıdığının farkında olduklarını ifade etmişlerdir.

Reklam ve pazarlama mesajlarına yönelik olumlu-olumsuz kullanıcı tepkisi: Tüm katılımcıların oyunu kesintiye uğratan reklam mesajlarından rahatsızlık duydukları, ancak ürün yerleştirme uygulamalarından rahatsızlık olmadıkları ifade edilmiştir.

Oyunlardaki markaların varlığına ilişkin farkındalık: Katılımcıların dijital oyunlarda yer alan markaların farkında oldukları görülmüştür.

Oyunlarda sergilenen unsurların (marka ya da sunulan yaşam biçimi) gerçek yaşama dahil edilmesi isteği (tüketim isteği): Katılımcıların oyunlarda yer alan karakterlerin yaşam biçimlerinden etkilendikleri ve katılımcılar tarafından bunları kendi yaşamlarına dahil etme isteği duydukları belirtilmiştir.

Oyun içindeki tüketim tercihi: Tüketim tercihini etkileyen unsurların (görsellik ve vaat edilen yaşam biçimleri) oyun içerisinde katılımcılara sunulduğu görülmüştür.

4.4. Değerlendirme

Geliştirilen hipotezler doğrultusunda verilen cevaplar dijital ortamda daha az ve daha çok oyun oynayan öğrencilerden elde edilen veriler çerçevesinde öğrenme yaklaşımları açısından irdelenmektedir.

H1:“Dijital oyunlardaki markalar çocuk kullanıcıların dikkatini çeker.” varsayımı değerlendirmeye alınmıştır. Alınan cevaplar içerisinde; daha az dijital oynayan çocuk kullanıcılar ile daha çok dijital oyun oynayan çocukların cevaplarında paralellik gözlenmiştir. Daha az oyun oynayan çocuk kullanıcılar arasında markaları fark etmeyen çocuklar olmasına rağmen; çok oyun oynayan çocukların hepsi markaları farkında olduklarını belirtmişlerdir. Marka farkındalığı ve markaların bilincinde olduklarını ve dikkatlerini çektiğini ifade etmişlerdir. Buradan hareketle edimsel koşullandırmanın tüketime yönelik farkındalık yarattığı düşünülebilir.

Katılımcılar özellikle bazı oyunlarda belli başlı markaların yer aldığını belirtmişlerdir. Örneğin bir araba yarışı oyununda sadece belli bir Türk markasına ait araçların kullanıldığını, bazı araba yarışı oyunlarında ise lüks markaların yer aldığını, futbol oyunlarında bazı spor ürünü markalarının oyuncu tişörtlerinde, ayakkabısında, futbol topunun üzerinde yer aldığı ifade etmişlerdir. Buradan hareketle, markalar ile oyunlar arasında ilişki yaratılmak istendiği ve bu ilişki yoluyla çocuk kullanıcıların marka isimlerine yönelik öğrenme yaklaşımı sergiledikleri görülmüştür.

Çok oyun oynayan çocuklar üzerinde alışkanlığa dayalı bir öğrenmeden söz etmek mümkündür. Çok oyun oynayan çocuklar, oyun içi tercihlerini sürekli olarak aynı seçimlerden yapıklarını belirtmektedir. Dolayısıyla sürekli oynanan oyunların, benzer davranışların sergilenme eğilimini artırdığı düşünülmüştür.

H2: “Dijital oyunlar çocuk kullanıcıları psikolojik açıdan etkisi altına alır” varsayımına göre; daha az ve çok dijital oyun oynayan çocuk kullanıcılardan alınan cevaplar değerlendirilmiştir. Buna göre; katılımcılar gündelik hayatta oynadıkları oyunu kaybettiklerinde ya da kazandık-larında, olumlu ve olumsuz olarak duygusal anlamda minimum 10 dakika ve maksimum bir saat boyunca oyunun etkisi altında kaldıklarını; hatta bazen rüyalarında gördüklerini ifade etmektedirler. Her iki grubun da benzer tepkiler sergilediklerini görülmüştür. Bu durumu nö-ro-fizyolojik öğrenme açısından ele alınacak olursak; oynanan dijital oyunların bilinçaltına etki yapmasıyla görülen rüyalar; oyunda sunulan imgeleri öğrenmeyi sağlamaktadır. H3: “Uzun süre oyun oynayan çocuk kullanıcılar; dijital oyun ve gerçek yaşamı daha çok ilişkilendirmektedir” varsayımına göre; daha az dijital oyun oynayan çocuk kullanıcılar dijital oyunların birer hayal ürünü olduğu ve belli ölçüde gerçek hayatta karşılık bulduğu düşünce-lerine sahiptirler. Daha az oynayanların yarısı; gerçek hayata benzediği konusunda hemfikir durumundadırlar. Çok oyun oynayan iki katılımcı oyunlara inanmadığını ve gerçek hayatla ilişkisi olmadığını belirtirken; geri kalanlar verdikleri örnekler ile gündelik hayatta oyun içerik-lerinin ilişkili olduğunu; oyunlarda da gerçek hayatta olduğu gibi hayatta kalma mücadelesi verdiklerini ifade etmektedirler. Çocuk kullanıcıların oyun içeriklerini gündelik hayat ile ilişki-lendirmesi; gerek oyunlarda gerekse gerçek hayatta gördüğünü söylemesi klasik öğrenme yaklaşımına dikkat çekmektedir. Aynı zamanda oyunların gerçek hayattaki gibi bir mücadele alanı olduğunu belirtmeleri; dijital oyunların çocuk kullanıcıların zihninde gerçek hayatta uy-gulayabilecek bilgilerin oluşmasına zemin hazırladığını düşündürtebilir. Dolayısıyla bilişsel öğrenme yaklaşımının da dijital oyunlar içerisinde etkili olduğunu ifade edebiliriz.

Yeliz Kuşay - Zuhal Akbayır Akdeniz İletişim Dergisi

150

H4:“Dijital oyunlar içerisindeki marka ve reklamlar çocuk kullanıcıları olumsuz etkilemektedir” varsayımına göre daha az ve çok dijital oyun oynayan çocuklardan markaları fark eden-lerin hepsi oyun içerisindeki markaların aslında birer reklam olduğunu fark ettikeden-lerini be-lirtmektedirler. Bununla birlikte kullanıcıları tüketime yönlendiren markaların oyun içerisine yerleştirilmesinden ziyade reklamlar aracılığıyla oyun içerisinde oyunu bölerek kullanıcıla-rı yönlendirilmesi ise çocuk kullanıcılakullanıcıla-rı olumsuz yönde etkilemektedir. Adaptasyonlakullanıcıla-rının bozulduğunu, oyunun en heyecanlı yerinde heveslerinin kırıldığını; bu durumun kendilerini sinirlendirdiğini, bazen oyunu kapattıklarını, mobil oynanan bir oyunsa telefonlarını bir ke-nara bıraktıklarını, reklam anında ekrana bakmadıklarını ifade etmişlerdir. Dolayısıyla ürün hakkında bilgi vererek çocuk kullanıcılara ulaşılmak istendiğinden ve özellikle nöro-fizyolojik öğrenme yöntemiyle; beyne reklam ya da reklamın içeriği ile ilgili bir etki yaratılmasından söz etmek mümkündür. Reklamla birlikte oluşan olumlu algıdan ziyade, insan beyninde belli duygu düşünce ve imgelerin yaratılmaya çalışılması sonrasında öğrenmeden bahsedebiliriz. H5: “Dijital oyunlar çocuk kullanıcıları tüketim tercihleri açısından etkiler” varsayımına göre, birden fazla değişken karşımıza çıkmaktadır. Yapılan araştırma daha az ve daha çok dijital oyun oynayan çocuk kullanıcılar ile sınırlandırılmıştır. Fakat burada cinsiyette önemli bir fak-tör olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha az oyun oynayan kız öğrencilerden bazıları özellikle markadan ziyade görünüme önem verdiklerini, erkek öğrenciler ise futbol takımı gibi gerçek hayatta vazgeçemedikleri ilgi alanlarını dijital oyunlar ile ilişkilendirdiklerini söylemektedirler. Dijital oyunu çok oynayan çocuk kullanıcılar ise nitelikler ile birlikte markanın da önemli ol-duğunu belirtmektedir. Dolayısıyla; gerçek hayatta sahip olamayacaklarını bildikleri ürünler ya da markalar görüntüleri, tasarımları ile beyinlerde ilişkilendirilerek nöro-fizyolojik öğrenme yaklaşımı ile çocuk kullanıcıları etkilemekte ve tüketime yönlendirebilmektedir.

H6: “Dijital oyunlardaki markalar ve sergilenen unsurlar potansiyel tüketicilerin oluşmasını ve çocuk kullanıcılarda tüketim isteğini sağlamaktadır” varsayımına göre çok oyun oynayan çocuklar, dijital oyunlar aracılığıyla sunulan markaları daha az oyun oynayanlara göre daha çok elde etmek istemektedir. Çocukların tüketim konusundaki algısı kendi potansiyel maddi güçleri ile paralellik göstermektedir. Maddi anlamda tüketmek isteyen fakat ekonomik sorun-larla karşılaşan çocuk kullanıcıların ise daha çok fiziksel anlamda oyun karakterlerinden etki-lendiği verilen cevaplar ile tespit edilmiştir. Gerek daha az gerekse çok dijital oyun oynayan, maddi durumu olmayan çocukların fiziksel etkilenme düzeyinde paralellik gözlenmektedir. Oyunların içerisindeki erkek karakterlerin saçlarını tarama şeklinden, dijital oyunlardaki kız karakterin saçlarını bağlama şekline kadar taklit edildiği ifade edilmektedir. Edimsel öğren-me yaklaşımına göre deneöğren-me yanılma yöntemi ile benzer fiziksel görünümlerin elde edilöğren-me- edilme-si sağlanmaya çalışılmaktadır. Aynı zamanda yine maddi nedenlere bağlı olarak bütçeleri gördükleri markayı almaya yetmeyen çocuk kullanıcılar; benzer tasarıma sahip, aynı görsel yapı ve kullanım alanı aynı olan ikame bir ürünü aldıklarını ifade etmektedirler. Yani pahalı bir markanın ürünü daha ucuz ama kullanım alanı aynı olan ve görsel olarak birbirine ben-zeyen başka bir ürün ile ilişkilendirilmektedir. Böylece çocuk kullanıcının kendi doğrularını oluşturması, tüketim ihtiyaçlarını karşılamak üzere harekete geçmesi sosyal öğrenme yakla-şımına göre bilişsel-davranışsal öğrenmenin bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır Sonuç olarak elde edilen bulgular ışığında öğrenme yaklaşımlarının çocuk kullanıcıların tüketime yönlendirilmesi üzerinde çeşitli etkilerinin olduğu gözlenmiştir. Dolayısıyla dijital oyunlar farklı öğrenme yaklaşımlarının sergilendiği ve çocukların tüketiciye dönüştürülmesi için birçok uygulamanın denendiği bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır.

Akdeniz İletişim Dergisi

152

Sonuç

Bireylerde tutum oluşturma, mevcut tutum ve davranışı değiştirme ya da pekiştirme sürecinde, ödül, taklit, bilgi, bellek ve karar verme unsurları büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla elde edilen tüm veriler ışığında öğrenme yaklaşımlarının her birinin çocuk kullanıcıların, çocuk tüketicilere dönüşmesinde etkili olduğunu söylemek mümkündür.

Çalışma kapsamında yapılan odak grup araştırmasının sonuçlarına göre, dijital oyunlar aracılığıyla klasik, edimsel, alışkanlıklara dayalı öğrenme modelleri ve davranışsal, duyuşsal ve bilişsel öğrenme yaklaşımlarının çocuk kullanıcılar üzerinde etkileri olduğu ortaya konmuştur. Dijital oyunu az oynayanlar ve daha fazla oynayanlar arasında etkilenme düzeylerinin değişkenlik göstermesi, öğrenme modellerinin çocuk kullanıcılar üzerinde etkileri olduğu varsayımını daha da güçlendirmektedir.

Çocukların bilişsel muhakeme yetenekleri bir yetişkin kadar gelişmiş değildir. Bu açıdan pazarlama ve reklam iletişimi kapsamında sunulan mesajları ayırt edici algıları da henüz gelişmemiştir. Öte yandan, sunulan tüketim mesajları onlar için, çekici, haz verici, harekete geçirici ve belli tekrarlar sonrasında pekiştirici bir alışkanlık haline dönüşebilmektedir. Çocukların karar verici konumuna gelerek, küçük yaşlarda karar verme mekanizmalarını harekete geçirmeleri kendilerini bir yetişkin gibi hissetmelerine neden olabilmektedir. Bütün bunların bilincinde olan pazarlama ve iletişim uzmanları oyunlar aracılığı ile çocuk kullanıcıları birer tüketici haline getirebilecek uygun iletiler tasarlayabilmekte, çocukların öğrenme sürecine etki edebilmekte ve birer tüketiciye dönüşmesine ortam yaratabilmektedir.

Çocukların her türlü reklam ve pazarlama mesajının etkilerinden korunmasına yönelik algılarının geliştirilmesi konusunda ailelere, okullara ve medyaya önemli roller düşmektedir. İnsanlığın geleceği olan çocukların düşünen, analiz eden bireyler haline dönüşmeleri çocukluk döneminde atılan tohumların yeşermesine bağlıdır. Söylenenin arkasında yer alan örtük mesajları arayan ve sorgulayan genç beyinler, reklam ve pazarlama mesajları ile manipüle edilen ve yeni iletişim araçları ile birer şov ortamına dönüştürülen günümüz tüketim toplumunun olumsuz etkilerinin azaltılmasında başat rol oynayacaktır.

Kaynakça

An, Soontae , Jin,Hyun Seung, Park,Eun Hae. (2013). “Children’s Advertising Literacy for Advergames: Perception of the Game as Advertising”. Journal of Advertising. 43 (1): 63–72.

An, Soontae ve Kang, Hannah.(2013).“Do Online Ad Breaks Clearly Tell Kids That Advergames Are Advertisements That İntend To Sell Things?”. International Journal of Advertising. 32 (4): 655–678.

Aşkın, Muhittin (2006). İnsan İlişkileri ve İletişim. Solak Adem (der.) içinde. Ankara: Hegem. 117-132. Bardzell,Jeffrey, Bardzell,Shaowen and Pace,Tyler. “Player Engagement and In-Game Advertising.” .http:// class.classmatandread.net/pp/oto.pdf. 10-12-2014.

Bauman, Zygmunt (1999). Küreselleşme. İstanbul: Ayrıntı.

Cook, Daniel Thomas (2004). Commodification Childhood The Childrens Clothing Industry and the Rise of the Yeliz Kuşay - Zuhal Akbayır

Akdeniz İletişim Dergisi

153

Child Consumer. Duke University Press: USA.

Elden, Müge. (2015). “Hedef Kitle Davranışlarını Etkileyen Psikolojik Bir Faktör Olarak Öğrenme: Öğrenme ve Reklam İlişkisi”. http://www.irfanerdogan.com/dergiweb2008/18/ELDEN.pdf. 10 Ocak 2015.

Eroğlu, Feyzullah (2011). Davranış Bilimleri. 11.Baskı. İstanbul: Beta.

Göksel, Bülent, Kocabaş, Füsun ve Elden, Müge (1997). Pazarlama İletişimi Açısından Halkla İlişkiler ve Rek-lam. İstanbul: Yayınevi.

Hogg, Michael A. ve Vaughan, Graham M.(2011). Sosyal Psikoloji. Çev. İbrahim Yıldız ve Aydın Gelmez. 2. Baskı. İstanbul: Ütopya.

İnceoğlu, Metin. (2011). Tutum Algı İletişim. Ankara: Siyasal.

Kağıtçıbaşı, Çiğdem (2006). Yeni İnsan ve İnsanlar. 10.Baskı. İstanbul: Evrim.

Kar, Altan (2008). “Çocuk Tüketiciler ve Tüketilen Çocukluk” Medya ve Çocuk Rehberi. İletişim Araştırmaları için Rehber Kitap. Y.G İnceoğlu,.ve N. Akıner, (der.) içinde. İstanbul: Eğitim Kitabevi. 191-207.

Kim, M. S. and McClung,S. R.(2010). “Product Placement in Sport Video Games”, Journal of Promotion Management. 16: 411–427.

Kutanis Özen, Rana. (2012). Örgütlerde Davranış Bilimleri. İstanbul: Sakarya. McGonigal, Jane (2011). Reality is Broken. New York: The Penguin Press.

Mcquail, Denis ve Windahl, Swen (1997). Kitle İletişim Modelleri. Çev., Konca Yumlu. Ankara: İmge. Tosun, Nurhan (2010). İletişim Temelli Marka İletişimi. İstanbul: Beta.

Tran,Gina A. ve Strutton, David (2013). “What Factors Affect Consumer Acceptance Of In-Game Advertisements?”.Journal Of Advertising Research. December: 455-469.

Tükel, İrem(2014). “Tüketimin Yeni Aktörleri: “Y Kuşağı”, http://www.sdergi.hacettepe.edu.tr/makaleler/Tuketim-YeniAktorYkusagi. Kasım 2014.

Wise, Kevin, Paul D. Bolls, Hyo Kim, Arun Venkataraman ve Ryan Meyer (2008). “Enjoyment Of Advergames And Brand Attıtudes: The Impact Of Thematıc Relevance”. Journal of Interactive Advertising. 9 (1): 27-36. Yaylagül, Levent (2014). Kitle İletişim Kuramları Egemen ve Eleştirel Yaklaşımlar. Ankara: Dipnot.

Yağlı, Soner (2013). “Gündelik Hayatın Bir Alanı Olarak Moda Aracılığıyla Kültürün Yeniden İnşası”. İstanbul Arel Üniversitesi, İletişim Fakültesi, İletişim Çalışmaları Dergisi / Journal of Communication Studies:3, https:// www.arel.edu.tr/pages/iletisimfakulte/dergi/sayi_4/soner-yagli.pdf, 20 Aralık 2014.

http://www.wired.com/2008/06/opinion-in-game/, 5 Aralık 2014.

Akdeniz İletişim Dergisi

154

http://modernmediamix.com/has-second-life-hit-its-peak-the-tale-of-virtual-branding/, 5 Aralık 2014. http://www.definitions-marketing.com/Definition-Advergame, 9 Aralık 2014. http://gamedev.stackexchange.com/questions/51765/do-i-have-to-ask-for-permission-to-use-real-company-logos-for-advertising-props, 10 Aralık 2014. http://class.classmatandread.net/pp/oto.pdf, 10 Aralık 2014. http://en.wikipedia.org/wiki/Advertising_in_video_games, 10 Aralık 2014. Yeliz Kuşay - Zuhal Akbayır