• Sonuç bulunamadı

2.3. Şema Alanları ve Erken Dönem Uyum Bozucu Şemalar:

2.3.5. Aşırı Tetikte Olma ve Bastırılmışlık Alanı:

Aşırı Tetikte Olma ve Bastırılmışlık Alanındaki şemalar kendiliğindenlik ve oyun gibi temel evrensel ihtiyaçlarının yok sayılması ile alakalı şemaları içinde barındırır. Bu şemalara sahip kişiler, anlık oluşan duyguları ve dürtüleri baskı altında tutma eğilimine sahiplerdir. Genellikle mutluluk, kendini ifade etme, rahatlama, yakın ilişkiler veya sağlık uğruna kendi yaşamlarıyla ilgili katı kurallara uymaya çaba gösterirler. Tipik kökeni, sert, baskıcı veya kuralcı olan ve bunun yanında özdenetimin, kendiliğindenlik ve memnuniyete göre daha önemli olduğu çocukluk yaşantısıdır. Bu şemalara sahip kişiler, çocukken oyun oynaması ve mutluluğu izlemesi için teşvik edilmemiş olan kişilerdir. Olumsuz olaylara karşı aşırı tetikte olmayı, hayata karşı soğuk durmayı öğrenmektedirler. Bu bireyler sürekli dikkatli ve tetikte olmada başarısız olursa yaşamlarını bozabilecek korku, endişe ve karamsarlık duyguları içine girebilirler.103 Çocukluk dönemlerinde acımasız, talepkar ve bazen cezalandırıcı bir

aile ortamı olanlarda bu şemalar ortaya çıkabilir. Böyle ailelerde kendini ortaya koyma, sorumluluklar, görevler, kurallara uygun davranma zorunluluğu sıklıkla keyif veya oyun gibi alanlara göre daha önemlidir. Burada çocuklar genellikle duygularını bastırmaları, hatadan kaçınmaları ve mükemmellik için uğraşmaları gerektiğini düşünerek büyürler. 104

Aşırı Tetikte Olma ve Bastırılmışlık Alanında 4 şema vardır. “Duygusal Ketlenme” şeması olan kişiler duygular, kendiliğinden eğlence ve çocuksu gereksinimler gibi içsel deneyimleri gereksiz ya da toy şeyler olarak nitelendirerek değersizleştirirler. “Karamsarlık / Kötümserlik” şeması çok olumsuz bir dünya fikrine karşılık gelmektedir ve bu şemaya sahip kişilerin zihinleri her zaman durumların olumsuz taraflarına odaklanırlar. “Yüksek Standartlar” şeması olan insanlar başarıya yönelik olarak sürekli bir baskı hissederler, çok şey başarmış olsalar dahi standartları

101 Arntz ve Jacob, a.g.e., ss.23 102 Young vd., a.g.e., ss.42 103 Young vd., a.g.e., s.42-43 104 Young vd., a.g.e., ss.32

29

aşırı yüksek olduğundan tatmin olamazlar. “Cezalandırıcılık” şeması ise ne zaman bir hata yapılsa, hatanın bilerek ya da kazayla yapılmış olmasından bağımsız olarak, çok cezalandırıcı olan ahlak kuralları ve tutumları içinde barındırmaktadır. Bu alandaki şemalar sosyal öğrenme veya pekiştirme ile kazanılmış olabilirler. Bu şemalara sahip kişiler genellikle çocukluk dönemlerinden olumsuz deneyimler ile bahsederler.105

2.3.5.1. Karamsarlık / Kötümserlik:

Karamsarlık / Kötümserlik şeması, yaşamın pozitif yönlerini küçültürken, yaygın olarak ve ömür boyu negatif yönlere odaklanır. Bu olumsuz yönlere acı, kayıp, ölüm, ihanet gibi birçok örnek verilebilir. Şema genellikle eninde sonunda iş, mali, kişiler arası konularda ve hatta kişinin hayatında iyi gidiyormuş görünen kısımların bile ciddi biçimde bozulacağı düşüncesini içerir. Bu şemaya sahip kişiler, olabilecek olumsuz sonuçları abartırlar. Bu kişiler genellikle endişeli, aşır dikkatli, şikayetçi ve kararsız olarak nitelendirilebilir.106 Bu kişiler genellikle, kendileri de aşırı derecede karamsar

ve hemen hemen her şeye dair olumsuz bir bakış açısı olan ebeveynlere sahip olduklarını dile getirirler. Bu şema diğer insanlar için çok fazla engelleyici olabilir çünkü şemaya sahip olan bireyler, diğerleri durumları daha olumlu biçimde görmek konusunda onlara yardım etmek için çalışsa da olumsuz dünya bakışına hemen geri dönerler.107 Bu kişiler sürekli endişeli ve yüksek uyarılmışlık seviyesindedir. Genellikle

karar verme cesaretine bile sahip değillerdir.108

2.3.5.2. Duyguların Bastırılması / Duygusal Ketlenme:

Duyguların Bastırılması / Duygusal Ketlenme şemasına sahip kişiler, kendiliğinden ortaya çıkan duyguları göstermeyi saçma olarak nitelendirirler. Duyguları önemsiz ya da gereksiz olarak görürler. Bu sebeple kendiliğinden oluşan eylemlere, duygulara ve iletişimlere engel olurlar. Bunu genelde dürtülerin kontrolünü kaybetmeyi ve eleştirilmek istemedikleri için yaparlar. Baskılamanın en yaygın olduğu alanlar: 1. Öfke baskılaması, 2. Olumlu dürtüleri baskılama, 3. Kırgınlığı zorlukla ifade etme ve 4. Duyguları önemsemezken akılcılığa aşırı bir vurgu yapma olarak ayrılabilir. Bu bireyler, genellikle donuk, sıkılgan, soğuk veya geride duran kişiler olarak nitelendirilirler. 109 Böyle bireylerin ebeveyn figürlerine dair anılarında, çoğunlukla

sinirli veya üzgün oldukları için ebeveynlerin onlarla alay ettiğinden bahsetmektedirler.

105 Arntz ve Jacob, a.g.e., ss.23 106 Young vd., a.g.e., ss.43 107 Arntz ve Jacob, a.g.e., ss.24 108 Arntz ve Genderen, a.g.e., 109 Young vd., a.g.e., ss.43

30

Bu kişiler daha sonra kendi duygularını saçma ve çocukça algılamayı ve tümüyle duygularını değersizleştirmeyi öğrenmişlerdir. Bazı durumlarda kişiler bu şemayı aile üyelerinin dile getirdiği duyguların başa çıkmak için çok zor ve yoğun olduğunu hissetmiş olmalarından dolayı geliştirmişlerdir. Aile üyeleri aile içi çatışmalarla aşırı derecede duygusal bir şekilde başa çıkmışlardır veya çocukla, ailenin diğer üyeleri hakkında öfkeli bir şekilde konuşmuşlar ya da diğer aile üyeleri ile ilgili olarak çocuğa yakınmışlardır. Bu durumlarda çocuk duyguları tehdit edici ve bunaltıcı olarak yaşamıştır. Bu şemanın tedavisinde bireyin duyguları saçma mı yoksa tehdit edici olarak mı nitelendirdiğini belirlemek önemlidir.110

2.3.5.3. Yüksek Standartlar / Aşırı Eleştiricilik:

Yüksek Standartlar / Aşırı Eleştiricilik şeması, kınanma ve utançtan kendilerini korumak için benimsenmiş yüksek standartları karşılamayla ilgili zorunluluk hissetme duygusu olarak özetlenebilir. Bu şema genel olarak kendisine ve başkalarına yönelik sürekli baskı ve aşırı eleştiricilik duygusuna sebebiyet verir. Erken Dönem Uyumsuz Şemayı göz önüne aldığımızda, kişinin sağlığı, öz saygısı, ilişkileri veya memnuniyet deneyimlerinde önemli bozulmalar olması gerekiyor. Bu şema ise genelde, 1. Mükemmelliyetçilik, sürekli doğru şeyler yapma isteği, detaylara gereğinden fazla takılma 2. Akıl dışı ahlaki, kültürel veya dinsel standartlar içeren hayatın pek çok alanında katı kurallar ve zorunluluklar, 3. Zaman ve verimlilik kaygısı olarak görülür.111

Bu şemaya sahip kişiler kendilerini sürekli başarı ve iddialı hedeflere ulaşmak konusunda baskı altında hissederler. Çoğunlukla, yaptıkları her şeyde en iyi olmaya çabalarlar. Eğlenceli ve kendiliğinden etkinlikler yapmak konusunda kendilerini serbest bırakamazlar ve başarı ile ilişkili olmayan aktiviteleri değersiz olarak görürler. Genellikle açıkça ulaşılamaz olsa ya da bunların olumsuz sonuçları olsa da kendi yüksek standartlarını sorgulamazlar, bunları olması gereken şeyler olarak görürler.112

Yüksek Standartlar şemasının üç türü vardır;

1. Zorlantılılık: Zorlantılı kişiler, her şeyi kusursuz bir düzende tutmayı isterler. Ne kadar küçük olursa olsun her ayrıntıya dikkat eden, en küçük bir hatadan korkan kişilerdir. Eğer her şey düzgün olmazsa kendilerini gergin hissederler. Hayatlarının her alanlarında kontrolleri olmadığını hisseden kişilerde, örneğin dayanıksızlık şeması olanlarda, zorlantılar (kompülsiyonlar) kontrolün onlarda

110 Arntz ve Jacob, a.g.e., ss.25 111 Young vd., a.g.e., ss.43 112 Arntz ve Jacob, a.g.e., ss.26

31

olduğunu hissettirecek bir başa çıkma mekanizması olarak da karşımıza çıkabilir.

2. Başarı Odaklılık: Bu kişiler işkolik olarak tanınanlardır. Diğer ihtiyaçlarını feda ederek sadece yüksek başarıya ulaşmak için çalışırlar. Birçok işkolik kronik gerginlik ve düşmanca bir tutum içerisindedir. Bu A tipi kişiliktir. Bu kişiler, onları geçen ya da hırslarının önüne geçen herkese öfke duyabilirler. Eğer kendileri engel ise kendilerine de kızarlar.

3. Statü Yönelimlilik: Statü yönelimlilik, saygı, statü, zenginlik, güzelliğe, sahte bir benliğe verilen aşırı önem olarak tanımlanabilir. Genellikle Kusurluluk ve Sosyal İzolasyon temel duygularını telafi etmek için kullanılan bir karşıt saldırıdır. Bu kişiler ne yaparlarsa yapsınlar kendilerini yeterince iyi hissedemezler. Yüksek beklentilerini karşılayamadıklarında kendilerini cezalandırırlar ya da utanç hissederler. Aynı zamanda statü yönelimlilik, Duygusal Yoksunluk duygularını telafi etmenin bir yolu olarak da gelişebilir. Yüksek Standartlar şemasının kökenlerine baktığımızda, bu kişilerin ebeveynlerinin sevgisi, onların yüksek standartlarını yerine getirmesine bağlıdır. Kişi yüksek beklentileri karşılayamadığında ise ebeveynleri veya başka birisi onları ayıplamış veya aşırı eleştirmiş olabilir. Bir ya da iki ebeveyn de yüksek, dengesiz standart modelleridir. Yüksek standartlar kusurluluk, sosyal izolasyon, yoksulluk veya başarısızlık duygularını telafi etmek için gelişebilir. Burada koşullu sevgi ortamında büyümek ilk ortak kökendir. Ebeveynlerin fazla başarılı oluşu da çocukları üzerinde kurdukları baskıyı büyütebilir ve bu şemaya sebebiyet verebilir. Şemaya sahip kişiler genellikle, çocukluk hikayelerinde kendilerini kusurlu, dışlanmış veya yalnız çocuklar olarak anlatırlar.

2.3.5.4. Cezalandırıcılık:

Cezalandırıcılık şeması, bireylerin hata yaptıkları için sertçe cezalandırılmak zorunda oldukları inancını içerir. Bu şema, kişinin standartlarını karşılamayan kişilere hoşgörüsüz ve öfkeli olma eğilimini içinde barındırır ve bu kişi kendileri bile olsa sonuç değişmez. Genelde güçlükle unutulan hatalar görülür çünkü hafifletici unsurları hesaba katma, duygular ile empati yapma, insani kusurları kabullenmede veya kişinin niyetini göz önünde bulundurma konularında isteksizlerdir.113 Kendilerine ve

32

başkalarına karşı çoğunlukla acımasız ve sabırsızlardır. Genellikle çocukluklarında aile ortamında benzer modeller olduğunu dile getirirler.114