• Sonuç bulunamadı

C- Avrupa Anayasası’nın Onaylanması Sürecinin Ertelendiği

2- Ġngiltere

Kendi sistemini Avrupa ülkelerinden farklı ve üstün gören Ġngiltere, sosyal, siyasi, ekonomik ve yasal açılardan hiçbir zaman kıta Avrupası‟nın bir parçası olmamıĢtır. Ulus-devlet ve bağımsızlık geleneğinin güçlü olduğu Ġngiltere‟den beklenen, AB‟nin uzağında, siyasi bütünleĢmenin dıĢında ve ABD‟nin yanında yer almaya devam etmesidir.

Ġkinci Dünya SavaĢının ardından on beĢ yıl boyunca Ġngiltere entegrasyon sürecinin dıĢında kalmayı tercih edip, Avrupa‟daki ulusüstü oluĢumlara karĢı bir

414http://www.unizar.es/euroconstitucion/Treaties/Treaty_Const_Rat_Denmark.htm.(eriĢim tarihi:20.12.2006)

415http://www.unizar.es/euroconstitucion/Treaties/Treaty_Const_Rat_Denmark.htm, http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2005/06/050616_eu_consensus.shtml

tutum sergilemiĢtir. Bu tutumu nedeniyle AKÇT‟nin dıĢında kalmayı tercih etmiĢtir.

Altılar, AKÇT‟nin ardından yalnızca kömür ve çelik sektörlerini değil, ekonominin tüm sektörlerini kapsayan bir bütünleĢme giriĢimini baĢlatmıĢtır. 1957 yılında Roma AntlaĢmaları imzalanmıĢ ve böylece AET ve AAET kurulmuĢtur. Roma AntlaĢması‟nın onaylanmasının ardından, Ġngiltere AET‟ye alternatif olabilecek bir ekonomik entegrasyon oluĢturulması yönünde giriĢimlerini baĢlatmıĢ ve bu doğrultuda amacı serbest ticaret bölgesinin oluĢturulması olan EFTA kurulmuĢtur.

Avrupa bütünleĢmesi sürecinde bu oluĢum dıĢında kalmayı tercih eden ve AET‟ye tepki olarak EFTA‟nın kurulmasında baĢı çeken Ġngiltere kısa bir süre içinde fikir değiĢtirerek AT‟nin kapılarını tam üyelik amacıyla çalmaya baĢlamıĢtır.

Ġngiltere‟nin bu değiĢiminin altında ekonomik ve siyasi bir takım nedenler yatmaktadır. Ġngiltere siyasi ve ekonomik açıdan uluslararası platformda prestij kaybederken, AT üçüncü bir dünya gücü olarak yükselmektedir. Tüm bu nedenlerin yarattığı baskı sonucunda, Ġngiltere 1961 yılında tam üyelik baĢvurusunda bulunmuĢtur. Ġngiltere‟nin baĢvurusu uzun yılar Fransız vetosuna maruz kalmıĢ ancak nihayet 1972 yılında katılım anlaĢmaları imzalanmıĢ ve 1973‟te Ġrlanda ve Danimarka ile birlikte birliğe üyeliği kabul edilmiĢtir. Ġngiltere‟de 1975 yılında tam üyelik konusunda referanduma gidilmiĢ ve Ġngiliz halkı %67.2 “evet” oyu ile AT içinde kalmayı tercih etmiĢtir.416

Ġngiltere, Galler, Ġskoçya ve Kuzey Ġrlanda‟dan oluĢan BirleĢik Krallık MonarĢi ile yönetilen bir ülke olup, anayasa adı altında düzenlenmiĢ tek bir anayasa metni bulunmamakta, (yazılı bir ulusal anayasası mevcut değil)417 bunun yerine ülke, anayasa gücündeki yazılı mevzuat, yıllar itibariyle oluĢan içtihatlarla örf ve adet hukuku ve uluslararası sözleĢme hükümlerine dayalı olarak yönetilmektedir. Anayasa niteliğindeki anılan mevzuat Meclis tarafından çıkarılan yeni kanunlar ve anlaĢmalarla değiĢtirilebilmektedir.

Avrupa Anayasası‟nın onaylanması sürecinde; bazı ülkeler anayasayı referanduma sunmayı gerekli görürken bazıları parlamenter yöntemi yeterli bulmuĢ, (yani anayasayı normal bir uluslararası antlaĢma gibi onaylamıĢ ve herhangi bir ulusal meĢrulaĢtırma tedbiri alma gereği duymamıĢtır) bazıları ise referandum ve

416 http://www.turkiyeavrupavakfi.org/1975.asp

417KARAKAġ, Avrupa Birliği Hukukunda Anayasal Ġlkeler, s. 11.; GÖZLER, Kemal, “Kanunların Anayasaya Uygunluk Denetimi”: Anayasa Yargısı, http://www.anayasa.gen.tr/anayasayargisi.htm

parlamenter onay yönteminin birlikte uygulanmasının gerekliliğini ifade etmiĢtir.

Her iki yöntemin birlikte yürütülmek istendiği ülkelere örnek olarak Ġngiltere‟yi gösterebiliriz.418 Ġngiltere Parlamentosu Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası‟ndan oluĢmaktadır. Ancak, Anayasal AnlaĢma henüz Parlamentonun onayından geçmemiĢtir.

Anayasanın referandumdan geçirilerek onaylanması ise çok çetrefilli bir süreç olarak karĢımıza çıkmaktadır. ġöyle ki; baĢlangıçta referandum fikrine karĢı olan BaĢbakan Tony Blair, bu konudaki baskıların artması üzerine, geri adım atarak, DıĢiĢleri Bakanı Jack Straw'un belirlediği referandum tarihine onay vermiĢ ve 26 Mart 2006'da referandum yapılmasını planlamıĢlardır.419 Lakin, Anayasa'nın Fransa (29 Mayıs 2005) ve Hollanda'da (1 Haziran 2005) gerçekleĢtirilen referandumlarda reddedilmesinin ardından, Ġngiltere, referandumun 2006 baharında yapılmasına imkan sağlayacak yasa önerisinin bundan sonra izlenecek yol netlik kazanana kadar askıya alındığını açıklamıĢtır.420 ġöyle ki; Ġngiltere DıĢiĢleri Bakanı Jack Straw, 6 Haziran 2005‟te Avam Kamarası'nda yaptığı konuĢmada, ülkesinin AB Anayasası'nı referanduma sunmayacağını, anayasanın Fransa ve Hollanda'da reddedilmesi nedeniyle, Ġngiliz kabinesinin oylamayla ilgili planlarını ertelediğini söylemiĢtir.

Ancak Ġngiliz DıĢiĢleri Bakanı, Anayasa'nın ileriki bir tarihte oylamaya sunulabileceğini de belirtmiĢtir.421 Ancak bu ileriki tarih net olarak belirlenmemiĢtir ve bu durum kimi çevrelerde Ġngiltere‟nin anayasa referandumunu süresiz olarak ertelediği yorumlarına neden olmuĢtur.

Avrupa Anayasası‟nın referandumlardan olumlu sonuç alabilmesi için insanların AB‟ye olan inançlarının yeniden sağlanması ve üyelikten kazançlı çıkacaklarına inandırılmaları gerekir. Nitekim Ġngiltere BaĢbakanı Tony Blair, anayasanın onaylanması için öncelikle AB içinde güven sağlanması gerektiğini ifade etmiĢtir. AB‟ye olan halk inancı, sadece anayasa için değil, ilerideki diğer adımlar için de gerekli görünmektedir. ġayet bütünleĢme sürecindeki ilerlemelerin Avrupa

418 ALBI, “Avrupa Anayasası:Ulusal Anayasalar Üzerindeki Etkileri Nelerdir?”s.41-42.

419http://www.bbc.co.uk/turkish/pressreview/story/2004/10/041024_pressreview.shtml

420 http://www.turkiyeavrupavakfi.org/anayasa_haber_ingiltere_.asp

421http://www.unizar.es/euroconstitucion/Treaties/Treaty_Const_Rat_UK.htm,

http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2005/06/050606_britain_referandum_update.shtml

eliti tarafından halktan kopuk bir Ģekilde gerçekleĢtirilmesinin sonuçları, kendini halk oylamalarında göstermiĢtir.422