• Sonuç bulunamadı

Ağrıboz muhâfızı vezîr İsmail Paşa’ya ve Draç kadısına ve Draç kalʻası dizdârı ve sâ’ir

16/4 NUMARALI DÜVEL-İ ECNEBİYE DEFTERİ VE TRANSKRİPSİYONU

61: Ağrıboz muhâfızı vezîr İsmail Paşa’ya ve Draç kadısına ve Draç kalʻası dizdârı ve sâ’ir

neferât ağalarına hüküm ki

Elçi-i mûmâ ileyh dergâh-ı muʻallâma ʻarzuhâl gönderüb ânın gibi korsan tâ’ifesi

Venediklülerin gemilerin alub reʻâyâ ve tevâbiʻin esîr edüb bir kalʻa altına vardıklarında ol makûleleri dizdârlar kalʻa altına komayub bir vechile himâyet ve sıyânet eylemeyeler, ve ânın gibi mezkûr korsanlar akdarmaları ve esîr eyledikleri Venedik reʻâyâsıyla bir kalʻa altına yetişdiklerinde ellerinde bulunan esîrleri Venediklü olduğu mukarrer ve zâhir oldukda İslâm’a gelmeyenler sulh ü salâh muktezâsınca bahâsız ıtlâk etdirilüb ve akdarmaları dahi ellerinden alınub sâhiblerine verile ve ol makûle rızâ-yı şerîfime ve ʻahidnâmeye muhâlif vazʻ eden korsanlar vardıkları mahalde alıkonulub ahvâlleri zâhir olduğu üzere ism ve resmleriyle yazılub dergâh-ı saʻâdet-penâhıma [43] ʻarz oluna ki sonradan haklarında emr-i şerîfim ne

vechile sâdır olursa mûcebiyle ʻamel oluna deyu ʻahidnâme-i hümâyûnum mûcebince verilen

nişân-ı şerîfimde mastûr ve mukayyed iken hâlen Trabluslu’dan bir kıtʻa korsan gemisi korsanlık ile bir şitye ahz etdikden sonra Venedik körfezine gelüb Venedik’e tâbiʻ Brad’da rencber sefînelerine dahi kasd eyledikde gemi firâr etmekle ve baʻzısı dahi mukâvemete mübâşeret ile halâs olub baʻdehu mezbûr korsan sefînesi alduğu akdarmasıyla Draç kalʻası altına gelüb sığınub mezbûr körfezi korsan eşkıyâsından emîn tutmak içün Venedik beyleri tarafından taʻyîn olunan çekdiri gemi ve furkateden mâʻadâ bir bey ile iki kalyon dahi taʻyîn olunmağın zikr olunan kalyonların kapudân beyi ol korsanın bu fesâdından haberdâr ve ardına düşmekle Draç’ın kadısına ve zâbitlerine varılub ol korsan sefînesini levendât ve âlâtıyla ânda alıkodurub hâlen Draç limanında olduğun bildirüb ol bâbda hükm-i hümâyûnum ricâ etmeğin ʻahidnâme-i hümâyûnum defterlerine mürâcaʻat olundukda vech-i meşrûh üzere olduğu mastûr ve mukayyed bulunmağın sen ki vezîr-i müşârün ileyh ve siz ki mûmâ ileyhümsiz husûs-ı mezbûr gereği gibi teftîş ve tefahhus ve sıhhati ve vukûʻu üzere dergâh-ı muʻallâma ʻarz ve iʻlâm ve sefînesi ahz ve kapudânı habs olunub fermân-ı hümâyûnum vürûduna dek bir vechile ıtlâk olunmamak bâbında fermân-ı ʻâlîşânım sâdır olmuşdur buyurdum ki. Fî evâ’ili N sene 1113.

62: Âsitâne-i saʻâdetimden karadan ve deryâdan Venedik serhaddine varınca yol üzerinde

vâkıʻ olan kadılara ve zikr olunan kazâların kethüdâ yerleri ve yeniçeri serdârları ve sâ’ir aʻyân-ı vilâyet ve iş erlerine hüküm ki

Kıdvetü ümerâi’l-milleti’l-Mesîhiyye âsitâne-i saʻâdetimde olan Venedik’in büyükelçisi Lorenço Soranço Kavaliyer Prokurator hutimet ʻavâkıbuhu bi’l-hayr dergâh-ı muʻallâma ʻarzuhâl gönderüb Venedik’den gelüb giden kimesneler evlü olsun ergen olsun mâdâme ki

gelüb gidüb rencberlik edüb memâlik-i mahrûsemde yerleşmeye varub girü gide ânlardan harâc taleb olunmaya deyu ʻahidnâme-i hümâyûnda mastûr ve mukayyed olmağla Venedik

tüccârından olub vilâyetine gitmek murâd eden İrepo nâm müste’men her kangınızın taht-ı hükûmet ve kazâsına dâhil olursa menâzil ve merâhilde kendüye ve me’kûlât ve meşrûbât ve melbûsâtına müdâhale olunmayub ve harâc mütâlebesiyle ve sâ’ir bahâne ile rencîde ve remîde etdirilmeyüb himâyet ve sıyânet olunarak emn ü selâmet ile birbirinize irsâl eylemeniz bâbında hükm-i hümâyûnum ricâ etmeğin ʻahidnâme-i hümâyûnuma mürâcaʻat olundukda vech-i meşrûh üzere olduğu mastûr ve mukayyed bulunmağın ʻahidnâme-i hümâyûn mûcebince ʻamel olunmak emrim olmuşdur buyurdum ki ( ) vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan emrim ve ʻahidnâme-i hümâyûnum mûcebince ʻamel eyleyüb dahi müste’men-i mesfûr her kangınızın taht-ı hükûmet ve kazâsına dâhil olur ise menâzil ve merâhilde kendüye ve

me’kûlât ve meşrûbât ve melbûsâtına kimesneyi dahl ve taʻarruz ve harâc mütâlebesiyle ve sâ’ir bahâne ile rencîde ve remîde etdirmeyüb her biriniz ʻahidnâme-i hümâyûnum mûcebince himâyet ve sıyânet ederek emn ü selamet ile birbirinize irsâl edüb hilâfından ihtirâz eyleyesiz. Fî evâsıtı N sene 1113.

63: Tercümân

Nişân-ı hümâyûn oldur ki

Kıdvetü ümerâi’l-milleti’l-Mesîhiyye âsitâne-i saʻâdetimde olan Venedik’in büyükelçisi Lorenço Soranço Kavaliyer Prokurator hutimet ʻavâkıbuhu bi’l-hayr dergâh-ı muʻallâma ʻarzuhâl gönderüb yanında berât-ı şerîfle tercümân olan râfiʻ-i tevkîʻ-i refîʻü’ş-şân-ı Hâkânî Tommazo Tarsiya hâlen baştercümânlık hıdmetinde istihdâm olunmağla ʻahidnâme-i hümâyûnum mûcebince olugeldüğü üzere baştercümân olub tercümânlık hıdmetinde olanlar ve oğulları ve hıdmetkârları harâc ve ʻavârız ve kassâbiyye akçesi ve sâ’ir rüsûm ve tekâlîf-i ʻörfiyye teklîfi ile rencîde olunmayub ve kul ve câriye istihdâm edermişsiz deyu kimesne harâc ve rüsûm taleb eylemeye ve me’kûlât ve meşrûbât ve melbûsât ve mefrûşâtına kimesne dahl ve taʻarruz eylemeyüb kadîmden olugeldüğü üzere ʻafv olunub ve rüsûm ve gümrük ve bâc taleb olunmaya ve evlerine ʻaskerîden konak konulmak ile rencîde olunmaya ve kendü bağında hâsıl olan şireden hamr emîni ve Galata voyvodası sâ’irlerden olugeldüğü üzere fuçı akçesi taleb etmeyüb kendüsü ve âdemleri ve tasarrufunda olan câriyeleri harâc ve ʻavârız ve kassâb akçesinden ve resm-i masdariyyeden ve tekâlîf-i ʻörfiyyenin cümlesinden muʻâf ve müsellem olub harâc ve sâ’ir bahâne ile bir akçe ve bir habbesi alınmaya ve mezbûr ile her kimin daʻvâsı olursa ellerinde olan ʻahidnâme-i hümâyûn mûcebince âsitâne-i saʻâdetime havâle olunub gayri yerde istimâʻ olunmaya ve mezbûr tercümân baʻzı zamânda bir yere gitmek istedikde gidişde ve gelişde ve karada ve deryâda ve menâzil ve merâhilde kendüye ve esbâb ve davarına ve emvâl ve erzâkına ve yanında olan âdemlerine ulakdan ve ulak akçesinden ve gayri cânibden kimesne dahl ve taʻarruz eylemeyüb ve her kanda dâhil olursa zâd ü zevâde ve sâ’ir zahîresin narh-ı rûzî üzere akçesiyle aldıkda bir ferd taʻallül ve nizâʻ eylemeye ve muhavvif ve muhâtara olan yerlerde başına ak sarınub ve kılıç ve ok ve yay ve mehmûz ve sâ’ir âlât-ı harb götürdükde kadılar ve beylerbeyiler ve beyler ve gayriden bir ferd rencîde ve remîde eylemeyüb ânın gibi taʻaddî ve tecâvüz üzere olanlar menʻ ü defʻ olunub ʻahidnâme-i hümâyûn ve olugeldüğü üzere himâyet ve sıyânet ve dâ’imâ işbu nişân-ı hümâyûnumun mazmûn-ı münîfi ile ʻamel olunub hilâfına cevâz gösterilmeye şöyle bileler ʻalâmet-i şerîfe iʻtimâd kılalar. Fî evâhiri N sene 1113.

Bu nişân-ı hümâyûn ʻahidnâmeden birkaç gün mukaddemce bir eski sûretinden yazılmışdır. Sonra ahidnâme yazıldıkda sâkin olan lafzları çalınub gelüb giden sözleri yazılmağla kırmızı ile tashîh olunmuşdur.

[44]