• Sonuç bulunamadı

A- Aile

3- Ailedeki Ekonomik Faaliyetler

1683-1685 yıllarına ait dönemde Konya’da kişiler arasında meydana gelen veraset intikal ve miras davaları ile alakalı davalarda, varislerin hisselerini alamamaları ya da eksik almalarından veya kimsesi yok diye beytül-male alınan mallardan veyahut çeşitli anlaşmazlıklardan bahsedilmiştir.

Miras davalarıyla ilgili belgelerde ilk önce ölen kişi ve varisleri tanıtılmıştır. Ölen kişiden bahsedilirken “bundan akdem” kalıbı kullanılmıştır.Belgenin sonraki bölümünde ise davanın sebebi anlatılmıştır. Davanın sebebi, mirasçıların anlaşmazlığa düşmeleri olabileceği gibi, vasi ataması veya paylaşılan hisselerin onaylatılması gibi durumlar olabilmektedir.

Belgelerde geçen şekli ile “ölünün bıraktığı şey” 191 anlamına gelen muhallefât üzerinde, mirasçılar borçları ödenmeden hak iddia edemezler. Cenaze borçları, müteveffatın yerine getirmediği maddi ve manevi vecibeler çıkıldıktan sonra muhallefâtın geriye kalan kısmı mirasçılara aittir 192.

Mirasla ilgili anlaşmazlıklar; şahitlerin doğrulaması ile ya da yemin verdirilerek çözülmüştür193. Miras davalarının bir kısmı kendi aralarında anlaşılarak194 bir kısmı mirastan alacağını diğer mirasçılara hibe ederek195, bir kısmı ücret karşılığı

187 107/1.

188 94/3; 199/4; 208/2; 219/2; 250/2. 189 199/4; 250/3.

190 75/3

191 Pakalın, age, C.II, s.564.

192 Joseph Schacht, “Miras”, İA, C. VIII, MEB Yay., Eskişehir 1997, s.353. 193 240/2.

194 102/1; 132/2; 162/1; 178/1. 195 124/2; 155/1.

veya takas yoluyla196, bir kısmı da anlaşmazlığa düşerek mahkemede çözülerek197 sicile kaydedilmiştir. Görüldüğü üzere anlaşmazlıklar ancak mahkemede çözülmektedir.

Mirasla ilgili bir diğer husus, paylaşılan mallar için satan kişi bedelini alarak hakkını devretmiştir198. Zimmi olan kişiler de miras davalarında sonradan sorun olmaması için mahkemede aynı tür olayları kaydettirmişlerdir199. Bazı durumlarda ise anlaşmazlığa düşülmüş ve araya birkaç kişinin girmesiyle “akd-i sulh” yapıldığı belirtilerek belli bir meblağ tayin edilmiştir200. Para olarak ödenen karşılık, “tüfek, kılıç vs” 201 gibi eşyalarla da ödenmiştir.

Miras davalarında az da olsa kişinin sağ iken mallarını paylaştırdığı görülmektedir202. Burada kişi ölümünden sonramirasçıların her hangi bir anlaşmazlığa düşmesini enlemek için böyle bir uygulama ortaya koymuş olamalıdır. Bazen de borçlu ve alacaklı olan kişiler ölmüş, ölen kişinin alacağını varisleri, borçlu olan kişinin varislerinden tahsil etmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere ölen kişi miras olarak mallarını bırakabildiği gibi, bazende borcunu bırakabilmektedir. Böyle durumlarda borçlu iken ölen kişinin varisleri, bu borcu ödemektedir203.

Miras davalarında cariye ve kölelerin miras bırakıldığına ait bilgiler vardır204. Tabi azat edilen kişiler miras bırakılamaz.

İncelenilen dönemde meydana gelen miras davalarından ailenin kaç çocuğa sahip olduğu öğrenilebilir. Zira çocuğu olmayan kişinin mirası kardeşlerine, o da yoksa amca çocuklarına, eğer varissiz ise devlet hazinesine kalmaktaydı. Belgeler incelendiği zaman, Osmanlılar denince akla gelen bol çocuklu aile düşüncesinin doğru olmadığı anlaşılır. 196 196/2. 197 186/1; 194/1. 198 213/1. 199 186/1. 200 152/1. 201 196/2; 213/1. 202 43/1. 203 46/2. 204 90/2.

b- Hibe

Sözlükte “bağışlama, bağış”205 anlamına gelen hibe, bir malı karşılıksız olarak bir şahsa mülk olarak vermektir206. Hibe akdinde önemli olan noktalar, hibeyi yapan kimsenin izni ve hibe yapılan kişinin hibe edilen malı almasıdır.

“Mahmiye-i Konya’da Abdülvâhid mahallesi sâkinlerinden Mustafa bin Abdullah İsmâ‘îl meclis-i şer‘-i hâtır-ı lâzımü’t-tevkîrde sulbî oğlu bâ‘isü’l-kitâb İbrahim Beşe mahzarında ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm idüb mahalle-i mezbûrede vâki‘ bir tarafdan Mustafa Beg mülkü ve bir tarafdan Hâcer zımmî mülkü ve bir tarafdan Nâriklî nâm nasrâniye mülkü ve bir tarafdan tarîk-i ‘âmm ile mahdûd bir tabhâne ve bir örtme ve bir izbe ve bir ahur ve bir havlıyı müştemil olub alâ hâze’l-ân silk-i mülkümde ve taht-ı yedimde olub menzilimi ve hâlâ içinde mevcûd olan bi’l-cümle eşyâmı mezbûr İbrahim’e hibe-i sahîha-i şer‘iye ile hibe ve temlîk ve teslîm eyledim ol dahî meclis-i hibede kabûl ve kabz eyledi ba‘de’l-yevm menzil-i mezbûr ve eşyâ-i mezkûre emlâk-ı mevhûbesidir keyfe mâ-yeşâ’ ve yehtâr zabt ve tasarruf eylesün didikde...(4 Rebi‘ü’l- âhir 1096) 207. Mahkemede hibe yapan ve hibe yapılan hazır bulunmuştur. Hibe konusu olan mal özellikleriyle anlatıldıktan sonra, bağışlama yapılan kişinin bunları aldığı belirtilerek hibe sonuçlanmıştır.

İncelenilen defterde birçok konuda hibe yapılmıştır. Bunlar arasında oda208, tarla209, guruş210, hayvan211, ev212 ve mihr213 gibi hibeler vardır. Hibeler arasında dikkat çeken en önemli hibe mehr ile ilgili olanlardır. Örneğin; 4.000 akçe mehri olan kadın mahkemede bu meblağı kocasına hibe etmiştir214. Bu hibe evli iken yapılmıştır. Başka bir örnekte ise kadın kocası ölmeden 4000 akçe mehrinin yarısını bağışlamıştır. Hibe ile ilgili belgelerde, “mülkümden ifraz idip”, “ba‘det-tahliye-şeriye” ve “hibe-i şeriye ile” gibi kalıplar kullanılmıştır. Birincisi, bağışlayan kişinin bağışladığı malı mülkünden çıkardığını, ikincisi bu malı boşalttığını, üçüncüsü ise hibe ettiğini ifade etmektedir.

205 Devellioğlu, age, s.366; M.Naci, age, s. 936. 206 Cin-Akgündüz, Hukuk, C.II, s.122.

207 131/4. 208 157/2; 174/1. 209 209/2. 210 139/3. 211 89/1. 212 25/1; 27/2; 238/3. 213 125/3. 214 1258/1.

Hanefilere göre hibe, mahrem olan yakın akrabaya veya karı-koca arasında veya karşılıklı yapılmışsa; hibe edilen şey, hibe edilen şahsın mülkiyetinden çıkmışsa, hibe edilen şeyde telef ve ilave gibi bir değişiklik meydana gelmişse hibeden dönülemez215.

c- Vekalet

Sözlükte korumak demek olan vekalet, terim olarak belli ve meşru olan bir tasarrufa bir şahsın kendi yerine başkasını yetkili kılmasına denir. Aynı manayı tevkil kelimesi de ifade eder216. Vekaletle ilgili belgelerde, vekilin görevinin ne olduğu belirtilmiştir. Örneğin; zevcinden kalan muhallefattan mehrini ve kendisine düşen hisseyi almak isteyen Şehriban binti Mahmud adlı kadın, bu işleri için Mahmud b. Habil adlı kişiyi vekil tayin etmiştir217. Tabi ki vekaletin gerçekleşmesi için iki şahit gerekmektedir, bütün belgelerde şahitlerin ismi yazılmıştır.

Vekaletle ilgili davalarda, önce vekil tayin eden kişi tanıtılarak sonra vekaletin konusu, vekil tayin edilen kişi şahitlerin ismi sırasıyla anlatılmıştır. Bu tür davalarla alakalı mirasın devri218, mülk satışı219 gibi örnekler vardır. Sicilde sadece bir davaya vekalet etme ile ilgili birçok örnek vardır. Bu belgelerde genellikle bir anlaşmazlık çözülmeye çalışılmıştır220.

Vekil tayin etme konusunda, kadınların erkeklerden daha çok vekil tayin etmeleri dikkati çekmektedir. Bu durum kadınların toplum içinde konuşmaktan sıkılmaları gibi sebeplerle açıklanabilir. Zira vekil olan kadınların sadece kendi çocuklarının vekâletini almaları ya da büyüyen oğluna diğer çocuğunun vekaletini verme gibi olaylar başka türlü izah edilemez.

215 Orhan Çeker, İslam Hukukunda Akidler (Doktora Tezi), İttifak Holding A.Ş. Yay. Konya 1999,

s.259-260.

216 Cin-Akgündüz, Hukuk, C. II, s.236. 217 22/2.

218 47/2. 219 161/1.

Benzer Belgeler