• Sonuç bulunamadı

2.3. AÇILMA

2.3.1. Açılma Sürecine İlişkin Modeller

Akademik alanda eşcinsellik meselesinin ele alınmasından itibaren; eşcinsellerin kimlik gelişimi ve açılma süreçlerine dair aşamaların, bu alanda çalışan bazı

klinik ve gelişimsel psikologlar tarafından kuramsallaştırıldığı görülür (Eroğlu, 2015; Kabacaoğlu, 2015; Sawin-Williams, 2001). Modellerin kapsamlarında, açılma sürecini ilgilendiren birçok aşamadan söz edilmektedir. Bu aşamada, öncelikle bu modellerden literatürde en yaygın olarak ele alınanları özetleyeceğiz. Sonrasında bu modellerin sınıflandırılmasına dair daha güncel bir yaklaşım ile eleştirisini yaparak, eşcinsel bireylerin açılma süreçlerine dair yorumda bulunacağız.

2.3.1.1. Eşcinsel Kimlik Biçimlendirme

‘Eşcinsel Kimlik Biçimlendirme' (Homosexual Identity Formation) modeliyle Cass (1979), bireyin eşcinsel kimliğiyle yüzleşmesine ve bu kimliği kabul etmesi sürecine dair altı evreden söz eder. Birinci evre ‘Kimlik Karmaşası’dır (Identity Confusion). Bu evrede birey, cinsel yönelimine ilişkin duygu, düşünce ve davranışlarını fark ettiğinde, mevcut var saydığı kimliğine uyumsuz yeni bir gerçekle yüzleşmiş olur. Bu durum kişinin, zihinsel ve davranışsal karmaşa yaşamasına sebep olur. İkinci ‘Kimlik Karşılaştırması’ (Identity Comparison) evresinde ise birey, eğer ilk evrede inkâr tepkisine gitmediyse, kısmi bir kabul içine girer. Bu evrede kişi, eşcinsel olmayan yönelimler ile karşılaştırmada bulunur, kendi cinsel yönelimine dair farklılığını yorumlar. Üçüncü evre ‘Kimlik Toleransı’dır (Identity Tolerance). Bu evrede kişi, başka eşcinsel bireylerle iletişime geçer. Eşcinsel benliğini kabul eden insanlarla tanışmak, kişi için yabancılaşma hissinin azalmasına ve kimliğine dair toleransının, bir diğer değişle kabulünün oluşmasına yardımcı olur. Bu evrede, başka eşcinsellerle tanışma deneyimi birey için olumlu ise kişi kimliğini kabul etmeye başlar; olumsuz olması halinde kişi kimlik gelişimine ket vurarak inkâr etmeye başlayabilir. Dördüncü olarak ‘Kimlik Kabulü’ (Identity Accentance) evresinde kişi, kendi eşcinsel kimliğini artık kabul etmiştir. Buna rağmen bireyler, eşcinselliği açık ya da gizli yaşamak konusunda farklı görüşlere sahip olabilir. Beşinci evrede ‘Kimlik Gururu’nu (Identity Pride) deneyimleyen birey, kendisinin eşcinsel yönelimini kabul etmesine karşın, toplumun bunu kabullenmediğiyle yüzleşir. Bu durum

heteroseksüel topluluklardan ve ilgili değer ve alışkanlıklardan uzaklaşarak, eşcinsel topluluklar ile bu topluluğun değerlerine yakınlaşmasına sebep olur. Bu süreçte eşcinsel kültüre aidiyet duygusu oldukça artan birey, eşcinsel kimliği ile gurur duyar. Son evrede ‘Kimlik Sentezi’ (Identity Synthesis) yaşayan kişi için duygular, düşünceler ve davranışlar artık daha uyumlu bir hal alır. Cinsel kimlik artık kişinin benliğinin bir parçasıdır, yegâne temsil sebebi değildir. Heteroseksüellere karşı hala öfke duyulabilir ama artık onlara dair salt olumsuz atıflardan ziyade, olumlu tarafları olabileceğini düşünür (Cass, 1979).

Bireyin eşcinsel yönelimini kabul etmese dahi, fark etmiş olmasını; cinsel gelişimin ilk adımı olarak gören Cass’ın bu modeli hem kadın hem erkek katılımcılarla tasarlanan ilk çalışmadır (Eroğlu, 2015). Fakat sosyo-kültürel farklılıkların kişinin kimlik gelişimine olası etkileri, ve sırasıyla belirtilmiş aşamaları takip etmeyen kişilerin de eşcinsel kimlik geliştirebileceğini düşünürsek, Cass’ın bu modelinin günümüzde geçerliliği sorgulanabilir (Kaufman ve Johnson, 2004).

2.3.1.2. Açılma Sürecinin Gelişimsel Aşamaları

Coleman (1982) ’Açılma Sürecinin Gelişimsel Aşamaları (Developmental Stages of Coming-Out Process) modelinde; eşcinsel kimlik gelişimine dair beş aşamalı bir süreçten söz eder. Bu aşamaların birbirini takip etmesinin veya her birini tamamlamanın şart olmadığını, bireysel farklılıkların mümkün olabileceğini söyler. İlk aşama olan ‘Açılma Öncesi’ (Pre-Coming Out) aşamasında birey; eşcinsel yönelimine dair henüz bilinçli seviyede bir farkındalık sahibi değildir. Toplumun eşcinsel yönelime dair bakış açısı kişinin kendine dair farklılaştıran bir bakış geliştirmesine sebep olur. Bu durum farkındalık seviyesine çekilmez ise kişide depresif belirtilere sebep olabilir. İkinci aşama olan ‘Açılma’ (Coming- Out) aşamasında artık cinsel yönelimine dair farkındalık sahibi olan bireyin bunu kabul etmesi ve başkalarına söylemesi ön görülür. Kabul etme durumunun kişilerde öz-saygıyı yükseltmesi beklenirken, kabul etmeme durumunda kişilerin benlik kavramının zarar görmesi ihtimalinden söz edilir. Üçüncü aşama olan

‘Keşif’ (Exploration) aşamasında birey, cinsel kimliğine dair keşif ve deneyim sürecine girer. Bu süreç, başka eşcinsellerle iletişime geçmeyi ve yönelimine ait cinsel birliktelikleri kapsar. Dördüncü aşama olan ‘İlk İlişkiler’ (First Relationships) aşamasında birey, cinsel deneyimlerinden ziyade, yakınlık ihtiyacını karşılayabilecek daha derinlikli ve istikrarlı ilişkiler kurmaya çalışır. Son aşama olan ‘Entegrasyon’ (Integration) aşamasında ise birey, artık bütünleşmiş bir kimlik sahibidir. İlişkileri sürdürmedeki becerileri gelişmiştir ve bütünleşmiş kimliklerinin sayesinde yetişkin sorumluluklarının daha kolay bir şekilde üstesinden gelmektedirler (Coleman, 1982).

2.3.1.3.Eşcinsel Kimlik Oluşum

Troiden’ın (1989) ‘Eşcinsel Kimlik Oluşum’ (The Formation of Homosexual Identities) modelinde ise, ileri geri işleyebilen ve yoğunluğu, yaşantılama biçimi kişiye göre değişim gösterebileceği öne sürülen dört aşamadan söz edilir. İlk aşama olan ‘Duyarlılaşma’ (Sensitization) aşamasında, ergenlikten önceki dönemde kişilerin eşcinsel yönelimlerine dair bağlantılar kurabilecekleri fakat henüz farkındalık seviyesine ulaşmayan yaşantılardan söz edilir. İkinci aşama olan ‘Kimlik Karmaşası’ (Identity Confusion) aşamasında birey, duygu ve davranışlarının eşcinsel yönelimi ile ilişkili olabileceğini anlar. Fakat varsayılan heteroseksüel yönelim ile tezat düşen bu durum kişide inkâr tepkilerine yol açabilecek karışıklıklara sebep olabilir. Üçüncü aşama olan ‘Kimlik Edinme’ (Identity Assumption) aşamasında birey, eşcinsel kimliğiyle yüzleşmekle birlikte; eşcinsel ilişkiler kurmaya ve eşcinsel topluluklarla ilişkilenmeye başlar. Son ve dördüncü aşama olan ‘Sahiplenme’ (Commitment) aşamasında ise birey için artık eşcinsel kimlik sevilen ve kabul edilen bir kimlik olmakla birlikte, kişi bu kimliği sahiplenir. Bu eşcinsel kimliğin şekillenmesi sonu olmayan ve yaşam boyu devam edebilen bir süreç olarak tanımlanır (Troiden, 1989).

İlgili modellere bakıldığında, birbirlerinden farklı yanları olsa da genel itibariyle süreç, eşcinsel yönelime dair farkındalık, bu farkındalığın sebep olduğu çatışmalar ve kabul sürecine etkileri, kabul sürecini takiben eşcinsel çevreler ile ilişkilenme,

eşcinsel kimlik ile bütünleşme, çevreye ve aileye açılma şeklinde sıralanabilir. Sawin-Williams’a (2001) göre, bu modeller yayınlandıkları dönemlerde, akademik alanda eşcinsel çalışmalara dikkat çekilmesini sağlayan, önemli gelişmelerdir. Öte yandan bu modeller, kimliğin oluşmasında bir sıralama takip edildiğini var sayabilmektedir. Kültürel, etnik ve bireysel farklılıkları göz önünde bulundurmaksızın evrensel bir genellemede bulunma potansiyeline sahiptirler. Modellerin tasarımı aşamasında çoğunlukla erkek eşcinsel katılımcıların deneyimleri baz alınarak çalışılmıştır. Çalışmalar, bu yönleri ile de birçok eleştiri almaktadır. Esasen eşcinsel bireylerin açılma süreçlerinin daha kompleks, biricik ve kişiye özgü olduğu yorumu yapılabilir ve teorik modellemelerin bu özgünlüğü dikkate alması gerekir (Sawin-Williams, 2001).