• Sonuç bulunamadı

Ahlâk kavramı, toplumsal yönü bulunan bir kavramdır.206 Sosyologlar, toplumda gerçekleşen teknolojik ve toplumsal değişmelerin temel niteliğinin, ahlâki ve maddî sınırlamaların ortadan kalkmasına yardımcı olduğunu ifade etmişlerdir.207 Günümüz tüketim toplumlarında ahlâk alanında tüketilen şeyler arasında diğer nesnelerden daha kıymetli, daha eşsiz bir nesne vardır ki bu nesne “beden”dir. Fiziksel ve cinsel özgürleşme biçiminde bedenin yeniden keşfi ve reklamda, modada, kitle kültüründeki mutlak varlığı bedeni çepeçevre kuşatan sağlık, diyet, tedavi kültü, gençlik, zarafet, erillik-dişillik, vücut bakımı, bedenin günümüzde kurtuluş nesnesine dönüştüğünün tanığıdır. Günümüzde, sistemli olarak insanlar, bir bedenleri olduğuna ikna edilmeye çalışılıyor. Hangi kültür olursa olsun, bedenle ilişkinin örgütlenme biçimi, nesnelerle ilişkinin örgütlenme biçimini ve toplumsal ilişkilerin örgütlenme biçimini yansıtır. Kapitalist toplumda özel mülkiyetin genel statüsü hem bedene hem toplumsal uygulamalara ve hem de bu uygulamaların zihindeki temsiline tatbik edilir. Geleneksel olanda ise örneğin bir köylüde bedeni, narsistik kuşatma, gösteri bakımından algılama yoktur. Bunun yerine, emek süreci ve doğayla ilişki aracılığıyla varılmış araçsal bir beden anlayışı vardır. Gerçek, günümüzdeki üretim ya da tüketim yapılarının kişide, kendi bedeninin bölünmüş bir zihinsel temsiline bağlı olan çifte bir uygulamaya sebep olmasıdır. Bunlar: Beden pratiğinin “sermaye”leşmesi ve tüketim nesnesi olarak “fetiş”leşmesidir. Bu durumların hangisi olursa olsun önemli

205 Ertuğrul Güreşci, “Türkiye’de Kentten - Köye Göç Olgusu”, Doğuş Üniversitesi Dergisi, 11 (1)

2010, ss. 80, 84.

206 Güngör, a.g.e., 2010a, s. 12. 207 Mucchielli, a.g.e., s. 64.

olan, bedenin bilinçli olarak kuşatılmasıdır.208 Zihniyetin fail olduğu, bilincin kontrol edilme eylemleriyle kapitalist toplumlarda beden, reklam unsuru olarak uygulama bulmuştur. Beden artık Türkiye’de medya unsurlarında da önemli bir sermayeye dönüşebilmektedir. Bir taraftan da beden film, dizi ve reklamlar vasıtasıyla fetiş kılığına sokulmaya çalışılmaktadır. Esasen insanların içgüdülerini ve ihtiyaçlarını karşılarken başkalarına zarar vermeden bunu yapmalarını ve bu sayede güven içinde yaşamalarını toplum hayatı sağlar. Dolayısıyla insan kendi benliğine olduğu kadar başkalarının benliğine de saygı duymalıdır. Hiç kimse bir diğerini, cinsel ihtiyaçların karşılanmasına yarayan bir nesne olarak göremez.209 Düğüm niteliğinde temel nesneler, kazanma hırsı, kâr elde etme arzusu, insanın “kendine yönelme alternatifi”ni seçerek eyleminin norm değerini “sadece kendi çıkarlarını dikkate alarak davranma”ya dönüştürmüştür. Dünyevî ahlak anlayışı “ben” merkezcidir. Dolayısıyla başarıya ulaşmak için rekabet ve yarışma kutsallaşmıştır. Çünkü dünyevî ahlakın prensibi mücadeleye dayanır.210 Özgürlüğün ve medenî cesaretin bir ifadesi olarak sloganlaştırılan ve böylece dinî ve geleneksel kontrolün etkisini zayıflatma gayretiyle bedenin yeniden tanımlanmasında en önemli rol medyanındır. Dolayısıyla toplumun ahlâk kavramına yüklediği anlam, yeniden yorumlanmaya, genişletilmeye ve değiştirilmeye çalışılmaktadır.

Güngör, “Ahlâkın Değişmezliği” çözümlemesinde, toplumların ahlâkının değiştiğini, ancak toplumların ahlâkı değiştirme hedeflerinin olmadığını kaydeder. Dolayısıyla ahlâk kaidelerinin değişmezliğini kabul etmez. Bununla birlikte ahlâkın değişmesi bir gerçek olduğu kadar, bir zorunluluğu da ifade eder. Ahlâkın değişmezliğini sağlamak ise değişime karşı direnç olarak bir idealdir.211 Geleneksel kültürün ahlâk ilkeleri, modern toplumlarda değişiklik göstermektedir. Modernite, özelde Türkiye’yi, kendi geçmişimizle köklerimizi bulamadığımız yeni bir tür değişim ve dönüşümle beraber, yeni bir dinamizmle karşı karşıya getirmekte, bizi

208 Jean Baudrillard, Tüketim Toplumu, Çev. Hazal Deliceçaylı; Ferda Keskin, Ayrıntı Yay., İstanbul,

1997, ss. 155, 156.

209 Güngör, a.g.e., 2010a, s. 36.

210 İbrahim Hakkı Aydın, “Seküler Ahlak Bağlamında Din-Ahlâk İlişkisi”, Atatük Üniversitesi

İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 35, Erzurum, 2011, s. 21. 211 Güngör, a.g.e., 2010a, s. 97.

dinin temel ilkeleri ile çatışmaya sevk etmektedir.212 Dolayısıyla değişime uğramış zihniyet, ahlâk ilkelerini değiştirmektedir. Ahlâktan ne anlaşıldığı, sahip olunan zihniyetle ilgilidir. Batı toplumlarında ahlâksızlık sayılmayan bir davranış, Türkiye’de ahlâksızlık sayılabilir. Hatta daha önce ahlâksızlık olarak görülen bir davranış daha sonra toplum ya da bireyler tarafından onaylanarak toplumsal kabul alanına girebilir.

Artık televizyon, gazete, internet gibi vasıtaların haberlerinde sıkça rastlamanın mümkün olduğu, din ve geleneğin onaylamadığı nikâhsız birliktelikler ve bedenin sermayeleştirilmesi, cinsel içerikli yayınlar, meşru olmayan ilişkiler gibi örnekler görülebilmektedir. Belki bu tür konuların bir kısmının önceden de mevcut olduğu ileri sürülebilir. Ancak esas değişim din ve geleneğin ahlâki görmediği tutum ve davranışların toplumsal alanda yer almasıdır. Bu tutum ve davranışların açıktan yapılmasının yaygınlaşmaya başlaması bir yana, bunların yazılı ve görsel olarak topluma sunulması hatta bazı ahlâk dışı kabul edilen davranışların magazinleşmesidir.

Elbette ahlâk, cinsel ahlâktan ibaret değildir. Dinden referanslı olmasa bile bazı gelenekler, aslında ahlâkın bir şekilsel içeriğidir. Yolda rastladığımız bir tanıdığı selamlarken hafifçe eğilmek, elini sıkmak belki sadece birer şekildir. Ancak bu şekillerin arka planında, nezaket, dostluk ve vefa ifadeleri vardır. Bizim kültürümüzde ahlâkın şeklini içeriğinden pek ayırmayız. Bununla birlikte asıl üzerinde durduğumuz şey, şekillerin bize anlattığı anlamlardır. Bu yüzden ahlâk ilkelerindeki değişmeler, aslında şekil ve biçim değişmeleridir.213

Neyin iyi neyin kötü olduğunun insan tarafından biliniyor olması, ahlâk ve din açısından yeterli görülmez. Bu bilginin bir değer ifade etmesi, eyleme dönüştürülmesiyle ilgilidir. Ahlâkî değerler tek başına pek bir şey ifade etmezler. Çünkü ahlâk kurallarının bilinmesi, eyleme dönüşmesiyle olumlu sonuç verir. Ancak bu takdirde iyi ahlâktan söz edilebilir.214

212 Abdurrahman Arslan, a.g.e., 2012, s. 118.

213 Güngör, a.g.e., 2010a, ss. 36, 97. 214 İbrahim Hakkı Aydın, a.g.e., s. 16.

Bugün Türkiye’de medyada rastlanılan ve medya vasıtasıyla öğrenilen çok sayıda olumsuz ahlâk örnekleri, ahlâk bilgisinin yoksunluğundan değil, bilginin eyleme dönüştürülmemesindendir.