• Sonuç bulunamadı

AİLE İÇİ ŞİDDET TÜRLERİ

4. ŞİDDETİN ORTAYA ÇIKIŞI VE TÜRLERİ

4.2. AİLE İÇİ ŞİDDET TÜRLERİ

Korkutma, sindirme ve yaptırım aracı olarak kaba kuvvetin kullanılması, ölüme, yaralanmaya, herhangi bir zarar görme ya da yeti kaybına yol açabilen fiziksel güç kullanımıdır. Bu şiddet türü genellikle en fazla kullanılan şiddettir. Güçlü olanın zayıf olana karşı uygulaması ile oluşur. Uygulama biçimleri çoğunlukla: Tokat atmak, dövmek, vurmak, itmek, ısırmak, kemiklerini kırmak, duvara vurmak, saç çekmek, tekmelemek, bıçak çekmek, yaralamak, yakın mesafede el kol hareketleri yapmak, özel eşyalara zarar vermek şeklinde olmaktadır.

Şiddet ilişkisi başladıktan sonra, şiddet davranışının ortadan kalkması zor bir durumdur. Zamanla sorun yaratan aşama daha da kısalır ve şiddet yaşanma aşaması daha da hızlı olmaya başlar. Zaman geçtikçe özür dileme ve gönül alma çabaları görülmemeye başlar. Bu şiddet türü kadının sağlığını bozmakla kalmaz onun yaşamı üzerinde ciddi bir tehdit de oluşturmaktadır. Pek çok kadın eşleri tarafından öldüresiye dövülmekte; bunun sonucunda kadınlar sakatlanmakta hatta ölmektedirler.

Yapılan araştırmalar, ülkemizde varolan kadına karşı şiddeti "meşru kabul etme" eğiliminin gerek erkekler, gerekse kadınlar arasında oldukça yaygın olduğunu göstermiştir (Vatandaş, 2003: 34). Ailenin içerisinde var olan sıkıntı ve sorunların ev

29

dışına çıkarmamasını kadın onurlu bir eş davranışı olarak kabul etmekte, bu sebeple çoğu şiddet "dört duvar" arasında kalmaktadır.

Kadının aile içindeki konumu, erkek merkezli ya da erkeğe göre tanımlanmakta ve kadın kendine sunulan “iyi eş”, “iyi anne”, “iyi ev hanımı” vb. kimlikleri çocukluğundan beri yaşadığı sosyalleşme sürecinin sonucu olarak baştan kabullenmekte ve bağımsız bir kişi olduğunu baştan reddetmektedir (Güneri, 1996: 72).

Kadının yapmak istemediği davranışları; erkek doğrudan kendine yönelmiş bir tehdit olarak algılamakta ve kadına yönelik şiddet uygulamaktadır. Toplumsal süreç açısından sosyal, ekonomik, kültürel ve psikolojik anlamda şiddete karşı güçlü olmayan kadın, şiddeti normalleştirerek yaşamını sürdürmektedir. Fiziksel şiddet dışında kalan duygusal ve ekonomik şiddet biçimlerini yaşadığını çoğu zaman farkına bile varamamaktadır.

4.2.2. Duygusal Şiddet

Bu şiddet türü diğer şiddet türlerinin sonucunda ortaya çıkan bir şiddettir. Her türlü engellenme ile karşılaşan kadın (ekonomik, fiziksel, cinsel, sözel) sonunda duygusal şiddet ile karşılaşır. Düzeltilmesi en zor olan şiddet türüdür. Benlik düşüncesi yıpranmış, sonunda da psikolojik sorunu olan bir birey türemiştir. Uygulama biçimleri: Eşle (kadınla) doğrudan iletişimi reddetmek, onunla konuşmamak, surat asmak, eşin (kadının) kendisini ifade etmesini, görüş ve düşüncelerini açıklamasını engellemek, zaaflarıyla alay etmek, duygusal sömürü yapmak, eşin kendisine olan güvenini ve saygısını yitirmesini sağlamak, kadını başkaları önünde sürekli küçük düşürmek, çevresiyle bağlarını koparmak, hareket özgürlüğünü kısıtlamak, evden çıkmasına izin vermemek gibi.

Bu yaygın ve genel duygusal şiddet türlerinin açılımını; aşağılama, yetersiz olduğunu, hiçbir şey beceremediğini, çocuklarına bakamadığını söyleme, patolojik düzeyde kıskançlık, korkutma, batıl inançlar, ne yaptığını araştırma oluşturmaktadır (Vatandaş, 2003: 23).

30 4.2.3. Ekonomik Şiddet

Kocanın gelirini saklaması ve harcama yerlerini kendisinin belirlemesi kadına karşı ekonomik şiddet olarak görülebilir. Uygulama biçimleri: Evin masraflarını karşılamamak, aile bireylerine gerekli olan harçlığı vermemek, eşin (özellikle kadının) çalışmasına izin vermemek, çalışan eşin (kadının) elinden parasını almak, paranın ve malın kontrolünü elinde bulundurmak, kadının para istemesini beklemek, paranın nereye harcandığını kontrol etmek, para yönetimi konusunda eleştirmek ve etiketlemek gibi.

Kadının ekonomik ve toplumsal statüsünün yüksek ya da aşağı olması şiddeti iki farklı açıdan etkilemektedir. Kadının ekonomik olarak erkeğe bağımlı olması kadınları erkekten gelen şiddete karşı aciz duruma düşürmektedir (Çetiner, 2006: 16-17). Ekonomik olarak kadının erkekten üstün olması durumunda erkeğin duyduğu eksiklik, şiddet uygulamasına zemin hazırlamaktadır. Genellikle kocanın karısına uyguladığı ekonomik şiddetin en yaygın biçimlerini; kadını parasız bırakma, kadına ait paranın ve malın elinden alınması, çalışmasına izin verilmemesi oluşturmaktadır.

4.2.4. Cinsel Şiddet

Cinsel şiddet, cinselliğin bir tehdit, sindirme ve kontrol aracı olarak kullanılmasıdır. Uygulama biçimleri; kişiye cinsel nesne gibi davranmak, aşırı kıskançlık ve şüphecilik göstermek, fuhuşa zorlamak, tecavüz etmek, eşin (kadının) kabul edemeyeceği şekilde cinsel ilişkiye zorlamak, cinsel içerikli imalar yapmak, cinsel içerikli sözcükler söylemek gibi ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra zihinsel gerilik, gerçeği değerlendirme yetisinin bozukluğu durumlarında zorlama olmadan cinsel ilişkiye girmek tecavüz olarak kabul edilmektedir.

Kadınların ya da kız çocuklarının karşılaşmış oldukları cinsel şiddetin önemli kavramlarından biri de ülkemizde de yaşanan (ensest) kavramıdır. Bir cinsel saldırıyı ensest olarak adlandırırken önemli olanın, saldırgan ile mağdur arasındaki kan bağı değil, güç eşitsizliklerinden kaynaklanan hâkimiyet ve bağımlılık ilişkisi olduğu söylenebilir (Sezgin ve Öktem, 1996: 34).

Ensest daha çok baba ile kız çocuklarının ya da anne ile erkek çocuklarının cinsel ilişkisi olarak görülmektedir. Toplum tarafından kabul edilen bir ilişki düzeyi olmadığı

31

için gizli olarak yapılmaktadır. Cinsel şiddet türü içerisinde yer alan fuhuşa zorlama ise dünyada büyük bir sektörü oluşturmaktadır. Fuhuşa zorlanan kadınlar en temel insan haklarından ve aile desteğinden uzakta ve AIDS gibi cinsel yolla bulaşan birçok hastalıkla yan yana yaşamaktadır. Fuhuşa zorlamak, kocaların kendi seçtikleri başka erkeklerle karılarının cinsel ilişkiye girme isteklerini kabul etmediklerinde, dayaktan sonra erkeklerin tecavüzüne uğraması biçiminde gerçekleşmektedir.

Evlilikte kadının isteği olmadan cinsel ilişkide bulunulması ve bunu zorla şiddet kullanarak yapılması kadının kişiliğine ciddi şekilde zarar vermektedir. Cinsel ilişkinin zorla gerçekleştirilmesinin yanı sıra en sık görülen cinsel şiddet biçimi herhangi bir cisimle, kadının cinsel oganına saldırıda bulunmak oluşturmaktadır. Bazı erkeklerin bunu süpürge sapı, mısır, salatalık, şişe, oklava… gibi cisimleri vajinaya sokma yoluyla kadına işkence yaptıkları tespit edilmiştir.

4.2.5. Sözel Şiddet

TÜİK’in yaptığı araştırmalarda Türk halkının % 67.4’nün sözel şiddete maruz kaldığı gözler önüne serilmektedir. Evlenmeden önce anne ve babasından sözel şiddet gören kadın, evlendikten sonra ise eşinden sözel şiddet görmeye başlamaktadır (Polat, 2005: 1). Sözel şiddet çoğunlukla; aşağılayıcı sözler söylemek, alay etmek, suçlamak, küfür etmek, küçük düşürmek, aşağılamak, hakaret etmek, yüksek sesle bağırmak…olarak ortaya çıkmaktadır. Bu şiddet türü son zamanlarda erkeğin, kadınların doğumdan sonra aldığı kiloları vermemesine yönelik, zayıflamasını desteklemekden daha çok kadının benlik algısını zedeleyerek “beğenmemesini” ifade etmesi ile ortaya çıkmaktadır. Bu durum sonunda zayıflamaya azim etmiş ama başaramamış kadın da psikolojik sorunlar ortaya çıkmaktadır.