• Sonuç bulunamadı

C) SĐYASAL ĐSLAMI TÜRKĐYE’DEKĐ DĐSEL YAPILARLA ĐLĐŞKĐLERĐ

2) Đmam-Hatip Okulları

Türkiye’de Đslam’ın siyasallaşması tartışmalarının 1950’lerden itibaren en fazla yoğunlaştığı konulardan biri Đmam-Hatip okulları olmuştur. Aslında bu okulların açılması her ne kadar Cumhuriyetin ilk yıllarına denk gelse de varlıklarıyla tartışma konusu olmaları 1950’li yıllarla birlikte başlamıştır. Osmanlı Devleti’nin son döneminde Batılılaşma çabalarının eğitim alanına da yansımasıyla birlikte Batılı tarzda eğitim veren okulların varlığı görülmüştür. Bununla birlikte klasik veya dini eğitim veren okullar da faaliyetlerini sürdürmüştür. Bu tip eğitim kurumlarının en yaygını olan medreseler genellikle vakıflar tarafından desteklenmiş ve bilhassa 17. yüzyıldan itibaren pozitif bilimleri dışlayarak nakli bilim diye anılan dini nitelikli bilimlere ağırlık vermişlerdir. Bu yapı Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar varlığını sürdürmüştür. Ancak 3 Mart 1924 tarihinde kabul edilen Öğretim Birliği Yasası’na (Tevhid-i Tedrisat) göre, medreselerin din adamı yetiştirme usulüne son verilmiş bunların yerlerine Đmam-Hatip okullarının açılması karara bağlanmıştır. Gerçi Öğretim Birliği Yasası’nın kapsamı

122

M. Emin Yaşar, a.g.m., s. 331.

123

içerisinde medreselerin kapatılmasına dair bir hükme yer verilmemiştir. Ancak diğer eğitim kurumları gibi medreseler de vakıflarla olan bağlarını kopararak o zamanki ismi Maarif Vekaleti olan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır. Ancak işlevsizleşen medreseler süreç içerisinde kapanmışlardır. Ancak Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren laik devlet yapısını güvence altına almak isteyen Atatürk ve arkadaşları, ülkenin din adamı ihtiyacına çözüm getirmek amacıyla Đmam-Hatip okullarının açılmasını karara bağlamışlardır. Đlk olarak 1923-1924 öğretim yılında 29 farklı yerde açılan Đmam-Hatip okullarının açılış nedeni, “aydın din adamları ve imam-hatipler yetiştirmek” olarak açıklanmıştır124. Gerçekten de bu dönemde açılan Đmam-Hatipler tamamen mesleki nitelikte eğitim kurumları olup, Cumhuriyet yönetiminin gerçekleştirmek istediği laik ve aydın din adamları yetiştirme sorununu ortadan kaldırmaya yönelikti. Đmam-Hatip okullarının mesleki niteliğinden dolayı mezunlarına bu dönemde sadece Yüksek Đslam Enstitüsü’nden eğitim alma hakkı tanınmıştı. Bu yolu tercih etmeyenler ise Đmam veya hatip olarak hizmet vermişlerdir. Başlangıçta bu eğitim kurumları medreselerin devamı şeklinde görülmüş olacak ki niteliğinin halk tarafından anlaşılmasından sonra, öğrenci adetleri ve sayıları giderek düşmüştür. Açıldıkları 1924 tarihinde sayısı 29, öğrenci adedi 2258, öğretmeni ise 300’ü aşkın durumdaydı. Ancak okulların sayısı 1925’te 26’ya, 1926’da 20’ye, 1927’de ise 2’ye inmiştir. Đlginin giderek azalması sonucunda da 1930 tarihinde bu okullar tamamen kapatılmıştır.

Her ne kadar yukarıda Đmam-Hatip okullarının tartışılmaya başlanması olarak 1950 tarihi belirtilmiş olsa da bu okulların yeniden açıldıkları yıl 1949’dur. Bu dönemde 10 aylık Đmam-Hatip kursları olarak düşünülen bir eğitim programı şeklinde ortaya çıkmıştır. Ancak 1950 yılından itibaren Đmam-Hatip okullarının gelişimlerinde belirgin bir artış gözlenecektir. 13 Ekim 1951 tarihinde Demokrat Parti Hükümeti’nin Đmam- Hatip okullarının açılışını kabul etmesiyle birlikte sayıları giderek artacaktır125. CHP döneminde açılmış olan kurslar bu tarihte kabul edilen bir yasayla kurs niteliğinden çıkarak Đmam-Hatip okullarına dönüştürülmüşlerdir. Đmam-Hatip okullarının sayısında görülen artışın iki temel nedeni vardır. Bir tanesi parlamento içerisinde muhafazakar-

124

Bahattin Akşit, Mustafa Kemal Coşkun, “Türkiye’nin Modernleşmesi Bağlamında Đmam-Hatip Okulları”, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce, Đslamcılık, 6, Đletişim Yay., Đstanbul, 2005, s. 398.

125

Đslamcı dünya görüşüne sahip parlamenterlerin bu tip okulların varlığına olan inançları ve bu yönde mücadele etmeleri. Đkincisi ise daha faydacı bir yaklaşımla konuyu ele alan Adnan Menderes’in okulların açılmasına izin vermekle, bu yönde beklentileri olan halk kitlelerinin desteğini sağlama düşüncesi. Türkiye’nin 1980 yılına kadar ki tarihine bakıldığında resmen 1951 yılından itibaren açılmaya başlayan Đmam-Hatip okullarının en yoğun olarak Süleyman Demirel’in iktidar olduğu dönemde açıldıkları görülmüştür. 1965-1971 yılları arasında başbakan olan Demirel 46 tane Đmam-Hatip okulunun açılışını gerçekleştirmiştir. Halbuki bu sayı Demokrat Parti iktidarı döneminde 19’dur. Ancak yine de DP döneminde Đmam-Hatiplerin açılma oranı küçümsenmemelidir. Çünkü 1951 yılında çıkarılan yasayla beraber, Cumhuriyetin dini nitelikli eğitim kurumlarıyla ilgili var olan taviz vermez geleneği sona ermiştir. Bu geleneğin sona erişine önemli bir kanıt, 1962-1963 yılları arasında başbakanlık yapan Đsmet Đnönü’nün de 7 tane Đmam-Hatip okulunu açmış olmasıdır. Aynı şekilde CHP’nin bir başka iktidarında, 1974-1975 yılları arasında başbakanlık yapan Bülent Ecevit de tam 29 tane okul açmıştır. 1978-1979 yıllarında gerçekleşen başbakanlığında ise bu sayı 4 tane ile sınırlı kalmıştır. Bunların dışında Türkiye’de Đmam-Hatip okullarının en yoğun açıldığı dönem Süleyman Demirel’in 1975-1978 yıllarına denk gelen başbakanlığı olmuştur. Bu dönemde Demirel hükümeti tam 233 okulun açılışını gerçekleştirmiştir126. Tabii bu durumun oluşumunda zaman zaman koalisyon ortağı olduğu Milli Selamet ve Milliyetçi Hareket Partilerinin de isteği göz ardı edilmemelidir. Ancak Demirel’in de bu dönemde oy alabilmek için görünürde Đslamcı bir siyaset güttüğü söylenebilir.

Đmam-Hatip okullarının açılmasının dışında bir başka önemli konu da bu okullardan mezun olanlara yönelik yüksek tahsil yapabilme imkanının doğmasıdır. Öğretim Birliği Yasası uyarınca bu tip okullardan mezun olanların yalnızca Yüksek Đslam Enstitüsü’nde eğitimlerine devam etme hakları vardır. Ancak bir çok Đmam-Hatip kökenlinin siyasete girmesi ve daha talepkâr tutum takınmaları üzerine 1970’li yıllarda bu okullardan mezun olanların da üniversitelerde okuyabilmeleri yönünde bir kamuoyu oluşmuştur. Bu istek ise 1974 yılında Ecevit’in başbakanlığında gerçekleşen CHP-MSP koalisyonu sırasında gerçekleşmiştir. Ecevit’in koalisyon ortağından gelen bu isteğe ne

126

amaçla olumlu cevap verdiği tartışılabilir olmakla birlikte koalisyonu devam ettirmek amacıyla böyle bir hareketin içerisine girdiği düşünülebilir. Ancak o dönemde yaşanan olayları anlatan 1990’lı yılların Refah Partisi milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan konunu Ecevit tarafından kabulünü ilginç bir şekilde açıklamıştır.

“Đki ağabeyimiz gitti Ecevit’e; ‘Sayın Başbakan siz çok güzel öz Türkçe konuşuyorsunuz. Bütün Türkiye’de lise deniliyor. 9eden Đmam-Hatip okulu deniliyor. Okul gidecek yerine lise gelecek çok basit görünen bir şey…’ Ecevit de; ‘öneriyi hazırlayın gelin’ demiş. Đmam Hatip Lisesi oldu. O zamana kadar Türkiye’de Đmam-Hatip okullarından mezun olan kişiler üniversiteye alınmıyordu. Hatta ve hatta Đlahiyat Fakültesi’ne bile girilmiyordu. Okul lise oldu bir kelime değişti ama bir ihtilal oldu. O tarihten itibaren Türkiye’deki Đmam-Hatip mezunlarının hepsi Siyasal’a, Hukuk’a girmeye başladılar. Bu Milli Selamet Partisi’nin bir kelimelik oyunuyla gerçekleşmiş bir ihtilaldir. Üniversiteye girmeye başladık ama bizim için en önemli problem harp okullarına girmekti. Bülent Ecevit kabul etti, ancak Korutürk veto etti. Harp Okullarına da girebilseydik dünya yeniden kurulacaktı”127.

Hasan Hüseyin Ceylan’ın anlattığı bu hatıra, Bülent Ecevit’in koalisyon ortağı tarafından kandırıldığı izlenimini uyandırmaktadır. Ancak Ecevit gibi siyasetteki hünerini 1970’li yıllarda bir çok defa ortaya koyacak bir siyasetçi için böylesine kolay bir gaflet çok inandırıcı durmamaktadır. Bu olayda görünen Ecevit’in hem Đslam’ın siyasallaşmasına göz yumması hem de koalisyon ortağından gelen bir isteği yerine getirme durumudur.

Görüldüğü gibi Türkiye’de Đmam-Hatip okullarının açılması yalnızca eğitim alanında görülen bir eksikliğin giderilmesi üzerine gerçekleşmemiştir. Dini nitelikli eğitim kurumları olmalarından dolayı eksiklikleri Türkiye’de dine yapılan bir haksızlık olarak nitelendirilmiş, toplumun önemli bir kesiminden açılmaları yönünde talep gelmiştir. Çok partili hayatın başlamasıyla birlikte Türkiye’de gerçekleştirilen bir çok politikada belirleyici olan oy alma kaygısı olunca, Đmam-Hatip okullarının açılması ve sayılarının hızla artması yönünde hiçbir engel kalmamıştır. Đmam-Hatip okullarının açılması Türkiye’de laikleştirilmeye çalışılan dini eğitim sürecinin en azından bir bölümünün engellenmesi olarak algılandığı için bu sorun 1950’lerden itibaren tartışılmıştır. Ancak en büyük tartışmalar 1990’lı yıllarla birlikte gelişecektir.

127

D) TÜRKĐYE’DEKĐ SĐYASAL ĐSLAMI YÜKSELĐŞĐDE DIŞ