• Sonuç bulunamadı

AİLE İÇİ ŞİDDET TEORİLERİ

3. GENEL ANLAMDA ŞİDDET OLGUSU

3.2. AİLE İÇİ ŞİDDET TEORİLERİ

Aile içi şiddetin kökenine ilişkin geliştirilmiş olan kuramlardan ilki Strauss ve Gilles’e ait olan genel sistemler teorisidir. Bu teoriye göre Strauss (1973) ve Jean Gilles Sims (1983) aile içi şiddeti açıklamak için bir sosyal sistem teorisi geliştirdi. Burada şiddet bireysel sorunun bir sonucu olmaktan ziyade, bir sistemin ürünü olarak ortaya

18

çıkmaktadır. Aile sisteminin olumlu ya da olumsuz çalışması, ailelerdeki şiddetin düzeyine göre artmakta ya da azalmaktadır. Aile kurumu içerisinde yer alan; anne, baba ve çocuklar bu sistem teorisi içinde yer alan parçalardır. Genel sistemler teorisi, aile içi ilişkilerde şiddetin oluşumu ile ifade edilen, şiddeti üreten ve onu sürekli hale getiren yöntemleri açıklayan süreçleri ifade etmektedir.

Straus (1973) aile içi şiddete ilişkin bir genel sistem teorisinin en azından üç temel unsuru içermesi gerektiğini söyler. Birinci unsur: Eylemin veya nedensel akımın alternatif durumları; ikinci unsur: Ayarlama yapmak için sistemi uygun hale getiren geri besleme mekanizmaları ve üçüncü unsur da sistem hedefleri olarak adlandırılmaktadır (Gök, 2009: 25).

3.2.2. Kaynak Teorisi

Aile içi şiddetin kökeni ile ilgili diğer bir teori de kaynak teorisidir. Aile içi şiddetin kaynağı teorisi, aile de dahil olmak üzere bütün sosyal sistemlerin belli bir derece de güce veya güç tehdidine dayandığını kabul eder. Kadından ya da erkekten daha fazla güç toplayabilen bir kişi; sosyal, kişisel ve ekonomik daha fazla kaynakları yönetir.

William Goood (1971)’a göre, bununla birlikte böyle bir kişi aslında açık bir tutum içinde gücü kullanmaktadır. Böylece ailede egemen kişi olmak isteyen fakat düşük bir eğitim düzeyine ve düşük bir iş prestijine ve düşük bir gelire sahip olan ve kişilerarası ilişkilerde becerisi az olan koca egemenliğini sürdürmek için güç kullanmayı seçebilir (Akt. Öztürk, 2008: 38).

Erkek ya da kadından hangisi daha fazla güç toplayabiliyorsa, o kişi sosyal, kişisel ve ekonomik olarak daha fazla kaynağı yönetir. Bu durumda kişi açık bir tutum içinde gücü kullanmaktadır. Böylece ailede egemen olmak isteyen fakat düşük eğitim düzeyine, düşük iş statüsüne ve düşük gelire sahip olan koca, aile içinde egemenliğini sürdürmek için karısına karşı güç kullanmayı isteyecektir.

3.2.3. Ekolojik Teori

Aile içi şiddetin kökeni ile ilgili üçüncü teori, ekolojik perspektif teorisidir. James Garbarino (1977) ve Jay Belsky (1980) çocuk istismarının karmaşık doğasını açıklamak için bu modeli oluşturmuşlardır. Bu teorinin temelleri İngiltere'de 1840'li

19

yıllarda yapılan çalışmalara dayanmaktadır. Ekoloji teorileri belli fenomenlerin dağılımını ve çevreleriyle ilişkilerini inceler. Ekoloji ile uğraşanlar suçu, çevrenin değişimi ile birlikte ortaya çıkan sosyal değişmenin bir fonksiyonu olarak açıklamaya çalışırlar (İçli, 1998: 84). Bu teori üç seviyeli bir analiz sonucuna dayanmaktadır. Organizma ve çevre arasındaki ilişki, insan gelişiminin ortaya çıktığı birbirini etkileyen ve birbiri üstüne binen sistemler ve çevresel yapılar arasındaki ilişkidir. Ekolojik teori: Şiddetin oluşturduğu istismarın ailenin çocuğa ve topluma yanlış adapte olması ile ortaya çıktığını savunan bir teoridir.

3.2.4. Sosyo-Biyoloji Teorisi

Aile içi şiddetin kökenini açıklayan bir diğer önemli teori, sosyo-biyoloji teorisidir. Teori doğal oluşumun, türün kendini yeniden üretme süreci olduğunu ifade eder. Bu teori çocuğun; anne ve babası bildiği insanların öz anne ve babası olmadığını öğrendiği zaman çocuğun yüksek düzeyde bir şiddet riski altında olduğuna vurgu yapmaktadır. Yıllarca birlikte yaşadığı ve onların öz çocuğu olduğunu düşündüğü anne ve babasıyla arasında hiçbir kan bağı olmadığını öğrendiğinde çocuk, artık eskisi gibi onlara sevgi ve saygı ile davranmamaktadır. Eskiden yanlış yaptığında ailesinin kendine müdahale etmesine izin verirken artık onları bir yabancı gibi karşılamakta ve kendi hayatına karışmalarına izin vermemektedir. Karışmaya devam ettiklerinde ise onlara karşı önce sözlü olarak şiddet davranışında bulunmakta sonraki zamanlarda ise bu fiziksel şiddete dönüşmektedir.

3.2.5. Sosyal Kontrol Teorisi

Aile içi şiddetin kökenine ilişkin diğer bir teori de sosyal kontrol teorisidir. Gelles (1983), kadın ve çocuğun aile içindeki istismarının bir arz talep prensibiyle yönetildiğini ortaya koyan bir teori öne sürdü. Gelles, bu değiş tokuş teorisinin, çerçevesini çizerken istismar ve şiddetin ödüller maliyetlerden daha yüksek olduğu zaman ortaya çıktığını vurgular. Suçun sosyal kontrolü teorilerinin çerçevesini çizerken zorunlu çocuk istismarlarına karşın sosyal kurumların ve ajanların gönülsüzlüğünün araya girmesi ve diğer araya giren bileşenlerin de istismar ve şiddetin maliyetini düşürmeleri konusunda Gelles, ailenin özel doğası tezini öne sürmektedir. Şiddetin

20

kültürel olarak onaylanması oldukça pahalıya mal olmaktadır, çocukların disipline edilmesinde şiddet kullanımı şiddetin ödüllendirilmesini artıran bir faktördür (Akt. Öztürk, 2008: 47).

Gelles, bu teorisinin çerçevesini çizerken şiddetin, ödüllerden daha yüksek olduğu zaman ortaya çıktığını vurgular. Şiddetin kültürel olarak onaylanması oldukça zor olmaktadır. Çocuklara disiplin uygulanmasında şiddet kullanımı şiddetin ödüllendirilmesini arttıran bir faktördür.

3.2.6. Ataerkil Sistem Teorisi

Aile içi şiddetin kökenini açıklayan son teori, ataerkil sistem ve kadınların istismarı adlı teoridir. Son model oldukça farklıdır. Dobash ve Dobash (1979), Pagelow (1984) ve Yilo (1983) kadın istismarını aile içi şiddette dar bir noktaya odaklanılmak suretiyle üstü örtülmüş ve gölgede bırakılmış eşsiz bir fenomen olarak görürler (Akt. Öztürk, 2008: 48). Bu teori aile içi şiddeti bireysel ve ailevi ilişkilerle açıklamaktadır. Amacı ekonomik ve sosyal süreçlerin ataerkil toplum ve aile yapısını doğrudan ya da dolaylı olarak destekleme yönündedir. Ataerkil sistem teorisi, aile içi şiddetin nasıl koordine edildiğini, tek tek ailelerde ve toplumlarda nasıl işlendiğini araştırır ve cevabını yine toplumda bulur.

Şiddetin; sosyal, kültürel, ekonomik, çevresel, biyolojik, fiziksel ve psikolojik birçok boyutu vardır ve bu boyutlar değişen derecelerde bir araya gelerek farklı türlerde şiddet eylemlerinin de nedenini oluşturmaktadır. O halde, şiddet hangi boyutuyla ele alınarak incelenirse incelensin, yukarıda sayılan tüm bu etkenlerin birbirlerini etkileyerek şiddetin yaşanmasına neden olduğu göz önünde bulundurulmalıdır (Gök, 2009: 26).