• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Çizgisel Gelişim Özellikleri

2.1.3. Şematik Dönem (7–9 yaş)

Buyurgan‟a göre (2007: 61) okula başlayan çocuk daha programlı bir hayata başlar ve kurallar dünyasına girmesi ile de resimlerinde bir değişme başlar. Bu dönemde çocuk artık var olanı, gerçeği yansıtmak ister; kullandığı her renk de yansıttığı her nesnenin kendi rengidir. Bu dönemde çocuk şema öncesi dönemdeki özgürlüğünü kaybederek, heyecanını yitirmiş ve karamsarlığa kapılmış olabilir. Artık resimlerde okul, ev gibi konular işlenirken; okuma-yazmanın da öğrenilmesiyle resme yazılar da eklenmiş olabilir. Bu dönemde çocuğa temel sanat prensipleri (mekan, ışık- gölge, renk vs…) öğretilmeli ve çocuğun bu dönemi desteklenerek karamsarlığının önüne geçilmelidir.

Bu dönemde çocuklar yazıyı yeni öğrendiği için çizimlerinde bolca kullanırlar. Çizimlerini yazıyla açıklama ihtiyacı hissederler. Bu isteklerini kısıtlamamalıyız. Aksi takdirde öğrenci karamsarlığa düşer ve yapamama kaygısı yaşar. Birçok denemeden sonra çocuk artık kendine göre bir insan şeması oluşturmuştur. Bu nedenle bir sınıfta farklı insan resimleriyle karşılaşabiliriz. Bu evrede vücudun çocuk için önemli olan parçaları abartılır. Önemsiz olan parçalar ise hiç çizilmeyebilir. Figürlerinde cinsiyet faktöründen kaynaklanan farklılıkları görebiliriz (Kırışoglu, 1998: 69).

Küçük çocuklar pek çok denemelerden sonra insan ve çevresi hakkında belli bir görüşe sahip olur. Bu görüş resmine belirli şemalar şeklinde yansır. Her ne kadar, gerçek bir objenin herhangi bir şekilde çizimi, şema ya da sembol olarak nitelendirilse de, burada çocuğun ulaştığı, sürekli tekrarladığı ve hiç kimsenin bu görüşü değiştirmesi için etkileyemediği “şemadan” bahsedilmektedir (Yavuzer, 2005, s.55).

Yaklaşık 7 yaşlarında başlayan ve şekil kavramının gerçekleştiği bu dönemdeki bazı çocukların şemaları oldukça zengin bir kavramken, bazılarınınki de zayıf bir sembol olabilir. Şemalar arasındaki farklılıklar pek çok nedene bağlıdır. Ama nasıl iki çocuk bireysel özellikleri açısından birbirinin aynı değilse, şemalar da birbirlerinin benzeri değildir; şemaların bu farklılığı, kişiliklerin birbirinden farklı olmalarına ve kavramlarını şekillendirirken çocuğun pasif olan bilgisini öğretmenin faal kılmadaki becerisine bağlıdır (Yavuzer, 2005, s.55).

Bu yaşlardaki çocuğun araştırıp elde etmiş olduğu öz ve biçim anlayışının zenginlik ve güzelliği, çocuğun eğitimine ve kişiliğine bağlıdır. Her başarı bilinçaltından çıkıp bilince ulaştığı an başarı sayılır. Birçok uğraş ve çaba sonucu başarıya ulaşılmadıkça, bunun ne denli gerçek olduğuna inanamayız. Çocukta da insan fikri böyle bir çaba sonucu kendine öz bir “insan şeması” biçiminde oluşmaktadır. Çocuk kişisel bir insan şeması yaratmış, öz vücut ve zihin yap ısıyla da sıkı sıkıya bir bağlantı kurmuştur. Bundan dolayıdır ki, bu sınıflarda kişiliğe dayanan nice değişik insan resimleriyle karşılaşırız. Bu yaşlardaki çocuk, boşluktaki tüm varlık ve nesnelerin birbirleriyle bağlantı içinde olduğu sonucuna varmıştır. Bu bilinç ve buluş “yer çizgisi” adında bir simgeye dönüşür. Artık çocuk kendini bir çevrenin parçası olarak görmekte, yapacağı her şeyi buna bağlamaktadır. Böylelikle çocuk toplumsal anlayışa ilk adımını atmış oluyor diyebiliriz. Karalama ve şema devrinde yeni buluşlar ı ile kendine güven sağlayan çocuğun, renge geçince aynı renkleri aynı biçimler içinde tekrarlaması büyük bir anlam taşır. Bu tekrarlama katılıktan yoksundur, aksi yönde yeni bir buluşun ve deneyin coşkusunu taşıyan bir ustalıktan başka bir şey değildir. Bu ustalığı elde etme rahatlığı eğitim alanında en önemli öğelerdendir. Çocuğu resim yapmaya iten güç kendi kendine oluşmuş şeylerden ortaya çıkmaz. Rastlantıya bağlı hiçbir başarı onu sevindirmez; onda elde etmiş olduğu bir buluşun tekrarı ile ustalığa erişme isteği bulunur. Bu yüzden çocuk resim yapma coşkusunu sürekli bir biçimde sürdürebilir (Kehnemuyi, 1995, s.25).

Resimlerde yer çizgisine karşılık bir de gök çizgisi görülür. Genellikle kâğıdın üst tarafına gökyüzü için ayrı bir yatay çizgi çizilir. Bu çizgi ile yer çizgisi arasında kalan yer çocuk tarafından “hava” diye adlandırılır. Başlangıçta bu iki çizgi arasında yer alan figürler ağaçlar, uçaklar hemen hemen aynı büyüklüktedirler. Daha sonraki aşamada mekân daha belirginleşir, bir çeşit perspektif doğar (Yavuzer, 2005, s.58).

Bu dönem çocuklarının, kaslara egemenliğinin arttığı ve el becerisi yönünden daha ilerlediği gözlemlenir. 5–6 yaşın şematik tarzı aşağı yukarı 8 ile 9 yaşlarına dek sürer. İnsan gövdesinin bazı ayrıntıları, sözgelimi parmaklar, dişler, saçlar ise bazen işlenir, bazen işlenmez. Çocuk kendine özgü olarak geliştirdiği insan şemasını tekrar tekrar çizecektir. Bu bazısında tam yandan bir baş, baz ısında önden gösterilen bir beden ile yandan gösterilen bir baş olabilir ya da insanın tamamı önden gösterilebilir. Gövde parçaları artık yerli yerindedir ve özellikle gösterilir. Bunlar için çember, kare,

üçgen gibi şekiller hala kullanılmaktadır. Çocuğun büyümesi ile orantılı olarak bu şema da değişir. İnsan figürü gibi ev, ağaç, güneş vb. nesneler için de çocuk şemalar geliştirmiştir. Çocuk ancak genel kavramlara ya da kendisinin geçirdiği özel bir yaşantıya uymadıkları zaman bu şemaları değiştirir. Sözgelimi bu şemalar çocuk 9 yaşına yaklaştıkça doğalcı karakter alır. Şemanın uzun süre değişemeden kaldığı durumlar da vardır (San, 1979, s.147).

8 yaş üzeri çocukların resimlerinde bilinçaltı figürleri sadece nesneler için değil, aynı zamanda nesneler arasındaki ilişkileri de içermektedir. Çocuklar, belirli bir bakış açısıyla çizmeye, oranlamaya ve ilişkileri göstermeye başlarlar. Bu düzey Luquet tarafından “görsel realizm” (visual realism) olarak adlandırılır. Çocukların çizimlerinde görsel olarak daha realistik ilerleme görülmektedir (Thomas & Silk, 1990, s.s.38–39).

Şematik dönemin özelliklerini aşağıdaki gibi özetleyebiliriz; • Kendine özgü bir insan ve çevre resmi yapar.

• Tekrarlamayla elde edilen güven duygusu görülür. • Geometrik çizgiler uygulanır.

• İnsan resmi, şema denilen, kişiliğe ve deneye dayanan, bir tekrar sonucu elde edilir. • Vücudun önemli sayılan parçaları abartılır.

• Önemsiz parçalar yok edilir. • Simgelerin değişimi görülür.

• İlk boşluk anlayışı yer çizgisinde belirir. Toplumla ilişkiye girmesiyle birlikte çocuk, çevrenin bir parçası olma bilincine varır.

• Aynı eşyaya aynı rengi koyarak tekrarlardan oluşan bir “renk şeması” oluşturur. • Bilinçsiz bir biçimde tekrarlamayla oluşan dizayn görülür (Kehnemuyi, 1995, s.26).

Benzer Belgeler