• Sonuç bulunamadı

3. TOPLUMSAL BĠR KATEGORĠ OLARAK GENÇLĠĞĠN ORTAYA ÇIKIġI

5.9. Ġdeal Gencin ĠnĢasında Dinsel Pratikler

ÇalıĢmamızın tarihsel sınırlılığını oluĢturan 1923-1950 yılları arasında ideal gencin inĢası kapsamında dini simgeler en az rastlanan olgu olarak dikkat çekmektedir. Konuyla ilgili önemli adımlar, Tevhid-Ġ Tedrisat Kanunu ile medreselerin kapatılması, din bilimcileri yetiĢtirmek amacıyla Darülfünun‟da bir ilahiyat Fakültesi açılması, halkın din hizmetleri ihtiyacını karĢılayacak elemanların yetiĢtirilmesi amacıyla Ġmam Hatip Mekteplerinin açılmasıdır. Ancak Ġmam Hatip okullarının 1929-1930 eğitim öğretim yılında tamamen kapatıldığı görülmektedir625. Ġlköğretim düzeyinde din dersi ikinci sınıftan itibaren haftada 2 saat okutulurken 1926‟ da üçüncü sınıftan itibaren haftada bir saat okutulmaya baĢlanmıĢ, 1929‟ da öğrencilerin din dersinden sınava tabi tutulmaması kararlaĢtırılmıĢtır. 1930 yılında sadece beĢinci sınıflarda yarım saat olarak okutulan din dersi 1933‟ de Ģehir okullarından 1939‟da da köy okullarından tamamen kaldırılmıĢtır. 1924‟ te hazırlanan ortaokul öğretim programında din dersinin 1. ve 2. Sınıflarda haftada 1 saat okutulmasına karar verilmiĢtir626. 1930 yılına kadar ortaokullarda zorunlu okutulan din dersi bu yıldan itibaren seçmeli ders haline gelmiĢtir. Din dersinin yer verilmediği liselerde ise 1929‟ dan itibaren Arapça ve Farsça dersleri de müfredattan çıkarılmıĢtır. Din dersi öğretmen okullarında ise, 1931‟ de tamamen kaldırılmıĢtır. 1927‟ de açılan Kız Muallim Mekteplerinde haftada 1 saat din dersi okutulması kararlaĢtırılmıĢtır627. Cumhuriyet‟ in ilanıyla birlikte zorunlu olarak okutulan din derslerinin 1930‟ lu yılların baĢında seçmeli hale getirildiği sonlarına doğru ise müfredattan tamamen çıkarıldığı görülmektedir.

1946 yılına gelindiğinde ise, devletin din eğitimi politikasında değiĢiklik görülmektedir. 1946-1950 yılları arasında görevde olan Cumhuriyet Halk Partisi‟ nin ġemsettin Günaltay Hükümeti din eğitimi alanındaki politikasının değiĢtiğini Ģu sözlerle ifade etmiĢtir:

624 BazarbaĢı, a.g.e., s. 6.

625

Yücel, a.g.e., s.53.

626 Yücel, a.g.e., s.166.

627 Medine Sevim, Türkiye‟ de Cumhuriyet Dönemi Din Eğitimi ve Öğretimi Kronolojisi (1923‟den

166

“Bütün hürriyetler gibi vatandaĢın vicdan hürriyetini de mukaddes tanırız. Din öğretiminin ihtiyari (isteğe bağlı) olması esasına sadık kalarak, vatandaĢların çocuklarına din bilgisi vermek haklarını kullanmaları için gereken imkanları hazırlayacağız628”.

1949 yılından itibaren ilkokulların 4. ve 5. sınıflarında velilerin isteğine bağlı ve program dıĢı olarak din derslerinin okutulmasına karar verilmiĢtir. Ortaokullarda din dersinin okutulması ise 1956-1957 eğitim öğretim yılını bulacaktır629.

Dönemin katı laiklik anlayıĢı ideal gençliğin inĢasında da kendini güçlü biçimde hissettirmektedir. Buna göre, laiklik sadece din ve devlet iĢlerinin ayrılması değil din ve dünya iĢlerinin birbirinden ayrılması olarak tanımlanmaktadır. Dinin devlet iĢlerine karıĢmasının yarattığı en önemli sorun memleketin ilerlemesine engel olması olarak gösterilmektedir630

. Özellikle dinin kamu gücüne dayanmaması

gerektiği, geçmiĢte bunun aksi örneklerinin yaĢattığı olumsuzluklar çeĢitli örneklerle gençlere aktarılmıĢtır:

“PadiĢah hükümeti softaların yolsuzluklarına göz yumar, o da din iĢlerine karıĢırdı. Halbuki aklın almayacağı Ģeyleri yapmak, din ile dünya iĢlerini birbirine karıĢtırmak memleketin ilerlemesine engel olmuĢtur… Laiklik dinsizlik demek değildir; kimsenin dinine karıĢmamak, Allah ile kul arasına girmemektir; aksi olursa her türlü hürriyet düĢüncesini ortadan kaldırmak lazım gelir631”.

Özellikle rejimin temel ilkeleriyle dinin çeliĢmediği, Ġslamın zaten akla en uygun din olduğu sık sık vurgulanan konular arasındadır. Buna göre okumak, ilim sahibi olmak dünyevi olduğu kadar dini açıdan da bir sorumluluk olarak sunulmaktadır:

“Görüyorsunuz ya, Allah tarafından Peygamberimize ilk gelen ayetler, okumayı ve yazmayı emrediyor. Kur‟an‟ın ilk ayeti “oku!” diye baĢlar. Demek ki Ġslam dinine göre her Ģeyin baĢı, okuma ve yazmadır; bilen ile bilmeyen bir değildir. Dünyayı isteyenin de, ahreti isteyenin de ilme sarılması gerektir632”.

Bu dönemde dilin yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarıldığı iddiası, ibadet konusunda da gençlere makbul olan ibadetin Türkçe olması gerektiği yönündeki telkinlerle aktarılmıĢtır:

628

Kaplan, a.g.e., s.212.

629

Kaplan, a.g.e., s.213.

630 Örneğin; 5. Sınıflar için yazılmıĢ bir okuma kitabında uyanık Türk ile softa arasındaki diyalog laik

olmayan bir anlayıĢın toplumda yaratacağı sonuçları göstermesi açısından önemlidir. Söz konusu metinde softa her türlü yeniliğe karĢı çıkan, dini kullanarak halkı aldatan biri olarak gösterilirken Cumhuriyet‟ in en büyük iyiliğinin softalığı ortadan kaldırarak din ve dünya iĢlerini birbirinden ayrılmasını sağlaması olarak gösterilmiĢtir. Okuma Kitabı 5. Sınıf, Ġstanbul: Maarif Matbaası, 1941, s.74-76.

631 Tarih Orta Mektep Ġçin III, Ġstanbul: Devlet Matbaası, 1934, s.249. 632

167

“Halbuki evvelce bütün dualar, hatta Cuma ve bayram günleri bir nutuk demek olan hutbeler bile Arapça okunur, halk da, ne söylediğini ve ne de dinlediğini bilirdi. Manasını anlamadığı Ģeyleri dinlemeye çalıĢırken uyuklardı. Artık böyle akla uymayan saçma Ģeyler olmaz. Hepimiz Allah‟ımıza kendi dilimizle hitap ediyor, duygularımızı kendi dilimizle söylüyoruz. ĠĢte bu da, bu iyilik de Cumhuriyet sayesinde olmuĢtur633”.

Bu noktada bahsedilmesi gereken önemli konulardan biri de devletin dinle olan iliĢkisi ve bilhassa eğitim öğretim alanındaki duruĢunu ortaya koyması açısından önemli olan Bursa Amerikan Kız Koleji‟ nin kapatılmasıdır. 1928 yılında, Bursa Amerikan Kız Koleji‟ nde öğrenci 14-16 yaĢları arasındaki dört kıza okul öğretmenleri tarafından dini telkinlerde bulunulduğu ve Protestanlığı kabule ikna edilmesinin anlaĢılması hadisesi 24 Ocak 1928‟ de okulun kapatılmasıyla sonuçlanmıĢtır. Maarif Vekaleti‟ nin konuyla ilgili açıklaması ise, hiçbir eğitim

kurumunun Cumhuriyet prensiplerine aykırı olarak dini telkinlerde bulunmaya

yetkileri olmadığı yönündedir634. Bu olay aynı yıl içinde anayasadan “devletin dini Ġslam‟dır” maddesinin çıkarılmasıyla devlet politikalarında katı bir laikleĢme sürecinin eğitim öğretim alanına yansımasıdır635

.

Gençlere dini referansların, yeni rejimin temel ilkelerine ve ulus devletin projesine ters düĢmeyecek ve bunun meĢruiyet zeminini sağlayacak Ģekilde aktarıldığı görülmektedir. Halifeliğin kaldırılmasından tekke ve zaviyelerin kapatılmasına kadar din alanındaki inkılaplar överek anlatılmıĢ; “Ġslamda, Hristiyanlıkta olduğu gibi bir ruhban sınıfına ihtiyaç olmadığı”, “Allah ile kul arasına kimsenin giremeyeceği” sıklıkla vurgulanmıĢtır636.

Söz konusu dönemde din olgusuna millet ve milliyetçilik tartıĢmaları içerisinde yer verildiği görülmektedir. Örneğin, Necmeddin Sadak‟ın liselerde okutulmuĢ Sosyoloji kitabında “Din, millet birliğini yaratan bir âmil midir?” sorusuna Ģöyle cevap verilmiĢtir:

“Din en ilkel cemiyetlerde siyasi ve sosyal zümrenin ilk kadrosu olmuĢtur. Fakat zaman ile siyasi inançlar, dini inançtan ayrılmıĢtır. BaĢlangıçta insanları aynı zümre içinde birleĢtirici, kuvvetli bağ olan din, orta zamanlardan

633

Gölpınarlı, Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri, s.39.

634 Süleyman Büyükkarcı, Amerikan Okulları Üzerine Bir AraĢtırma, Selçuk Üniversitesi Türkiyat

AraĢtırmaları Dergisi, S. 9, (2001), s. 25.

635 Hüsamettin Bozok, Amerikan Kolejleri‟ nin gençlere Hristiyanlık aĢılamaya çalıĢan zararlı

müesseseler olarak Türk ülkesinden uzaklaĢtırılması gerektiğini iddia ettiği makalesinde kapatılan yabancı kolejleri Ģöyle sıralamaktadır: Ġzmir Amerikan Koleji, Göztepe Amerikan Koleji, GedikpaĢa Amerikan Mektebi, Kadıköy Sen Lui Mektebi, Sivas Koleji. Bozok, din ve dünya iĢlerinin ayrıldığı Türkiye‟de böyle kurumların yeri olmadığını belirtmektedir. Hüsamettin Bozok, “Y.M.C.A. ve Amerikan Kolejleri”, Gençlik Var, Ġstanbul: Resimli Ay Basımevi, 1935, s. 17.

168

sonra kuvvetini kaybetmiĢ ve siyasi amil olmaktan çıkmıĢtır637”.

Dolayısıyla din sosyal bir bağ olarak kabul edilmezken, bu anlamda dinin bir tarafa bırakılması istenmiĢtir.

Katı laiklik anlayıĢının yumuĢamaya baĢladığı 1945 sonrası dönemde gençlere yönelik dini eserlerin basılmaya baĢladığı göze çarpmaktadır638. Bu dönemde Ġslam ve din düĢüncesi de millet ve vatana olan vazifeler açısından ele alınmıĢtır. ġehitlik gibi dini alana ait kavramlar da gençlere vatanseverlik aĢılamak amacıyla kullanılmıĢtır. Dine bağlılık ve vatana olan sadakat arasında iliĢki kurulmuĢ, askerliğin kutsallığı gençlere Ģu ifadelerle aktarılmıĢtır:

“Müslümanlık vatan sevgisine de büyük bir değer vermiĢ, askerliğin yüksek ve Ģerefli bir vazife olduğunu söylemiĢtir. O kadar ki, vatan uğrunda can verenleri Ģehitlik payesiyle yücelterek ahirette yar sayılacağını müjdelemiĢtir; bu itibarla Ģehitlik, Ġslam dininde, peygamberlikten sonra gelen en yüksek mertebedir639”.