• Sonuç bulunamadı

Ġkinci Dünya SavaĢı Sonrası Dönem

3.1 Dünyada Yabancı Sermaye Yatırımlarının Tarihi GeliĢimi

3.1.3 Ġkinci Dünya SavaĢı Sonrası Dönem

Ġkinci Dünya SavaĢının sona ermesiyle birlikte gerek Avrupa‟nın yeniden yapılandırılması ve gerekse az geliĢmiĢ ülkelerin bilinçli bir Ģekilde geliĢme arzuları nedeniyle uluslararası sermayeye olan talep artmıĢtır. Bu dönemin hemen öncesinde (1914- 1945) yaĢanan iki dünya savaĢı ve global boyutta bir ekonomik kriz nedeniyle özel yabancı sermaye miktarlarının çok düĢük düzeylere inmesine neden olmuĢtur

Bu dönemde geliĢmekte olan ülkelerin geliĢme çabalarına paralel bir Ģekilde ithalatları artarak ihracatlarının karĢılayabileceği boyutun çok ötesine geçti ve önemli miktarlarda dıĢ ticaret açıkları vermeye baĢladılar. Baran (1968) tarafından verilen rakamlara göre geliĢmekte

136 Flora, Peter, State, Economy, and Society in Western Europe, 1815-1975, Macmillan, Frankfurt:Verlag

olan ülkelerin 1957 yılı itibariyle dıĢ ticaret açıklarının boyutu 4.5 milyar dolar seviyesine ulaĢmıĢtır137

.

Bu geliĢmeler sonucunda ilgili dönemde uluslararası sermaye akımları önemli değiĢimler göstermiĢtir. Birinci Dünya SavaĢı öncesindeki dönemde hemen hemen hiç gözükmeyen kamu aracılığıyla yapılan transferler bu dönemde önem kazanmıĢtır.

Kamu kanalıyla yapılan sermaye transferleri temelde iki çeĢittir. Bunlardan birincisi iki taraflı transferler diğeri ise çok taraflı uluslararası kuruluĢlar (IBRD, WB-IDA, IFC, OECD vb) tarafından yapılan transferlerdir. Bu transferler hibe, kredi veya yerel para cinsinden satıĢlar Ģeklinde gerçekleĢmiĢtir. Özellikle Avrupa‟nın yeniden yapılanması için kurulan IBRD bu konuda önemli bir örnek oluĢturmuĢtur.

Konuyu tekrar özel yabancı sermaye yatırımları boyutunda incelediğimizde Ġkinci Dünya SavaĢının sonlanmasını takip eden on yıllık dönemde bir yükselme olduğu gözlemlenmiĢtir. Fakat takip eden ikinci on yıllık dönemde bu yükseliĢin devam etmediği görülür. Bu dönem yani 1960‟ların siyasi bakımdan dünyanın istikrarsızlaĢtığı bir dönem olduğunu unutmamak gerekir. Bu durum aĢağıdaki tablo (Tablo 5) ile gösterilmiĢtir.

Tablo 5: GeliĢmiĢ Ülkelerden GeliĢmekte Olan Ülkelere Özel Sermaye Akımları (Milyon USD)

Yıllar Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları Yabancı Portföy Yatırımları

1956 2.192 324 1957 2.461 820 1958 1.824 864 1959 1.636 804 1960 1.743 768 1961 1.847 720 1962 1.468 445 1963 1.677 220 1964 1.740 589

Kaynak: Baran Tuncer, Türkiye’de Yabancı Sermaye Sorunu, Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları:241, 1968, s.47

Tablo 5 incelendiğinde 1960‟lı yıllarda yabancı sermaye yatırımlarında bir artıĢ olmadığı açık bir Ģekilde gözlemlenmektedir. Bu dönemde dünyada ve Türkiye‟de yükselen

137 Baran Tuncer, Türkiye’de Yabancı Sermaye Sorunu, Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler

siyasi istikrarsızlık ve uygulanmaya baĢlanan dıĢ ticareti kısıtlayıcı ithal ikameci politikalar bu durumun önemli nedenleri arasındadır. SavaĢtan sonra 1957‟ye kadar 2.461 milyon dolara yükselen doğrudan yabancı sermaye yatırımları 1964 yılında 1.740 milyon dolara kadar gerilemiĢtir. Bu durum 1970‟lere kadar devam etmiĢtir.

Grafik 2: Doğrudan Yabancı Sermaye ve Yabancı Portföy Yatırımları(1956-1964)

Not: Bu grafik Tablo 5‟ten üretilmiĢtir

3.1.4 1970 Sonrası Dönem

Doğrudan yabancı yatırımlar, 1970‟li ve 1980‟li yıllarda daha çok sermaye ihraç eden geliĢmiĢ ülkeler arasında gerçekleĢmiĢtir. GeliĢmiĢ ülkelerde altyapı sorunlarının olmaması, ekonomi ve siyasi alanda istikrarın mevcut olması, yetiĢmiĢ teknik iĢgücüne sahip olmaları, bürokrasinin az olması ve kısıtlayıcı dıĢ ticaret rejimlerinin pek olmaması bu durumun en önemli nedenleridir. Ayrıca Karluk‟a (1983) göre bu dönemde geliĢmekte olan ülkelerin yabancı sermayeye kuĢkuyla yaklaĢmaları, geçmiĢten gelen sömürgeleĢme korkuları nedeniyle ulusal ekonomilerini korumacı yaklaĢmaları da etkili olmuĢtur. Bu nedenle 1960- 1970 yılları arasında dünyada sermaye hareketlerinin yaklaĢık 1/3‟ü az geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelere, 2/3‟ü ise sanayileĢmiĢ ülkelerin kendi aralarında gerçekleĢmiĢtir.138

Bu süreç içinde 1980‟lerde baĢlayan liberalleĢme ve sanayileĢmiĢ ülkelerdeki özelleĢtirme akımlarıyla birlikte yabancı sermaye yatırımlarının hızı da artmaya baĢlamıĢtır. Bu dönemde göze çarpan diğer bir durum ise Doğu Bloku ülkelerinin de yabancı sermayeye davetkar yaklaĢmaya baĢlamalarıdır. Berlin Duvarı‟nın yıkılması ve Sovyetler Birliği‟nin

138

dağılmasıyla birlikte ortaya çıkan siyasi özgürleĢme ile ekonomik alanda geliĢmeler hızlanmıĢ ve yabancı sermaye akımları Doğu Avrupa‟ya yönelmiĢtir.

Yabancı sermaye yatırımları 1990‟lı yıllarla birlikte, giderek artan oranlarda geliĢmekte olan ülkelere de gitmeye baĢlamıĢtır. Bunun temel nedenlerinin baĢında, 1980‟lerin sonunda yaĢanan borç krizi ve Doğu Bloku‟nun dağılması gelmektedir. Devletler arasında veya uluslararası finans kurumlarıyla devletler arasında var olan borç-alacak iliĢkilerinin bir tıkanma noktasına gelmesi ve borç alan ülkelerin birçoğunun aldıkları borçların anaparalarını değil, faizlerini dahi ödeyemez duruma düĢmeleri sonucu, özellikle geliĢmekte olan ülkelere akmayan doğrudan yabancı yatırımlar teĢvik edilmeye baĢlanmıĢtır.

Bunun geliĢmelerin sonucunda, DPT (2000) raporuna göre 1990‟ların baĢında dünya toplam yatırım hacmi içinde yüzde 20‟den az bir paya sahip bulunan geliĢmekte olan ülkelere giden yatırımlar artarak, 1990‟ların ortalarında yüzde 40‟lar seviyesine yükselmiĢtir.139 Fakat bu durum devam etmeyerek 2000 yılında tekrar %19 seviyelerine kadar inmiĢtir. Bu durum aĢağıdaki tabloda açık olarak gözükmektedir. 1990‟lı yıllarda küresel boyutta yaĢanan ekonomik krizler (1994 Meksika, 1998 Asya krizleri) bu durumda önemli rol oynamıĢtır. Fakat bu dönemde doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının yabancı portföy yatırımlarından çok daha az etkilendiği gözlemlenmiĢtir.

Tablo 6: Doğrudan Yabancı Sermaye GiriĢleri (Milyar USD)

1995 1996 1997 1998 1999 2000

Küresel 331 385 478 693 1,075 1,271

GeliĢmiĢ ülkeler 203 220 271 483 830 1,005

GeliĢmekte olan ülkeler 113 152 187 188 222 240

Kaynak: UNCTAD, World Investment Report, 2007

Doğrudan yabancı sermaye yatırımına iliĢkin düzenlemeler geliĢmekte olan ülkelerde 1990‟larda hız kazanmıĢtır. Demircan‟a (2003) göre bu düzenlemeler 1996 yılında dünya ölçeğinde, yapılan yasal değiĢikliklerin %34'ü daha fazla teĢvik tedbirleri öngören düzenlemeleri, %25'i daha liberal giriĢ ve liberal çalıĢma Ģartları, %7'si yabancıların mülk

139 DPT, Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları Özel Ġhtisas Komisyonu Raporu, Ankara: Mayıs 2000,

edinimi için daha liberal kanunları ve sektörel düzenlemeleri, %4'ü daha az kontrolü içeren yasal düzenlemeleri getirmektedir. 2000 yılında ise yapılan yasal değiĢikliklerin %16'sı daha fazla teĢvik tedbirleri öngören düzenlemeleri, %24'ü daha liberal giriĢ ve faaliyet düzenlemelerini, %19'u yabancıların mülk edinimi içim daha liberal kanuni düzenlemeleri ve sektörel düzenlemeleri, %2' daha çok kontrolü içeren yasal düzenlemeleri getirmiĢtir. Yine bu dönemde yabancı sermayeye garantiler getiren düzenlemeler %40 gibi yüksek bir orana çıkmıĢtır. Özellikle ikili ekonomik anlaĢmalar önemli bir yer tutmakta, sadece 2000 yılında 78 ülke toplam 84 ikili anlaĢma yapmaktaydı. Bu anlaĢmaların %46'sı geliĢmekte olan ülkeler arasında yapılmıĢ olup, çifte vergilendirmenin engellenmesi amacını taĢımaktadır.140

Bu dönemde sermaye hareketliliği arttığı için, hukuksal garantiler ve liberalleĢmenin yanında iç pazarın yeterli olması, maliyet avantajı ve eğitimli teknik iĢgücü gibi konuların da önem kazandığı görülmektedir. Bu nedenle Çin ve Hindistan bu son yıllarda yabancı sermaye yatırımları için parlayan bir yıldız olmuĢtur. Gerek nüfus bakımında büyük bir pazar olmaları ve gerekse maliyetlerin çok düĢük olması Çin ve Hindistan‟ı doğrudan yabancı sermaye yatırımları açısından cazip yapmıĢtır.

Benzer Belgeler