• Sonuç bulunamadı

4.2. Alt Amaçlara Đlişkin Bulgular ve Yorumlanması

5.2.2. Araştırmanın Alt Amaçlarına Đlişkin Sonuçlar

5.2.2.1. Đlköğretim Programlarının Öğrencilerin Yansıtıcı Düşünmelerin

Araştırmanın bulguları, ilköğretim programlarının öğrencilerin yansıtıcı düşünmelerini geliştirmedeki katkısına yönelik öğretmen görüşlerinin genel olarak olumlu yönde olduğunu göstermektedir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin, ilköğretim programlarının öğrencilerin yansıtıcı düşünmelerini geliştirmedeki katkısına ilişkin görüşlere genel olarak katıldıkları belirlenmiştir.

Đlköğretim programlarının öğrencilerin günlük hayatta kullanacağı bilgileri içermediği görüşüne ise öğretmenler katılmazken; ilköğretim programlarının içeriklerinin, öğrencileri üst düzeyde düşündürmeye yönelik olmadığı görüşüne, öğretmenlerin kısmen katıldıkları görülmektedir. Dolayısıyla öğretmenlerin ilköğretim programlarının yansıtıcı düşünmeyi geliştirmedeki katkısına yönelik olumlu görüşlere olumsuz görüşlerden daha fazla katılıyor olmaları, ilköğretim programlarının öğrencilerin yansıtıcı düşünmelerini geliştirmede katkısının olduğunu düşündüklerini göstermektedir. Bununla birlikte, programların, öğrencilerin bilgiye ulaşmak için araştırma yapmaya yönlendirdiği görüşüne öğretmenlerin daha fazla katılmaları dikkat çekici diğer bir sonuçtur.

Ayrıca öğretmenlerin, ilköğretim programlarını öğrencilerin, kendilerine ve birbirlerine problem çözmeye yönelik sorular sormalarını desteklemede etkili buldukları sonucuna ulaşılmıştır. Yansıtıcı düşünmenin kullanıldığı eğitim ortamında öğrenci sorun çözme yeteneğini geliştirmektedir. Song ve diğerleri (2006), problem temelli öğrenme (PBL) boyunca yansıtıcı düşünmeyi ilerleten önemli faktörleri araştırmıştır. PBL’nin yansıtıcı düşünmeyi artıran mekanizmayı içerdiğini savunmuşlardır. Eğitim ortamında öğrencilerin problemler hakkındaki düşüncelerine yer verilmesi ve öğretmenin kolaylaştırıcı bir rol alması gerektiğini belirtmişlerdir. Öğrenci görüşleri

sonucunda yansıtıcı düşünmeyi geliştirmede aile ve öğretmenden çok, ortama ait faktörlerin (süre, resim çizmek, bir partnerle çalışmak, düşünme için vakit kalması, zor konular üzerinde çalışmak) etkili olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Nitekim 2005 yılında yürürlüğe giren ilköğretim programının dayandığı yapılandırmacı yaklaşımın temelinde problem çözme becerilerini kazandırma ilkesi vardır.

Araştırmanın bir diğer sonucu ise öğretmenlerin programların, öğrencilerin gerçek yaşam problemlerine sınıf ortamında çözüm önerileri getirmelerine olanak sağlamada katkısının olduğuna yönelik görüş belirtmeleridir. Mezirow, öğrenilecek konuların gerçek yaşama yansıtılmasının yansıtıcı öğrenme açısından önemli olduğunu vurgulayarak bu konuya büyük katkı getirmektedir. Bu nedenle öğrenme gerçek yaşama yansıtıldığında anlam bulmaktadır (Akt. Dolapçıoğlu, 2007).

Đlköğretim programlarının öğrencilerin yansıtıcı düşünmelerini geliştirmedeki katkısına yönelik sonuçları genel olarak incelendiğinde; programların yansıtıcı düşünmenin geliştirilmesini etkilediğine öğretmenlerin genelde olumlu yaklaştıkları görülmektedir. Demirel (2004)’e göre yansıtıcı düşünmeyi öğrenme-öğretme sürecine ve dolayısıyla hayata aktarabilmek için destekleyici ortamlara ihtiyaç duyulmaktadır. Araştırmanın sonuçları, öğretmen görüşlerine göre programların bu ortamların oluşmasını desteklediği yönündedir.

5.2.2.1.1. Bazı Değişkenlerin Öğretmenlerin Đlköğretim Programlarının Yansıtıcı Düşünmeyi Geliştirmedeki Katkısına Yönelik Görüşlerini Etkileme Durumlarına Đlişkin Sonuçlar

Araştırmaya katılan öğretmenlerin, ilköğretim birinci kademe programlarının öğrencilerin yansıtıcı düşünmelerini geliştirmedeki katkısına ilişkin görüşlere katılma düzeylerinden elde edilen verilerin; cinsiyetlerine, mesleki kıdemlerine, okuttukları sınıfa, sınıflardaki öğrenci sayılarına ve öğretmenlerin yansıtıcı düşünmeyi bilme düzeylerine göre yapılan analizlerle ortaya çıkan sonuçlarına bu kısımda ayrı ayrı yer verilmiştir.

Öğretmenlerin ilköğretim programlarının yansıtıcı düşünmeyi geliştirmedeki katkısına yönelik görüşlerinin cinsiyetlerine göre dağılımlarına ilişkin bulgular değerlendirildiğinde; programların öğrencilerin kişisel gelişimlerine katkıda bulunduğu ve öğrencilerin kendini yenileme ve geleceğe dönük planlar yapmasına yardımcı olduğu

görüşlerine kadın öğretmenlerin erkek öğretmenlerden daha fazla katıldıkları ortaya çıkmıştır. Nitekim yansıtıcı düşünme, bireylerin geçmiş deneyimlerinden hareketle şimdiki uygulamalarını geliştirmelerine, gelecek fikir ve olayları tasarlamalarına yardımcı olan bir süreçtir. Ayrıca kadın öğretmenlerin, programların, öğrencilerin öğrendikleri bilgileri günlük yaşamlarında uygulamaya koyabilmelerinde ve öğrencilere arkadaşlarını değerlendirme imkanı vermede etkili olduğu görüşlerine erkek öğretmenlerden daha fazla katılmış olmaları diğer sonuçlardır.

Öğretmenlerin ilköğretim programlarının yansıtıcı düşünmeyi geliştirmedeki katkısına yönelik görüşlerinin mesleki kıdemlerine göre dağılımlarına ilişkin bulgular incelendiğinde; programların, öğrencilerin kendi öğrenme biçimleri üzerinde düşünebilmelerine fırsat verdiği görüşüne, mesleki kıdemi 16-20 yıl arası ile 26 yıl ve üzeri olan öğretmenlerin, 0-5 yıl arası mesleki kıdeme sahip olan öğretmenlere göre daha fazla katıldıkları görülmektedir. Bununla birlikte, mesleki kıdemi fazla olan öğretmenlerin, programların; öğrencileri bilgiye ulaşmak için araştırma yapmaya yönlendirdiği, öğrencilere arkadaşlarını değerlendirme imkanı verdiği, öğrencilerin kendilerine ve birbirlerine problem çözmeye yönelik sorular sormalarını desteklediği, öğrencilere kendine güven duygusunu kazandırdığı ve öğrencileri, kendilerine ilişkin düşünceleri üzerinde öğretmen, aile ve arkadaşları ile görüşmeye yönlendirdiği görüşlerine de daha fazla katılmış olmaları diğer sonuçlardır.

Bu sonuçlar göz önüne alındığında, ilköğretim programlarının öğrencilerin yansıtıcı düşünme becerilerinin geliştirilmesine olan katkısı hususunda mesleki kıdemi fazla olan öğretmenlerin, mesleki kıdemi daha az olan öğretmenlere göre daha olumlu yönde görüşlere sahip oldukları ortaya çıkmaktadır.

Araştırmaya katılan öğretmenlerin ilköğretim programlarının yansıtıcı düşünmeyi geliştirmedeki katkısına yönelik görüşlerinin okuttukları sınıfa göre dağılımlarına ilişkin bulgular değerlendirildiğinde; programların öğrencilerin öğrenmedeki eksikliklerini ve olumsuzluklarını tüm sınıfla tartıştıkları bir ortam sağladığı görüşüne 5. sınıf öğretmenlerinin 1. sınıf öğretmenlerinden daha fazla katıldıkları ortaya çıkmaktadır. Ünver (2003)’e göre eğitim-öğretim sürecinde yansıtıcı düşünme, öğrencinin öğrenme yöntemi ve düzeyine ilişkin olumlu ve olumsuz durumları ortaya çıkarmaya ve sorunları çözmeye yönelik düşünme sürecidir. Öyle ki yansıtıcı düşünme, öğrencilerin öğrenme sürecindeki güçlüklerini ve zayıflıklarını

tanıyarak sistematik bir düşüncenin sağlandığı, önceliklerin belirlendiği, ders planlama ve değerlendirme için ölçütler belirleme yoluyla öğretim uygulamasının geliştirildiği ortamları gerekli kılmaktadır (Kitson ve Merry, 1997). Dolayısıyla araştırmanın sonuçları, 5. sınıflarda bu ortamların oluşmasında programların etkili olduğunu göstermektedir.

Bununla birlikte programların, öğretmen ile öğrenci arasındaki iletişimin açık ve karşılıklı olmasına imkan tanıdığı görüşüne, 3., 4. ve 5. sınıf öğretmenlerinin 1. sınıf öğretmenlerine göre daha olumlu yönde görüş belirttikleri görülmüştür. Wilson ve Jan (1993)’a göre yansıtıcı düşünmeyi geliştirici sınıf ortamında öğretmen öğrenci arasındaki iletişim iki yönlü, olumlu, açık ve tutarlı olmalıdır. Öğrencilerin görüşlerine yer verilmediği takdirde o ortamda yansıtıcı öğrenmenin gerçekleşmesi beklenemez. Araştırmanın sonuçlarında, 3., 4. ve 5. sınıflarda programların, öğretmen ile öğrenci arasındaki iletişimin açık ve karşılıklı olmasına 1. sınıflara göre daha fazla imkan tanındığı belirlenmiştir.

Araştırmaya katılan öğretmenlerin ilköğretim programlarının yansıtıcı düşünmeyi geliştirmedeki katkısına yönelik görüşlerinin sınıflarındaki öğrenci sayılarına göre dağılımlarına ilişkin bulgular incelendiğinde; programların, öğrenciler arasında işbirliğine dayalı bir sınıf ortamının oluşturulmasına imkan tanıdığı görüşüne 5-14 kişilik sınıflarda eğitim-öğretim veren öğretmenlerin; 15-24, 25-34 ve 35-44 kişilik sınıflarda eğitim-öğretim veren öğretmenlere göre daha fazla katıldıkları sonucuna varılmıştır. Victor ve Kellough, çocukların sosyal varlıklar olduğunu, akranlarıyla birlikte olmaktan hoşlandığını, onlar tarafından kabul edilmek istediğini, akranlarıyla planlama yapmaktan ve etkinlikleri birlikte yerine getirmekten hoşlandığını belirtir. Öğrencilere bu olanağı sunabilecek işbirliğine dayalı öğrenme, sınıftaki tüm öğrencileri öğrenme sürecine katan bir yöntemdir. Bu nedenle çocukların grup içinde sosyalleşmesi, onlara işbirliği becerilerinin öğretilmesi ve öğrencilerin akademik başarılarının artırılması için, öğrenme-öğretme sürecinde kullanılmalıdır (Akt. Tok, 2008a). Bununla birlikte Williams ve Wessel (2004) yansıtıcı öğrenme ortamında etkili bir şekilde çalışmanın, işin yükünü paylaşmanın ve anlamlı bir ürün ortaya çıkarmak için birlikte çalışmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Đlgili literatürde işbirliğinin yansıtmadaki rolüne dair zengin sayıda çalışmaya rastlanmaktadır. Kim, Grabowski ve Sharma (2004)’nın yaptığı araştırmanın sonuçlarında, okul öncesinden

12. sınıfa kadar yansıtıcı düşünmeyi geliştirici faktörler olarak öğretim stratejisi, materyaller, öğrenci bağımsızlığı, işbirliği çalışmaları, öğretmenin bireysel dikkati ve öğrenciyi derse teşvik etmesinin önemli faktörler olduğu ortaya çıkmıştır. Miller (1990), öğrencilerin işbirliği içinde çalışmalarının, geleneksel hale gelen baskıya maruz kalmadıklarında yansıtmaları hakkında daha özgür olduklarını, daha rahat yansıtma yaptıklarını belirtmektedir. Ayrıca, öğrencilerin benzer deneyimlere sahip olmalarının, deneyimlerini, tartışmalarını, sorularını ve çalışmalarını paylaşmalarının doğal bir işbirliği ortamı doğurduğunu vurgulamaktadır. Mangan-Lev (1998), işbirliğine dayalı öğrenme yaklaşımı kullanan öğrencilerin birbirlerine ilişkin görüş ve önerilerini bildirdiğini, birbirlerinin eleştirilerini dikkatle dinlediklerini, öteki öğrencilere ya da öğretmene grubun yaşadığı süreç, yerine getirdiği görev ve grup çalışmasının başka yönlerine ilişkin dönüt verdiklerini böylece kendilerinin ve grubun öğrenme biçimi ve düzeyi üzerinde yansıtıcı düşüneceklerini belirtmektedir (Akt. Ünver, 2003). Erginel (2006) de öğretmen adayları üzerinde yaptığı eylem araştırmasında, işbirliğinin yansıtıcı ders ve programlarının önemli bir bileşeni olduğu, öğretmen adaylarının birbirleriyle etkileşim kurarak deneyimleri üzerinde yansıtmalar yapmalarını sağladığı ve bunun da kişisel gelişimi desteklediği sonucuna varmıştır. Bu araştırmanın sonuçlarında ise öğretmenlerin ilköğretim programlarının, öğrenciler arasında işbirliğine dayalı bir sınıf ortamının oluşturulmasına imkan tanıdığı görüşüne katıldıkları görülmektedir. Ancak bu görüşe, öğrenci sayısının az olduğu sınıflarda eğitim-öğretim veren öğretmenlerin öğrenci sayısının daha fazla olduğu sınıflarda eğitim-öğretim veren öğretmenlere göre daha olumlu yaklaşmaları dikkat çekici bir sonuçtur. Bu sonuç; programların öğrenciler arasında işbirliğine dayalı sınıf ortamının oluşturulmasına yönelik etkisinin kalabalık sınıflarda olumsuz yönde olduğunu göstermektedir.

Araştırmaya katılan öğretmenlerin ilköğretim programlarının yansıtıcı düşünmeyi geliştirmedeki katkısına yönelik görüşlerinin yansıtıcı düşünmeyi bilme düzeylerine göre dağılımlarına ilişkin bulgular incelendiğinde; yansıtıcı düşünmeyi bilme düzeyleri daha yüksek olan öğretmenlerin, bilme düzeyi düşük olan öğretmenlere göre programların genel olarak yansıtıcı düşünmeyi geliştirmedeki katkısına yönelik daha olumlu yönde görüş belirttikleri görülmektedir. Dolayısıyla bilme düzeyi yüksek olan öğretmenlerin programların yansıtıcı düşünmenin geliştirilmesinde katkısı olduğuna yönelik görüş birliği sağlamaları dikkat çekici bir sonuçtur. Schweiker-Marra,

Holmes ve Pula (2003)’nın çalışmalarının sonucu da, yansıtıcı model eğitimi almış deney grubundaki adayların, yansıtıcı düşünme düzeylerinin geliştiğini ve öğrencilerin yansıtmanın önemini kavramış olduğunu göstermektedir. Aynı çalışmada yansıtıcı eğitim almayan öğrenciler ise yansıtmanın zaman aldığı, gereksiz olduğu görüşündedirler. Alp ve Taşkın (2007)’nın çalışmalarında ise öğretmenlerle yapılan görüşmelerden elde edilen verilerin incelenmesi sonucunda, öğretmenlerin yansıtıcı düşünme kavramını daha önce duymadıkları görülmektedir. Aynı çalışmada öğretmenlerin yansıtıcı düşünmeyi kullanmaya yönelik olarak eğitim almamış olmaları ve eğitimle ilgili yayınları takip etmemeleri kavrama uzak olmalarının temel nedeni olarak gösterilmektedir.

Ayrıca araştırmanın bulgularında; özellikle yansıtıcı düşünmeyi orta düzeyde, çok ve tam olarak bilen öğretmenlerin yansıtıcı düşünmeyi hiç bilmeyen öğretmenlere göre, programların yansıtıcı düşünmeyi geliştirmedeki katkısına yönelik görüşlere daha fazla katıldıkları belirlenmiştir. Bu durum bilme düzeyinin yüksekliğinin, öğretmenlerin konuya ilişkin daha olumlu görüş geliştirmelerini etkilediği sonucunu doğurmaktadır. Roskos (2001) da yansıtıcı düşünmenin “öğretmeyi öğrenme” sürecinde de nasıl bir işlevi olduğunu bilmek için yansıtmanın ne olduğuyla ilgili bilgi sahibi olmamız gerektiğini ifade etmiştir. Bununla birlikte Cruickshank, Bainer ve Metcalf’nin öğretmenlerin, yansıtıcı düşünmenin doğası ve önemi hakkında bilgilendirildiklerinde, sınıftaki eğitim durumlarını analiz etmede daha yansıtıcı olacakları görüşü araştırmanın sonuçlarını destekler niteliktedir (Akt. Bağcıoğlu, 2000).

5.2.2.2. Öğretmenlerin Yansıtıcı Düşünmeyi Geliştiren Yöntemleri