• Sonuç bulunamadı

Bilgisayar destekli nakıĢ makineleri ve bu makinelerde uygulanabilen öğretim programları ile ilgili, ulaĢabilen araĢtırmalar aĢağıda kısaca açıklanmıĢtır.

ALYÜZ, A. (2007); “Geleneksel Türk ĠĢlemelerinden Türk ĠĢinin Bilgisayar Destekli NakıĢ Makineleri Ġçin Desen Kalıbı Hazırlanması ve Öğretim Programı Önerisi” konulu yüksek lisans tezi Geleneksel Türk NakıĢlarından Türk ĠĢi‟ni araĢtırmak, Bilgisayar Destekli NakıĢ Makinelerinde uygulamak için desen kalıbı hazırlamak ve tüm aĢamaları içeren öğretim programı hazırlama amacıyla çalıĢılmıĢtır. AraĢtırmada Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Prof. Ülker Muncuk Müzesi‟nde bulunan 165 adet Türk iĢi ürünleri incelenmiĢtir. Müzedeki

8

Türk ĠĢi Ürünlerden elde edilen verilerin yorumları yapılmıĢtır. AraĢtırmada EOS- Compucon nakıĢ desen programı ile Türk iĢi bilgisayarda tekniğine uygun olarak hazırlanmıĢ, EOS-Compucon NakıĢ Desen Programı ile Türk ĠĢi öğretim program önerisi hazırlanmıĢtır.

ÇETĠNKAYA, Z.(2007); “Hesap iĢi iğne tekniklerini EOS-Compucon programına uyarlayarak bilgisayarlı nakıĢ makinelerinde uygulanmasına iliĢkin öğretim programı hazırlanması” konulu yüksek lisans tezi Geleneksel Türk NakıĢlarından Hesap ĠĢi‟ni araĢtırmak, Bilgisayar Destekli NakıĢ Makineleri için piyasada yaygın olarak kullanılan EOS- Compucon NakıĢ Desen Sistemi ile Hesap ĠĢi desen kalıbı hazırlamak ve EOS- Compucon NakıĢ Desen Sistemi ile desen hazırlama programı önerisi hazırlama amacıyla çalıĢılmıĢtır. AraĢtırmada Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Prof. Ülker Muncuk Müzesi‟nde bulunan 99 adet Hesap ĠĢi ürün incelenmiĢtir. Müzedeki Hesap ĠĢi Ürünlerden elde edilen verilerin yorumları yapılmıĢtır. AraĢtırmada EOS- Compucon nakıĢ desen programı ile Hesap iĢi bilgisayarda tekniğine uygun olarak hazırlanmıĢ, EOS-Compucon NakıĢ Desen Programı ile Hesap ĠĢi öğretim program önerisi hazırlanmıĢtır.

ERDAL, D. (2005); “Geleneksel Türk NakıĢlarından Türk ĠĢinin Bilgisayarlı NakıĢ Makinelerinde Uygulanmasının Değerlendirilmesi” konulu yüksek lisans tezi, geleneksel Türk nakıĢlarından Türk ĠĢinin bilgisayarlı nakıĢ makinelerinde uygulanmasının değerlendirilerek, gelenekselliğin bozulup bozulmadığını tespit etmek amacıyla çalıĢmıĢtır. Geleneksel Türk NakıĢlarından Türk ĠĢinin Bilgisayarlı NakıĢ Makinelerinde Uygulanması uzman görüĢleri alınarak değerlendirilmiĢ, desen, renk, kompozisyon ve teknik açıdan gelenekselliğe bağlı kalınmadığı anlaĢılmıĢtır.

GÜLġEN, N. (1997); “Ankara‟daki Kız Meslek Liselerinde NakıĢ Alanında Yeni Teknolojinin Kullanılma Sorunları” konulu araĢtırma Ankara BüyükĢehir Belediye Sınırları içersindeki Kız Meslek Liselerinde nakıĢ alanında yeni teknolojinin kullanılma sorunlarını belirleyebilmek amacıyla çalıĢılmıĢtır.14 Kız Meslek Lisesi‟nden 60 nakıĢ öğretmeninin ve okul yöneticisinin ankete verdikleri cevaplar bu konu ile ilgili bulunup toplanmıĢ, literatürle karĢılaĢtırılmıĢtır.

9

Atölyelerde bulunan makine çeĢitlerinde sınırlamalar olduğu, bu nedenle de nakıĢ alanında verilen eğitimde yeni teknolojinin kullanılmadığı anlaĢılmıĢtır.

GÜNER, S. (2005); “Bilgisayar Destekli NakıĢ Tasarımında Yaygın Olarak Kullanılan Programlar Ve Accurate 4 NakıĢ Desen Sistemi Ġçin Öğretim Programı Önerisi” konulu araĢtırma NakıĢ tasarımında kullanılan programları tanıtmak ve Accurate 4 nakıĢ desen sistemi için öğretim program önerisi hazırlayabilmek amacıyla çalıĢılmıĢtır. AraĢtırmada eğitim, mesleki eğitim, nakıĢ eğitimi, bilgisayar destekli nakıĢ makineleri için Türkiye‟de yaygın olarak kullanılan desen programları ile özellikleri tanıtılmıĢ ve bu programlardan yaygın olarak kullanıldığı düĢünülen Accurate 4 nakıĢ desen sistemi ile bir program önerisi hazırlanmıĢtır. Bu araĢtırma iĢ analizine dayalı betimsel bir araĢtırmadır. Konu ile ilgili literatür taraması yapılarak araĢtırmayı destekleyici bilgiler toplamıĢtır.

KARAKAġ, M.G. (2006); “Geleneksel Türk ĠĢlemelerinden Dival ĠĢini AraĢtırma ve EOS-Compucon NakıĢ Desen Programı ile Eva (Dival) ĠĢi Desen Kalıbı Hazırlama Öğretim Programı Önerisi” konulu yüksek lisans tezi, dival iĢinin günümüzdeki yeri ve önemini belirtmek, Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Prof. Ülker Muncuk Müzesi‟nde bulunan dival iĢi örneklerinden katalog oluĢturmak, bilgisayar destekli nakıĢ makineleri için EOS-Compucon NakıĢ Desen Programını kullanarak Eva (Dival) ĠĢi öğretim programı önerisi hazırlamak ve dival iĢini teknolojiye uygun olarak günümüze kazandırmak amacıyla çalıĢılmıĢtır. Sanat, el sanatları, iĢleme, dival iĢi tekniği, müzecilik, Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Prof. Ülker Muncuk Müzesi‟nde bulunan dival iĢi ürünlerin değerlendirilmesi, EOS-Compucon NakıĢ Desen Sistemi açıklanmıĢ ve bu desen sisteminde Eva (Dival) ĠĢi Öğretim Programı Önerisi hazırlanmıĢtır.

10 BÖLÜM II 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Sanat

Sanat, insanlık tarihinin her döneminde var olan bir olgudur. Ġnsanlığın geçirdiği evrimler yaĢama biçimlerini, yaĢama bakıĢlarını, sanat biçimlerini ve sanata bakıĢlarını değiĢtirmiĢ, her dönemde ve her toplumda, sanat farklı görünümlerde ortaya çıkmıĢtır(www.baktabulum.com).

Süslenme ve süsleme ihtiyacı insanlık tarihi ile baĢlamıĢ ve toplumların temel eğilimlerinden biri olmuĢtur. Ġnsanoğlu yüzyıllarca çevresinde gördüğü güzelliklerden etkilenmiĢ ve onlara sahip olmak istemiĢtir. Sahip olamadıklarını ise taklit etmiĢ ve böylece ortaya sanat çıkmıĢtır (Yıldırım, 2005: 1).

Sanat; düĢüncelerin, amaçların, duyguların, durumların ya da olayların beceri ve düĢ gücü kullanılarak anlatılmasına veya baĢkalarına iletilmesine yönelik yaratıcı insan etkinliğidir. BaĢka bir deyiĢle sanat; insanın kendini anlatma, kendi dıĢındaki dünya ile iletiĢim kurma ve etkileme gibi dürtüleri ile ortaya çıkan bir olgudur (Alpaslan,1981: 1).

2.2. El Sanatları

El sanatları ilk dönemlerde insanların beslenme, giyinme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını daha sonraki dönemlerde ve günümüzde ise insanların süslenme, yaĢadıkları mekanları süsleme gibi kiĢisel zevk ve isteklerini karĢılayan ürünler olarak üretilmiĢ ve üretilmektedir (Arlı, 1993: 23). ĠĢlevsellikle güzelliği bağdaĢtırarak, geleneksel yöntemlerle ve elde yapılan ürünler “ el sanatlarını” oluĢturur (Arlı, 1992: 23).

El sanatları, bir milletin kültürel kiĢiliğinin en canlı belgeleridir. Ġnsanoğlu egemenlik kurduğu ve her gittiği yöreye kültürünü de birlikte taĢımıĢ ve oralardaki kültürlerle karĢılıklı sentez içinde bulunmuĢlardır (Onuk, 1988: VII). Kültürel birikimini biçimlerle, renklerle ve çeĢitli tekniklerle en içten ve doğal yansıması olan el sanatları bir kiĢiye mal edilmemiĢ yapanları hep gizli kalmıĢtır. Yaratılan biçimler,

11

motifler, renkler ve kompozisyonlar kuĢaklar boyunca aktarılarak bugüne gelmiĢtir(Alpaslan, 2003: 11).

El sanatları kullanılan ham maddesine göre 7‟ye ayrılır. Bunlar;

Hammaddesi ağaç olan el sanatları (Dokuma tezgahı, kapı, araba vb.) Hammaddesi maden olan el sanatları (Mutfak araçları, altın gümüĢ eĢya vb.)

Hammaddesi cam olan el sanatları (cam iĢlemeciliği, vitray, mücevher vb.) Hammaddesi deri ve hayvansal atıklar olan el sanatları ( deri iĢleme,

süsleme, semercilik, ayakkabıcılık vb.)

Hammaddesi taĢ olan el sanatları (ÇeĢme, havuz, değirmen taĢları vb.) Hammaddesi toprak olan el sanatları (Çanak, çömlek, çinicilik, seramik vb.) Hammaddesi lif olan el sanatları (Halı, kilim, örgü iĢleri vb.)

2.3. ĠĢleme

ĠĢleme sanatı da diğer el sanatları gibi insanların günlük ihtiyaçlarını karĢılamak amacıyla giysileri ve kullanılan eĢyaları bezemek arzusu ile doğmuĢtur (Akbil, 1970: 25).

Ġpek, yün, keten, pamuk, metal vb. iplikler kullanılarak çeĢitli iğneler ve uygulama biçimleri aracılığıyla keçe, deri, dokuma vb. üzerine yapılan bezemelere “iĢleme” denir (BarıĢta,1995: 1).

DeğiĢik dokumalar ve deri üzerine elde veya makinede, iğne ya da tığla, çeĢitli iplikler, sim ve sırma kullanarak, düz veya kabarık olarak yapılan süslemelere “iĢleme” denir (Sain, 1987: 5). ĠĢlemeler kiĢinin yaratıcı gücünü, dehasını, el becerisini ve estetik değerlerini ortaya koyan belgelerdir (Sain, 1994: 106).

12 2.3.1. ĠĢlemenin Tarihçesi

ĠĢleme, insanların günlük ihtiyacı karĢılığı, giyecek ve kullanılacak eĢyaları bezemek arzusu ile doğmuĢtur. Ġnsanoğlunun iki parçayı birbirine ekleme, düz bir dikiĢi bile dekoratif anlamda yapma fikri ile geliĢtirilmiĢ bir sanat dalıdır (Köklü, 1981: 1). Tarihin yazı ile baĢlamıĢ olmasına rağmen iĢlemenin ne zaman ve nerede ortaya çıktığını söylemek kesinlikle mümkün değildir (BarıĢta, 1995: 6).

Türk sanatının kaynağı Orta Asya‟dır. Hunların yaĢadığı Altay dağlarında açılan Pazırık ve Noin Ula kurganlarında yapılan kazılarda çıkan giysilerde, örtülerde, eyer örtülerinde, keçelerde ve kumaĢlarda, çeĢitli boyama yöntemlerinin ve iĢleme tekniklerinin uygulanmıĢ olduğu görülmüĢtür. Hun Ġmparatorluğunun yıkılması ve Türklerin Anadolu‟ya yerleĢmesine kadar olan dönemde Göktürklerde yazılı kaynaklardan, Uygurlarda ise duvar resimlerindeki giysilerin süslemelerinden iĢlemenin geliĢerek varlığını sürdürdüğü görülmektedir ( Kalemden gergefe, 2007: 13).

Bugüne kadar yapılan araĢtırma ve incelemelerde Selçuklular döneminden iĢleme parçasının gün ıĢığına çıkmamasına rağmen, 1072 yılında yayınlanan bütün Türk boylarının kullandığı kelimelerden oluĢan “Dıvan-ı Lügat-it Türk” bu konuda kapsamlı bilgi içermektedir (BarıĢta, 1995: 11). Günümüzde Anadolu Beylikleri döneminden kalan iĢleme parçasının bulunmamasına rağmen Marko Polo, Ġbni Batuta gibi gezginlerin anılarında iĢlemenin varlığına değinildiği görülmektedir (Köklü, 1981: 3).

Osmanlı Ġmparatorluğu döneminde ise Türk iĢlemeciliği en parlak dönemine ulaĢmıĢtır. ĠĢlemeler sadece sarayda değil saray dıĢında da halkın her kesiminde yapılmıĢtır (Kalemden gergefe, 2007: 13). ĠĢlemeler bu dönemde saray ve saray dıĢı olmak üzere iki ana çevrede üretiliyordu (BarıĢta, 1995: 17). DeğiĢik çevrelerden gelen ve getirtilen yerli ve yabancı sanatçıların çalıĢtığı saray, kültürler arasında karĢılıklı geçiĢi sağlayan bir köprüydü. Aynı zamanda barındırdığı değiĢik kültürlerin usta ve sanatçılarıyla bir eğitim merkezi niteliği taĢımaktaydı, hükümdarların ekonomik desteğiyle iĢletilen imparatorluk atölyeleri Topkapı sarayı birinci avlusunda yer almaktaydı. Kont Wratislav, 16. yy kaleme aldığı anılarında da bu atölyelerden söz etmektedir (BarıĢta, 1995: 17).

Ġkinci çevre, saray dıĢı ev ve çarĢı olmak üzere iki üniteden oluĢuyordu. Osmanlı toplumunda da teknolojik koĢullar ustaya, sanatkara büyük imkanlar verdiğinden evde

13

aile bütçesine katkıda bulunan, kiĢiye meslek kazandıran ve kiĢiyi saraya kadar yükseltebilen bu sanat dalı yaygın bir biçimde uygulanıyordu. Bu alanda evlerde amatörce yapılan uygulamalar kuĢaktan kuĢağa geçen bilgilerle gerçekleĢtiriliyordu. Bu eğitim etkinliklerinin boyutları iki teknik bilen, evden eve giderek bildiği iğneleri uygulamasını öğreten “aĢina kadınlar” aracılığıyla evden eve değiĢik iğne çeĢitlemeleri ulaĢıyordu (BarıĢta, 1995: 19). Öte yandan saray hareminden ileri derecedeki memurlara gelin verilen sarayda eğitim görmüĢ kızlar saray göreneklerini girdikleri çevrelerdeki evlere taĢıyorlardı. Böylece saray evin kaynağı niteliğine bürünüyordu. Benzer bir durum çarĢı için de söz konusuydu, çarĢı hem evin, hem sarayın kaynağı niteliğindeydi (BarıĢta, 1995: 11).

Esnaf ve sanatkarların üretimlerini devletin denetimi altında sürdürdükleri çarĢıda; derneklere dağıtılan ipek, keten, yün ve metal gibi hammaddeler loncalar kanalıyla ipek iplik, yün iplik, metal bükümlü iplik (sim), süsleyici gereç ve dokuma biçimine dönüĢtürülüyordu. Böylece sağlanan gereçler giyim kuĢam türleri, ev donatımı ve toplumun günlük ve tören ihtiyaçlarını karĢılayan biçime getirilmek üzere kesilip dikiliyor ve iĢlemelerle bezeniyordu. Böylece birçok iĢyeri ve çeĢitli atölyelerde üretimi yapılıyordu (BarıĢta, 1995: 19). Bu atölyelerden özellikle çarĢı kesiminde bulunanların ürünleri ile ilgili bilgilere 1640 tarihli Es‟ar defteri, Narh defter‟inde rastlamaktayız. Bu kaynakta mantar nakıĢlı, pay-ı pürek nakıĢlı, ikiĢer iğne nakıĢlı, virev nakıĢlı ve zerduzi iğnelerle bezenmiĢ örtülerin fiyatları bu konuda bize ıĢık tutmaktadır (BarıĢta, 1995: 20).

15. yy. da Fatih‟in Ġstanbul‟u almasıyla baĢlayan Osmanlı Ġmparatorluğu Dönemi‟nde her dalda olduğu gibi iĢlemecilikte de bir geliĢme süreci içerisine girmiĢtir. Ġstanbul‟a değiĢik çevrelerden gelen çeĢitli sanat dallarının ustalarının yanı sıra iĢlemecilerinde geldiği ve Bizans sarayı çevresindeki iĢleme atölyelerinin de katkısıyla bu dalda zengin bir ortam oluĢturulmuĢtur. Fakat Beylikler Döneminden günümüze ulaĢan, somut örnekler yok denecek kadar azdır ve belirlenen nitelikleri minyatürlere bakarak tamamlamak gerekmektedir (BarıĢta, 1995: 20, 21).

Diğer yüzyıllara göre daha az örneği bulunan 16. yüzyıla ait iĢlemeli parçalar, her yüzyılda olduğu gibi, giyim kuĢamda kullanılan iĢlemeli eĢyalar ve ev dekorasyonunda kullanılan iĢlemeli eĢyalar olarak iki ana baĢlık altında toplanabilir. Bu yüzyıldan günümüze ulaĢan iĢlemeli parçalar: don, bohça, kavuk örtüsü, kaĢbastı,

14

kaftan, iĢlenmiĢ kaftan yakası, merasim mendili, peĢkir, yatak örtüsü, yastık, taht örtüsü, ok ve yay torbaları Ģeklinde sıralanabilir. Bu yüzyıldan kalan kadın giyimi olamamakla birlikte yabancı gezginlerin yazdığı kitaplar, yaptığı albümlerin yanı sıra bohça, kavuk örtüsü, kaĢbastı gibi iĢlemeli parçalar giyim aksesuarları konusunda fikir vermektedir. Bu iĢlemeler 16. yüzyılda en çok doğal elyaftan, 45-50cm geniĢliğinde, elde seyrek ve düzenli dokunmuĢ, ince bej keten kullanılmıĢtır. Keteni ipek atlas ile üstü ipek havlı, zemini keten çözgülü kadifeler izlemektedir. Ġpek atlaslarda kemik beyazı, yakut rengi, kadifelerde de yakut rengi sayıca çoktur. Bu dokumalar dıĢında deri de iĢlemelerde gereç olarak seçilmiĢtir (BarıĢta, 1999: 21, 22, 29).

Günümüze ulaĢan parçalar: bir örtüde kullanılan, teknik sayısının, genellikle ikiyi aĢmadığını, daha çok tek iğne ile bütün parçanın iĢlendiğini, kenar baskılarının gözeme ve sarma çeĢitlemeleriyle de yapıldığını göstermektedir. En yaygın olarak kullanılan iğne pesent ve yüzeysel pesenttir. Saray mendilleri arasında bir grupta; slav iğnesi, bir grupta; hesap iğnesi, akma bileĢimleri dikkati çekmektedir. Taht örtülerinde aplike, kordon tutturma yanı sıra altın metal plakalarla yapılmıĢ süslemeler fark edilmektedir. Bir grup ok ve yay torbasında yeĢim plakalarla yapılmıĢ bezemeler görülmektedir (BarıĢta, 1995: 22).

Bu yüzyılda gözlenen konular somut, soyut ve karma konular olmak üzere üç ana baĢlık altında ele alınabilir. Somut konular: nar çiçeği, karanfil, sümbül, lale, zambak, süsen, yaban gülü, rozet çiçeği vb. gibi çiçeklerden, enginar yaprağı, çınar yaprağı vb. gibi yapraklardan, nar, kozalak, elma vb. meyvelerden oluĢan bitkisel bezemeler yanı sıra kuĢ, kuzu, ejder vb. gibi figürlü bezemeler olarak sıralanabilir (BarıĢta, 1995: 22). Soyut konular arasında: yıldız, altıgen, madalyon, geçmeli örgü gibi geometrik biçimler ve ok, üç top gibi geometrik biçimlerden oluĢturulmuĢ nesne değerleri olan geometrik bezemeler ile kufi, nesih yazı türleri ilgi çeken seçimlerdir. Karma konular arasında güllü ejderler, çiçeklerle bezenmiĢ üç top motifleri (çintemaniler) ve Rumilerle donatılmıĢ çiçekler bulunmaktadır (BarıĢta, 1995: 23).

16. yüzyıl iĢleme motifleri serbest ve karıĢık olmak üzere iki bölümden oluĢmaktadır. Serbest motifler: Bir eĢyanın ortasını veya bordürünü baĢlı baĢına kaplayan motiflerdir. Madalya Ģeklindeki süsler ile nar veya enginar gibi oval Ģekillerden veya meyvelerden ibarettir. ĠĢlemelerde en çok görülen diğer serbest motifler; yaprak, çiçek, kozalaktır. Bilhassa çınar yaprağı, Timur örneği, tiĢintamani

15

denilen örnekle kozalak ve nar baĢlı baĢına bir motif teĢkil eder. Bunlardan baĢka en güzel çiçeklerden gül dalı, lale, karanfil ve sümbül motifleri çok kullanılmıĢtır. KarıĢık motifler: DeğiĢik çiçek, yaprak veya meyvelerden veya bunlarla karıĢık baĢka motiflerden ibarettir. En çok görülen karıĢık çiçek örnekleridir. Lale, karanfil ve sümbül bir arada olarak çok iĢlenmiĢtir. Bazen araya diğer çiçeklerde ilave edilmiĢtir (Gönül, 1973: 48-50).

16. yüzyıl iĢlemelerinde çok defa bir iĢ de kullanılan renk çeĢidi üç veya dördü geçmez. En fazla kırmızı, yeĢil, mavi ve bazen de krem veya sarı renkler kullanılmıĢtır. Türk iĢlemelerinde en çok yer alan kırmızı, insanların eskiden beri ilgisini çekmiĢ ve bu yüzden kullanılan eĢyalarda bu renge daha çok yer verilmiĢtir. YeĢil, kırmızıdan sonra en çok kullanılan renktir. Türk iĢlemelerinde daima baĢka renklerle uyuĢacak bir tondaki yeĢilin seçilmiĢ olduğu görülür (Gönül, 1973: 52).

Kullanılan nesnenin biçimine uygun düzenlenen kompozisyonlar iki ana baĢlık altında toplanmaktadır. Bir motiften oluĢturulmuĢ kompozisyonlar: Ustalar bir motifi oluĢturan birimleri birleĢtirerek tek bir ünite olarak sunmuĢlar ve bir noktaya oturtulan bu motifi aynen tekrarlamıĢlardır. Birden fazla motifin tekrarlanması ile oluĢturulmuĢ kompozisyonlar: ĠĢlemeciler ya aynı motifi ya da ayrı ana ve yardımcı motifleri tekrarlayarak aynı yüzeyi bezemiĢlerdir (BarıĢta, 1995: 32, 33).

Doğudaki seferlerin Ġran‟la yapılan Kasrı ġirin antlaĢmasıyla sona erdiği, Batıda savaĢların sürdüğü ve Batı ile olan iliĢkilerin arttığı, 17, yüzyıldan kalan iĢlemelerle bezenmiĢ makrome, kavuk örtüsü, çevre, uçkur, ok torbası, traĢ önlüğü, kaftan, peĢkir, seccade, bohça, yastık, çarĢaf, yorgan yüzü, yatak örtüsü, ayna örtüsü, yer örtüsü ve çadır gibi parçalar bu sanat dalına duyulan ilginin sürdüğünü göstermektedir. Kaliteli çok ince bej keten, ipek atlas, seraser muare (gezi) ipek havlı kadife ve yünlü dokumalardan yapılmıĢ bu türler üzerine kalın bükümlü ipek iplikler, ipek ve metal bükümlü ipliklerle iĢlemelerin uygulandığı gözlenmektedir. Saray kesiminde altın plakalar, zümrüt, yakut ve inci gibi değerli süsleyici gereçlere ve tok, kalın, bükülmüĢ kordonlara rastlanmaktadır. Deri ile yapılan iĢlemelerin değerini yitirmediği bu dönemde çok ince, kaliteli keten dokumalar yaygın gereç olarak seçilmiĢ, ipek atlasın çoğaldığı ve metal bükümlü ipek ipliklerin giderek arttığı dikkati çekmektedir (BarıĢta, 1995: 36, 37).

16

Bu dönemde iĢlemelerde uygulanan sarhoĢ bacağı, Girit iğnesi, kordon tutturma, Romanya atması, buhara atması, MaraĢ iĢi iğneleri (sim sıkma, sim yürütme), kordon yürütme, yüzeysel pesent, pesent, hesap iğnesi, slav iğnesi, goblen iğnesi, kum iğnesi, sarma, hasır iğne, balıksırtı, civankaĢı, ajur, kesme ajur, aplike, boncuk iĢi önceki döneme kıyasla bir artıĢ göstermektedir. Yüzyılın ilk yarısında kum iğnesinin, ikinci yarısında buhara atmasının tipik iğneler olarak seçildiği iĢlemelerde; metal iplik ve metal bükümlü ipek ipliklerle yapılan MaraĢ iĢi çeĢitlemeleri ve balıksırtı, civankaĢı gibi iğnelerin giderek yaygınlaĢtığı gözlenmektedir (BarıĢta, 1995: 38).

Önceki yüzyılda olduğu gibi bu yüzyılda da somut, soyut ve karma konular seçilmiĢtir. Sembolik anlamlı karma konular yaygındır. Somut konular arasında; küpe, ful, buhar dalı, çarkıfelek gibi çiçeklerle artıĢ gösteren bitkisel bezemelerde selvi ağacı, hurma ağacı gibi motifler ilgi çekmektedir. Enginar yaprakları, nar gibi bitkilerin seçiminde bir azalıĢ ve lale, gül, nar çiçeği gibi motiflerin seçiminde bir süreklilik fark edilmektedir. Öte yandan vazo, ibrik, kandil gibi nesneler; kemer, sütun gibi mimari elemanlar; nesneli bezeme türlerinin de yardımcı veya ifadeyi tamamlayıcı motifler olarak seçildiğini göstermektedir. Soyut konular arasında; geometrik bezeme ve yazı giderek azalmıĢ ve örtülerin kenar bordürlerini bezeyici bir niteliğe bürünmüĢtür. Karma konular arasında; çiçek dalları arasına serpiĢtirilmiĢ ejderler, vazoya yerleĢtirilmiĢ nar dalları ile çiçeklerle vazoların içine oturtulmuĢ selvi ağaçları sembolik nitelikli sırlar gizlemektedir (BarıĢta, 1995: 36, 37).

17. yüzyıl iĢleme motifleri de serbest ve karıĢık olmak üzere iki bölümden oluĢmaktadır. Serbest motiflerden nar veya enginar örneklerinden alınmıĢ oval Ģekiller çok beğenilmektedir. Bunlardan içi yaprak ve çiçek Ģekilleriyle doldurulmuĢ olanları bulunduğu gibi bazen çiçek motifleri arasına karıĢmıĢ olanları da vardır. 17. yüzyılda bu motifin kazandığı karakteristik özelliklerinden birisi de çiçek ve yaprak Ģeklini almıĢ olmasıdır. Bundan baĢka bu devir kadifelerinde çınar yaprağı, yıldız çiçeği, palamut ve karanfil motifleri yer alır ( Gönül, 1973: 55). KarıĢık motifler iki kısma ayrılmıĢtır; değiĢik çiçekli ve çiçekle karıĢık meyveli motiflerdir. DeğiĢik çiçek motifi kullanmakla beraber lale motifi azalmıĢ ve Ģekli 17. yüzyıl lalesinden ayrı bir Ģekil almıĢtır. Bununla birlikte karanfil ise çoğalmıĢtır. Çiçekle karıĢık meyve motiflerinle ilgili örnek fazla bulunmamaktadır.

17

17. yüzyıl iĢlemelerinde kullanılan renkler esas ve yardımcı renkler olmak üzere iki kısımda toplamak mümkündür. Esas renkler; baĢta kırmızı olmak üzere yeĢil ve mavidir. ĠĢlemelerde en çok da kırmızıya rastlanmaktadır. Bunun baĢlıca nedeni de sanatkarın etrafında görerek kafasında canlandırdığı çiçeklerin çok defa bu duruma uygun olmasıdır. Yardımcı renkler; bunlardan en fazla yer alanlar sarı ve kremdir. Bazen esas renkleri daha çok belirtmek maksadıyla kullanılmıĢ olan sırma, sim ve siyah ipeği de bunlara ilave etmek lazımdır. 17. yüzyıl Türk iĢleme motiflerinde aynı rengin açık ve koyu serilerinin kullanılmadığı görülür. Bu usul memleketimizde ancak 18. yüzyıl baĢlarında girmeye baĢlar ve daha sonraları büsbütün artar ( Gönül, 1973: 56, 58, 59).

16. yüzyıl kompozisyon çeĢitlemelerinin yenilendiği bu yüzyılda giderek tek motiften oluĢan kompozisyonların ve birden fazla motifin tekrarlanması ile oluĢturulan kompozisyonlar arasında bordür biçiminde yapılan düzenlemelerin ağırlık kazandığı gözlenmektedir. Bu arada bütün yüzeyi bezeyen kompozisyon çeĢitlemeleri arasında bir merkeze doğru yönlendirilmiĢ sıralamalarla düzenlenen kompozisyonlardan geliĢen yeni bir düzenleme biçiminin belirdiği görülmektedir (BarıĢta, 1995: 47, 48). Tek motiften oluĢan kompozisyonlar yaygın olarak çukur ve yastık gibi türler üzerinde