• Sonuç bulunamadı

Şahıs Ekleri/Zamirleri Cevheri Ek Fiil midir?

Belgede Türk dilinde cevheri ek fiil (sayfa 34-38)

1. BÖLÜM: CEVHERİ EK FİİL KATEGORİSİ

1.2. Tarifler

1.2.1. Cevheri Ek Fiilin Tartışmalı Tarafları

1.2.1.3. Şahıs Ekleri/Zamirleri Cevheri Ek Fiil midir?

kategorisinden fiil kategorisine geçişi anlam değiştirmeden ve herhangi bir tasvirde bulunmadan yerine getirir. Dolayısıyla, cevheri ek fiilin, tasviri ek fiillerden farklı olarak, isimleri bu mahiyetle fiilleştirdiği dile getirilmesi gereken önemli bir niteliktir 16.

1.2.1.3. Şahıs Ekleri/Zamirleri Cevheri Ek Fiil midir?

Yapılan dilbilgisi çalışmalarında sıklıkla, hatta bütünüyle, karşılaşılan hususlardan biri cevheri ek fiil ile şahıs eklerinin aynı kategoride değerlendirilmesi, şahıs eklerinin işlev bakımından cevheri ek fiil gibi takdim edilmesidir. Deny (1941) de özden fiili olarak tercüme edilen cevheri ek fiilin geniş zaman çekimi şu şekildedir:

“-(y) im; (ım;üm; um) -sin; (sın; sün; sun) -dir

-(y) iz; (ız; üz; uz)

-sinniz; (sınnız, sünnüz; sunnuz) -dirler –dırlar”

Türkçe Sarf ve Nahiv’de ise cevheri ek fiilin geniş zaman çekimi şöyle verilmiştir:

Muzâri

Müfret Cem

“Im, yIm, m Iz, yIz, z

sIn sInIz

dIr dIrlAr” (Yalçın, 2000: 153)

Korkmaz ek fiilin şahıslara göre çekiminde +Im/+Um, +sIn/+sUn, +sI-nıIz/+sU-nUz, DIrlAr/DUrlAr şekillerine girdiğini belirterek şu örnekleri verir: çalışkan+ım, çalışkan+sın, çalışkan+dır, çalışkan+ız, çalışkan+sınız, çalışkan+dırlar (2007: 81). Verdiği örneklerden de anlaşılacağı gibi Korkmaz burada cevheri ek fiilin geniş zaman

16 Turan 2007deki tebliğinde ekleri 7 madde halinde sınıflandırmış, sonraki derslerinde ise ek sınıflandırmasına iki madde daha eklemiştir. Bunlardan biri “cevherî ek fiil”dir.

17

çekiminden bahsetmektedir. Ayrıca sözlüğünün bildirme ekleri maddesinde de “Bu ekler birinci şahıs teklik ve çokluk çekimlerinde –Im/-Um, -Iz/-Uz, -sIn/-sUn, -sInIz/-sUnUz, 3. Şahıs teklik ve çoklukta –Dır/-Dur, -DIrlAr/-DUrlAr’dır” açıklamasını yapar (2007: 43)

Ergin de benzer bir açıklama yapar; “İsim fiilinin şimdiki zamanını karşılayan ekler bugün şöyledir:

TEKLİK 1. Şahıs: -ım, -im, -um, -üm 2. Şahıs: -sın, -sin, -sun, -sün

3. Şahıs: -dır, -dir, -dur, -dür, -tır, -tir, -tur, -tür ÇOKLUK 1. Şahıs: -ız, -iz, -uz, -üz

2. Şahıs: -sınız, -siniz, -sunuz, -sünüz

3. Şahıs: -dırlar, -dirler, -durlar, -dürler, -tırlar, -tirler, -turlar, -türler” 17

(2005: 315)

Ergin, buna ilave olarak cevheri ek fiilin geniş zaman çekiminde fiil kökü, zaman ekinin düştüğünü geriye kalan şahıs eklerinin de düşen kök ve zaman ekinin mânâ ve fonksiyonunu üstlendiğini, böylelikle yapı bakımından aynı kalsa da işlev bakımından asıl şahıs eklerinden farklı bir nitelik kazandığını belirtir. Yazara göre bu ekler isim ve isim şekillerini fiil kalıbına sokar (2005: 314). Yani Ergin’in açıklamasına göre cevheri ek fiilin işlevini artık şahıs eki yerine getirmektedir.

Hengirmen de “Ek eylem eklerden oluşur. Bu ekler şunlardır: im, sin, dir, iz, siniz, -dirler; -iken, -ken; -sa(-se)” ifadeleriyle aynı görüşü tekrarlamaktadır (1999: 150). Çengel ise “Kırgız Türkçesinde ek fiilin şimdiki zaman çekiminin ekleşmesi sırasında fiil ile zaman eki erimiş; geriye sadece şahıs ekleri kalmıştır. Bu çekimde şahıs ekleri doğrudan doğruya isme gelir: cakşı-mın iyiyim” demektedir (2005: 181). Eker de Eski Türkçe erür şeklinin düşmesiyle geriye kalan kişi eklerinin yüklem olma niteliğini kazandığından bahsetmiştir (2003: 298). Ancak burada şahıs eklerinin yüklem olma niteliği ile kastedilenin ne olduğu anlaşılamamaktadır. Muhtemelen, yazar cevheri ek

17 Bu alıntılarda görüldüğü gibi şahıs ekinden önce “-” işareti kullanılmıştır. Fakat şahıs ekinden önce gelen unsur isim kategorisinde olduğu için “-” yerine “+” işaretinin kullanılması gerekir.

18

fiilin ismi “yüklemleştirme” işlevinin erür şeklinin düşmesiyle şahıs zamirleri tarafından yerine getirilmesini belirtmek istemiştir.

Şahıs zamirlerinin de, yukarıda şahıs ekleri için iddia edildiği gibi, cevheri ek fiil işlevini yerine getirdiği, hatta cevheri ek fiil olduğu bazı araştırmacılar tarafından dile getirilmiştir. Bu görüşü en açık şekilde “Özden fiil ayrı olarak ta yazılabilir: (sen) zengin sin. Özden fiilin muzari siygası, müfret ve cemi mütekellim ve muhatablarında, aslen zamirdirler. Eskiden bunlarla şahsî zamirler arasında bir karışma vardı; nasıl ki halâ bugün de şark lehçelerinin ekserisinde yine böyledir” ifadeleriyle Deny dile getirmektedir (1941: 334).

Hacıeminoğlu da Hüsrev ü Şirin üzerine yaptığı çalışmada bildirme şekillerini 1. ir- fiili ile yapılanlar, 2. i- fiili ile yapılanlar, 3. Tur- fiili ile yapılanlar, 4. Şahıs zamirleri ile yapılanlar ( kuş-men, yigit-men, suv-sen, sanlıg ol) şeklinde tespit eder (2000: 156). Arat da Atabetü’l-Hakāyıkta “isim cümlelerindeki bildirme bağlarını” erür, turur, men,

sen, ol şeklinde tespit ederek erür ve turur cevheri ek fiil teşkillerini şahıs zamirleri ile

aynı işlev kategorisinde değerlendirmiştir (1992: 134).

Schinkewitz ise üçüncü şahıs koşacı olarak ol kelimesinin şiirde ve soru cümlelerinde kullanılabildiğini belirtmiş, birinci ve ikinci şahıs zamirlerini bu şekilde bir değerlendirmenin konusu yapmamıştır (1948: 10). Benzer şekilde, Aysu Ata Kısāsü’l-Enbiyā dizininde ol zamirini “ya Rabbi bunlar kim ol” (KE, 19r9), “ey Cebra’il bu ne

ol” (KE, 14r13) örneklerinde kopula olarak değerlendirmiş (1997: 478), ancak ol ile

“Üç kün boldı aç-men” (KE, 72v8), “sen kamugden ulug-sen” (KE, 185v20) “biz onagu karındaş-miz” (KE, 63r3), “siz ne kişiler-siz” (KE119v7), cümlelerinde aynı işlevi yerine getiren men, sen, miz, siz unsurları “kopula” olarak değerlendirilmemiştir. Nedense sadece 3. şahıs zamirinin “kopula” olduğu belirtilmiş, 1. ve 2. şahıs zamirleri, 3. şahıs zamiri ile (yukarıdaki örneklerde) aynı işlevi yerine getirmesine rağmen, “kopula” olarak ele alınmamıştır (Ata, 1997: 478). Ahmet Cevat Emre ise Türkçede zamirlerin koşaç rolünde kullanıldığını belirtmiş, çalışmasında 3. şahıs zamirinin koşaç olarak kullanılması ile diğer zamirlerin koşaç olmasını farklı başlıklar altında değerlendirme konusu yapmıştır (1988: 39). Bu durumda, 3. şahıs zamirinin, diğer zamirlerden ayrı başlıklar altında değerlendirilmesini gerektirecek bir yapı farkı söz konusu değildir. Netice itibariyle, cevheri ek fiil işlevini üstlenemeyecek olan bir şahıs

19

zamirine “kopula/koşaç” denmiş, fakat kendi içinde de tutarlı bir değerlendirme yapılamamıştır.

Katz (1996: 120) cevheri ek fiil olarak (b)ol- fiili ile ol zamirinin aynı kökten geldiğini iddia ederek cevheri ek fiil ve şahıs zamirleri arasında diğer araştırmacılar tarafından kurulan münasebeti bir adım öteye taşımıştır 18.

Bu açıklamalarda görüldüğü gibi Türk dilinin ekleşme dizisinde farklı işlevler üstlenen cevheri ek fiil ile şahıs ekleri (hatta şahıs zamirleri) birbirinin alt fonksiyonuymuş gibi ele alınmıştır. Ancak, yukarıda da belirttiğimiz gibi cevheri ek fiil isim kategorisinden fiil kategorisine geçişi anlama bir müdahalede bulunmadan yerine getirirken, şahıs ekleri fiile zaman ekiyle yandaş olarak ekleşerek cümlede bitimliliği sağlama işlevine sahiptir. Birbirinden bu kadar farklı iki işlevi yerine getiren unsurların aynıymış gibi algılanmasının sebebi ekleşme dizisindeki Ø 19 unsurların göz ardı edilmesidir. Nitekim “ekleşme gerçekleşirken dillerin gelişmesini sürekli etkileyen kolaylık (économie) ve

anlaşılabilirlik (compréhensibilité) kanunları gereği bu görev ögeleri zaman zaman

oldukça aşınmış, bazen de görevlerini kendilerini kuşatan diğer görev ve anlam ögelerine bırakarak düşmüşler veya daha başlangıçta işaretli bir öge karşısında işaretsiz (nonmarķué) kalmışlardır” (Gemalmaz, 1996: 1). “Standart Türkiye Türkçesinde ek fiilin basit kipi, tamamen düşme sonucu işaretsiz ögelerden oluşmuştur (ET.

+Øer-//-ür~ +ir-//-ür> STT +Ø Ø Ø -Ø Ø) (ör. rivayet kipi: miş+//+i-miş+sin ~

gel-//-miş+sin// basit kip: gel-//-miş+//+ Ø- Ø+sin< ET. kel-//-miş+//+ Øer-ür+sen)” (Gemalmaz, 1996: 3).

Cevheri ek fiilin ekleşmelerde telaffuz değeri olarak kaybolması işlevinin de şahıs ekleri tarafından yerine getirilmesi şeklinde bir algıya sebep olmuştur. Hâlbuki cevheri ek fiil nicelik olarak kaybolsa da niteliğini Ø morfem şeklinde sürdürmektedir. “Şahıs eklerinin doğrudan doğruya isme gelmesi” Türk dilinin ekleşme kültürü açısından

18 Bu çalışmaya göre Çince ve İbranicede cevher fiilleri olarak kullanılan unsurlar üçüncü şahıs zamirlerinden gelişirken, Türkçede bunun tam tersi bir süreç işlemiştir. Yani bir “kopula”dan 3. kişi zamiri gelişmiştir (Katz, 1996: 118). Diğer dillerde cevheri ek fiil olarak kullanılan morfemlerin “dilbilgiselleşme” süreçleri için bk. DEVITT, Dan (1990), Diachronic “Development Semantics in Copulas”, Proceedings of the Sixteenth Annual Meeting of the Berkeley Linguistics Society.; BERND, Heine, Kuteva Tania (2004), World Lexicon of Grammaticalization, Cambridge University Press.; Hengeveld, Kees (1992), Non-verbal Predication. Theory, Typology, Diachrony, Mouton de Gruyter, Berlin.

19 İşlev bakımından bulunmasına rağmen telaffuz değerine sahip olmayan unsurlar için Turan “damga” terimini kullanmaktadır. (Turan, 2008: 236).

20

mümkün değildir. Bu bakımdan “zengin sin” ekleşmesindeki sin unsuru “özden fiil” olamayacağı gibi, “cakşı-mın” örneğindeki mın şahıs eki doğrudan doğruya isme gelmemiştir 20.

Aslında araştırmacıların cevheri ek fiilin geniş zamanda çekimini şahıslara göre verirken üçüncü şahıslarda +DIr- biçiminde ortaya çıkan cevheri ek fiili ekleşmede göstermesine karşılık, birinci ve ikinci şahıslarda +Ø- ile temsil edildiğini dikkate almamaları üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur 21. Netice olarak, şahıs ekleri yanlış bir değerlendirme ile “bildirme ek(ler)i” olarak sunulmuştur. Bu bakımdan “gelmişim” cümlesindeki +im unsurunun güzelim cümlesindeki +im unsuru ile, ekleşme dizisinde üstlendiği görev bakımından farkı yoktur, ikisi de şahıs ekidir.

Belgede Türk dilinde cevheri ek fiil (sayfa 34-38)